EK SAYFA – 1859-4
باب:
الرُّطَبِ
بالقِثَّاء.
39. OLGUNLAŞMıŞ TAZE HURMA iLE ACUR
حدثنا عبد
العزيز بن عبد
الله، قال:
حدثني إبراهيم
بن سعد، عن
أبيه، عن عبد
الله بن جعفر
بن أبي طالب
رضي الله
عنهما قال:
رأيت
النبي صلى
الله عليه
وسلم يأكل
الرُّطَبَ
بالقِثَّاء.
[-5440-] Abdullah b. Cafer b. Ebi Talib r.a.'dan, dedi
ki:
"Ben Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i olgunlaşmış taze
hurma ile birlikte acur yerken gördüm. "
Bu Hadis 5447 ve 5449 numara da da geçior
40. BAB
حدثنا
مسدَّد: حدثنا
حمَّاد بن
زيد، عن عباس
الجريري، عن
أبي عثمان قال:
تَضَيَّفْتُ
أبا هريرة
سبعاً، فكان
هو وامرأته
وخادمه
يعتقبون
الليل
أثلاثاً: يصلي
هذا، ثم يوقظ
هذا، وسمعته
يقول: قسم
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم بين
أصحابه
تمراً،
فأصابني سبع
تمرات، إحداهنَّ
حَشَفَة.
[-5441-] Ebu Osman'dan, dedi ki: "Ebu Hureyre r.a.'e
yedi gün misafir oldum.
Kendisi, hanımı ve hizmetçisi, biri diğerinin arkasında, her biri
gecenin üçte birinde nöbetleşiyordu. Biri namaz kılıyor, sonra ötekini
uyandırıyordu. Onu:
Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir defa ashabı arasında
bir miktar hurma bölüştürdü. Bana birisi adi hurmadan olmak üzere yedi hurma
isabet etmişti, derken dinledim."
حدثنا محمد
بن الصبّاح:
حدثنا
إسماعيل بن
زكرياء، عن
عاصم، عن أبي
عثمان، عن أبي
هريرة رضي
الله عنه:
قسم
النبي صلى
الله عليه
وسلم بيننا
تمرا، فأصابني
منه خمس: أربع
تمرات وحشفة،
ثم رأيت الحشفة
هي أشدهن
لضرسي.
[-5441-] (Mükerrer no)- Ebu Hureyre r.a.'dan şöyle dediği rivayet edilmiştir:
"Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir miktar hurmayı aramızda
böıüştürdü. Bana ondan dört hurma ve biri de haşefe (bayağı hurma) olmak üzere
beş tane isabet etmişti. Sonradan bu haşefenin dişim arasında en çok dayanan
hurma olduğunu gördüm."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Nöbetleşiyorlardı" yani gece namazına nöbetle
kalkıyorlardJ. "Üçte birler halinde" yani onlardan her birisi gecenin
üçte birinde namaz kılıyordu. Önce başlayan, üçte birini bitirdikten sonra
diğerini uyandırırdJ.
"Haşefe" bayağı hurma demektir. Haşef de hurmanın
bayağı olanlarına denilir.
باب: الرطب
والتمر .وقول
الله تعالى:
{وهزي إليك
بجذع النخلة
تساقط عليك
رطبا جنيا}
/مريم: 25/.
41. RUTAB (OLGUN, TAZE HURMA) VE TEMR (KURU HURMA) İLE YÜCE
ALLAH'IN: "0 KURUMUŞ HURMA AĞACINI KENDİNE DOĞRU SALLA. SENİN ÜZERİNE
DERİLMİŞ TAZE HURMA DÜŞÜRECEKTİR."(Meryem, 25) BUYRUĞU
وقال محمد بن
يوسف، عن
سفيان، عن
منصور بن صفية:
حدثتني أمي،
عن عائشة رضي
الله عنها
قالت:
توفي
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم وقد
شبعنا من
الأسودين:
التمر والماء.
[-5442-] Aişe r.anha'dan, dedi ki: "Rasulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem vefat ettiğinde biz esvedeyn (iki siyah) adını
verdiğimiz kuru hurma ile suya doymuştuk."
