EK SAYFA – 1859-5
باب: جمع
اللونين أو
الطعامين
بمَرَّة.
47. İKİ ÇEşİT (MEYVEY)İ YA DA İKİ ÇEşİT YEMEĞİ BİR ARADA YEMEK
حدثنا ابن
مقاتل: أخبرنا
عبد الله:
أخبرنا إبراهيم
بن سعد، عن
أبيه، عن عبد
الله بن جعفر
رضي الله
عنهما قال:
رأيت
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم يأكل
الرُّطَب
بالقِثَّاء.
[-5449-] Abdullah b. Cafer r.a.'dan, dedi ki:
"Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i olgun taze hurma ile birlikte
acur yerken gördüm."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Olgun taze hurma ile birlikte acur yerken." Nesal
sahih bir sened ile Humeyd'den, o Enes'ten şöyle dediğini rivayet etmektedir:
"Resulullah sallallahli a1eyhi vesellem'i olgun taze hurma ile birlikte
kavun yerken gördüm." Yine Nesai'de sahih bir sened ile Aişe: "Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in kavunu taze hurma ile birlikte yediği"ni
rivayet etmektedir. İbn Mace de Aişe'den şu rivayeti zikretmektedir:
"Annem, beni Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in hanımı olarak onunla
zifafa göndermek üzere kilo alayım diye tedavi etmek istedi. Ben olgun taze
hurma ile birlikte acuru yiyinceye kadar bunu bir türlü gerçekleştiremedi.
Bunları beraber yiyince en güzel şekilde kilo aldım."
Nesa! de Aişe'den şu rivayeti zikretmektedir: "Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem benimle evlendiğinde çeşitli şeylerle beni tedavi
etmek istediler. Bunun için hurma ile birlikte bana acur yedirdiler. Bunları
yiyerek en güzel şekilde kilo aldım."
Nevevi der ki: Bu başlıktaki hadisten anlaşıldığına göre iki tür
meyveyi ya da başka bir şeyi birlikte yemek caiz olduğu gibi, iki ayrı yemeği
de birlikte yemek caizdir. Buradan da yenecek şeylerde genişliğin caiz olduğu
da anlaşılmaktadır. Bunun caiz olduğu konusunda da ilim adamları arasında görüş
ayrılığı yoktur. Seleften bundan farklı olarak nakledilmiş olan rivayetler dini
bir masıahat gözetmeksizin bolluk, refah ve genişlik içinde yaşamayı itiyat ve
alışkanlık haline getirmeyi önlemek amacı ile mekruh oluşayorumlamak gerekir.
Kurtubi dedi ki: Bu hadisten, yemeklerin niteliklerini ve tabiatıarını
göz önünde bulundurmanın ve tıp kurallarına uygun olarak doğru bir şekilde
onları yemenin caiz olduğu da anlaşılmaktadır. Çünkü olgun, taze hurmanın
tabiatında hararet, acurun tabiatında ise serinlik vardır. Birlikte
yenildikleri takdirde birbirlerini dengelerler. İşte bu, ilaçlardaki
terkiplerde göz önünde bulundurulan pek büyük bir esastır.
باب: من أدخل
الضيفان عشرة
عشرة،
والجلوس على الطعام
عشرة عشرة.
48. MİSAFİRLERİ İÇERİYE ONAR KİŞİ OLARAK ALAN KİMSE VE YEMEĞE
ONAR KİŞİ OLARAK OTURMAK
حدثنا الصلت
بن محمد:
حدثنا حمَّاد
بن زيد، عن
الجعد أبي
عثمان، عن
أنس. وعن
هشام، عن
محمد، عن أنس. وعن
سنان أبي
ربيعة، عن أنس:
أن
أم سُلَيم
أمه، عمدت إلى
مُدٍّ من شعير
جَشَّتْهُ،
وجعلت منه
خَطِيفَةً،
وعصرت عُكَّةً
عندها، ثم
بعثتني إلى
النبي صلى
الله عليه وسلم
فأتيته وهو في
أصحابه
فدعوته، قال:
(ومن معي). فجئت فقلت:
إنه يقول: ومن
معي؟ فخرج
إليه أبو
طلحة، قال: يا
رسول الله،
إنما هو شيء
صنعته أم
سُلَيم، فدخل
فجيء به،
وقال: (أدخل
عليَّ عشرة).
