EK SAYFA – 1837-5
باب: الإشارة
في الطلاق
والأمور.
24. TALAK VE DİĞER HUSUSLARDA İŞARETTE BULUNMANIN HÜKMÜ
وقال ابن عمر : قال النبي
صلى الله عليه
وسلم: (لا يعذب
الله بدمع
العين، ولكن
يعذب بهذا).
فأشار إلى
لسانه.
İbn Ömer dedi ki: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle
buyurdu: "Allah gözyaşı sebebiyle azaba uğratmaz. Fakat bundan dolayı
azaplandırır" diyerek diline işaret buyurdu.
وقال كعب بن
مالك: أشار
النبي صلى
الله عليه وسلم
إلي أي: (خذ
النصف).
Ka'b İbn Malik dedi ki: "Nebi s.a.v. bana: Yarısını al,
diye işaret buyurdu."
وقالت أسماء:
صلى النبي صلى
الله عليه
وسلم في
الكسوف، فقلت
لعائشة: ما
شأن الناس؟
وهي تصلي،
فأومأت
برأسها إلى
الشمس، فقلت:
آية؟ فأومأت
برأسها: أن
نعم.
Esma dedi ki: "Nebi sallallfıhu a1eyhi ve sellem küsuf
(güneş tutulması) sırasında namaz kıldı. Ben Aişe'ye: İnsanların bu hali nedir,
diye sordum. O başıyla güneşe işaret etti. Ben: Bu bir ayet (a1amet) midir diye
sordum, o namaz kılmakta iken başıyla evet manasına işaret etti."
وقال أنس:
أومأ النبي
صلى الله عليه
وسلم بيده إلى
أبي بكر أن
يتقدم.
Enes dedi ki: "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Ebu
Bekir'e eliyle öne geçmesi için işaret buyurdu."
وقال ابن
عباس: أومأ
النبي صلى
الله عليه
وسلم بيده: (لا
حرج).
İbn Abbas dedi ki: "Nebi sallallfıhu a1eyhi ve sellem
eliyle (bunda) bir günah yoktur diye işaret buyurdu."
وقال أبو
قتادة: قال
النبي صلى
الله عليه
وسلم في الصيد
للمحرم: (آحد
منكم أمره أن
يحمل عليها،
أو أشار
إليها). قالوا:
لا، قال:
(فكلوا).
Ebu Katade dedi ki: "Nebi sallallfıhu a1eyhi ve sellem
ihramlı bir kimsenin avIanması ile ilgili olarak: Sizden herhangi bir kimse mi
ona bu ava hamle yapmasını emretti yahut bu av hayvanını ona işaret etti, diye
sorunca, onlar: Hayır dediler. Allah Resulü: O halde yiyiniz, diye
buyurdu."
حدثنا عبد
الله بن محمد:
حدثنا أبو
عامر، عن عبد
الملك بن عمرو:
حدثنا
إبراهيم، عن
خالد، عن
عكرمة، عن ابن
عباس قال: طاف
رسول صلى الله
عليه وسلم على
بعيره، وكان
كلما أتى على
الركن، أشار
إليه وكبر،
وقالت زينب:
قال النبي صلى
الله عليه
وسلم: (فتح من
ردم يأجوج
ومأجوج مثل
هذا). وعقده
تسعين.
[-5293-] İbn Abbas'tan, dedi ki: "Rasuluilah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem devesi üzerinde tavaf etti. Hacer rüknüne gelince,
ona işaret buyurdu ve tekbir getirdi."
Zeyneb dedi ki: "Nebi sallallfıhu a1eyhi ve sellem: "Ye'cuc
ile Me'cuc seddinden bunun gibi (bir gedik) açıldı" diye buyurdu ve
(parmaklarını) doksan gibi birbirine yakIaştırdı."
حدثنا مسدد:
حدثنا بشر بن
المفضل: حدثنا
سلمة بن
علقمة، عن
محمد بن
سيرين، عن أبي
هريرة قال:
قال
أبو القاسم
صلى الله عليه
وسلم: (في
الجمعة ساعة،
لا يوافقها
مسلم قائم
يصلي، يسأل
الله خيرا إلا
أعطاه). وقال
بيده، ووضع أنملته
على بطن
الوسطى
والخنصر،
قلنا: يزهدها.
[-5294-] Ebli Hureyre r.a.'den, dedi ki:
"Ebu'I-Kasım Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
Cum'a gününde öyle bir saat vardır ki, Müslüman bir kulona namaz
kılarken rastlayıp da Allah'tan bir hayır dilerse mutlaka ona verir. Bu arada
parmaklarını orta ve serçe parmağının iç tarafı üzerine koydu. Biz de: Bunun
çok kısa bir süre olduğunu anlatmak istiyor, dedik."
