SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’Z-ZEBAİH VE’S-SAYD

<< 1878 >>

EK SAYFA – 1878-3

باب: ما أنْهَرَ الدَّمَ من القَصَبِ والمَرْوَةِ والحديد.

18. KANI BOLCA AKITAN KAMIŞ, BEYAZ ÇAKIL TAŞI VE DEMİR İLE KESMEK

 

حدثنا محمد بن أبي بكر المقدمي: حدثنا معتمر، عن عبيد الله، عن نافع: سمع ابن كعب بن مالك: يخبر ابن عمر:

 أن أباه أخبره، أن جارية لهم كانت ترعى غنماً بسَلْعٍ، فأبصرت بشاة من غنمها موتاً، فكسرت حجراً فذبحتها، فقال لأهله: لا تأكلوا حتى آتي النبي صلى الله عليه وسلم فأسأله، أو حتى أرسل إليه من يسأله، فأتى النبي صلى الله عليه وسلم أو بعث إليه، فأمرالنبي صلى الله عليه وسلم بأكلها.

 

[-5501-] Nafi', Ka'b b. Malik'in oğlunu İbn Ömer'e şunu naklederken dinlemiştir:

 

Babası (Ka'b b. Malik) kendisine şunu habervermiştir: Sel' dağında koyun -otlatan bir cariyeleri vardı. Koyunlarından birisinin can çekişmekte olduğunu görünce bir taşı kırıp, o taşla o koyunu kesti.

 

Ka'b aile halkına: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e gidip, ona soruncaya kadar yahut ona bu hususu kendisine soracak birisini gönderinceye kadar yemeyiniz, dedi.

Daha sonra Ka'b, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanına gitti -yahut ona birisini gönderdi.- Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem O koyunun yenilmesini emir buyurdu."

 

 

حدثنا موسى: حدثنا جويرية، عن نافع، عن رجل من بني سلمة: أخبر عبد الله:

 أن جارية لكعب بن مالك ترعى غنماً له بالجُبَيل الذي بالسوق، وهو بسَلْع، فأصيبت شاة، فكسرت حجراً فذبحتها به، فذكروا للنبي صلى الله عليه وسلم، فأمرهم بأكلها.

 

[-5502-] Abdullah (b. Ömer)'dan rivayete göre Ka'b b. Malik'in bir cariyesi vardı. Bu cari ye onun koyunlarını (Medıne'deki) pazara yakın el-Cubeyl denilen yerde -ki o Sel' dağındadır- güderdi. Bir koyunun can çekişmekte olduğunu görünce bir taşı kırarak o kırdığı parça ile o koyunu kesti.

 

Bunu Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e anlattılar. O da koyunun yenilmesini emir buyurdu.

 

 

حدثنا عبدان قال: أخبرني أبي، عن شعبة، عن سعيد بن مسروق، عن عَبَاية بن رفاعة بن رافع، عن جده أنه قال:

 يا رسول الله ليس لنا مُدًى، فقال: (ما أنْهَرَ الدَّمَ وذُكر اسم الله فكل، ليس الظفر والسن، أما الظفر فمُدَى الحبشة، وأما السن فعظم). وندَّ بعير فحبسه، فقال: (إن لهذه الإبل أوابد كأوابد الوحش، فما غلبكم منها فاصنعوا به هكذا).

 

[-5503-] Abaye b. Rifaa'dan rivayete göre; "O, dedesinden: Ey Allah'ın Resulü, bıçaklanmız yoktur, dediğini nakletmiştir. Allah Resulü: Kanı bolca akıtan ve üzerine Allah'ın adı anılan olursa ye! Ama tırnak ve diş müstesnadır. Çünkü tırnak Habeşlilerin bıçağıdır, diş ise bir kemiktir. Bu arada bir deve de kaçmıştı. Onu (birisinin attığı bir ok) alıkoymuştu. Bunun üzerine Allah Rasulü şöyle buyurdu:

 

Şüphesiz bu develerin de yabani hayvanlar gibi ürküp yabanileştikleri olur. Onlardan bu şekilde elinizden kaçıp kurtulanlar olup yakalayamayacak olursanız ona bumin gibi yapınız."

 

باب: ذبيحة المرأة والأمة.

19. KADININ VE CARİYENİN KESTİĞİ HAYVAN

 

حدثنا صدقة: أخبرنا عبدة، عن عبيد الله، عن نافع، عن ابن لكعب بن مالك، عن أبيه:

 أن امرأة ذبحت شاة بحجر، فسئل النبي صلى الله عليه وسلم عن ذلك، فأمر بأكلها.

وقال الليث: حدثنا نافع: أنه سمع رجلاً من الأنصار: يخبر عبد الله، عن النبي صلى الله عليه وسلم: أن جارية لكعب: بهذا.

