باب: الخمر من
العنب.
2. HAMR (İÇKİ) ÜZÜMDEN VE BAŞKALARINDAN OLUR
حدثنا الحسن
بن صباح:
حدثنا محمد بن
سابق: حدثنا
مالك هو ابن
مِغْوَل، عن
نافع، عن ابن
عمر رضي الله
عنهما قال:
لقد
حُرِّمَتْ
الخمر وما
بالمدينة
منها شيء.
[-5579-] İbn Ömer r.a.'dan, dedi ki: "Andolsun şarap
haram kılındığında Medine'de şarap namına bir şey yoktu."
حدثنا أحمد
بن يونس:
حدثنا أبو
شهاب عبد ربه
بن نافع، عن
يونس، عن ثابت
البناني، عن
أنس قال:
حُرِّمَت
علينا الخمر
حين
حُرِّمَت،
وما نجد - يعني
بالمدينة -
خمر الأعناب
إلا قليلاً،
وعامة خمرنا
البُسْر
والتمر.
[-5580-] Enes'ten, dedi ki: "Hamr bize haram
kılındı. Haram kılındığı sırada bizler -Medine'de- üzümlerden yapılan hamrı
ancak çok az bulabiliyorduk. İçkimiz genel olarak Busr denilen taze hurma ile
kuru hurma(dan) idi."
حدثنا
مسدَّد: حدثنا
يحيى، عن أبي
حيَّان: حدثنا
عامر، عن ابن
عمر رضي الله
عنهما:
قام
عمر على
المنبر، فقال:
أما بعد، نزل
تحريم الخمر
وهي من خمسة:
العنب والتمر
والعسل والحنطة
والشعير،
والخمر ما
خامر العقل.
[-5581-] İbn Ömer r.a.'dan şöyle dediği rivayet
edilmiştir:
"Ömer minbere çıkarak dedi ki: İmdi, hamrı haram kılan buyruk
indiğinde beş şeyden yapılırdı: Üzümden, kuru hurmadan, baldan, buğdaydan,
arpadan. Hamr, aklı örten her şeydir."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Genelolarak hamrımız (içkimiz) busr (denilen hurma koruğu)
ile temr (denilen kuru hurma)dan idi." Yani sonunda hamra dönüşen,
bunların suda ıslatılmış hali, çoğunlukla busr (denilen taze koruk hurma)dan ve
temr (denilen olgunlaşmış kuru hurma)dan idi.
Denildiğine göre Enes'in maksadı, hamr adını sadece üzümden
yapılana tahsis eden kimselerin kanaat ni reddetmektir. Bir başka görüşe göre
onun maksadı haram oluşun üzümden edinilen hamra (içkiye) mahsus olmadığı,
aksine sarhoşluk verici her içkinin haramlık hükmünde onunla ortak olduğunu
anlatmaktır. Bu açıklama daha güçıüciür. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
باب: نزل
تحريم الخمر
وهي من
البُسْر
والتمر.
3. HAMRIN HARAM KILINIŞI NAZİL OLUNCA BUSR DENİLEN HURMA
KORUĞlUNDAN VE KURU HURMADAN YAPILIYORDU
حدثنا
إسماعيل بن
عبد الله قال:
حدثني مالك بن
أنس، عن إسحق
بن عبد الله
بن أبي طلحة،
عن أنس بن مالك
رضي الله عنه
قال:
كنت
أسقي أبا
عبيدة وأبا
طلحة وأبي بن
كعب، من
فَضِيخ
زَهْوٍ وتمر،
فجاءهم آت
فقال: إن الخمر
قد حُرِّمت،
فقال أبو
طلحة: قم يا
أنس فأهرقها،
فأهرقتها.
[-5582-] Enes b. Malik r.a.'dan, dedi ki: "Ebu
Ubeyde'ye, Ebu Talha'ya ve Ubey b. Ka'b'a zehv denilen hurma koruğu ile kuru
hurmadan yapılan içkiyi dağıtıyordum. Yanlarına birisi gelerek: İçki haram
kılındı, dedi. Ebu Talha bunun üzerine:
Kalk ey Enes, onu dök, dedi. Ben de onu döktüm."
حدثنا
مسدَّد: حدثنا
معتمر، عن
أبيه قال:
سمعت أنساً
قال:
كنت
قائماً على
الحي أسقيهم،
عمومتي وأنا
أصغرهم،
الفَضِيخ،
فقيل: حُرِّمت
الخمر، فقالوا:
أكفئها،
فكفأتها. قلت
لأنس: ما
شرابهم؟ قال:
رُطَب وبُسْر.
فقال أبو بكر
بن أنس: وكانت
خمرهم، فلم
ينكر أنس.
وحدثني بعض
أصحابي: أنه
سمع أنس بن
مالك يقول: كانت
خمرهم يومئذ.
