EK SAYFA – 1859-3
باب:
المَرَقِ.
36. YEMEK SUYU
حدثنا عبد
الله بن
مَسْلَمَة،
عن مالك، عن
إسحق بن عبد
الله بن أبي
طلحة: أنه سمع
أنس بن مالك:
أن
خيَّاطاً دعا
النبي صلى
الله عليه
وسلم لطعام
صنعه، فذهبت
مع النبي صلى الله
عليه وسلم،
فقرَّب خبز
شعير، ومرقاً
فيه دُبَّاء
وقَدِيد،
فرأيت النبي
صلى الله عليه
وسلم يتتبع
الدُّبَّاء
من حوالي
القصعة، فلم
أزل أحب
الدُّبَّاء
بعد يومئذ.
[-5436-] Enes b. Malik r.a.'den rivayete göre "Bir
terzi hazırladığı bir yemeğe Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i davet etmişti.
Ben de Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte gittim. Önüne arpa ekmeği
ve içinde kabak taneleri ile kurutulmuş et bulunan sulu bir yemek getirildi.
Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yemek kabının köşe bucağından kabak
tanelerini aldığını gördüm. İşte o günden itibaren kabağı hep severim."
باب:
القَدِيد.
37. KURUTULMUŞ ET
حدثنا أبو
نُعَيم: حدثنا
مالك بن أنس،
عن إسحق بن
عبد الله، عن
أنس رضي الله
عنه قال:
رأيت
النبي صلى
الله عليه
وسلم أتي
بمرقة فيها
دُبَّاء
وقَدِيد،
فرأيته يتتبع
الدُّبَّاء
يأكلها.
[-5437-] Enes radiyallahu anh'dan, dedi ki: "Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e içinde kabak taneleri ve kurutulmuş et bulunan
sulu bir yemek getirildiğini gördüm. Onun kabak tanelerini seçerek yediğini
gördüm."
حدثنا قبيصة:
حدثنا سفيان،
عن عبد الرحمن
بن عابس، عن أبيه،
عن عائشة رضي
الله عنها
قالت:
ما
فعله إلا في
عام جاع
الناس، أراد
أن يطعم الغنيُّ
الفقيرَ،
وإنا كنا
لنرفع
الكُرَاع بعد
خمس عشرة، وما
شبع آل محمد
صلى الله عليه
وسلم من خبز
بُرٍّ مأدوم
ثلاثاً.
[-5438-] Aişe radıyallahu anha'dan, dedi ki:
"Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem O işi (kurban etlerinin üç günden
fazla saklanmasını yasaklaması) ancak insanların açIıkla karşılaştığı bir
senede yapmıştı. Böylelikle zenginlerin fakirlere yedirmesini murad etmişti.
Bizler ise (daha sonra) hiç şüphesiz davar bacaklarını onbeş gün sonrasına
saklardık. Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in aile halkı üç gün üst üste
katıklı buğdayekmeğinden karınıarını doyurmuş değillerdir."
باب: من ناول
أو قدَّم إلى
صاحبه على
المائدة شيئاً.
38. SOFRA ÜZERİNDE ARKADAŞINA ELDEN ELE BİR ŞEY UZATAN YAHUT
TAKDİM EDEN KİMSE
قال: وقال ابن
المبارك: لا
بأس أن يناول
بعضهم بعضاً،
ولا
يُنَاوَلُ من
هذه المائدة
إلى مائدة
أخرى.
İbnu'l-Mübarek dedi ki: Sofradakilerin birbirlerine elden ele bir
şey uzatmalarında bir sakınca yoktur. Ama bu sofradan diğer sofraya elden ele
bir şey uzatmaz
حدثنا
إسماعيل قال:
حدثني مالك،
عن إسحق بن عبد
الله بن أبي
طلحة: أنه سمع
أنس بن مالك
يقول:
إن
خيَّاطاً دعا
رسول الله صلى
الله عليه وسلم
لطعام صنعه،
قال أنس:
فذهبت مع رسول
الله صلى الله
عليه وسلم إلى
ذلك الطعام،
فقرَّب إلى
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم خبزاً من
شعير، ومرقاً
فيه دُبَّاء وقَدِيد،
قال أنس:
فرأيت رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
يتتبع
الدُّبَّاء
من حول
الصحفة، فلم
أزل أحب
الدُّبَّاء
من يومئذ.
وقال ثُمَامة،
عن أنس: فجعلت
أجمع
الدُّبَّاء
بين يديه.
[-5439-] Enes b. Malik r.a.'den, dedi ki: "Bir terzi
hazırladığı bir yemeğe Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i davet etmişti.
Enes dedi ki: Ben de o yemeğe Resulullah Sallallahu Aleyhi ve
Sellem ile birlikte gittim. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e arpa
ekmeği ve içinde kabak taneleri ve kurutulmuş et bulunan sulu bir yemek ikram
edildi. Enes dedi ki:
Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in tabağın etrafındaki
kabak tanelerini ayıkladığını gördüm. İşte o günden bu yana ben de kabağı hep
severim."
Sümame, Enes'ten: "Ben de kabak tanelerini önüne toplamaya
başladım" dediğini eklemiştir.
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Sofra üzerinde arkadaşına elden ele bir şey uzatan yahut
önüne koyan kimse." İbnu'l-Mübarek dedi ki: "(Aynı sofrada
bulunanların) birbirlerine elden ele bir şey uzatmalarında bir sakınca yoktur.
Fakat bu sofradan diğer sofradakine elden ele bir şey uzatmaz."
İbn Battal dedi ki: Aynı sofrada birbirlerine bir şey
uzatmalarının caiz olması, o yemeğin muayyen olarak onlara takdim edilmiş
olmasından dolayıdır. O yemeğin tamamını kendileri yiyebilirler. Bu yemekte o
sofradakilerin hepsi ortaktır. Daha önceden de herkesin önünden yemesine dair
emir geçmiş bulunmaktadır. Önünde bulunan bir şeyi arkadaşına uzatan bir kimse,
arkadaşının o şeydeki ortaklığı ile birlikte kendi payını ona vererek kendisine
tercih etmiş gibidir; ama bir başka sofrada bulunan kimsenin durumu böyle
değildir. Başka sofradakine kendi sofrasından bir şeyler uzatan kimsenin önünde
bulunan yemekte hakkı bulunmakla birlikte, onun bir kısmını bir başka
sofradakine vermek hakkı yoktur. Çünkü diğer sofradakinin onda bir ortaklığı
bulunmamaktadır.