 

[-5504-] Kalb b. Maıik'in bir oğlunun babasından rivayetine göre; "Bir kadın bir taş ile bir koyun kesti. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellemle bu durum hakkında soru soruldu, o da yenilmesini emir buyurdu."

 

el-Leys de dedi ki: Bize Nafi'in tahdis ettiğine göre o, ensardan bir adamı Abdullah (b. Ömer)'e Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellemiden diyerek haber verdiğini ve: Ka'blın bir cariyesi ... diyerek bu hadisi naklettiğini dinlemiştir.

 

 

حدثنا إسماعيل قال: حدثني مالك، عن نافع، عن رجل من الأنصار، عن معاذ بن سعد، أو سعد بن معاذ أخبره:

 أن جارية لكعب بن مالك كانت ترعى غنماً بسَلْع، فأصيبت شاة منها، فأدركتها فذبحتها بحجر، فسئل النبي صلى الله عليه وسلم فقال: (كلوها).

 

[-5505-] Muaz b. Sa'd'dan -yahut Said b. Muaz'dan- rivayete göre "Ka'b b. Malik'in bir cariyesi Sel' dağında koyunlarını güderdi. Koyunlardan birisi can çekişmeye başladı. Çoban yetişerek bir taşla onu kesti. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e durumu sorulunca, o: Onu yiyiniz, diye buyurdu."

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Cariyenin ve kadının kestiği." Buhari bu başlıkla bunu kabul etmeyen kimselerin kanaatinin reddedildiğine işaret ediyor gibidir. Muhammed b. Abdulhakem, Malik'ten bunun mekruh olduğunu nakletmiştir. el-Müdewene'de ise caiz olduğu belirtilmektedir. Şamlerin bir görüşüne göre de kadının kurbanlık kesmesi mekruhtur. Said b. Mansur sahih bir sened ile İbrahim en-Nehaı'den kadının ve küçük çocuğun kestikleri hakkında şunları söylediğini belirtmektedir: Eğer kestiği hayvanı zaptedebiliyor ve besmeleyi bellemiş ise bir sakıncası yoktur. Aynı zamanda bu, cumhurun da görüşüdür.

 

 

Hadisten Çıkarılan Sonuçlar

 

1- Emin kabul edilen, ücretle çalıştırılan işçi emanet edilen şeyler hususunda aleyhine hainlik ettiğine dair delilortaya çıkıncaya kadar güvenilir (söyledikleri) kabul edilir.

 

2- Yanına vedia bırakılan kimse gibi emin bir kimsenin, malın sahibinin izni olmaksızın maslahata uygun tasarrufu caizdir.

 

3- Sahibinin izni olmaksızın kesilen hayvanın yenilmesi -kesenin tazminat ödemesi gerekse dahi- caizdir.

 

4- Kadının kestiğinin yenilmesi caizdir. Hür yahut cariye, yaşlı ya da küçük, Müslüman ya da kitap ehli olması, temiz ya da ay hali iken kesmiş olması arasında fark yoktur. Çünkü Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem kadının kestiğinin yenilmesini emir buyurmuş ve buna dair herhangi bir tafsilata girilmemiştir. Bunu da Şafii açıkça dile getirmiştir. Cumhurun görüşü de budur.

 

باب: لا يُذكَّى بالسن والعظم والظفر.

20. DİŞ, KEMİK VE TIRNAK İLE TEZKİYE (ŞER'i KESİM) YAPILMAZ

 

حدثنا قَبِيصة: حدثنا سفيان، عن أبيه، عن عَبَاية بن رفاعة، عن رافع بن خديج قال: قال النبي صلى الله عليه وسلم:

 (كل - يعني - ما أنْهَرَ الدَّمَ، إلا السن والظفر).

 

[-5506-] Rafi' b. Hadic'den, dedi ki: "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem:

 

Diş ve tırnak ile olması müstesna, kanı akıtan her bir şey ile kesileni yiyebilirsin, diye buyurdu."

 

باب: ذبيحة الأعراب ونحوهم.

21. BEDEVİLERİN VE BENZERLERİNİN KESTİKLERİ

 

حدثنا محمد بن عبيد الله: حدثنا أسامة بن حفص المدني، عن هشام بن عروة، عن أبيه، عن عائشة رضي الله عنها:

 أن قوماً قالوا للنبي صلى الله عليه وسلم: إن قوماً يأتوننا باللحم، لا ندري: أذُكر اسم الله عليه أم لا؟ فقال: (سمُّوا عليه أنتم وكلوه). قالت: وكانوا حديثي عهد بالكفر.

تابعه علي عن الدَّراوَردي. وتابعه أبو خالد والطُّفاوي.

