EK SAYFA – 1840-2
باب: إذا
طلقها ثلاثا،
ثم تزوجت بعد
العدة زوجا
غيره، فلم
يمسها.
37. KOCA, KARISINI ÜÇ TALAK İLE BOŞADIKTAN SONRA, KADIN DA
İDDETİ BİTTİKTEN SONRA ONDAN BAŞKA BİR KOCA İLE EVLENSE VE BU KOCA DA ONA DOKUNMASA
(VE ONU BOŞASA, ÖNCEKİ KOCASINA HELAL OLUR MU?)
حدثنا عمرو
بن علي: حدثنا
يحيى: حدثنا
هشام قال:
حدثني أبي، عن
عائشة، عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم.
حدثنا عثمان
بن أبي شيبة:
حدثنا عبدة،
عن هشام، عن
أبيه، عن
عائشة رضي
الله عنها:
أن
رفاعة القرظي
تزوج امرأة ثم
طلقها،
فتزوجت آخر،
فأتت النبي
صلى الله عليه
وسلم فذكرت له
أنه لا
يأتيها، وأنه
ليس معه إلا
مثل هدبة،
فقال: (لا، حتى
تذوقي عسيلته
ويذوق عسيلتك).
[-5317-] Aişe r.anha'dan rivayete göre; "Rifaa
el-Kurazı bir kadın ile ev!endikten sonra onu boşadı. O da bir başka koca ile
evlendi. Arkasından Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e gelerek ona kocasının
kendisine yak/aşmadığını ve onun erkek/ik organının ancak bir elbise saçağı
gibi olduğunu anlattı. Bu sefer Allah Rasulü: Hayır, sen onun balcağızını, o da
senin bakağızını tatmayıncaya kadar (ondan boşanıp önceki kocana varamazsın)
diye buyurdu."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Onun erkek/ik organının ancak bir elbise saçağı gibi
olduğunu söyledL" (Elbise saçağı diye tercüme edilen) "hudbe"
lafzı, dokunmamış elbisenin ucu demektir. Gözkapağının kirpiği demek olan
"hedebu'l-ayn"den alınmıştır. Bu sözleri ile onun erkek/ik
organınıngevşek/ik ve sertleşmemek bakımından elbise saçağına benzediğini
anlatmak istemiştir.
Bu da şuna delil gösterilmiştir: İkinci kocanın cinsel
ilişkisinin kadının birinci kocasına dönmesini helS.1 kılması için ancak
erkek/ik organının sertleşmiş olması halindeki Ginsi münasebet ile
gerçek/eşeceğini ortaya koymaktadır. Eğer organı sertleşmeyecek halde ise yahut
erkek kısır ya da çocuk ise bu husustaki ilim adamlarının daha sahih kabul
edilen iki görüşünden birisine göre yeterli sayılmaz. Şamlerce de daha sahih
kabul edilen budur.
"Sen onun balcağızını, o da senin balcağızını
tatmadıkça" buyruğu ile ilgili olarak el-Ezherı şunları söylemektedir:
Doğrusu şudur: Balcağız, haşefenin fercde kaybolması ile husule gelen dma'ın
lezzetidir. Bu da bir parça bala benzetilmiştir. Balcağızın nutfe anlamında
olduğu da söylenmiştir. Bu açıklama Hasan-ı Basri'nin görüşüne uygundur.
İlim adamlarının cumhuru şöyle demektedir: Balcağızın tadını
almak dma'dan kinayedir. Bu da erkeğin haşefesinin kadının fercinde
kaybolmasıdır. Hasan-ı Basri inzalin de gerçekleşmesi şartını eklemiştir. Ancak
bu şartı cemaatten ayrı, tek başına koşmuştur. Bu açıklamayı da İbnu'l-Münzir
ve başkaları yapmıştır.
İbn Battal da şöyle demektedir: Bu hususta Hasan-ı Basri'nin
görüşü şazdır.
Diğer fukaha ona muhalefet etmiş ve şöyle demiştir: Bu hususta
haddi gerektiren, kişinin muhsan olmasını sağlayan, sadakın (mehrin) tamamının
verilmesini gerektiren, haccı ve orucu bozan kadarı yeterlidir.
Ebu Ubeyde dedi ki: Balcağız cima'ın lezzeti demektir. Araplar
zevk aldıkları her şeye bal derler.
İbnu'l-Münzir der ki: İlim adamları kadının birinci kocasına helal
olabilmesi için dma'ın şart olduğunu icma' ile kabul etmişlerdir. Ayrıca bu
hadis, kadının dma'da bir hakkının olmadığına delil gösterilmiştir. Çünkü bu
kadın, kocasının kendisi ile ilişki kurmadığını ve erkeklik organının da
sertIeşmediğini söyleyerek şikayette bulunmuş, erkeklik organının ihtiyacına
cevap veremediğini söylemiştir. Ancak Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bundan
dolayı nikahını feshetmemiştir.
İbnu'l-Münzir der ki: Kocasından cima' etmesini isteyen kadının
durumu hakkında ilim adamları farklı görüşlere sahiptirler. Çoğunluğa doğru
eğer onunla zifafa girdikten sonra bir defa cima' ederse ona cima' yapamayan
kimseye tanınan süre gibi süre verilmez. el-Evzaı, es-Sevri, Ebu Hanife, Malik,
Şafil ve İshak'ın görüşü budur.
Iyad der ki: Bütün ilim adamları kadının dma'da hakkının
bulunduğu üzerinde ittifak etmişlerdir. Bu sebeple kadın, erkeklik organı
kesilmiş ya da büsbütün bulunmayan birisi ile durumlarını bilmeksizin evlenecek
olursa muhayyer bırakılır. İnnın denilen dnsı münasebette bulunamayan
iktidarsıza ise iktidarsızlığının geçme ihtimali dolayısıyla bir yıl süre
tanınır.