SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-MERDE

<< 1914 >>

باب: عيادة النساء والرجال.

8. KADINLARIN HASTA ERKEKLERİ ZİYARET ETMELERİ

 

وعادت أم الدرداء رجلاً من أهل المسجد، من الأنصار.

Ümmü ed-Derda, ensar'dan mescid ehli bir adama hasta ziyareti yaptı.

 

5330 - حدثنا قتيبة، عن مالك، عن هشام بن عروة، عن أبيه، عن عائشة أنها قالت:

 لما قدم رسول الله صلى الله عليه وسلم المدينة، وعك أبو بكر وبلال رضي الله عنهما، قالت: فدخلت عليهما، قلت: يا أبت كيف تجدك، ويا بلال كيف تجدك، قالت: وكان أبو بكر إذا أخذته الحمى يقول:

كل امرئ مصبَّح في أهله - والموت أدنى من شراك نعله وكان بلال إذا أقلعت عنه يقول:

ألا ليت شعري هل أبيتنَّ ليلة - بواد وحولي إذخر وجليل وهل أردن يوما مياه مجنَّة - وهل يبدون لي شامة وطفيل قالت عائشة: فجئت إلى رسول الله صلى الله عليه وسلم فأخبرته، فقال: (اللهم حبب إلينا المدينة كحبنا مكة أو أشد، اللهم وصحِّحها، وبارك لنا في مُدِّها وصاعها، وانقل حمَّاها فاجعلها بالجُحْفة).

 

[-5654-] Aişe'den şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Medine'ye geldikten sonra Ebu Bekir ve Bilal r.a. hummaya tutuldular.

 

Aişe dedi ki: Ben onların yanına ziyarete gittim. Babacığım, kendini nasıl görüyorsun? Ey Bilal, kendini nasıl görüyorsun, dedim.

 

Aişe dedi ki: Ebu Bekir hummaya yakalandığı vakit:

 

"Her kişi ailesi arasında sabahı etmiştir

 

Ama ölüm ona ayakkabısının bağından daha yakındır," derdi.

Bilal de humma nöbeti kesilince şöyle derdi:

 

"Ah keşke bir bilsem bir gece dahi geçirebilecek miyim Etrafında izhir ve celil otlarının bulunduğu bir vadide? Bir gün olsun Micenne sularına varacak mıyım

 

Ve acaba Şame ve tafil denilen tepeler bana bir defa olsun görünecek mi?"

 

Aişe dedi ki: Bunun üzerine ben Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanına gelip ona durumu haber verdim. Allah Rasulü de:

 

Allah'ım, Mekke'yi sevdiğimiz gibi, hatta daha fazla bize Medine'yi sevdir. Allah'ım, Medine'nin havasını sağlıklı kıl ve onun müddünü ve sa'ını bizim için mübarek eyle. Buranın hummasını buradan taşıyarak el-Cuhfe'ye koy, diye buyurdu."

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Kadınların kabul edilen şartları göz önünde bulundurulmak suretiyle yabancı olsalar dahi erkeklere hasta ziyareti yapmaları."

 

"Ümmü ed-Derda da ensardan olan mescit ehlinden bir adama hasta ziyareti yapmıştır." el-Kermani dedi ki: Ebu'd-Derda'nın her birisi Ümmü ed-Derda diye bilinen iki zevcesi vardı. Bunların yaşça büyük olanları ashabdan olup, adı Hayyire idi. Küçüğü de tabilnden olup adı Huceyme idi. Göründüğü kadarıyla burada kastedilen yaşça büyük olanlarıdır. Mescitten kasıt da Medine'deki Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem mescididir.

 

Derim ki: el-Kermani'nin "göründüğü kadarıyla" dediği husus, öyle değildir.

