SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’T-TALAK

<< 1840 >>

EK SAYFA – 1840-2a

-3- 36 - باب: {واللائي يئسن من الحيض من نسائكم أن ارتبتم} /الطلاق: 4/.

38."KADINLARlNIZ ARASıNDAN AY HALİNDEN KESİLMİŞ OLANLAR HAKKINDA ŞÜPHE EDERSENİz ... "(Talak, 4) BUYRUĞU

 

قال مجاهد: إن لم تعلموا يحضن أو لا يحضن، واللائي قعدن عن المحيض، واللائي لم يحضن: {فعدتهن ثلاثة أشهر} /الطلاق: 4/.

Mücahid dedi ki: Ay hali olup olmadıklarını bilmediklerinizin, ay halinden kesilmiş olanların ve hiç ay hali olmayanların iddeti üç aydır .

 

 

باب: {وأولات الأحمال أجلهن أن يضعن حملهن} /الطلاق: 4/.

39. "HAMİLE OLANLARIN İDDETLERİ İSE YÜKLERİNİ BlRAKMALARID IR."(Talak, 4)

 

حدثنا يحيى بن بكير: حدثنا الليث: عن جعفر بن ربيعة، عن عبد الرحمن بن هرمز الأعرج قال: أخبرني أبو سلمة بن عبد الرحمن: أن زينب بنت أبي سلمة أخبرته، عن أمها أم سلمة زوج النبي صلى الله عليه وسلم:

 أن امرأة من أسلم، يقال لها سبيعة، كانت تحت زوجها، توفي عنها وهي حبلى، فخطبها أبو السنابل بن بعكك، فأبت أن تنكحه، فقال: والله ما يصلح أن تنكحيه حتى تعتدي آخر الرجلين، فمكثت قريبا من عشر ليال، ثم جاءت النبي صلى الله عليه وسلم فقال: (انكحي).

 

[-5318-] Ebu Seleme'nin kızı Zeyneb'in annesi ve Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in hanımı Ümmü Seleme'den rivayet ettiğine göre "Subey'a adında Eslem'li bir kadının kocası, kendisi hamile iken vefat etmişti. Ebu's-Senabil İbn Ba'kek adındaki zat ona talip oldu. Onunla nikahlanmayı kabul etmedi.

 

Bunun üzerine Ebu's-Senabil: Allah'a yemin ederim, senin onunla nikahIanman iki iddetin en uzun süreli alanını beklemediğin sürece uygun olamaz, dedi. Subey'a yaklaşık on gün bekledikten sonra Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e geldi. (Durumunu anlatınca) Allah Rasulü ona: Nikahlanabilirsin, diye buyurdu."

 

 

حدثنا يحيى بن بكير، عن الليث، عن يزيد: أن ابن شهاب كتب إليه: أن عبيد الله بن عبد الله أخبره، عن أبيه، أنه كتب إلى ابن الأرقم:

 أن يسأل سبيعة الأسلمية كيف أفتاها النبي صلى الله عليه وسلم؟ فقالت: افتاني إذا وضعت أن أنكح.

 

[-5319-] Yezid'den rivayete göre İbn Şihab kendisine şunu yazmıştır: Ubeydullah İbn Abdullah'ın kendisine babasından haber verdiğine göre o: 'ibn el-Erkam'a mektup yazarak Subey'a el-Eslemiyye'ye Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in nasıl fetva verdiğini sordu. Subey'a: Bana doğumumu yaptığım takdirde nikahlanabileceğime dair fetva verdi, dedi."

 

 

حدثنا يحيى بن قزعة: حدثنا مالك، عن هشام بن عروة، عن أبيه، المسور بن مخرمة:

 أن سبيعة الأسلمية نفست بعد وفاة زوجها بليال، فجاءت النبي صلى الله عليه وسلم فاستأذنته أن تنكح، فأذن لها، فنكحت.

 

[-5320-] Misver bin Mahreme'den rivayete göre "Subey'a el-Eslemiyye kocasının vefatından birkaç gece sonra doğum yaptı. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e gelerek ondan nikahlanmak için izin istedi. Allah Rasulü ona izin verince o da nikahlandı."

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Kadınlarınız arasından ay halinden kesilmiş olanlar hakkında şüphe ederseniz ... "(Talak, 4) Iddet, kadının kocasının vefat etmesinden sonra yahut ondan boşanmasından sonra ya doğum ya ay hali olmak, yahut belirli aylardan ibaret bir süreyi evlenmeden beklemesine verilen isimdir.

 

"Mücahid dedi ki: Onların ay hali olup olmadıklarını bilmiyorsanız ... " Yine Mücahid, yüce Allah'ın: "Şüphe ederseniz" buyruğunu bilmiyorsanız diye açıklamıştır.

