SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-ET’İME

<< 1859 >>

EK SAYFA – 1859-2

باب: الحلواء والعسل.

32. HELVA VE BAL

 

حدثني إسحق بن إبراهيم الحنظلي، عن أبي أسامة، عن هشام قال: أخبرني أبي، عن عائشة رضي الله عنها قالت:

 كان رسول الله صلى الله عليه وسلم يحب الحلواء والعسل.

 

[-5431-] Aişe r.anha'dan rivayete göre o: "Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem helvayı ve balı severdi" demiştir.

 

 

حدثنا عبد الرحمن بن شيبة قال: أخبرني ابن أبي الفُدَيك، عن ابن أبي ذئب، عن المَقْبُري، عن أبي هريرة قال:

 كنت ألزم النبي صلى الله عليه وسلم لشبع بطني، حين لا آكل الخمير ولا ألبس الحرير، ولا يخدمني فلان ولا فلانة، وألصق بطني بالحصباء، وأستقرئ الرجل الآية، وهي معي، كي ينقلب بي فيطعمني. وخير الناس للمساكين جعفر بن أبي طالب، ينقلب بنا فيطعمنا ما كان في بيته، حتى إن كان ليُخرج إلينا العُكَّةَ ليس فيها شيء، فنشتقُّها فنلعق ما فيها.

 

[-5432-] Ebu Hureyre r.a.'den, dedi ki: "Mayalı ekmek bulamadığım, ipek giyinmediğim, filan erkeğin ve filan cariyenin bana hizmet etmediği zamanlarda karın tokluğu için Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanından ayrılmazdım. (Açlıktan) karnımı yere yapl!itırırdım, beni evine alıp götürür ve bana yemek yedirir ümidi ile bildiğim bir ayeti bir başka adamdan bana okumasını (öğretmesini) isterdim. Yoksullara kar!il da insanların en hayııolısı Cafer b. Ebi Talib idi. O bizi alır, götürür ve evinde ne varsa bize yedirirdi. Hatta bize içinde hiçbir şey bulunmayan küçük bir kırbayı çıkartır, biz de onu yarar ve içindeki artıkları yalardık."

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Helvayı ve balı severdi." İbn Battal dedi ki: Helva ve bal yüce Allah 'ın:

"Tayyibattan yiyiniz" buyruğunda sözü edilen tayyibat (hoş ve güzel !ieyler) arasındadır. Hadis, (tayyibat ile) kendisinden zevk alınan !ieyleri kastetmektedir, diyenıerin görü!ilerini de pekiştirmektedir. Bu hadisin kapsamına daha önceden Et'ıme (yiyecekIer) bölümünün ba!i taraflarında açıkiandığı gibi, çe!iitli lezzetli yiyecek türleri arasında helvaya ve balabenzeyen diğer bütün yiyecekIer de girmektedir.

 

el-Hattabı ve daha sonra arkasından İbnu't-TIn de şöyle demiştir: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in bunları sevmesi, bunları çokça arzulaması ve nefsinin bunlara ileri derecede meyletmesi sureti ile değildi. O sadece bunlar huzuruna getirildiğinde onlardan uygun olan miktarı alırdı. BöylelikIe onun bunları beğendiği de anla!iılml!i olmaktadır.

 

Yine bu hadisten çeşitli türlerden yemek yemenin caiz olduğu anlaşılmaktadır; ama bazı vera' ehli kimseler bunu hO!i görmez ve hurma ve bal gibi tabiatı itibariyle tatlı olan şeyler dışında tatlı şeyleri yemeye ruhsat vermezdi. Ama bu hadis onların bu kanaatini reddetmektedir. Selef arasında bunlardan vera' yoluyla kaçınanlar, sadece tayyibatı elde etmeyi ahirete erteleyen kimseler olmu!itur. Bununla birlikte bu tayyibatı dünya hayatında da elde edebiliyorlardı, ama cimrilikIerinden dolayı değil de tevazuları sebebiyle bunları yemiyarlardı.

 

"İnsanlar arasında yoksullara en hayırlı olan ki!ii Cafer ... idi." Buna dair açıkIamalar Menakıb bölümünde (3708.hadiste) geçmiş bulunmaktadır.

 

İbnu'l-Müneyyir dedi ki: Ebu Hureyre'nin rivayet ettiği bu hadisin ba!ilığa uygunluğu !iöyle açıkianır: Helva, tatlı olan her şey hakkında kullanılır. Küçük tulumda çoğunlukIa bal bulunduğu için -ki bazı rivayet yollarında bundan açıkça söz edilmiştir- böyle bir ba!ilık da uygundur.

 

باب: الدُّبَّاء.

33. KABAK

 

حدثنا عمرو بن علي: حدثنا أزهر بن سعد، عن ابن عون، عن ثُمامة بن أنس، عن أنس:

 أن رسول الله صلى الله عليه وسلم أتى مولى له خيَّاطاً، فأتي بدُبَّاء، فجعل يأكله، فلم أزل أحبه منذ رأيت رسول الله صلى الله عليه وسلم يأكله.