 

Aksine bu ziyaretçi kadın yaşça küçük olanlarıdır. Çünkü sözü geçen bu rivayeti (eseri) Buhari, el-Edebu'I-Müfred'de el-Haris b. Ubeyd yoluyla rivayet etmiştir. el-Haris de Şamlı tabil ve yaşça büyük olan Ümmü ed-Derda'ya yetişmemiş, yaşı küçük bir tabil idi. Yaşça büyük olan bu Ümmü ed-Derda da Ebu'd-Derda'nın vefatından önce Osman rad'yallahu anh'ın- halifeliği döneminde vefat etmiştir. Daha önce de Namaz bölümünde Ümmü ed-Derda'nın namaz esnasında erkek gibi oturduğuna dair bilgi geçmiş bulunmaktadır. Bu Ümmü ed-Derda da fakih bir kadın idi. Orada da sözü geçen bu kadının yaşça küçük olan Ümmü ed-Derda olduğunu açıklamıştık. Yaşça küçük olan Ümmü ed-Derda, Abdulmelik b. Mervan'ın halifeliğinin sonlarına kadar yaşamış ve 81 yılında vefat etmişti. Vefatı da yaşça büyük olandan yaklaşık elli yıl kadar sonradır.

 

Daha sonra musannıf (Buhari) Aişe radıyallahu anha'nın rivayet ettiği hadisi zikrederek onun şu sözlerini nakletmektedir: "Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem Medine'ye geldikten sonra Ebu Bekir ve Bilal hummaya yakalandılar. Aişe: Ben onların yanına hasta ziyaretine gittim dedi. .. "

 

Buhari'ye bu olay kat'i olarak hicab emrinden önce meydana gelmiştir, diye itiraz edilmiştir. Bunun rivayet yollarından birisinde de "ve bu hicabdan önce idi" ifadesi de daha önceden geçmiş bulunmaktadır. Ancak buna şöyle cevap verilmiştir: Durumun böyle olması, Buhari'nin başlıkta sözünü ettiği "kadının erkeğe hasta ziyareti yapması" ifadelerini olumsuz olarak etkilemez. Çünkü bu ziyaret tesettür şartı ile caizdir. Bunun hicabdan önce olması ile spnra olması hallerinin ortak noktası ise fitneden yana emin olmak halidir. Hadise dair yeterli açıklamalar daha önce Megazi bölümünün baş taraflarında hicret ile ilgili başlıklarda (3926.hadiste) geçmiş bulunmaktadır.

 

"Şame ve Tafil." Cumhura göre bunlar iki dağ adıdır. el-Hattabi ise bunların iki pınar olduğunu doğru kabul etmiştir.

 

باب: عيادة الصبيان.

9. ÇOCUKLARA HASTA ZİYARETİ

 

حدثنا حجَّاج بن منهال: حدثنا شُعبة قال: أخبرني عاصم قال: سمعت أبا عثمان، عن أسامة بن زيد رضي الله عنهما:

 أن ابنة للنبي صلى الله عليه وسلم أرسلت إليه، وهو مع النبي صلى الله عليه وسلم وسعد وأبَيٌّ، نحسب: أن ابنتي قد حُضِرَتْ فاشهدنا، فأرسل إليها السلام، ويقول: (إنَّ لله ما أخذ وما أعطى، وكل شيء عنده مسمًّى، فلتحتسب ولتصبر). فأرسلت تقسم عليه، فقام النبي صلى الله عليه وسلم وقمنا، فرُفع الصبي في حجر النبي صلى الله عليه وسلم ونفسه تَقَعْقَعْ، ففاضت عينا النبي صلى الله عليه وسلم، فقال له سعد: ما هذا يا رسول الله؟ قال: (هذه رحمة وضعها الله في قلوب من شاء من عباده، ولا يرحم اللهُ من عباده إلا الرحماءَ).

 

[-5655-] Usame b. Zeyd r.a.'dan rivayete göre "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Sa'd -ve zannederiz Ubey de- onunla beraber iken kızı: Kızımın ölümü yaklaşmış bulunuyor. Yanımıza teşrif buyur, diye haber gönderdi.

 

Allah Rasulü de ona selam göndererek: Şüphesiz aldığı da, verdiği de Allah'ındır. Her şey de onun nezdinde bellidir. Ecrini Allah'tan beklesin ve sabretsin, dedi.

 

Kızı ona (gelsin diye) and vererek haberci gönderince, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem kalktı, biz de kalktık. Çocuk nefes alıp verirken can çekiştiği de duyulurken Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in kucağına verildi. Nebiin gözlerinden yaş akıyordu. Bu sebeple Sa'd ona: Bu ne ey Allah'ın Rasulü, dedi.