حدثنا سعيد
بن أبي مريم:
حدثنا أبو
غسان قال: حدثني
أبو حازم، عن
إبراهيم بن
عبد الرحمن بن
عبد الله بن
أبي ربيعة، عن
جابر بن عبد
الله رضي الله
عنهما قال:
كان
بالمدينة
يهودي، وكان
يُسْلِفُنِي
في تمري إلى
الجِدَادِ،
وكانت لجابر
الأرض التي بطريق
رُومَةَ،
فَجَلَسَتْ،
فخلا عاماً، فجاءني
اليهودي عند
الجَداد ولم
أجُدَّ منها شيئاً،
فجعلت
أستنظره إلى
قابل فيأبى،
فأخبر بذلك
النبي صلى
الله عليه
وسلم، فقال
لأصحابه:
(امشوا نستنظر
لجابر من
اليهودي).
فجاؤوني في
نخلي، فجعل
النبي صلى
الله عليه
وسلم يكلِّم
اليهودي، فيقول:
أبا القاسم لا
أنظره، فلما
رأى النبي صلى
الله عليه
وسلم قام فطاف
في النخل، ثم
جاءه فكلمه
فأبى، فقمت
فجئت بقليل
رُطَب، فوضعته
بين يدي النبي
صلى الله عليه
وسلم فأكل، ثم
قال: (أين
عريشك يا
جابر).
فأخبرته،
فقال: (افرش لي
فيه). ففرشته،
فدخل فرقد ثم
استيقظ، فجئته
بقبضة أخرى
فأكل منها، ثم
قام فكلَّم
اليهودي فأبى
عليه، فقام في
الرِّطاب في
النخل الثانية،
ثم قال يا
جابر: (جُدَّ
واقْضِ). فوقف
في الجداد،
فجددت منها ما
قضيته، وفضل
مثله، فخرجت
حتى جئت النبي
صلى الله عليه
وسلم
فبشَّرته،
فقال: (أشهد
أني رسول الله).
{عَرْشٌ}
/النمل: 23/: وعريش
بناء، وقال
ابن عباس: {معروشات}
/الأنعام: 141/: ما
يعرش من
الكروم وغير
ذلك. يقال:
{عروشها}
/البقرة: 259/:
أبنيتها.
قال محمد بن
يوسف: قال أبو
جعفر: قال
محمد بن إسماعيل:
فَحَلا، ليس
عندي
مقيَّداً، ثم
قال: فَخَلا،
ليس فيه شك.
[-5443-] Cabir b. Abdullah r.a.'dan, dedi ki:
"Medine'de bir Yahudi vardı. Bu bana hurmaların toplanma zamanına kadar
kuru hurma satardı. Rume yolu üzerindeki arazi de Cabir'e aitti. Bir sene bu
hurma bağımız alışılmış şekilde meyve vermedi. Mahsulleri toplama zamanında o
Yahudi yanıma geldi. O mahsullerinden ona verecek bir şey bulamadığımdan
gelecek seneye kadar bana mühlet vermesini istemeye koyuldum, o ise bunu kabul
etmiyordu. Benim bu durumum Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e haber verilince,
o da ashabına:
Kalkın, yahudiden Cabir'e mühlet vermesini isteyelim, dedi.
Ben hurma ağaçlarımın arasında iken yanıma geldiler. Nebi Sallallahu
Aleyhi ve Sellem Yahudi ile konuşmaya koyuldu. Ancak Yahudi: Ya Ebu'l-Kasım,
ona mühlet vermiyorum, diyordu. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bunu görünce
kalkıp hurma ağaçları arasında dolaştı. Daha sonra onun yanına gelip tekrar
onunla konuştu. Yahudi yine kabul etmedi. Kalktım, az miktarda taze olgun hurma
getirdim ve onu Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in önüne koydum. Nebi yedikten
sonra:
Ey Cabir, senin çardağın nerede, diye sordu. Ben de ona söyledim.
