باب: سنَّة
الأضحية.
1. UDHİYE SÜNNETİ
وقال ابن عمر:
هي سنَّة
ومعروف.
İbn Ömer: "Udhiye (kurban) hem sünnettir, hem
ma'ruftur" demiştir.
حدثنا محمد
بن بشار:
حدثنا
غُنْدَر:
حدثنا شُعبة،
عن زُبَيد
الإيامي، عن
الشَّعبي، عن
البراء رضي
الله عنه قال:
قال
النبي صلى
الله عليه
وسلم: (إن أول
ما نبدأ به في
يومنا هذا أن
نصلي، ثم نرجع
فننحر، من فعله
فقد أصاب
سنَّتنا، ومن
ذبح قبل فإنما
هو لحم قدَّمه
لأهله، ليس من
النُّسُك في
شيء). فقام أبو
بُردة بن
نِيَار، وقد
ذبح، فقال: إن
عندي جَذعة.
فقال: (اذبحها
ولن تجزي عن
أحد بعدك).
قال
مُطَرِّف، عن
عامر، عن
البراء: قال
النبي صلى
الله عليه
وسلم: (من ذبح
بعد الصلاة
تمَّ نُسُكه،
وأصاب سنَّة
المسلمين).
[-5545-] Bera' r.a.'dan, dedi ki: "Nebi Sallallahu
Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
Bu günümüzde ilk başlayacağımız iş namaz kılmamız, sonra dönüp
kurban kesmemizdir. Kim bunu (böylece) yaparsa sünnetimize göre iş yapmış olur.
Kim de (namazdan) önce keserse o (bu kestiği) ancak aile halkı için takdim
ettiği bir et olur. Onun kurban ibadetiyle bir ilgisi yoktur.
Bunun üzerine Ebu Burde b. Niyar -ki daha önce kurbanını kesmişti-
ayağa kalkarak: Yanımda henüz bir yaşını doldurmamış bir keçi (cezea) vardır
(onu kessem olur mu), dedi. Allah Rasulü:
Onu kes! Fakat senden sonra kimse için olmayacaktır, diye
buyurdu."
Mutarrif, Amir'den, o el-Bera'dan naklen dedi ki: "Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem: Her kim namazdan sonra (kurbanını) keserse onun
ibadeti tamam olur ve müslümanların sünnetine uygun bir iş yapmış olur, diye
buyurdu."
حدثنا
مسدَّد: حدثنا
إسماعيل، عن
أيوب، عن محمد،
عن أنس بن
مالك رضي الله
عنه قال:
قال
النبي صلى
الله عليه
وسلم: (من ذبح
قبل الصلاة
فإنما ذبح
لنفسه، ومن
ذبح بعد
الصلاة فقد تمَّ
نُسُكه،
وأصاب سنَّة
المسلمين).
[-5546-] Enes b. Malik r.a.'dan, dedi ki: "Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
Kim namazdan önce keserse o ancak kendisi için kesmiş olur, kim de
namazdan sonra keserse onun kurban ibadeti tamam olur ve müslümanların
sünnetine göre iş yapmış olur."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Udhiyeler (kurbanlıklar) bölümü; Udhiye sünneti."
Buhari başlıkta "sünnet" lafZlnı zikretmekle onun vacip olduğunu
söyleyenlere muhalif olduğuna işaret etmiş gibidir.
İbn Hazm dedi ki: Kurban kesmenin vacip olduğu görüşü, ashabdan
kimseden sahih olarak nakledilmiş değildir. Cumhurdan vacip olmadığı da sahih
olarak rivayet edilmiştir. Bununla birlikte kurban kesmenin dinin şer'!
hükümlerinden olduğunda görüş ayrılığı yoktur. Kurban Şafillere ve cumhura göre
kifayet yoluyla müekked bir sünnettir. Şafiilerden gelen bir diğer görüşe göre
de kifaye farzlarındandır. Ebu Hanife'den gelen görüşe göre mukim ve varlıklı
kimseye vaciptir. Malik'ten nakledilen rivayetlerden birisi de onun görüşü
gibidir, ama mukim kaydı yoktur.