 

Allah Rasulü: Bu, Allah'ın kullarından dilediği kimselerin kalplerine koyduğu bir rahmettir. Allah kulları arasından ancak merhametli olanlara merhamet buyurur, dedi."

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Çocuklara hasta ziyaretinde bulunmak." Buhari bu başlıkta Üsame b.

 

Zeyd'in Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in kızının çocuğu ile ilgili olayı anlatan hadisini zikretmektedir. Bu hadise dair yeterli açıklamalar Cenazeler bölümünün baş taraflarında (1356.hadiste) geçmiş bulunmaktadır.

 

باب: عيادة الأعراب.

10. BEDEVİ ARAPLARA HASTA ZİYARETİ YAPMAK

 

حدثنا معلَّى بن أسد: حدثنا عبد العزيز بن مختار: حدثنا خالد، عن عكرمة، عن ابن عباس رضي الله عنهما:

 أن النبي صلى الله عليه وسلم دخل على أعرابي يعوده، قال: وكان النبي صلى الله عليه وسلم إذا دخل على مريض يعوده قال له: (لا بأس، طَهور إن شاء الله). قال: قلت: طَهور؟ كلا، بل هي حمى تفور، أو تثور، على شيخ كبير، تزيره القبور. فقال النبي صلى الله عليه وسلم: (فنعم إذاً).

 

[-5656-] İbn Abbas r.a.'dan rivayete göre "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bedevi bir Arabın yanına hasta ziyaretinde bulunmak üzere girdi. (İbn Abbas) dedi ki:

 

Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem de bir hastanın yanına ziyaret maksadı ile girdiği vakit ona: Bir beis olmaz (geçmiş olsun!) İnşallah günahlardan temizlenmene bir sebep olur, derdi.

 

(Bedeviye bu sözlerini söyleyince, bedevi) dedi ki:

 

Sen günahlarından bir temizlenme sebebi midir, dedin? Asla, aksine bu oldukça bir yaşlının aleyhine kabarıp taşan bir sıtma nöbetidir ve bu humma onu kabirleri ziyarete gönderecektir.

 

Bunun üzerine Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem: O halde öyle olsun, buyurdu."

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Beis yoktur (geçmiş olsun!)." Yani hastalık, günahlara keffarettir. Eğer hastalıktan iyileşme olursa her iki fayda da elde edilmiş olur. Olmasa bile günahlara keffaret karı elde edilmiş olur.

 

"Temizlenme sebebidir (tahlirun)" lafzı, hazfedilmiş bir mübtedanın haberidir. Yani bu hastalık senin için günahlarından bir temizlenmedir. Yani temizleyicidir anlamındadır. Hadisten "tahlir" lafzının sadece tahir (temiz) anlamında olmadığı da anlaşılmaktadır. "İnşallah" buyruğu da "tahlir" sözünün haber değil, bir dua olduğunu göstermektedir.

 

el-Mühelleb dedi ki: Bu hadisten çıkan sonuç şudur: İmam'ın yönetimi altındakilerden hasta olan bir kimseyi -kaba bir bedevi dahi olsa- ziyaretinde bir eksiklik yoktur.

 

Alimin cahil bir kimseyi ona öğretmek, fayda verecek şeyleri hatırlatmak, Allah'ın kaderine kızıp bunun sonucunda Allah'ın da ona gazap etmemesi için sabrıemretmek, acıları dolayısıyla ona teselli vermek, hatta hastalığı dolayısıyla imrenilecek bir halde olduğunu ona söylemek ve buna benzer onun da, yakınlarının da gönlünü hoş edecek şeyleri hatırlatmak üzere ziyaret etmesinde de bir sakınca yoktur.

 

Hadisten anlaşıldığına göre hasta kimsenin kendisine yapılan bu öğütleri kabul etmesi ve bu gibi hatırlatmalarda bulunanlara güzel bir cevap vermesi de gerekir.

 

باب: عيادة المشرك

11. MÜŞRİK’i HASTA ZİYARETİ

 

حدثنا سليمان بن حرب: حدثنا حمَّاد بن زيد، عن ثابت، عن أنس رضي الله عنه:

 أن غلاماً ليهود، كان يخدم النبي صلى الله عليه وسلم، فمرض فأتاه النبي صلى الله عليه وسلم يعوده، فقال: (أسْلِمْ). فأسْلَمَ. [ر: 1290].