Allah Rasulü: Çardağın altında bana bir yaygı ser, dedi. Ben de ona yaygı
serdim. Allah Rasulü çardağın altına girip biraz uyuduktan sonra uyandı. Ona
bir avuç daha taze hurma getirdim, ondan da bir miktar yedi. Sonra kalkıp yine
Yahudi ile konuştu. Yahudi yine kabul etmedi. Allah Rasulü ikinci bir defa
hurmalıklar arasında dolaştı. Sonra:
Ey Cabir, hurma devşir ve borcunu öde, diye buyurdu. Allah Rasulü
de toplanan hurmaların başında durdu. Ben ağaçlardan onun borcunu ödeyecek
kadarını topladığım gibi ondan bir miktar daha arttı. Çıkıp Nebi Sallallahu
Aleyhi ve Sellem'in yanına geldim ve ona müjdeyi verdim. Allah Rasulü:
Şehadet ederim ki ben Allah'ın Rasulüyüm, diye buyurdu."
Areşe ve arlş (hadiste çardak) yapı demektir. İbn Abbas dedi ki:
"Ma'ruşat"(En'am, 141) üzüm asması ve diğer ağaçlardan çardaklı
olanlar demektir. "Urlişuha" da yapıları, binaları demektir.
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Ben de gelecek seneye kadar ondan mühlet vermesini, bir
yıl daha bana süre tanımasını istiyordum."
"Senin arışin (çardağın) nerede?" Yani altında gölgelenmek
ve öğle uykusunda kayluleye yatmak için bahçende edindiği n yer nerede?
''Ben ona bir avuç daha" taze hurma "getirdim."
"İkinci bir defa hurmalıklar arasında kalktı, dolaştı ...
Sonra: "Ey Cabir, dev- . şir ve (borcunu) öde." diye emir buyurdu
"Şehadet ederim ki ben Allah'ın Rasulüyüm, diye
buyurdu." Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in bu sözleri
söylemesinin sebebi, bu olayda açıkça bir harikuladeliğin bulunmasıdır. Çünkü
az miktardan çok miktar geriye kaldı. Oysa bu miktarın -bir şeyler artırması
bir yana- borcun tamamını ödemesi dahi düşünülmüyordu. Hele hele borcun
ödenmesinden sonra geriye yine onun kadar bir şey kalacağı hiç düşünülemiyordu.
İbnu't-TIn dedi ki: Hadisten anlaşıldığına göre, ashab
yanlarında ödeyecek karşılıkları bulunduğu için bir şeyler borç alıyoriardı.
Borçlanmaktan sığınmak ise çokluğu ya da ödenecek karşılığı bulunamayan borç
hakkındadır. Bundan dolayı Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem aile halkı için
almış olduğu arpa karşılığında zırhı rehin bırakılmış olduğu halde vefat etmiş
idi.
Hadisten Çıkartılan Diğer Sonuçlar
1- Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in ashabını ziyaret ettiği,
bağlarına bahçelerine girip orada kayllile istirahatına çekildiği, bahçelerinin
gölgesinde gölgelendiği anlaşılmaktadır.
2- Borçlu olan hakkında daha uygun olacağı için, alacaklı ve
varlıklı kimsenin hak ettiği muayyen alacağından başkasını almak üzere süre
tanıması konusunda i1timasta bulunulabilir.
باب: أكل
الجُمَّار.
42. CUMMAR (HURMA AĞAÇLARININ TEPELERİNDE YETİŞEN HURMA
GÖBEĞİ)
YEMEK
حدثنا عمر بن
حفص بن غياث:
حدثنا أبي:
حدثنا الأعمش
قال: حدثني
مجاهد، عن عبد
الله بن عمر
رضي الله
عنهما قال:
بينا
نحن عند النبي
صلى الله عليه
وسلم جلوس إذ
أتي بجُمَّار
نخلة، فقال
النبي صلى
الله عليه
وسلم: (إن من
الشجر لَمَا
بركته كبركة
المسلم). فظننت
أنه يعني
النخلة،
فأردت أن
أقول: هي
النخلة يا
رسول الله، ثم
التفتُّ فإذا
أنا عاشر عشرة
أنا أحدثهم
فسكتُّ، فقال
النبي صلى
الله عليه
وسلم: (هي
النخلة).