فدخلوا
فأكلوا حتى
شبعوا، ثم قال:
(أدخل عليَّ
عشرة). فدخلوا
فأكلوا حتى
شبعوا، ثم
قال: (أدخل
عليَّ عشرة).
حتى عدَّ
أربعين، ثم أكل
النبي صلى
الله عليه
وسلم، ثم قام،
فجعلت أنظر،
هل نقص منها
شيء.
[-5450-] Enes r.a.'den rivayete göre "Annesi Ümmü
Suleym bir mud arpa alarak onu kalınca öğüttü. Onun bir kısmını süt bulamacı
yaptı. Yanındaki bir yağ tulumundan bir miktar da yağ sıktı. Sonra beni Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e gönderdi. Onun yanına -ashabı ile birlikte iken-
varıp onu davet ettim. Allah Rasulü:
Beraberimdekiler de mi diye sordu. Ben de anneme gelip:
Beraberimdekiler de mi, diyor dedim.
Ebu Talha onu karşılamaya çıktı ve: Ey Allah'ın Rasulü, bu Ümmü
Suleym'in yaptığı az bir yemektir, dedi. Allah Rasulü içeri girdi, Ümmü
Suleym'in yaptığı yemek getirildi. Allah Rasulü: Yanıma on kişi al, diye
buyurdu. O on kişi içeri alındı ve doyuncaya kadar yediler. Daha sonra: Yanıma
on kişi al, diye buyurdu, onlar da içeri girip doyuncaya kadar yediler. Tekrar:
Yanıma on kişi al, diye buyurdu ve nihayet toplam saydıkları kırk kişiyi buldu.
Daha sonra Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem yedi ve sonra kalktı."
(Enes dedi ki): "Ben acaba ondan birşey eksildi mi, diye
bakmaya koyuldum."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Misafideri içeriye onar kişi onar kişi almak ve yemeğe
onarkişi onar kişi oturmak." Yemeğin azlı ğı yahutyemeğe oturulacak yerin darlığı
dolayısıyla böyle bir şeye ihtiyaç duyulursa demektir.
"Unukalınca öğütlli." Kökünü teşkil eden
"el-ceşış", ince olmayan un demektir.
Daha önce ''Nübüvvetin alametleri" bahsinde Müslim'deki
rivayetlerin birisinde bu başlıktaki şekliyle hadisin siyakında bir ihtisar
bulunduğunu söylemiş idim. Mesela Yakup b. Abdullah b. Ebi Talha'nın, Enes'ten
diye yaptığı rivayette şöyle denilmektedir: Ebu Talha dedi ki: "Ey
Allah'ın Rasulü! Ben Enes'i yalnızca seni davet etsin, diye göndermiştim. Çünkü
yanımızda gördüğüm kadar kişiyi doyuracak bir şey yoktu."
Amr b. Abdullah'ın, Enes'ten diye naklettiği rivayette de şöyle
denilmektedir: "Ebu Talha dedi ki: Bu sadece bir kap yemektir. Allah
Rasulü: Şüphesiz Allah ona bereket ihsan edecektir, diye buyurdu."
İbn Battal dedi ki: Yemek için topluca bir araya gelmek,
bereketin sebeplerindendir.
Ebu Davud, Vahşi b. Harb yoluyla merfu olarak Nebi'e isnad
ettiği hadiste şunu zikretmektedir: "Yemeğiniz üzerinde toplanıp bir araya
gelin ve Allah'ın adını anın. Ona sizin için bereket ihsan olunacaktır."
(İbn Battal) dedi ki: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in onları onar kişi,
onar kişi olarak içeri alması -doğrusunu en iyi bilen Allah'tır ya- yemeğin tek
bir kap içinde oluşu ve büyük bir topluluğun yemeği n azlığı ile birlikte ondan
alıp yemeğe imkanlarının olmayacağı dolayısı ile idi. Bundan dolayı sıkışmadan
yemek imkanını bulmaları için onları onar onar böldü. Ayrıca şunları
söylemektedir: Hadiste yemeğin etrafında on kişiden daha fazla toplanmanın
yasaklanışına bir delil bulunmamaktadır.