وقال سعيد بن المسيَّب، عن أبيه: لما حُضِرَ أبو طالب جاءه النبي صلى الله عليه وسلم.

 

[-5657-] Enes r.a.'dan rivayete göre "Bir yahudinin oğlu Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e hizmet ederdi. Bu çocuk hastalanınca Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem yanına gidip onu ziyaret etti. Ona:

 

Müslüman ol, dedi. Çocuk da Müslüman oldu."

 

Said b. el-Müseyyeb de babasından: "Ebu Talib ölüm hastalığında iken Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem onun yanına geldi. .. " dediğini nakletmektedir.

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Hasta müşrik kimseyi ziyaret", İbn Battal dedi ki: İslam'a girme çağrlsını kabul edeceğini üm.it ettiği takdirde müşrik bir hastayı ziyaret etmek meşrudur.

 

Eğer böyle bir ümidi yoksa, değildir.   (

 

Görüldüğü kadarıyla bu durum, maksatların değişiklikğine göre farklılık arz eder. Bazı hallerde hasta müşriği ziyaret etmek, bir başka maslahatı da gerçekleştirebilir. el-Maverdı der ki: Zimmı bir hastayı ziyaret etmek caizdir. Kurbet (Allah'a yakınlaştırıcı amel)i işlemek, onunla birlikte söz konusu olan komşuluk yahut akrabalık gibi saygı duyulması gereken bir tür ilişkiye de bağlıdır.

Daha sonra musannıf (Buhari), Enes radıyallahu anh'ın rivayet ettiği Yahudi çocuğu ile ilgili olayı anlatan hadisi zikretmektedir. Buna dair yeterli açıklamalar Cenazeler bölümünde geçmiş bulunmaktadır.

 

باب: إذا عاد مريضاً، فحضرت الصلاة فصلى بهم جماعة.

12. (BİR TOPLULUK) BİR HASTAYA ZİYARETE GİTSE NAMAZ VAKTİ DE GİRSE HASTA ONLARA CEMAATLE NAMAZ KILDIRIR

 

حدثنا محمد بن المثنَّى: حدثنا يحيى: حدثنا هشام قال: أخبرني أبي، عن عائشة رضي الله عنها:

 أن النبي صلى الله عليه وسلم دخل عليه ناس يعودونه في مرضه، فصلى بهم جالساً، فجعلوا يصلون قياماً، فأشار إليهم: (اجلسوا) فلما فرغ قال: (إن الإمام ليؤتم به، فإذا ركع فاركعوا، وإذا رفع فارفعوا، وإن صلى جالساً فصلوا جلوساً).

قال أبو عبد الله: قال الحُمَيدي: هذا الحديث منسوخ، لأن النبي صلى الله عليه وسلم آخر ما صلى صلى قاعداً والناس خلفه قيام.

 

[-5658-] Aişe r.anha'dan rivayete göre "Hastalığı esnasında Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i ziyaret etmeye bir grup insan girmişti. O da oturduğu yerden onlara namaz kıldırdJ. Onlar da ayakta namaza durdular. Kendilerine: Oturunuz, diye işaret buyurdu. Namazı bitirince: Şüphesiz imam kendisine uyulsun diyedir. O halde o rüku' ederse, siz de rüku' ediniz. O rükA 'dan kalkarsa siz de kalkınız. o Eğer o oturarak namaz kılarsa siz de oturarak amaz lınız, buyurdu."

 

Ebu Abdullah (Buharil dedi ki: "el-Humeydi dedi ki: Bu hadis nesh olmuştur. Çünkü Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in son kıldığı namazda oturarak namaz kıldırmış,arkasındaki insanlar da ayakta kılmışlardır."

 

باب: وضع اليد على المريض.