[-5444-] Abdullah b. Ömer r.a.'dan, dedi ki: "Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in huzurunda oturuyor iken ona bir hurma ağacının
cummarı getirildi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem: Öyle ağaçlar vardır ki,
bereketleri müslümanın bereketi gibidir, diye buyurdu. Ben onun hurma ağacını
kastettiğini anladım. Ey Allah'ın Rasulü o hurma ağacıdır, demek istedim. Fakat
etrafıma bakınınca on kişinin onuncusu ve en gençleri olduğumu gördüm, bu
sebeple sustum. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem: O hurma ağacıdır, diye
buyurdu."
Buna dair yeterli açıklama İlim bölümünde (72 nolu hadiste) var.
Başlığın özellikle cummar
yemek hakkında olmasına dair açıklamalar da Buyu’ bölümünde (2209 nolu hadiste)
var.
باب: العجوة.
43. ACVE DENİLEN HURMA ÇEŞİDİ
حدثنا جمعة
بن عبد الله:
حدثنا مروان:
أخبرنا هاشم
بن هاشم:
أخبرنا عامر
بن سعد، عن
أبيه قال:
قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم: (من
تَصَبَّح كل
يوم سبع تمرات
عجوة، لم يضره
في ذلك اليوم
سم ولا سحر).
[-5445-] Amir b. Sa'd'dan, o babasından, dedi ki:
"Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
Her kim sabahleyin yedi acve hurması yiyecek olursa o gün ona ne
bir zehir, ne de bir sihir zarar verebilir. "
İleride 5768,5769 ve 5779 numara ile geçiyor
Acve ile ilgili hadise dair açıklamalar yüce Allah'ın izniyle Tıb
bölümünde (5769 nolu hadiste) gelecektir.
باب:
القِرَانِ في
التمر.
44. HURMALARI İKİŞER İKİŞER YEMEK
حدثنا آدم:
حدثنا شُعْبة:
حدثنا
جَبَلَةُ بن سُحَيم
قال:
أصابنا
عام سَنَة مع
ابن الزبير
فَرَزقَنَا تمراً،
فكان عبد الله
بن عمر يمر
بنا ونحن نأكل،
ويقول: لا
تقارنوا، فإن
النبي صلى
الله عليه
وسلم نهى عن
القِرَانِ،
ثم يقول: إلا
أن يستأذن
الرجل أخاه.
قال شعبة:
الإذن من قول
ابن عمر.
[-5446-] Cebele b. Suhaym'den, dedi ki: "İbn
ez-Zübeyr ile birlikte iken bize bir kıtlık senesi gelip çattı. o bize geçinmek
üzere hurma verdi. Abdullah b. Ömer biz yerken yanımızdan geçiyor ve:
Hurmaları ikişer ikişer
yemeyiniz. Çünkü Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ikişer ikişer yemeği
nehyetmişti, diyordu. Sonra da:
Kişinin kardeşinden (bu maksatla) izin alması hali müstesnadır,
diyordu."
Şu'be dedi ki: İzin İbn Ömer'in kendi sözlerindendir.
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Hurmaları ikişer ikişer yemek" Yani topluluk ile
birlikte yiyen kimseler için bir hurmayı diğer hurma ile birlikte yeme(nin
hükmü) demektir.
Abdullah "İbn ez-Zubeyr"in halifeliği dönemınde onunla
"birlikte iken bize• bir kıtlık senesi isabet etti. Bize geçimimiz için
hurma veriyordu." Yani maaşlanmızı öderken arada hurma da veriyordu.
Buradaki maaş (erzak)dan kasıt, her yılonlara haraç ve daha başka gelirlerden
yapılan ödemedir. Nakit karşılığında hurma ödenmesi de, hasıl olan kıtlık
sebebiyle o sıradaki nakdin azlığından ötürüidi.
