باب : اللعان.
25. Lİ'AN (LANETLEŞMEK)
وقول الله
تعالى:
{والذين يرمون
أزواجهم ولم يكن
لهم شهداء إلا
أنفسهم - إلى
قوله - من
الصادقين}
/النور: 6 - 9/.
فإذا قذف
الأخرس
امرأته،
بكتابة أو
إشارة أو بإيماء
معروف، فهو
كالمتكلم،
لأن النبي صلى
الله عليه
وسلم قد أجاز
الإشارة في
الفرائض وهو
قول بعض أهل
الحجاز وأهل العلم،
وقال الله
تعالى:
{فأشارت إليه
قالوا كيف
نكلم من كان
في المهد
صبيا} /مريم: 29/.
وقال الضحاك :
{إلا رمزا} /آل
عمران: 14/ : إشارة
Ve yüce Allah'ın: "Eşlerine zina isnad edip, kendilerinden
başka şahitleri olmayanların her birisinin şahitliği dört defa ... diye şehadet
etmesidir ... Eğer o, doğru söyleyenlerden iseAllah'ın gazabı benim üzerime
olsun der."(Nur, 6-9) buyruğu.
Dilsiz birisi hanımma yazılı olarak yahut bilinen ve anlaşılan bir
işaret ya da ima ile zina isnadında bulunursa (kazf) , konuşan kimse
durumundadır. Çünkü Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem farz işlerde işareti
geçerli kabul etmiştir.
Aynı zamanda bu Hicazlıların bir kısmının ve ilim ehlinin de
görüşüdür. Yüce Allah da: "Bunun üzerine çocuğa işaret etti. Onlar:
Beşikte bulunan bir çocuk ile nasıl konuşuruz, dediler."(Meryem, 29) diye
buyurmaktadır. ed-Dahhak dedi ki: "İlla remza"(Al-i İmran, 41) ,
işaret ile olması müstesna demektir.
وقال بعض
الناس لا حد
ولا لعان، ثم
زعم أن الطلاق
بكتاب أو إشارة
أو إيماء
جائز، وليس
بين الطلاق
والقذف فرق.
فإن قال:
القذف لا يكون
إلا بكلام،
قيل له : كذلك
الطلاق لا
يجوز إلا
بكلام، وإلا
بطل الطلاق
والقذف،
وكذلك العتق،
وكذلك الأصم
يلاعن.
Bazı insanlar da şöyle demiştir: (Bu durumda) had de yoktur,
Ii'an da yoktur. Ancak bu kimseler diğer taraftan yazı ile işaret ile ya da ima
yoluyla talakın caiz olacağını da ileri sürmüşlerdir. Oysa talak ile kazf
arasında bir fark yoktur. Eğer: Kazf ancak söz ile olur, derlerse onlara: Talak
da böyledir, ancak söz ile caiz olur. Aksi takdirde talak da, kazf de
batılalur. Köle azad etmek de böyledir. Sağır kimse de böyledir, o da
lanetleşir.
وقال الشعبي
وقتادة إذا
قال أنت طالق،
فأشار بأصابعه،
تبين منه
بإشارته.
eş-Şa'bi ve Katade dediler ki: Eğer karısına sen boşsun deyip,
parmaklarıyla işarette bulunsa, işareti ile karısı ondan bain olur.
وقال
إبراهيم:
الأخرس إذا
كتب الطلاق
بيده لزمه.
İbrahim dedi ki: Dilsiz bir kimse eliyle talakı yazacak olsa, bu
onun için bağlayıcıdır.
وقال حماد: الأخرس
والأصم إذا
قال برأسه، أي
أشار كل منهما
برأسه، جاز.
Hammad dedi ki: Dilsiz ve sağır eğer başı ile şöyle derse
(işarette bulunursa) caizdir (geçerlidir).
حدثنا قتيبة:
حدثنا الليث،
عن يحيى بن
سعيد الأنصاري:
أنه
سمع أنس بن
مالك يقول:
قال رسول الله
صلى الله عليه
وسلم: (ألا
أخبركم بخير
دور الأنصار).
قالوا: بلى
يارسول الله،
قال: (بنو
النجار، ثم
الذين يلونهم
بنو عبد
الأشهل، ثم
الذين يلونهم
بنو الحارث بن
الخزرج، ثم
الذين يلونهم
بنو ساعدة). ثم
قال بيده فقبض
أصابعه، ثم
بسطهن
كالرامي
بيده، ثم قال:
(وفي كل دور الأنصار
خير).
[-5300-] Enes İbn Malik r.a.'den, diyor ki:
"Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyudu:
Ben size ensar yurdunun en hayırlılarını haber vermeyeyim mi?
Ashab:
Buyur ey Allah'ın Rasulü dediler.
O: Neccaroğulları, sonra onlardan sonra gelen Abdu'l-Eşhel
oğulları, sonra da on/ardan sonra gelen el-Haris İbn e/-Hazrec oğulları, sonra
on/ardan sonra ge/en Saide oğullarıdır, diye buyurdu. Sonra da eliyle şöyle
işaret etti ve parmak/arını kapattı. Sonra da onları eliyle bir şeyatan kimse
gibi açtıktan sonra:
Bununla birlikte bütün ensar yurtlarında hayır vardır, diye
buyurdu."
حدثنا علي بن
عبد الله:
حدثنا سفيان:
حدثنا أبو
حازم: سمعته
من سهل بن سعد
الساعدي،
صاحب رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
يقول: قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم: (بعثت
أنا والساعة
كهذه من هذه،
أو كهاتين).
وقرن بين
السبابة
والوسطى.
