EK SAYFA – 1894-2
باب: نقيع
التمر ما لم
يسكر.
9. SARHOŞLUK VERMEDİĞİ SÜRECE HURMA ŞIRASI (NAKi')
حدثنا يحيى
بن بُكَير:
حدثنا يعقوب
بن عبد الرحمن
القاري، عن
أبي حازم قال:
سمعت سهل بن
سعد الساعدي:
أن
أبا أسيد
الساعدي دعا
النبي صلى
الله عليه
وسلم لعرسه،
فكانت امرأته
خادمهم
يومئذ، وهي
العروس،
فقالت: هل تدرون
ما أنقعت
لرسول الله
صلى الله عليه
وسلم ؟ أنقعت
له تمرات من
الليل في
تَوْر.
[-5597-] Ebu Hazim dedi ki: Sehl b. Sa'd es-Said1'yi
şöyle derken dinledim:
"Ebu Useyd es-Said1 Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i düğün
(yemeğin)e davet etti. O gün onların hizmetini gelin olan hanım! yapmıştı.
Hanımı: Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e neyi ıslatıp şırasını
verdiğimi biliyor musunuz? Ben ona geceden bir tevr (denilen toprak, taştan
yapılma kap) içinde birkaç hurma ıslatmıştım (da onun suyunu ona ikram ettim),
dedi."
باب:
البَاذَقِ،
ومن نهى عن كل
مسكر من
الأشربة.
10. BAZEK DENİLEN İÇKİ İLE SARHOŞLUK VEREN HER İÇECEĞİ YASAK
(HARAM) KABUL EDENLER
ورأى عمر
وأبو عبيدة
ومعاذ شُرْبَ
الطِّلاء على
الثلث.
وشَرِبَ
البراء وأبو
جحيفة على
النصف.
وقال ابن
عباس: اشرب
العصير ما دام
طرياً.
وقال عمر:
وجدت من عبيد
الله ريح
شراب، وأنا سائل
عنه، فإن كان
يُسكر جلدته.
Ömer, Ebu Ubeyde ve Muaz et-tıla denilen içkinin, üçte biri
kalıncaya kadar
(kaynatılması halinde) içileceği görüşünde
idiler. el-Bera ve Ebu Cuheyfe yarısı kalıncaya kadar içilebileceği görüşünde
idiler. İbn Abbas: SıkıImış şıra taze olduğu sürece içebilirsin, dedi. Ömer de:
"Ben (oğlum) Ubeydullah'tan içki kokusu aldım. İçtiği içkinin mahiyetini
soruşturacağım. Eğer sarhoşluk veriyorsa onu celde ile cezalandıracağım"
dedi.
حدثنا محمد
بن كثير:
أخبرنا
سفيان، عن أبي
الجويرية قال:
سألت
ابن عباس عن
الباذَق فقال:
سبق محمد صلى الله
عليه وسلم
الباذَق: (فما
أسكر فهو
حرام). قال:
الشراب
الحلال
الطيب، قال:
ليس بعد
الحلال الطيب
إلا الحرام
الخبيث.
[-5598-] Ebu'l-Cuveyriye'den şöyle dediği rivayet
edilmiştir: "İbn Abbas'a bazek denilen içecek hakkında soru sordum. O
bana:
Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem bazek hakkında hükmünü önceden
vermiş bulunuyor. Sarhoşluk veren her şey haramdır, diye buyurmuştur, dedi.
(Ebu'I-Cuveyriye): Şarap (denilen içecek) hoş ve hela! bir şeydir
dedi.
İbn Abbas: Helal ve hoş olanın dışında ancak haram ve murdar olan
vardır, diye cevap verdi."
حدثنا عبد
الله بن أبي
شيبة: حدثنا
أبو أسامة: حدثنا
هشام بن عروة،
عن أبيه، عن
عائشة رضي الله
عنها قالت:
كان
النبي صلى
الله عليه
وسلم يحب
الحلواء والعسل.
[-5599-] Aişe r.anhiı'dan rivayete göre "Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem helvayı ve balı severdi" demiştir.
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"el-Bazek", kaynatıhp pişirilen şarap demektir.
Ebu Ubeyde -ki b. el-Cerrah'tır- Muaz -ki İbn Cebel 'dir- 'dan
nakledilen sözlerini Ebu Müslim el-Keccl, Said b. Mansur ve İbn Ebi Şeybe,
Katade yoluyla Enes'ten diye rivayet etmişlerdir: "Ebu Ubeyde, Muaz b.