 

[-5433-] Enes r.a.'den rivayete göre "Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem terzi olan bir azadlısının yanına gitmişti. Önüne kabak yemeği getirildi, Allah Rasulü kabağı yemeğe başladı, ben de Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i kabağı (severek) yerken gördüğümden beri kabağı severim."

 

باب: الرجل يتكلَّف الطعام لإخوانه.

34. ADAMIN KARDEŞLERİ İÇİN KENDİSİNİ ZAHMETE SOKARAK YEMEK HAZIRLAMASI

 

حدثنا محمد بن يوسف: حدثنا سفيان، عن الأعمش، عن أبي وائل، عن أبي مسعود الأنصاري قال:

 كان من الأنصار رجل يقال له أبو شُعَيب، وكان له غلام لحَّام، فقال: اصنع لي طعاماً، أدعو رسول الله صلى الله عليه وسلم خامس خمسة، فدعا رسول الله صلى الله عليه وسلم خامس خمسة، فتبعهم رجل، فقال النبي صلى الله عليه وسلم: (إنك دعوتنا خامس خمسة، وهذا رجل قد تبعنا، فإن شئت أذنت له، وإن شئت تركته). قال: بل أذنت له.

قال محمد بن يوسف: سمعت محمد بن إسماعيل يقول: إذا كان القوم على المائدة، ليس لهم أن يناولوا من مائدة إلى مائدة أخرى، ولكن يناول بعضهم بعضاً في تلك المائدة أو يَدَعوا.

 

[-5434-] Ebu Mes’ud el-Ensari’den dediki: Ensar arasında Ebu Şuayb diye Anılan bir adam vardı. Bu adamın da kasap bir kölesi vardı. Kölesine: Bana Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i da beşinci kişi olarak davet edeceğim şekilde bir yemek hazırla, dedi.

 

Adam Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i beşin beşincisi olarak davet etti. Bunların arkasına bir kişi daha takıldı. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem (ev sahibine):

 

Sen bizi beşin beşincisi olarak davet ettin. Bu adam da arkamızdan geldi. Arzu edersen ona izin verirsin, arzu edersen onu dışarıda bırakırsın, diye buyurdu. Adam: Hayır, ona izin verdim, diye cevap verdi."

 

 

Hadisten Çıkarılan Sonuçlar Hadisten pek çok sonuç çıkarblmıştır:

 

1- Kasaplık mesleğini icra ederek kazanç sağlamak caizdir.

 

2- Mesleği olan kölenin gücü yettiği şekilde çalıştırılması ve o meslekten kazandıklarından yararlanmak da caizdir.

 

3- Misafirlik meşrudur ve misafir edilmeye ihtiyacı olan kimselerio. misafir edilmesi de tekiden müstehaptır.

 

4- Başkasına yemek hazırlayan bir kimse, yemeği o başkasına göndermek ile onu evine davet etmek arasında muhayyerdir.

 

5- Bir kimse bir başkasını ziyafete davet etmiş ise, onunla birlikte özel arkadaşlarının ve onun meclis arkadaşlarının bulunduğunu görürse, o kimseleri de davet etmesi müstehaptır.

 

6- Hadiste geçen: "Ben onun yüzünden aç olduğunu anladım" ifadesi dolayısıyla, delil e göre hüküm verilebilir.

 

7- Ashab-ı kiram onun bereketinden yararlanmak ümidiyle Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yüzüne uzun uzun bakarlardı, ama aralarında -Müslim'in naklettiği rivayette Amr b. el-As 'ın açıkça ifade ettiği gibi- utancından, hayasından ötürü uzun süre yüzüne bakamayanlar da vardı.

 

8- Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bazı hallerde açlık çekerdi.

 

9- İmamın, soylu birisinin, yaşça büyük bir kimsenin, kendilerinden daha aşağı mertebede bulunanların davetlerini kabul edip, kasaplık gibi pek üstün olmayan meslek sahiplerinin yemeklerinin yenilebileceği de belirtilmektedir.

 

10- Bu gibi meslekleri icra etmek hoşlanılmayan şeylerden sakınan kimselerin değerini düşürmediği gibi, sırf bu meslekleri icra ediyorlar diye bu meslek sahiplerinin şahit1iği de düşmez.

 

11- Bir topluluk için ziyafet yemeği hazırlayan bir kimsenin daha fazlasına gücü yetmiyor ise onlara yetecek kadar yemek hazırlaması ve o miktardan daha aşağısını -bir kişinin yemeği iki kişiye yeter prensibine dayanarak- hazırlamaması gerekir.

 

12- Belli bir niteliğe sahip bir topluluk eğer ziyafete davet edilmiş ise daha sonra da davet esnasında kendileri ile beraber olmayan bir kişi ile karşı karşıya kalırlarsa bu şahıs o davetin genel çerçevesine girmez.