13. HASTA ZİYARETİ YAPANIN ELİNİ HASTANIN ÜZERİNE KOYMASI

 

حدثنا المكي بن إبراهيم: أخبرنا الجعيد، عن عائشة بنت سعد: أن أباها قال:

 تشكَّيت بمكة شكوى شديدة، فجاءني النبي صلى الله عليه وسلم يعودني، فقلت: يا نبي الله، إني أترك مالاً، وإني لم أترك إلا ابنة واحدة، فأوصي بثلثي مالي وأترك الثلث؟ فقال: (لا). قلت: فأوصي بالنصف وأترك النصف؟ قال: (لا). قلت: فأوصي بالثلث وأترك لها الثلثين؟ قال: (الثلث، والثلث كثير). ثم وضع يده على جبهتي، ثم مسح يده على وجهي وبطني، ثم قال: (اللهم اشف سعداً، وأتمم له هجرته). فما زلت أجد برده على كبدي - فيما يُخال إلي - حتى الساعة.

 

[-5659-] Sa'd'in kızı Aişe'den rivayete göre babası şöyle demiştir: "Mekke'de iken çok şiddetli bir hastalığa yakalandım. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem yanıma gelip bana hasta ziyaretinde bulundu, Ben:

 

Ey Allah'ın Nebii, geriye (çok miktarda) bir mal bırakacağım ve yine ben şüphesiz geriye sadece tek bir kız bırakarak öleceğim. Malımın üçte ikisini vasiyet edip üçte birini bırakayım mı, dedim.

 

Allah Rasulü: Hayır, dedi.

 

Ben: O halde yarısını vasiyet edip yarısını bırakayım mı, dedim. Yine: Hayır, dedi.

Ben: O halde üçte birini vasiyet edeyim, üçte ikisini de ona bırakayım mı, dedim.

Allah Rasulü: Üçte bir (olabilir), ama üçte bir de çoktur, dedi. Sonra da elini onun (Sa'd b. Ebi Vakkas'ın) alnına koydu. Said dedi ki:

 

Sonra da eliyle yüzümü ve karnımı silip sıvazladı. Arkasından: Allah'ım, Sa'd'a şifa ver ve onun için hicretini tamama erdir, buyurdu. Onun serinliğini şu ana kadar ciğerimi n üzerinde hissedip duruyorum."

 

 

حدثنا قتيبة: حدثنا جرير، عن الأعمش، عن إبراهيم التيمي، عن الحارث بن سويد قال: قال عبد الله بن مسعود:

 دخلت على رسول الله صلى الله عليه وسلم وهو يوعك وعكاً شديداً، فمسسته بيدي فقلت: يا رسول الله، إنك لتوعك وعكاً شديداً؟ فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم: (أجل، إني أوعك كما يوعك رجلان منكم). فقلت: ذلك أن لك أجرين؟ فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم: (أجل). ثم قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: (ما من مسلم يصيبه أذى، مرض فما سواه، إلا حط الله له سيئآته، كما تحط الشجرة ورقها).

 

[-5660-] Abdullah b. Mes'ud'dan: "Ben Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in huzuruna girdim. O sırada şiddetli bir humma nöbetine tutulmuştu. Elimle ona dokundum.

 

Ey Allah'ın Resulü, sen çok şiddetli bir hummaya tutulmuş bulunuyörsun, dedim.

 

Allah Rasulü: Evet, ben sizden iki kişinin hummaya yakalandığı kadar hummadan çekiyorum, buyurdu.

 

Ben: Bunun böyle olması dolayısıyla şüphesiz senin için de iki edr vardır, dedim.

Allah Resulü: Evet, diye buyurdu. Daha sonra da Allah Resulü: Herhangi bir Müslümana hastalık ya da daha başka rahatsızlık veren bir şey isabet ederse mutlaka Allah, ağacın yapraklarını dökmesi gibi onun günahlarını döker, buyurdu."

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Hasta ziyaret edenin elini hastanın üzerine koymas!." İbn Battal dedi ki: Ziyaret edenin elini hastanın üzerine koyması, hastaya bir ünsiyet verir. Böylelikle hastanın hastalığının şiddeti de anlaşılır. Bunu hastanın kendisi tarafından tespit edilen haline göre sağlığı, afiyete kavuşması için dua etmek için yapar. Bazı hallerde eliyle ona rukye okur (şifa duasında bulunur) ve eğer hasta ziyaretinde bulunan kişi salih birisi ise hastanın yararlanacağı şekilde ağrı duyduğu yerlerini de eliyle sıvazlar.