el-Evzal, Rabia ve el-leys'ten de onun gibi bir görüş
nakledilmiştir. Hanefilerden Ebu Yusuf ve Malikllerden de Eşheb, mezhep
görüşlerine muhalefet ederek cumhura uygun kanaat belirtmişlerdir. Ahmed de:
Güç yetirmekle birlikte kurban kesmeyi terk etmek mekruhtur. Ondan vacip olduğu
görüşü de naklediImiştir. Muhammed b. el-Hasen'den terk edilmesine ruhsat
verilmemiş bir sünnet olduğu görüşü nakledilmiştir. Tahav! der ki: Biz bu
görüşü kabul ediyoruz. Nakledilegelmiş rivayetler arasında vacip olduğuna delil
bulunmamaktadır. J
Kurban kesmenin vacip olduğu lehine gösterilebilecek en güçlü
hadis, Ebu Hureyre'nin Nebie merfu olarak nispet ettiği şu hadistir: "Her
kim bir genişlik bulduğu halde kurban kesmezse sakın mescidimize
yaklaşmasın." Hadisi İbn Mace ve Ahmed rivayet etmiş olup ravileri
sikadırlar. Fakat hadisin Nebie refi ile Ebu Hureyre'ye mevkuf olduğu hususu
ihtilaflıdır. Mevkuf olması doğruya daha yakın görünmektedir. Böyle olduğunu
Tahav! ve başkaları söylemiştir. Bununla birlikte hadis, kurban kesmenin vacip
oluşu hususunda da açık değildir.
باب: قسمة
الإمام
الأضاحي بين
الناس.
2. İMAM'IN İNSANLAR ARASINDA KURBANLIKLARI PAYLAŞTIRMASI
حدثنا معاذ
بن فَضالة:
حدثنا هشام،
عن يحيى، عن
بعجة
الجُهَني، عن
عقبة بن عامر
الجُهَني قال:
قسم
النبي صلى
الله عليه
وسلم بين
أصحابه
ضحايا، فصارت
لعقبة
جَذَعة، فقلت:
يا رسول الله،
صارت جَذَعة؟
قال: (ضَحِّ
بها).
[-5547-] Ukbe b. Amir el-Cüheni'den şöyle dediği rivayet
edilmiştir:
"Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ashabı arasında bazı
kurbanlıkları paylaştırdı. Ukbe'ye (bana) de bir yaşına yakın bir dişi keçi
isabet etti. Ben:
Ey Allah'ın Rasulü, bana bir yaşına yakın dişi bir keçi isabet
etti, dedim. O: Onu kurban kes, diye buyurdu."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"İmamın insanlar arasında kurbanlıkları" bizzat ya da emir
vererek "paylaştırması."
"Ukbe'ye" yani Ukbe b. Amir'e (kendisine) "bir
yaşına yakın, bir yaşını do 1durmamış (bir cezea) isabet etti."
Cezea, davarların yaşını nitelemek için kullanılan bir lafızdır.
Koyun türünden bir yaşını bitirmiş olan için kullanılır. Cumhurun görüşü budur.
Keçi türünden ise iki yaşına girmiş olan demektir. İnek türünden üç yaşını
bitirmiş olana, deve türünden de beş yaşına girmiş olana denilir,
باب: الأضحية
للمسافر
والنساء.
3. YOLCU VE KADINLAR iÇiN KURBAN KESMEK
حدثنا مسدَّد:
حدثنا سفيان،
عن عبد الرحمن
بن القاسم، عن
أبيه، عن
عائشة رضي
الله عنها:
أن
النبي صلى
الله عليه
وسلم دخل
عليها، وحاضت
بِسَرِفَ،
قبل أن تدخل
مكة، وهي
تبكي، فقال:
(ما لك
أنَفِسْتِ).
قالت: نعم،
قال: (إنَّ هذا
أمر كتبه الله
على بنات آدم،
فاقضي ما يقضي
الحاج، غير أن
لا تطوفي
بالبيت). فلما
كنا بمنى، أتيت
بلحم بقر،
فقلت: ما هذا؟
قالوا: ضحَّى
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم عن
أزواجه
بالبقر.
[-5548-] Aişe r.anha'dan rivayete göre "Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem Mekke'ye girmeden önce Serifte iken yanıma girdi. Ay
hali olmuş ve ağlıyordum. Allah Rasulü: Neyin var? Yoksa ay hali mi oldun, diye
sordu.
Aişe: Evet dedi. Allah Rasulü: Şüphesiz ki bu Allah'ın Adem'in
kızları üzerine yazmış olduğu bir emirdir. Sen hacıların yaptıklarını yap,
ancak Beyt'i tavaf etme. Mina'ya geldiğimiz sırada bana bir miktar inek eti
getirildi. Bu da ne diye sordum. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem
hanımları adına kurban kesti, dediler."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Yolcu ve kadın için kurban kesmek." Bu başlık ile
yolcu olanın kurban kesme yükümlülüğü yoktur, diyen kimselerin kanaatinin
aksine de işaret vardır. Bu husustaki nakil, birinci başlıkta geçmiş
bulunmaktadır. Aynca kadınların kurban kesmek yükümlülüğü yoktur, diyenlerin
kanaatinin aksine de işaret vardır.