 

"Ay halinden kesilmiş olanlar", yani o kadınların hükmü de ay hali olmak ihtimali kalmamış, bundan yana ümitleri kesilmiş olanlar demektir.

 

"Ve hiç ay hali olmamış olanların da iddeti üç aydır." Yani kesinlikle ve baştan beri hiç ay hali olmamış olanların iddet bakımından hüküinleri, ay halinden kesilmiş olanların hükmügibidir. Buna göre ayetin takdiri: Hiç ay hali olmamış olanlar da böyledir, şeklindedir. Çünkü bu ibare yüce Allah'ın: "Onların iddeti üç aydır" buyruğundan sonra gelmektedir.

 

İbn Ebi Hatim, Yunus yoluyla ez-Zühd'den şöyle dediğini rivayet etmektedir: Şüphe etmek -doğrusunu en iyi bilen Allah'tır- artık çocuk doğuramayacağından ve ay hali olup olmayacağından yana şüphe eden kadın ve daha önceleri ay hali oluyor iken ay halinin kesilmesi hususunda şüphe eden, aynı şekilde küçük yaşta olup, ay hali olmak yaşına (buluğa) er ip ermediği hususunda şüphe eden, hamilelik konusunda da hamile olacak yaşa gelip gelmediği hususunda şüphe eden demektir. İşte bu hallerden herhangi birisinden şüphe edecek olursanız, bu gibihallerdeki iddet süresi üç aydır. ez-Zühd'nin kesin ifadelerle yaptığı bu açıklamalar arasından daha önce ay hali oluyorken ay halinden kesilen kadın hakkında görüş ayrılığı vardır. Çeşitli bölgelerdeki fukahanın çoğunluğuna göre böyle bir kadın, emsalinin ay hali olmadığıyaşa girinceye kadar bekler. İşte o vakit de dokuz ay süre ile iddet bekler.

 

Malik ve el-Evzal dokuz ay bekler, eğer ay hali olursa mesele yok, değilse üç ay sÜre ile iddet bekler, demişlerdir.

 

el-Evzal'den rivayete göre, genç ise bir sene bekler.

 

Şafii ve cumhurun delili Kuran-ı Kerim'in zahir ifadeleridir. Çünkü bu ifadeler ay halinden kesilmiş ve ay hali görmeyen küçükyaştaki kızın hükmü hakkında açık ifadeler taşımaktadır. Ay hali olup, ay hali görmesi geciken kadın ise ay halinden kesilmiş sayılmaz. Fakat Malik'in benimsediği görüşü daha öncekilerden (seleften) söylemiş kimseler de vardır ki bu da Ömer'dir. Onun bu görüşte olduğu, sahih olarak nakledilmiş bulunmaktadır. Cumhurun kanaatine göre ise yüce Allah'ın: "Şüphe ederseniz" buyruğu, ay halinden kesilmek hususunda şüphe ederseniz değil, hüküm hakkında şüphe ederseniz, demektir.

 

"Kocasının vefatından birkaç gün sonra .. " Seleften alimlerin ve çeşitli bölgelerdeki fetva imamlarının çoğunluğu şöyle demiştir: Hamile kadının kocası vefat edecek olursa, doğum yapmak ile evlenmesi helal olur ve vefat dolayısıyla beklemesi gereken iddet de sona erer. Ancak bu hususta Ali rad,yall",hu anh muhalefet ederek: İki süreden daha uzun olanını iddet olarak bekler, demiştir. Bu da şu demektir: Eğer kadın dört ay on gün geçmeden önce doğum yaparsa bu sürenin bitmesine kadar bekler. Sadece doğum yapmakla evlenmesi helal olmaz. Eğer doğum yapmadan önce bu süre biterse bu sefer doğum yapana kadar bekler. Bu görüşünü Said İbn Mansur ve Abd İbn Humeyd, Alilden sahih bir senedIe rivayet etmişlerdir. İbn Abbas da bu olayda görüldüğü gibi, böyle demiştir. Onun bu görüşünden vazgeçtiği de söylenmektedir. Ona tabi olanlardan nakledilen görüşlerin bu hususta cemaatin görüşüne uygun oluşu da bunu desteklemektedir.

 

Subeyla kıssasından çıkartılan birtakım sonuçlar vardır:

 

1- Ashab-ı kiram, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem hayatta iken de fetva veriyorlardı.

 

2- Önemli olaylarda, dahaalim olan zata başvurulur.

 

3- Kadın, karşı karşıya kaldığı durumlar hakkında, kadınların benzeri hususlarda soru sormaktan utanacakları bir husus dahi olsa doğrudan soru sorabilir.