 

[-5507-] Aişe r.anha'dan rivayete göre; "Bir kavim Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e: Bazı kimseler bize et getiriyorlar, üzerine Allah'ın adının anıhp anılmadığını bilmiyoruz, diye soru sordular.

 

Bunun üzerine Nebi: Kendiniz üzerine Allah'ın adını anınız ve onu yiyiniz, diye buyurdu."

 

Aişe dedi ki: "Bunlar küfür dönemine yakın kimseler idi."

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

el-Mühelleb dedi ki: Bu hadis, kesilen hayvan üzerine besmele çekmenin vacip olmadığının asll delillerindendir. çünkü besmele çekmek vacip olsaydı, her durumda şart olması gerekirdi. Oysa fukaha yemek yerken besmele çekmenin farz olmadığı hususu üzerinde icma' etmişlerdir. Yemek yerken besmele çekmek, keserken besmele çekmenin yerini tuttuğu na göre, bu sünnet olduğuna delildir. Çünkü sünnet olan bir iş, farzın yerini tutmaz.

 

İbnu't-TIn dedi ki: Kendilerinin bilgisi dışında başkalarının üstlendiği kesim üzerine besmele çekmek hususunda onların bir mükellefiyetieri söz konusu değildir. O halde bu, hilafının ortaya çıkması halinde sahih olmayışa yorumlanır. Bununla birlikte, şu anda sizin besmele çekmeniz ile üzerinde Allah'ın adının anılıp anılmadığını bilmediğiniz etleri yemenizin size mubah olduğunu anlatmak istemiş olma ihtimali de vardır. Elverir ki böyle bir hayvanı kesen bir kimse, besmele çektiği takdirde kestiği sahih olan ve yenilebilen kimselerden olsun.

       

 

Hadisten Çıkarılan Sonuçlar Hadisten anlaşıldığı na göre:

 

1- Müslümanların pazarlarında bulunan her şeyin durumu sıhhate göre yorumlanır.

 

2-Çölde yaşayan müslümanların kestikleri de böyledir. Çünkü çoğunlukla onlar besmele çekmeyi bilirler. İbn Abdilberr de bu son hükmü kat'i olarak ifade ederek şöyle demiştir: Müslümanın kestiği yenilir ve onun besmele çektiği kabul edilir. Çünkü Müslüman bir kimse hakkında, her hususta aksi açıkça ortaya Çlkıncaya kadar hayırdan başka bir zan beslenmez.

 

باب: ذبائح أهل الكتاب وشحومها، من أهل الحرب وغيرهم.

22. HARB EHLİ OLAN VE OLMAYAN KİTAP EHLİNİN KESTİKLERİ HAYVANLAR VE BUNLARIN İÇ YAĞLARI

 

وقوله تعالى: {اليوم أحِلَّ لكم الطيبات وطعام الذين أوتوا الكتاب حِلٌّ لكم وطعامكم حِلٌّ لهم} /المائدة: 5/.

وقال الزُهري: لا بأس بذبيحة نصارى العرب، وإن سمعتَه يسمِّي لغير الله فلا تأكل، وإن لم تسمعه فقد أحلَّه الله لك وعلم كفرهم. ويُذكر عن عليٍّ نحوه .وقال الحسن وإبراهيم: لا بأس بذبيحة الأقلف .وقال ابن عباس: طعامهم: ذبائحهم.

Ayette yüce Allah’ın ‘’Size iyi ve temiz olan şeyler helal kılındı. Kendilerine kitap verilenlerin yiyeceği size helaldir. Sizin yiyeceğiniz de onlara helaldir [Maide 5] buyruğu

 

Zühri dediki: Arap hristiyanlarının kestiklerini yemekte bir sakınca yotur. Eğer Allah'tan başkasının adını anarak kestiğini işitirsen ondan yeme, şayet işitmezsen Allah onu onların kafir olduklarını bildiği halde helal kılmıştır.

 

Ali'den de buna yakın bir söz söylediği nakledilmektedir. el-Hasen ve İbrahim de: Sünnet olmamış erkeğin kestiğini yemekte bir sakınca yoktur, demişlerdir.

 

İbn Abbas da: "Onların yiyecekleri" ile kastedilen, onların kestikleridir demiştir.

 

حدثنا أبو الوليد: حدثنا شعبة، عن حميد بن هلال، عن عبد الله بن مُغَفَّل رضي الله عنه قال:

 كنا محاصرين قصر خيبر، فرمى إنسان بجراب فيه شحم، فنزوت لآخذه، فالتفتُّ فإذا النبي صلى الله عليه وسلم فاستحييت منه.