[-5301-] Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in
ashabından Sehl İbn Said es-Said! şöyle diyordu: "Rasuluilah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
"Ben ve kıyamet, bunun buna yakınlığı -yahut şu ikisi- gibi
gönderildim, diye buyurdu ve şehadet parmağı ile orta parmağını birbirine
yakınlaştırdı."
Bilgi:
Bazı nüshalarda hadisin sonlarındaki ''karane: yakınlaştırdı,
biraraya getirdi" lafzı, ''birbirinden ayırdı, uzaklaştırdı"
anlamında, "ferreka" şeklindedir.
حدثنا أدم:
حدثنا شعبة:
حدثنا جبلة بن
سحيم:
سمعت
ابن عمر يقول:
قال النبي صلى
الله عليه وسلم:
(الشهر هكذا
وهكذا وهكذا).
يعني ثلاثين،
ثم قال: (وهكذا
وهكذا وهكذا).
يعني تسعا
وعشرين، يقول:
مرة ثلاثين،
ومرة تسعا
وعشرين.
[-5302-] İbn Ömer'den, dedi ki: "Nebi Sallallahu
Aleyhi ve Sellem:
Ay şöyledir, şöyledir, şöyledir diye buyurdu. Otuz gün çektiğini
kastediyordu. Sonra da şöyledir, şöyledir ve şöyledir diye buyurdu. Bununla da
yirmi dokuz gün çektiğini kastediyordu. Yani bazen otuz gün, bazen yirmi dokuz
gün çeker demek istiyordu."
حدثنا محمد
بن المثنى:
حدثنا يحيى بن
سعيد، عن
إسماعيل، عن
قيس، عن أبي
مسعود قال:
وأشار
النبي صلى
الله عليه
وسلم بيده نحو
اليمين:
(الإيمان
هاهنا - مرتين -
ألا وإن
القسوة وغلظ
القلوب في
الفدادين -
حيث يطلع قرنا
الشيطان -
ربيعة ومضر).
[-5303-] Ebu Mes'ud'dan, dedi ki: "Nebi Sallallahu
Aleyhi ve Sellem eliyle Yemen'e doğru işaret buyurup, iki defa: İman işte bu
taraftadır. Haberiniz olsun ki katılık ve kalbIerin haşinliği ise yüksek sesle
bağırıp çağıranıarda olur. Şeytanın iki boynuzunun çıkacağı yer olan Rabia ile
Mudarlılardadır diye buyurdu."
حدثنا عمرو
بن زرارة:
أخبرنا عبد
العزيز بن أبي
حازم، عن أبيه
عن سهل قال:
قال رسول الله
صلى الله عليه
وسلم: (أنا
وكافل اليتيم
في الجنة
هكذا). وأشار
بالسبابة
والوسطى،
وفرج بينهما
شيئا.
[-5304-] Sehl'den, dedi ki: "Rasulullah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem: Ben ve yetimi himaye eden kimse cennette şöyleyiz, diye
buyurup şehadet ve orta parmağıyla -aralarını biraz ayırarak- işarette
bulundu."
Bu Hadis İleride 6005 numara ile gelecektir.
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"U'an", lanet etmekten alınmıştır. Çünkü lanet yapan
bir kimse: "Eğer yalancılardan ise Allah'ın laneti kendisi üzerine
olsun" der. Bu uygulamaya ad verilirken gazap değil de lanet lafzının
seçilmesi, erkeğin bu sözü kullanmasından ötürüdür. Ayet-i kerime'de öncelikle
söz konusu edilen de odur. -
Lanetleşmenin meşru olduğu ve kesin emin• olmadıkça caiz
olmayacağı fukaha tarafından icma ile kabul edilmiştir. Kocanın lanetleşme
yapmasının vücubu hususunda görüş ayrılığı vardır. Fakat çocuğun ondan olmadığı
kesin ortaya çıkarsa bu vaciplik daha da güç kazanır.
"Yüce Allah'ın: "Eşlerine zina isnad edip,
kendilerinden başka şahitleri olmayanların her birisinin şahitliği ... Eğer o
doğru söyleyenlerden ise Allah'ın gazabı benim üzerime olsun.'1)8
buyruğu." Buharl, görüldüğü kadarıyla yüce Alıah'ın:
"İsnad edenler" buyruğuna yapışmış gibidir. Çünkü bu
ifade, iftiranın lafız ya da anlaşılır işaret ile oluşundan daha genel bir
çerçevededir.
Başkası da cumhurun lehine yine bu buyruğa lanetleşmede erkeğin:
Ben o kadını (karımı) zina ederkengördüm, demesinin de şart olmadığını, eğer
hamile ise onun hamileliğinin kendisinden olmadığını söylemesinin yahut doğum
yapmış ise çocuğun kendisinden olmadığını söylemesinin şart olmadığına dair
delil göstermişlerdir.
Bu hususta İmam Malik farklı kanaattedir. Böyle bir şeyi
söylemesinin şart olmamakla birlikte, bu kadın bir zaniyedir yahut zina
etmiştir, demesi yeterlidir. Yüce Allah yabancı bir kimsenin muhsan bir kadına
zina iftirasında bulunması dolayısıyla kazf haddini teşrl' buyururken diğer
taraftan kendi karısına zina isnadı sebebiyle li'anı teşrl' buyurmuştur.
Yabancı bir erkek bir kadına: Ey zaniye, diye hitap edecek olursa ona kazf
haddini uygulamak icap eder. İşte li'anın hükmü de böyledir. Malikilere karşı
da gözleri görmeyen körün Ii'an yapmasının meşruiyeti üzerinde ittifak
bulunduğu hususunu delil olarak göstermişlerdir.