حدثنا الأويسي:
حدثنا
إبراهيم بن
سعد، عن شعبة
بن الحجاج، عن
هشام بن زيد،
عن أنس بن
مالك قال:
عدا
يهودي في عهد
رسول الله صلى
الله عليه وسلم
على جارية
فأخذ أوضاحا
كانت عليها،
ورضخ رأسها،
فأتى بها
أهلها رسول
الله صلى الله
عليه وسلم وهي
في آخر رمق
وقد أصمتت،
فقال لها رسول
الله صلى الله
عليه وسلم: (من
قتلك، فلان). لغير
الذي قتلها،
فأشارت
برأسها: أن
لا، قال: فقال
لرجل آخر غير
الذي قتلها:
فأشارت: أن
لا، فقال:
(ففلان).
لقاتلها،
فأشارت: أن
نعم، فأمر به
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم فرضخ
رأسه بين
حجرين.
[-5295-] Enes İbn Malik r.a.'den, dedi ki:
"Raslilullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem döneminde bir Yahudi bir kız
çocuğuna saldırarak üzerinde bulunan gümüş bazı zınet eşyalarını aldı, başını
da ezdi. çocuğun yakınları onu Raslilullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in
huzuruna son nefeşlerini verirken dili tutulmuş olduğu halde getirdiler.
Raslilullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona:
Seni kim öldürdü? Filan mı diye -onu öldürenden bir başkasının
adını vererek- sordu. Çocuk başıyla: Hayır diye işaret etti. Yine ona saldırmış
olandan bir başka adamın adını söyleyerek sordu, onun için de: Hayır diye
işaret etti. Peki, filan mı diye onu öldürenin ismini verince, evet diye işaret
etti. Bu sebeple Raslilullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem 'in emri üzerine onun
da başı iki taş arasında ezildi."
حدثنا قبيصة:
حدثنا سفيان،
عن عبد الله
بن دينار، عن
ابن عمر رضي
الله عنهما
قال:
سمعت
النبي صلى
الله عليه
وسلم يقول:
(الفتنة من
هاهنا) وأشار
إلى المشرق.
[-5296-] İbn Ömer r.a.'dan, dedi ki: "Ben. Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i şöyle buyururken dinledim:
Fitne işte buradan çıkacaktır. Bu arada doğuya işaret
buyurdu."
حدثنما علي
بن عبد الله:
حدثنا جرير بن
عبد الحميد،
عن أبي إسحاق
الشيباني، عن
عبد الله بن أبي
أوفى قال:
كنا
في سفر مع
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم، فلما
غربت الشمس،
قال لرجل:
(انزل فاجدح
لي). قال: يا
رسول الله لو
أمسيت، ثم
قال: (انزل
فاجدح). قال: يا
رسول الله لو
أمسيت، إن
عليك نهارا،
ثم قال: (انزل
فاجدح). فنزل
فجدح له في الثالثة،
فشرب رسول
الله صلى الله
عليه وسلم، ثم
أومأ بيده إلى
المشرق، فقال:
(إذا رأيتم
الليل قد أقبل
من هاهنا، فقد
أفطر الصائم).
[-5297-] Abdullah İbn Ebi EvfS,'dan, dedi ki:
"Rasuluilah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte bir seferde idik.
Güneş batınca bir adama: İn de bana seuik bulamacı yap, dedi.
Adam: Ey Allah'ın Rasulü, akşamı bekleseydin. Çünkü henüz daha gündüzün
aydınlığı üzerinde, dedi. Daha sonra tekrar: İn seuik bulamacı yap, diye
buyurdu.
Adam üçüncüsünde inip ona bulamaç yaptı. Rasulullah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem içti, sonra eliyle doğu tarafına işaret buyurarak: Gecenin. bu
taraftan geldiğini gördüğünüzde artık oruç tutan kimse orucunu açar, diye
buyurdu."
حدثنا عبد
الله بن
مسلمة: حدثنا
يزيد بن زريع،
عن سليمان
التيمي، عن
أبي عثمان، عن
عبد الله بن
مسعود رضي
الله عنه قال:
قال
النبي صلى
الله عليه
وسلم: (لا
يمنعن أحد منكم
نداء بلال - أو
قال آذانه - من
سحوره، فإنما
ينادي - أو قال
يؤذن - ليرجع قائمكم
وليس أن يقول -
كأنه يعني -
الصبح أو الفجر).
وأظهر يزيد
يديه، ثم مد
أحدهما من
الأخرى.
[-5298-] Abdullah İbn Mes'ud r.a.'dan, dedi ki:
"Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
Bilalin seslenişi -yahut onun ezan okuması- herhangi birinizi
sahurunu yemekten alıkoymasın. Çünkü o gece namazına kalkmış olanınız (yatağına
dönsün diye seslenir -yahut, ezan okur, diye buyurdu-) Fecr-i sadıkı yahut
sabahı kastederek sabah olmuş demeyin. (Ravilerden) Yezid (İbn Zurey') ellerini
kaldırdıktan sonra birini diğerinden uzaklaştırdı (ve fecr-i sadık işte
böyledir dedi)."
