SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’T-TALAK

<< 1835 >>

EK SAYFA – 1835-2

باب: لا طلاق قبل النكاح.

9. NİKAHTAN ÖNCE TALAK OLMAZ

 

وقول الله تعالى: {يا أيها الذين آمنوا إذا نكحتم المؤمنات ثم طلقتموهن من قبل أن تمسوهن فما لكم عليهن من عدة تعتدونها فمتعوهن وسرحوهن سراحا جميلا} /الأحزاب: 49/.

Ve Yüce Allah'ın: "Ey iman edenler! mu'min kadınları nikahlayıp sonra kendilerine dokunmadan önce onları boşarsamz, sizin için onlar aleyhine sayacağınlZ bir iddet olmaz. Ayrıca onlara mut'a verin ve onları güzel bir şekilde salıverin. "(Ahzab, 49) buyruğu

 

وقال ابن عباس: جعل الله الطلاق بعد النكاح.

ويروي عن ذلك عن علي وسعيد بن المسيب، وعروة بن الزبير، وأبي بكر ابن عبد الرحمن، وعبيد الله بن عبد الله بن عتبة، وأبان بن عثمان، وعلي ابن حسين، وشريح، وسعد بن جبير، والقاسم، وسالم، وطاوس، والحسن وعكرمة، وعطاء، وعامر بن سعد، وجابر بن زيد، ونافع بن جبير، ومحمد بن كعب، وسليمان بن يسار، ومجاهد، والقاسم بن عبد الرحمن، وعمرو بن هرم، والشعبي: أنها لا تطلق.

İbn Abbas dedi ki: Allah, boşamayı nikahtan sonra kılmıştır. Bu hususta Ali, Said İbn el-Müseyyeb, Urve İbn ez-Zubeyr, Ebu Bekir İbn Abdurrahman, Ubeydullah İbn Abdullah İbn Utbe, Eban İbn Osman, Ali İbn Huseyn, Şureyh, Said İbn Cübeyr, el-Kasım, Salim, TavUs, el-Hasen, İkrime, Ata, Amir İbn Sa'd, Cabir İbn Zeyd, Nafi' İbn Cübeyr, Muhammed İbn Ka'b, Süleyman İbn Yesar, Mücahid, el-Kasım İbn Abdurrahman, Amr İbn Herim ve eş-Şa'bl'den (nikahlanmadan önce) kadına talak verilmez, dedikleri rivayet edilmiştir.

 

 

AÇIKLAMA :

 

Yüce Allah'ın: "Ey iman edenler! mu'min kadınları nikahlayıp sonra kendilerine dokunmadan onları boşarsamz, sizin için onlar aleyhine sayacağınlZ bir iddet olmaz. Ayrıca onları mut'alandırın ve onları güzel bir şekilde salıverin."(Ahzab, 49)

 

İbnu't-Tin dedi ki: Buharl'nin, bu ayeti nikahtan önce talakın meydana gelmeyeceğine dair delil göstermesinin delil olacak bir tarafı yoktur.

 

İbnu'l-Müneyyir de şöyle demektedir: Bu ayette buna dair bir delil bulunmamaktadır. Çünkü ayet-i kerime nikahtan sonra talakın meydana geldiği bir şekli haber vermektedir. Bu ayette bir sınırlandırma sözkonusu değildir. Ayet-i kerimenin akışı içerisinde' de bunu gerektirecek bir şey bulunmamaktadır.

 

Derim ki: Buhari'den önce bunu delil gösteren kişi ileride açıklayacağım üzere Kur'an'ın tercümam Abdullah İbn Abbas'tır.

 

"İbn Abbas dedi ki: Allah talakı nikahtan sonra kılmıştır." Hakim, Yezid enNahvi yoluyla İkrime'den, o İbn Abbas'tan şöyle dediğini rivayet etmektedir: İbn Mesud böyle bir şey dememiştir. Eğer demiş olsa dahi bu bir alimin, bir yanılgısıdır. Sözkonusu olan da: Filan kadın ile evlendiğim takdirde o boş olsun, diyen adam ile ilgili (kanaati)dir. Yüce Allah ise: "Ey iman edenler, mu'min kadınları nikahlayıp sonra kendilerine dokunmadan onları boşarsanız. "(Ahzab, 49) diye buyurmakta, bunun yerine mu'min kadınları boşadıktan sonra kendilerini nikahlarsanız diye buyurmamaktadır.

 

İbn Huzeyme ve Beyhaki de onun rivayet yoluyla bir başka vecihten Said İbn Cübeyr'den şöyle dediğini rivayet etmektedir: "İbn Abbas'a ben filan kadın ile evlenecek olursam o boş olsun, diyen bir adam hakkında soru sorulunca, İbn Abbas, onun hiçbir kıymeti yoktur. Boşamak ancak malik olduğu şey hakkında sözkonusudur, demiştir. Bunun üzerine huzurunda bulunanlar: Ama İbn Mesud eğer bir vakit tayin ederse o dediği olur demiştir, demeleri üzerine İbn Abbas şöyle dedi: Allah Abdurrahman'ın babasına rahmetini ihsan eylesin. Eğer onun dediği gibi olsaydı, yüce Allah'ın: mu'min kadınları boşayıp sonra da kendilerini nikahlayacak olursanız demesi gerekirdi."

 

Bu mesele meşhur ihtilaflı meselelerdendir. İlim adamlarının bu hususta çeşitli görüşleri vardır: Mutlak olarak böyle bir talak gerçekleşir ve mutlak olarak böyle bir talak gerçekleşmez, demişlerdir.

 

Ayrıca belli birisini tayin etmesi ya da genelolarak onu söylemesi halinde de çeşitli görüşler ortaya atılmıştır. Kimileri de bu hususta herhangi bir şey söylemeksizin tevakkuf etmiş (durmuş)tir. Cumhur -az önce geçtiği üzere- böyle bir talakın olmayacağını söylemiştir. Bu aynı zamanda Şafii, İbn Mehdi, Ahmed, İshak, Davud ve onlara uyanların görüşü olduğu gibi, hadis ashabının cumhUru da bu görüştedir.

 

Ebu Hanife ve mezhebine mensup alimler mutlak olarak gerçekleşeceğini söylemişlerdir. Rabia, es-Sevri, el-Leys, el-Evzai, İbn Ebi Leyla ve daha önce isimleri verilen onlardan öncekiler -ki bu da İbn Mesud- ona tabi olanlar ve ondan meşhur olan rivayete göre Malik ise bu hususta konunun etraflı bir şekilde ele alınacağı görüşündedirler. Ayrıca Malik'ten, tayin etse dahi mutlak olarak böyle bir talakın meydana gelmeyeceği görüşü de rivayet edilmiştir. Maliki mezhebi alimlerinin cumhuru bu hususta konunun etraflı bir şekilde ele alınacağını söylemiş ve çeşitli durumlar arasında fak gözetmişlerdir. Eğer bir kadının, bir grubun, bir kabilenin, bir yerin ya da ömrünün uzaması mümkün olan bir zamanın tespitini yapıp tayin edecek olursa, boşamak ve azad etmek onun için bağlayıcı olur, demişlerdir.