Bu meselenin (hurmaları birlikte yemenin) hükmü hususunda görüş
ayrılığı vardır. Nevevı şöyle demektedir: Buradaki nehyin haramlık için mi
olduğu yoksa mekruhluk mu ifade ettiğihususunda ilim adamları ihtilaf
etmişlerdir. Doğrusu ise, hükmün duruma göre farklı olacağıdır. Eğer yiyecek
aralarında ortak ise hurmaları ikişer ikişer yemek, onların rızası ileolmadıkça
haramdır. Böyle bir izin ise onların ya açıkça ifadeleri ile yahut halin bunun
yerine geçen karinesi ile anlaşılır. Böylece buna izin verdikleri kanaati ağır
basmalıdır. Eğer yemek başkalarına ait ise bu şekilde yemek haram olur. Eğer
onlardan birisine ait olup ondan yemelerine izin vermiş ise yemek sahibinin rızası
şarttır. Rıza göstermediği kimselerin yemesi haramdır. Kişinin kendisi için
caiz olmakla birlikte kendisiyle beraber yemek yiyenlerden izin alması
müstehaptır. Misafir ağırlayan kimsenin ise misafiri ile eşit olması için
çifter çifter yememesi güzeldir. Ancak onların, yedikten sonra artıracakları
kadar ise müstesna. Bununla birlikte yemek hususunda edeb, mutlak olarak
açgözlülüğe delil olan şeyleri terk etmektir. Ama bir başka işe yetişmek için
acele etmesi ve bundan dolayı çabuk yemeğe çalışması müstesnadır.
el-Hattabı'nin naklettiğine göre böyle bir izin istemenin şart
oluşu, onların zamanlarında idi. Çünkü onların elinde bulunan şeyler çok azdı.
Günümüzde bolluk söz konusu olduğundan ötürü izin istemeye gerek yoktur.
Ancak Nevevi doğru olanın, duruma göre farklı hükmün olduğunu
göz önünde bulundurmaktır, diye cevap vermiştir. Çünkü muteber olan, sebebin
özelliği değil, lafzın umumi oluşudur. Hem sabit olmamış böyle bir şey nasıl
sebep olarak kabul edilebilir ki?
İbn Şahin, en-Nasih ve'l-Mensuh adlı eserinde aynı zamanda
el-Bezzar'ın Müsned'inde de bulunan İbn Bureyde'nin babası yoluyla merfu olarak
zikrettiği şu hadisi kaydetmiştir: "Ben size daha önceden hurmaları ikişer
ikişer yemenizi yasaklamış idim. Şüphesiz Allah artık size bolluk ihsan etmiştir.
İkişer ikişer yiyebilirsiniz."
Muhtemelen Nevev! bu hadise işaret etmiştir. Bu hadisin
senedinde bir zayıflık vardır. el-Hazimı şöyle demektedir: Nehy bildiren hadis
daha sahih ve daha meşhurdur. Ancak bu hususta mesele basit ve kolaydır. Çünkü
bu, ibadetler türünden değildir. Ancak dünyevi masıahatlar kabilinden
olduğundan bu hususta yetinilebilir. Diğer taraftan bunun caiz oluşuna ümmetin
icma' etmiş olması da bu görüşü desteklemektedir. Evet, el-Hazimi böyle
demiştir. Caiz oluşundan kastı ise -Nevevı'nin açıkladığı gibi- şahsın o
yenilen şeye -yemek için ona izin verilmiş olması yolu ile dahi olsa- malik
olma hali hakkındadır. Yoksa alimlerden hiçbir kimse başkasına ait olan bir
malı, sahibinin izni olmaksızın sırf kendisine tahsis etmesini caiz görmüş
değildir.
باب:
القِثَّاء.
45. ACUR
حدثني
إسماعيل بن
عبد الله قال:
حدثني إبراهيم
بن سعد، عن
أبيه قال:
سمعت عبد الله
بن جعفر قال:
رأيت
النبي صلى
الله عليه
وسلم يأكل
الرُّطَب
بالقِثَّاء.
[-5447-] Abdullah b. Cafer'den, dedi ki: "Ben Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i olgun taze hurmayı acur ile birlikte yerken
gördüm."
باب: بركة
النخل.
46. HURMA AĞACININ BEREKETİ
حدثنا أبو
نعيم: حدثنا
محمد بن طلحة،
عن زُبَيد، عن
مجاهد قال:
سمعت ابن عمر،
عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم قال: (من
الشجر شجرة،
تكون مثل المسلم،
وهي النخلة).
[-5448-] İbn Ömer r.a.'den, Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem şöyle buyurmuştur:
"Ağaçlardan öyle bir ağaç vardır ki Müslüman gibi
(bereketli)dir. Bu da hurma ağacıdır."