 

13- Yapılan davete davetsiz olarak katılan bir kimseyi davet sahibi dışarıda İUtmakta muhayyerdir. Davet sahibinin izni olmadan içeri girerse onu dışarı çıkartabilir.

 

14-Davetsiz olarak katılan bir kimse derhal bu katılımdan alıkonulmaz. Çünkü bu adam Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in peşinden gitmiş ve davet sahibinin gönül hoşluğuyla ona izin vermesi ihtimali dolayısıyla onu geri çevirmemiştir.

 

15- Bu hadisin davetsiz misafirliğin caiz oluşu konusunda asıl bir dayanak olarak alınması gerekir. Ama buna ihtiyacı olan kimseler için de kayıtlanması gerekir.

 

16- Hadis ayrıca ziyafete davet olunan kimsenin davet edenin, bu işe razı olduğunu bilmesi hali dışında, başkasını peşine takmamasına ve bu durumda davetsiz misafirin haram yemiş olacağına da delil gösterilmiştir.

 

17- Davet edilen bir kimse eğer kendisi ile beraber gelenlerden bir kişiye izin vermeyecek olursa, kendisi daveti kabul etmemezlik etmez.

 

Müslim'in, Enes'in rivayet ettiği: "Farslı birisi güzel sulu yemek yapardı.

 

Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e bir yemek hazırlayıp, onu o yemeğe davet etti. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem Aişe'yi göstererek: Bu da mı deyince, adam hayır dedi. Bu sefer Nebi de: (O halde ben de) hayır (diyorum) diye buyurdu." hadisine gelince, buna da şöyle cevap verilir: Orada davet bir ziyafete değildi. Farisi sadece bir kişiye yetecek kadarıyla yemek hazırlamıştı. Eğer Aişe'nin de gelmesine izin verecek olursa, Nebie yetmeyeceğinden korkmuştu. Muhtemelen aradaki fark şu da olabilir: Aişe davetsiz misafirden farklı olarak, davetin yapıldığı esnada hazır bulunuyordu.

 

18- Bu gibi durumlarda kendisinden izin istenen kişinin Ebu Şuayb'in yaptığı şekilde sonradan davetsiz olarak gelene izin vermesi gerekir. Böyle bir iş de mekarim-i ahlaktandır.

 

باب: من أضاف رجلاً إلى طعام وأقبل هو على عمله.

35. BİR ADAMI MİSAFİR OLARAK AĞIRLAYAN KİMSENİN DİĞER TARAFTAN KENDİ İŞİNE GİTMESİ

 

حدثني عبد الله بن منير: سمع النضر: أخبرنا ابن عون قال: أخبرني ثُمامة بن عبد الله بن أنس، عن أنس رضي الله عنه قال:

 كنت غلاماً أمشي مع رسول الله صلى الله عليه وسلم، فدخل رسول الله صلى الله عليه وسلم على غلام له خيَّاط، فأتاه بقصعة فيها طعام وعليه دُبَّاء، فجعل رسول الله صلى الله عليه وسلم يتتبع الدُّبَّاء، قال: فلما رأيت ذلك جعلت أجمعه بين يديه، قال: فأقبل الغلام على عمله، قال أنس: لا أزال أحب الدُّبَّاء بعد ما رأيت رسول الله صلى الله عليه وسلم صنع ما صنع.

 

[-5435-] Enes radıyallShu anh'dan, dedi ki: "Ben Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte yürüyen bir genç idim. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem terzi bir azadlısının yanına girdi. O da içinde yemek bulunan ve üzerinde kabak parçaları olan bir yemeği n bulunduğu bir kap getirdi. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem kabakları araştırmaya koyuldu. Enes dedi ki:

 

Onun böyle yaptığını görünce ben de kabakları önünde toplamaya Başladım. (Enes) dedi ki: Azadlı köle de işine devam etti. Enes dedi ki:

 

Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in O yaptıklarını gördükten sonra ben de kabağı hep sevmişimdir. "

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Bir adamı ziyafete davet edip ağırlayan kimsenin işine devam etmesi."

 

Buharı bu Başlık ile davet edenin davet ettiği kimseyle birlikte yemek yemesinin kaçınılmaz olmadığına işaret etmektedir. İbn Battal der ki: Ben davet edenin misafiri ile birlikte yemek yemesinin şart olduğuna dair bir şey bilmiyorum. Ancak bu, misafiri rahatlatmak açısından daha uygun, onun utangaçlığını izale etme açısından da daha yerindedir. Böyle davranan bir kimse misafirini ağırlamakta daha ileriye gitmiş olur. Bunu yapmayan kimsenin de bu davranışı caizdir.

 

Ebu Bekr radıyallahu anh'ın misafirleri ile ilgili (daha önce) geçen olayda misafırlerin kendileri ile birlikte yemedikçe yemedikleri, onun ise buna karşı tepki gösterdiği görülmüştür.