 

[-5508-] Abdullah b. Muğaffel r.a.'dan, dedi ki: "Bizler Hayber kasrını (yüksek burcunu) muhasara ediyorduk. Bir kişi, içinde iç yağı bulunan bir dağarcık attı. Ben onu almak için ileri atıldım. Yanıma dönüp baktığımda Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i görünce ondan utandım."

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Harb ehli olan ve olmayan kitap ehli kimselerin kestikleri ve iç yağlar!." Bu başlıkla bunun caiz olduğuna işaret etmektedir. Cumhurun görüşü de budur. Malik ve Ahmed'den nakledildiğine göre Allah'ın kitap ehline haram kıldığı iç yağı gibi şeyler de haramdır. İbnu'l-Kasım da: Çünkü yüce Allah'ın mubah kıldığı, onların yedikleridir. İç yağlar! ise onların yediklerinden değildir ve hayvan kesimi esnasında iç yağı elde etmek maksadıyla da kesmezler, demiştir.

 

Ancak buna karşı şöyle cevap verilmiştir: İbn Abbas onların yemeklerini ileride başlığın sonunda geleceği üzere "onların kestikleri" diye tefsir etmiştir. Onların kestikleri mubah kılındığına göre, kestikleri hayvandan gözettikleri maksadın ne olduğunu tespite ihtiyaç kalmaz. Hayvan kesimi (tezkiye) ise kesilen hayvanın bir kısmı dışarıda kalarak, diğer bir kısmı hakkında söz konusu değildir. Eğer bu tezkiye işlemi hayvanın tamamı hakkında söz konusu ise, o takdirde iç yağının da kaçınılmaz olarak bunun içine girmesi gerekir.

 

"Size hoş ve temiz şeyler helal kllındı."(Maide, 3) Ebu Zerr rivayetiyle (Buhari nüshasında) böyledir. Başkası ise ayet-i kerimeyi yüce Allah'ın: "Onlar için helaldir"

 

buyruğuna kadar zikretmiş bulunmaktadır. Bu fazlalık ile Buhari'nin helal oluşa delil' getirmekteki maksadı da ortaya çıkmaktadır. Çünkü o, harbiler arasında zimmi kimseleri özellikle tahsis etmediği gibi, eti de iç yağından ayrı özel bir hükme tabi olarak kabul etmemiştir. İç yağlarının kitap ehline haram kılınmasının da bir zararı olmadığını göstermiştir, Çünkü iç yağları onlar için haram kılınmıştı, bizim için haram kılınmamıştır. Kitap ehlinin kestiklerinin bize helal olduğu kesinlik kazandığına göre bunun nihai maksadı da şöyle olur: Kestiklerinden kitap ehline haram kılınan şeyler hakkında bizim şeriatimizde de bize haram kılındığına dair bir söz söylenmiş değildir. O halde bunlar da mubahlıktaki asıl ilkeye göre bize mubah olur.

 

"el-Hasen ve İbrahim, sünnetsiz kimsenin kestiğinde bir beis yoktur, de" mişlerdir." el-Hasen'den bu görüşü Abdurrezzak, Ma'mer yoluyla rivayet ederek şöyle demiştir: el-Hasen, büyük yaşta İslam'a girmiş bir adam eğer sünnet 01duğutakdirde kendisine zarar geleceğinden korkarsa sünnet olmayabileceğini söylemiştir. Ayrıca böyle birisinin kestiğini yemekte de bir sakınca görmezdi. Fakat buna muhalif rivayet de gelmiş bulunmaktadır. İbnu'l-Münzir, İbn Abbas'tan şunu nakletmektedir: Sünnet olmamış kimsenin kestiği de yenilmez, namazı da şahit1iği de kabul edilmez. İbnu'l-Münzir de şöyle demektedir: İlim ehlinin cumhuru (büyük çoğunluğu) onun kestiği caizdir, demektedir. Çünkü şanı yüce Allah kitap ehlinin kestiklerini mubah kılmıştır, onlardan sünnet olmayan kimseler de vardır.

 

Daha sonra musannıf (Buhari) Abdullah b. Muğaffel'in şu hadisini zikretmektedir: "Bizler Hayber'de bir burcu muhasara ediyorduk. Bir adam içinde iç yağı bulunan bir dağarcık attı, ben de onu almak için ileri atıldım ... " Bu hadiste ise iç yağı gibi kitap ehline haram kılınmış olan şeyleri de bize yasak kabul eden kimselere karşı bir delil bulunmaktadır. Çünkü Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem İbnu'l-Muğaffel'in sözü geçen dağarcıkta bulunanlardan yararlanmasına itiraz etmemiştir.

 

Ayrıca hadiste kitap ehlinin kestiklerinin -o esnada harb ehli olsalar dahiyenilmesinin, iç yağının kullanmasının caiz olduğu da anlaşılmaktadır.