 

Derim ki: Bazı hallerde hasta ziyaretinde bulunan kişi ilacı da, hastalığı da bilen bir kişi olabilir. Bu durumda ona uygun gelecek tedaviyi de söyleyebilir.

 

باب: ما يقال للمريض، وما يجيب.

14. HASTAYA NE SÖYLENİR VE HASTA NE ŞEKİLDE CEVAP VERİR?

 

حدثنا قبيصة: حدثنا سفيان، عن الأعمش، عن إبراهيم التيمي، عن الحارث بن سويد، عن عبد الله رضي الله عنه قال:

 أتيت النبي صلى الله عليه وسلم في مرضه فمسسته، وهو يوعك وعكاً شديداً، فقلت: إنك لتوعك وعكاً شديداً، وذلك أن لك أجرين؟ قال: (أجل، وما من مسلم يصيبه أذى، إلا حاتَّت عنه خطاياه، كما تحاتُّ ورق الشجر).

 

[-5661-] Abdullah r.a.'dan, dedi ki: "Hastalığı esnasında Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanına gitmiştim. Ona dokundum. -Bu sırada şiddetli bir sıtma nöbetine yakalanmıştı.- Ben de kendisine:

 

Şüphesiz çok şiddetli bir sıtmaya yakalanmış bulunuyorsun ve bundan dolayı senin için şüphesiz iki ecir vardır, dedim.

 

O: Evet, herhangi bir Müslümana bir eziyet isabet edecek olursa mutlaka ağacın yapraklarının döküldüğü gibi onun da günahlan dökülür, diye buyurdu."

 

 

حدثنا إسحق: حدثنا خالد بن عبد الله، عن خالد، عن عكرمة، عن ابن عباس رضي الله عنهما:

 أن رسول الله صلى الله عليه وسلم دخل على رجل يعوده، فقال: (لا بأس، طَهور إن شاء الله). فقال: كلا، بل حمى تفور، على شيخ كبير، كيما تزيره القبور. قال النبي صلى الله عليه وسلم: (فنعم إذاً).

 

[-5662-] İbn Abbas r.a.'dan rivayete göre "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, ziyarette bulunmak üzere bir hasta adamın yanına girdi. Ona:

 

Bir beis yoktur (geçmiş olsun!) Inşallah günahlardan bir temizliktir, diye buyurdu,

 

Adam: Asla, aksine, bu oldukça yaşlı bir adamın üzerine kaynayıp coşan bir hummadır ve sonunda onun kabirleri ziyaret etmesini sağlayacaktır, dedi.

 

Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem de: O halde öyle olsun, diye buyurdu."

 

باب: عيادة المريض، راكباً وماشياً، ورِدْفاً على الحمار.

15. HASTA ZiYARETiNE BiNEK ÜZERiNDE, YÜRÜYEREK VE EŞEĞi ÜZERiNDE, ARKASINA BAŞKASINI DA BiNDiRMiŞ OLARAK GiTMEK

 

حدثني يحيى بن بُكَير: حدثنا الليث، عن عقيل، عن ابن شهاب، عن عروة: أن أسامة بن زيد أخبره:

 أن النبي صلى الله عليه وسلم ركب على حمار، على إكاف على قطيفة فَدَكِيَّة، وأردف أسامة وراءه، يعود سعد بن عبادة قبل وقعة بدر، فسار حتى مر بمجلس فيه عبد الله بن أبي ابن سلول، وذلك قبل أن يسلم عبد الله، وفي المجلس أخلاط من المسلمين والمشركين عبدة الأوثان واليهود، وفي المجلس عبد الله بن رواحة، فلما غشيت المجلس عجاجة الدابة، خمَّر عبد الله بن أبي أنفه بردائه، قال: لا تغبِّروا علينا، فسلم النبي صلى الله عليه وسلم ووقف، ونزل فدعاهم إلى الله فقرأ عليهم القرآن، فقال له عبد الله بن أبي: يا أيها المرء، إنه لا أحسن مما تقول إن كان حقاً، فلا تؤذنا به في مجالسنا، وارجع إلى رحلك، فمن جاءك فاقصص عليه. قال ابن رواحة: بلى يا رسول الله، فاغشنا به في مجالسنا، فإنا نحب ذلك. فاستب المسلمون والمشركون واليهود حتى كادوا يتثاورون، فلم يزل النبي صلى الله عليه وسلم يخفِّضهم حتى سكتوا، فركب النبي صلى الله عليه وسلم دابته حتى دخل على سعد بن عبادة، فقال له: (أي سعد، ألم تسمع ما قال أبو حُبَاب). يريد عبد الله بن أبي، قال سعد: يا رسول الله، اعف عنه واصفح، فلقد أعطاك الله ما أعطاك، ولقد اجتمع أهل هذه البحرة أن يتوِّجوه فَيُعَصِّبُوهُ، فلما رُدَّ ذلك بالحق الذي أعطاك شَرِقَ بذلك، فذلك الذي فعل به ما رأيت.