Cebel ve Ebu Talha tıla denilen şırayı ve üçte ikisi gidip, üçte biri kalıncaya
kadar pişirilen şarabı içerlerdL" Tıla, pekmez demektir. Develere sürülen
(ve tıla adı verilen) katrana benzetilmiştir. Bu da develerin yağlandığı katran
anlamındadır. Üzümün sıkılmış suyu katılaşıncaya kadar pişirildiği takdirde.
develere sürülen katranın katılığına benzer. Bu durumda da çoğunlukla sarhoşluk
vermez.
Omer onunla birlikte adı geçenlere belirtilen hüküm konusunda
Ebu Musa ve Ebu'd-Derda da muvafakat etmişlerdir. Ebu Musa ve Ebu'd-Derda'nın
bu görüşlerini de Nesai onlardan nakletmiş bulunmaktadır.
Ali, Ebu Umame, Halid b. el-Velid ve diğerlerinin de buna
muvafık kanaatlerini İbn Ebi Şeybe ve başkalarırivayet etmiş bulunmaktadır.
Tabi'inden İbnu'lMüseyyeb, el-Hasen ve İkrime, fukahadan ise es-Sevri, el-leys,
Malik, Ahmed ve Cumhur da onlara bu görüşte muvafakat etmişlerdir. Bunlara göre
onu içmenin mubah olmasının şartı, sarhoşluk vermemesidir. Ancak bir kesim de
vera , yolunu seçerek bunu mekruh görmüşlerdir.
"İçki kokusu aldım. Ben o içkinin durumunu soruş.turacağım.
Eğer sarhoşluk veriyorsa ona celde vuracağım." Bu da ko ku sebebiyle had
uygulamanın caiz oluşuna delil gösterilmiştir.
Kur'an'ın Faziletleri bahsinde İbn Mesud'dan buna göre uygulama
yaptığına dair nakil gelmiş bulunmaktadır. İbnu'l-Münzir de Ömer b. Abdulaziz
ve Malik'ten buna benzer bir kanaat naklettniştir. Malik dedi ki: Daha önce
içki içip de tevbe edenlerden adaletli iki kişi, aldıkları kokunun şarap kokusu
olduğuna dair şahitlik ederse had uygulamak icap eder.
Ancak cumhur buna muhalefet ederek: Had ancak ya ikrar ile yahut
içki içildiğine tanık olunduğuna dair beyyine ile icap eder. Çünkü bazen kokular
birbirine benzeyebilir. Had ise bir şüphe ile birlikte uygulanmaz. Ömer'in
başından geçen olayda koku sebebiyle celde cezası uyguladığına dair açık ifade
yoktur. Aksine anlatılanların zahiri, onun bu hususta ikrara ya da beyyineye
dayanmış olmasını gerektirmektedir. Çünkü sormadıkça oğluna celde vurmamıştır.
"Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem bazekin hükmünü daha
önceden açıklamış bulunmaktadır. Sarhoşluk veren herşey haramdır."
el-Mühelleb dediki: Yani onlar şaraba bazek adını vermeden önce de O Sallallahu
Aleyhi ve Sellem şarabı haram kılmıştı.
İbn Battal dedi ki: "Sarhoşluk veren herşey haramdır"
sözü ile bunu yaptığını kastetmektedir.
Bazek, baldan yapılan bir içkidir.
Anlamın şöyle olma ihtimali de vardır: Muhammed Sallallahu
Aleyhi ve Sellem'in, şarabın haram oluşuna dair hükmü, onların bu şaraba bir
başka isim vermelerinden öncedir. Onların ismini değiştirmeleri sarhoşluk
verici olması halinde onu helal kılmaz. (İbn Batlal) dedi ki: Sanki İbn Abbas
soru sorandan bazek denilen içkiyi helal gördüğü anlamını çıkarmış gibidir.
Bundan dolayı işin kökünü kestirip atmış ve böyle bir ümidini suya düşürmüş,
onun dayandığı noktadan onu uzaklaştırarak kendisine: Sarhoşluk veren her şeyin
haram olduğunu ve verilen adlara itibar edilmeyeceğini haber vermiştir.