"Şerif', Mekke'nin dışında bilinen bir yerdir.
Hadisten Çıkan Sonuçlar
Cumhur erkeğin kestiği kurbanın hem kendisinin, hem de aile
halkının adına yeterli olacağına bu hadisi delil göstermiştir. Ancak Hanefiler bu
hususta muhalefet etmişlerdir. Kurtubi der ki: Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'in kurban kesilen yılların tekrarlanmasına, hanımlarının da birden çok
olmasına rağmen her bir hanımına ayrıca kurban kesmesini emrettiği nakledilmiş
değildir.
Ayrıca bunu Malik, İbn Mace ve sahih olduğunu belirterek
Tirmizi'nin Ata b. Yesar yolu ile naklettikleri şu rivayet de desteklemektedir:
"Ben Ebu Eyyub'a:
Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem döneminde kurbanlar ne
şekilde kesilirdi, diye sordum, o: Adam koyunu hem kendi adına, hem de aile
halkı adına kurban olarak keser, kendileri de ondan yer, başkalarına da
yedirirlerdi. Bu da gördüğün gibi insanlar bugüne gelinceye kadar böylece devam
etti."
اب: ما يُشتهى
من اللحم يوم
النحر.
4. KURBAN KESME GÜNÜ CANIN ET ÇEKMESİ
حدثنا صدقة:
أخبرنا ابن
عُلَيَّة، عن
أيوب، عن ابن
سيرين، عن أنس
بن مالك قال:
قال
النبي صلى
الله عليه
وسلم يوم
النحر: (من كان
ذبح قبل
الصلاة
فَلْيُعِدْ).
فقام رجل فقال:
يا رسول الله،
إن هذا يوم
يُشتهى فيه
اللحم - وذكر
جيرانه -
وعندي جَذَعة
خير من شاتَي
لحم؟ فرخَّص
له في ذلك،
فلا أدري بلغت
الرخصة من
سواه أم لا،
ثم انكفأ
النبي صلى
الله عليه
وسلم إلى
كبشين
فذبحهما،
وقام الناس
إلى غُنَيمة
فتوزَّعوها،
أو قال:
فتجزَّعوها.
[-5549-] Enes b. Malik r.a.'den, dedi ki: "Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem nahr (kurban bayramı birinci) günü: Her kim
namazdan önce kurban kesmişse onu tekrar etsin, diye buyurdu. Bir adam ayağa
kalkarak: Ey Allah'ın Resulü, bu canın eti çektiği bir gündür, dedi ve
komşularını söz konusu ederek: Yanımda bir yaşını bitirmemiş bir dişi keçi
vardır ve bu etli iki koyundan daha iyidir, dedi.
Bu hususta Nebi ona ruhsat verdi, ama bu ruhsat onun dışındakileri
de kapsadı mı kapsamadı mı bilemiyorum. Daha sonra Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem iki koçun yanına giderek onları kesti. İnsanlar da birkaç koyunluk küçük
bir sürünün yanına vardı ve onu (aralarında) dağıttılar -ya da: Hisseler
halinde paylaştırdılar. -"
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Kurban kesme günü canın et çekmesi." Bu husustaki
adete uyarak kurban bayramı et yemek suretiyle lezzet alınması demektir. Şanı
yüce Allah da: "Ta ki belirli günlerde Allah'ın kendilerine rızık olarak
verdiği kurban edilen hayvanlar üzerineAllah'ın adını ansınlar."(Hac, 28)
diye buyurmaktadır.
"Birkaç koyunluk bir sürünün yanına gittiler, onu kendi
aralarında dağıttılar -yahut kendi aralarında paylaştırdılar- dedi." Bu,
raviden kaynaklanan bir şüphedir. Birincisi tevzi etmek, dağıtmak anlamındadır.
İkincisi ise kesip hisseler halinde bölüştürmek demektir. Maksat koyunları kestikten
sonra herkesin bir parça et alarak paylaştırdıklarını söylemek değildir. Maksat
herkesin koyunlardan bir pay aldığını anlatmaktır. Çünkü "parça" her
şeyden düşen pay hakkında kullanılır.