[-5583-] Mu'temir'den, o babasından şöyle dediğini
nakletti: "Enes'i şöyle derken dinledim:
Ben bir eğlence meclisinde ayakta -en küçükleri ben olduğum halde-
amcalarıma el-fadıh denilen içkiyi sunuyordum. İçki haram kılındı, denildi,
onlar da onu dök, dediler. Ben de onu döktüm.
Enes'e: İçkileri ne idi, diye sordum. O: Rutab denilen taze hurma
ile busr denilen hurma koruğu içkisi idi, dedi. Ebu Bekr b. Enes dedi ki:
Onların hamrı da bu idi. Enes de buna karşı çıkıp reddetmedi."
حدثنا محمد
بن أبي بكر
المُقَدَّمي:
حدثنا يوسف
أبو معشر
البرَّاء قال:
سمعت سعيد بن
عبيد الله
قال: حدثني
بكر بن عبد
الله: أن أنس
بن مالك حدثهم:
أن
الخمر
حُرِّمت،
والخمر يومئذ
البُسْر والتمر.
[-5584-] Enes b. Malik'ten rivayete göre "Hamr
(içki) haram kılındığında o gün içki busr (denilen taze hurma)dan ve temr
(denilen olgun kuru hurma)dan yapılıyordu."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"İçkinin haram kılınışı nazil olduğunda busr ve temrden idi."
Yani bunlardan yapılıyor veya ediniliyordu.
"Zehv ve temrin fadlhinden ... " el-fadıh, hurma
koruğu ezilip, yarılıp, nebız yapılan içkinin adıdır. Zehv ise rutab seviyesine
gelmeden önce kızaran yahut sararan koruk hurma olan el-busr ile aynı şeydir.
"Onlara birisi geldi." İbn Merduye'nin rivayetine göre
Enes şöyle demiştir:
"Içki haram kılınıp da ashabından birtakım kimseler içki
önlerinde olduğu halde bana and verince, ben de ayağımla içkiyi tekmeledim ve:
Artık içkinin haram kılınış hükmü nazil olmuştur, dedim."
"İçki haram kılındığında o gün içki busrden
yapılıyordu." Üzümden yapılmış hamr (şarab)ın azının da, çoğunun da haram
kılındığı hususunda icma' gerçek" leştiği gibi, azının haram kılınışındaki
illetin, fazlasını içmeye davet edişi olduğu üzerinde de icma' olmuştur. Ama
üzümden yapılan şarap ile başkaşeylerden yapılan şarap arasında hüküm
bakımından farklılık gözetenler, üzümden yapılan şarap hakkında, -ileride
açıklanacağı üzere- pişirilmesi hali dışında azı da, çoğu da haram olur, ama
üzümden başkasından yapılanşarabın ancaksarhoşluk veren miktarı haramdır, daha
azı haram değildir, demişlerdir. Böylelikle her ikisinde illetin aynı olmasına
rağmen, isimlerin farklılığını ileri sürerek bu tür şaraplar arasında fark
gözetmişlerdir. Ama üzümden yapılan şarap hakkında söz konusu olan herbir şey
başkasından yapılan şeyler hakkında da söz konusudur.
Kurtubi der ki: Bu, kıyas türlerinin en inceliklilerindendir.
Çünkü burada fer' (küçük önerme) asla (büyük önermeye) bütün nitelikleri
bakımından eşit bulunmaktadır. Üstelik bu hususta kıyas, sahih nasların
zahirlerine de uygundur. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Daha sonra Beyhaki, nebızin su ile kırılması (etkisinin
giderilmesi) hususunda gelmiş olan hadisleri söz konusu etmektedir. Bu hadislerden
birisini Hemmam b. el-Haris, Ömer'den rivayet etmiştir. Buna göre "Ömer
bir seferde iken ona bir nebız getirildi, o da ondan içti. Arkasından kaşlarını
çatıp suratını ekşitti, sonra da: Taif nebızi şiddetlidir (ağırdır), diyerek su
istedi ve üzerine su döktükten sonra içti." Hadisin senedi kavidir. Bu
hususta varid olmuş en sahih rivayet budur. Ama bu o nebızin sarhoşluk verecek
sınıra ulaştığı hususunda da bir nas değildir. Çünkü sarhoşluk verecek sınıra
ulaşmış olsaydı, üzerine su dökmek, haramlığını gidermezdi. Tahav! de bunu
itiraf ederek şöyle demiştir: Eğer haram olacak sınıra ulaşmış olsaydı, su
dökmek ile şiddeti gitse bile helal olmazdı. Böylelikle üzerine su dökmeden
önce de onun haram olmadığı sabit olmaktadır.
Derim ki: O halde nebız sarhoşluk verecek sınıra ulaşmadığı
takdirde, azının da, çoğunun da içilmesinin mubah olduğu hususunda görüş
ayrılığı yoktur.