 

[-5663-] Urve'den rivayete göre Üsame b. Zeyd kendisine şunu haber vermiştir:

 

"Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem Bedir vakasından önce palanı üzerine bir Fedek kadifesi konulmuş bir eşeğe binerek, hasta ziyaretinde bulunmak üzere Said b. Ubade'ye gitti. Üsame'yi de terkisine bindirdi. Yolda giderken aralarında Abdullah b. Ubey b. SeluI'ün de bulunduğu bir meclisin yanından geçti. Bu da Abdullah'ın Müslüman olmasından önce idi. Mecliste Müslümanlardan, putlara tapan müşriklerden ve Yahudilerden oluşan kimseler karışık olarak oturuyordu. Aynı mecliste Abdullah b. Revaha da vardı. Hayvanın kaldırdığı toz meclisi kaplayınca Abdullah b. Ubey ridası ile burnunu örttü ve: Üzerimize toz kaldırmayınız, dedi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem, selam verip durdu, sonra bineğinden inip onları Allah'a davet etti. Onlara Kur'an okudu.

 

Abdullah b. Ubey ona: Ey adam, şüphesiz eğer bu söylediklerin hak ise ondan güzeli yoktur. Fakat biz meclislerimizde iken bununla bizi rahatsız etme. Aramızdan yanına gelen olursa o zaman ona anlat, dedi.

 

İbn Revahe: Hayır, ey Allah'ın Rasulü, biz meclislerimizde iken sen bizim yanımıza buyur. Biz yanımıza gelmeni seviyoruz: dedi.

 

Bunun üzerine Müslümanlar, müşrikler ve Yahudiler karşılıklı olarak birbirlerine ağır sözler söylemeye koyuldular. Hatta birbirleri üzerine hücum edeceklerdi neredeyse! Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem seslerini kesip susuncaya kadar onları teskin edip durdu. Arkasından Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bineğine bindi ve nihayet Sa'd b. Ebi Vakkas'ın yanına girdi. Ona: Ey Sa'd, -Abdullah b. Ubey'i kastederek- Ebu. Hubab'ın dediklerini duymadın mı, diye sordu.

 

Sa'd: Ey Allah'ın Rasulü, sen onu affet ve bağışla. Andolsun Allah sana bu verdiği ihsanları bağışladığında, bu belde halkı onun başına taç giydirmek ve ona krallara özel sarık sardırmak üzere toplanıp biraraya gelmişlerdi. Fakat Allah sana ihsan etmiş olduğu hak ile bunu bertaraf edince İbn Ubey'in hevesi kursağında kaldı. İşte sana bu yaptıklarını yapmasına onu iten sebep bunlardır, dedi."

 

 

حدثنا عمرو بن عباس: حدثنا عبد الرحمن: حدثنا سفيان، عن محمد، هو ابن المنكدر، عن جابر رضي الله عنه قال:

 جاءني النبي صلى الله عليه وسلم يعودني، ليس براكب بغل ولا بِرْذَوْنٍ.

 

[-5664-] Cabir r.a.'dan, dedi ki: "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bana hasta ziyareti yapmak üzere geldi. O sırada ne bir katıra, ne de bir at'a binmişti."

 

 

Diğer tahric edenler: Tirmizi Menakib; Müslim, Feraiz