وقال الليث:
حدثني جعفر بن
ربيعة، عن عبد
الرحمن بن
هرمز:
سمعت
أبا هريرة:
قال رسول الله
صلى الله عليه
وسلم: (مثل
البخيل
والمنفق،
كمثل رجلين
عليهما جبتان
من حديد، من
لدن ثدييهما
إلى تراقيهما،
فأما المنفق:
فلا ينفق شيئا
إلا مادت على
جلده، حتى تجن
بنانه وتعفو
أثره. (أما
البخيل: فلا
يريد إلا لزمت
كل حلقة
موضعها، فهو
يوسعها فلا
تتسع). ويشير
بإصبعه إلى
حلقه. [: 1375]
[-5299-] Abdullah İbn Hürmüz'den, dedi ki: Ebu Hureyre
r.a.'yi şöyle derken dinledim: "Rasuluilah Sallallahu Aleyhi ve Sellem
şöyle buyurdu:
Cimrinin misali ile (cömertçe) infak edenin misali memelerinden
göğüs kemiklerine kadar üzerlerinde demirden cübbe bulunan iki adamın misaline
benzer. İnfak eden kişi bir şeyler infak ettikçe mutlaka o cübbesi teni
üzerinden ta parmak uçlarını örtünceye ve (yerdeki) izlerini silinceyekadar
uzar durur. Cimri kişi ise infak etmek istedi mi mutlaka her bir halka yerine
iyice yerleşir. O onu genişletmek istediği halde bir türlü genişlemez. Bu arada
parmağı ile boğazına işaret ediyordu."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Talak ve hikmetli çeşitli hususlar hakkında", yani
diğer şeylere dair "işaret etmek."
"Zeyneb dedi ki .. " Kasıt mu'minlerin annesi Cahş kızı
Zeyneb'dir.
"Ve parmak uçlarını orta ve serçe parmağının iç tarafına
koydu, biz: Onun azlığına işaret ediyor, dedik."
Hadiste geçen "evdah" ile burada kastedilen, gümüşten
süs eşyasıdır. "Sonra birini diğerinden uzaklaştırd!." Müslim'de bu
rivayet "fecir yukarıdan aşağıya görülen değildir. Aksine uzunlamasına
yayılandır." diye yer alır. Böylelikle sözü geçen işaret ile ne
kastedildiği anlaşılmaktadır.
İbn Battal dedi ki: Cumhurun kanaatine göre eğer işaret
anlşılıyor ise konuşma gibi değerlendirilir. Ancak Hanefiler buna bazı
hususlarda muhalefet etmişlerdir. Muhtemelen Buharı, Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem 'in işareti konuşmak gibi değerlendirdiğini gösteren bu hadislerle
onların kanaatini reddetmiştir. İşaret, din ile ilgili çeşitli hükümler
hakkında caiz (geçerli) olduğuna göre, konuşma imkanı olmayan kimseler için
böyle olması daha da caizdir.
İbnu'l-Müneyyir dedi ki: Buharı talak vermek ve diğer hususlara
dair konuşamayanın ve daha başkalarının, asıl maksadını ve sayının
anlaşılabileceği işaretlerinin, tıpkı lafız gibi geçerli olduğunu kastetmiştir.
Gördüğüm kadarıyla Buhar! bu Başlığı ve bu başlık altındaki
hadisleri bundan sonraki Başlıkta söz konusu edeceği araştırmaya bir hazırlık
olmak üzere zikretmiştir. Ancak bununla birlikte konuşamayan dilsizin
lanetleşmesi ile talakı arasında da fark görmüş olanlar bulunmaktadır.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
İlim adamları anlaşılan işaretin hükmü altında farklı görüşlere
sahiptirler.
YüceAllah'ın hakları ile ilgili hususlarda, konuşabilen kimsenin
dahi olsa işareti yeterlidir, demişlerdir. Fakat akit, ikrar, vasiyet ve buna
benzer Ademoğlunun hakları söz konusu ise dili tutulan kimsenin durumu hakkında
ilim adamlarının farklı görüşleri vardır. Üçüncü bir görüş de Ebu Hanife'den
nakledilmiştir: Eğer konuşabileceğinden yana ümit kesilirse (anlaşılır işareti
geçerlidir, demişlerdir), bazı Hanbel1 alimlerinden de eğer hemen akabinde ölüm
gelirse (geçerlidir) dedikleri nakledilmiştir. Tahav! de bu görüşü tercih
etmiştir.
el-Evzai'den de eğer ondan önce söz söylenmiş,ise (geçerlidir)
dediği nakledilmiştir. Mekhul'den nakledildiğine göre ise eğer: Filan kişi
hürdür dese, sonra konuşmayıp sussa ona da: Filan da mı diye sorulunca işaret
etse işareti sahih olur.
Konuşabilen kimsenin ise işareti, çoğunluğun kanaatine göre
konuşmasının yerini tutmaz. İşaretin niyetin yerini tutup tutmayacağı hususunda
ise görüş ayrılığı vardır. Hanımını boşayan kimseye: Kaç defa boşadın diye
sorulunca parmağıyla işaret eden kimsenin durumunda olduğu gibi ...