 

4- İster bir çiğnem et, ister bir alaka olsun, ister insan hilkati belirginleşmiş olsun, ister olmasın, hangi surette doğum veya düşük yaparsa, hamile kadının iddeti biter. Çünkü Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem herhangi bir ayırım gözetmeksizin çocuğun bırakılması ile gebe kadının nikahlanmasının helal olacağını söylemiştir.

 

5- Dul bir kadın, ancak kendi rızasıyla ve razı olduğu kimse ile evlendirilebilir. Hiç kimse onu zorlayamaz. Bundan başka hadiste de buna dair açıklamalar geçmiş bulunmaktadır.

 

باب: قول الله تعالى: {والمطلقات يتربصن بأنفسهن ثلاثة قروء} /البقرة: 228/.

40. YÜCE ALLAH'IN: "BOŞANAN KADINLAR KENDİLİKLERİNDEN ÜÇ KUR' BEKLERLER."(Bakara, 228) BUYRUGU

 

وقال إبراهيم: فيمن تزوج في العدة، فحاضت عنده ثلاث حيض: بانت من الأول، ولا تحتسب به لمن بعده، وقال الزهري: تحتسب. وهذا أحب إلى سفيان، يعني قول الزهري.

İbrahim en-Neha1 iddet içerisinde bulunan bir kadın ile evlenen ve kendisi yanında ilk kocasından üç ay hali olan bir kadının ilk kocasından boş olacağını, fakat kadının bu gördüğü ay hallerini kendisinden sonrası için hesap edemeyeceğini söylemiştir.

Zührı ise, bunu hesap eder, demiştir. Bu görüşü yani ez-Zühri'nin görüşünü Süfyan daha çok sevmektedir.

 

وقال معمر: يقال: أقرأت امرأة إذا دنا حيضها، وأقرأت إذا دنا طهرها، ويقال: ما قرأت بسلى قط، إذا لم تجمع ولدا في بطنها.

Ma'mer çledi ki: Kadının ay hali olma zamanı yaklaştığı vakit "akraati'l-mer'atu" denilir. Aynı şekilde temizlenme zamaı:ı yaklaşınca da "akraet" denilir, ama karnında (döl yatağında) eğer bir çocuğun hilkati oluşmamış ise: "Ma karaet bisilen kattu" denilir.

 

AÇIKLAMA :

 

"Yüce Allahlın: "Boşanan kadınlar kendiliklerinden üç kur' beklerler."(Bakara, 228) buyruğu." Burada boşanan kadınlardan kasıt, daha önce kaydedilmiş bulunan Talak suresindeki ayet-i kerimenin deıaıet ettiği üzere ay hali gören kadınlardır.

 

Terabbus'tan kasıt da'beklemek'tir. Bu (beklerler fiili) da emir anlamında bir haberdir. Ashab-ı kiramldan Medine alimlerinin ve onlardan sonrakilerin ve aynı şekilde Şafii, Malik, Ahmed ve onlara uyanların ittifak ettiklerine göre iddet bekleyen kadın, üçüncü ay halini gördü mü boşanmasının temizlik halinde vaki olması şartıyla temizlenmiş olur. Şayet ona talak, ay halinde iken verilmiş ise bu, ay hali sayılmaz.

 

Cumhurun kanaatine göre iki iddet beklemek ile karşı karşıya bulunan bir kadın, iki iddeti de bekler. Hanefilerden ve Malik'ten gelen bir rivayete göre ise -ez-Zühri'nin görüşü gibi- onun tek bir iddet beklemesi yeterlidir. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.

 

"Ma'mer dedi ki: "Ay hali yaklaştığı zaman akraati'l-mer'atu denilir ... " Ahfeş dedi ki: Kadın, ay hali görecek duruma geldiği takdirde "akraati'l-mer'atu" denilir. el-Kur' ise ay halinin sona ermesidir. Ay halinin kendisi anlamına geldiği de söylenmiştir. Bu lafzın zıt anlamlı lafızlardan olduğu da söylenmiştir. Ebu Ubeyde (Mamet)'in maksadı ise kur'un hem temizlik, hem ay hali anlamında kullanıldığına işaret etmektir. İbn Battal da bunu kat'i bir ifade şeklinde kullanarak şöyle demiştir: Ayet-i kerime, ihtimalli bir anlam taşıdığından ve ilim adamları da bu ayetteki kur'lardan ne kastedildiği hususunda ihtilafa düştüklerinden dolayı, kur'lar temizlenme halleridir, diyen kimselerin görüşü, İbn Ömer'in hadisi ile ağırlık kazanmaktadır. Çünkü Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona hanımını temizlik halinde ikenboşamasını emir buyurmuş ve hadisinde şöyle demiştir:

 

"İşte bu, yüce Allah'ın kendisine doğru boşanmalarını emretmiş olduğu iddettir." Böylelikle kur'lardan maksadın temizlik halleri olduğuna delil teşkil etmektedir. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.