SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’T-TALAK

<< 1831 >>

باب: إذا طلقت الحائض يعتد بذلك الطلاق.

2. KADIN AY HALİ İKEN BOŞANDlĞI TAKDİRDE BU BOŞAMAYA İTİBAR OLUNUR

 

حدثنا سليمان بن حرب: حدثنا شعبة، عن أنس بن سيرين قال: سمعت ابن عمر قال:

 طلق ابن عمر امرأته وهي حائض، فذكر عمر للنبي صلى الله عليه وسلم فقال: (ليرجعها). قلت: تحتسب؟ قال: فمه؟

 

[-5252-] Enes İbn Sirin'den, dedi ki: İbn Ömer'i şöyle derken dinledim:

 

"İbn Ömer ay hali iken hanımını boşadı. Ömer bu durumu Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e nakledince, ona dönsün diye buyurdu. (Enes İbn SMn dedi ki:) Ben: "Peki bu sayılır mı", diye sordum. O: "Böyle bir soru sorma(na ne gerek var) dedi."

 

İbn Ömer'den dedi ki: "Ona emret, ona dönsün, diye buyurdu. (Enes İbn Sırın dedi ki:) Ben: Sayılır mı diye sordum. Şöyle cevap verdi: Ya cı acze düşmüş ve ahmaklık etmişse (ne olacak), dedi."

 

 

وعن قتادة، عن يونس بن جبير، عن ابن عمر قال: ( مره فليرجعها). قلت: تحتسب؟ قال: أرأيت إن عجز واستحمق.

وقال أبو معمر: حدثنا عبد الوارث: حدثنا أيوب، عن سعيد بن جبير عن ابن عمر قال: حسبت علي بتطليقة.

 

[-5253-] İbn Ömer'den, dedi ki: "Bu benim aleyhime bir talak olarak sayıldı."

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Ay hali kadın boşandığı takdirde bu, boşama sayılır." Buharı bu mesele hakkında hükmü böylece kesin bir dille ifade etmiş bulunmaktadır. Ancak bu hususta Tavus'tan, el-Hallas İbn Amr'dan ve başkalarından bu talakın sayılmayacağına dair eskiden beri nakledilmiş görüş ayrılığı vardır. İşte İbn Ömer'e buna dair soru soranların bu soruyu sormalarının menşei budur.

 

"Ben: Sayılır mı, diye sordum." Ahmed dedi ki: "Bize Muhammed İbn Cafer ile Abdullah İbn Bukeyr tahdis ederek dediler ki: Bize Şu'be tahdis etti" deyip, hadisi bundan daha mükemmel bir şekilde zikretmiştir. Baş taraflarında da şu ifadeler yer almaktadır: "O İbn Ömer'e ay hali iken hanımını boşayan bir adamın durumunu sormuş ... " Bu hadiste şu ifadeler de yer almaktadır: "Dedi ki: Ona emret, hanımına dönsün. Sonra onu boşamak isterse onu iddetine doğru ve temiz iken boşasın. (Enes İbn Sirin) dedi ki: Ben de İbn Ömer'e: Bu durumda ona verilen talc3kı bir talak olarak sayacak mıylZ, diye sordum. O, evet ya acze düşmüş ve ahmaklık etmişse (ne olacak) dedi."

 

Hadisi Müslim'de bir başka yoldan, Muhammed İbn Sirin'den uzunca şu lafızia rivayet etmiştir: "Ben ona: Adam hanımını ay hali iken boşayacak olursa bu boşaması sayılır mı, diye sordum. O, böyle bir soruyu sorma(mış ol)! Ya acze düşmüş ve ahmaklık etmişse (ne olacak), dedi."

 

"Böyle bir soruyu sorma(mış ol) (diye tercüme ettiğimiz "fe me" lafzının aslı "fe ma" şeklinde bir sorudur. Yani, ya sayılmayacak olursa ne olacak, demektir.

 

İbn Abdilberr der ki: İbn Ömer'in "ya ne olacak" sorusu eğer sayılmayacak olursa ne olacak demek olup, "bu sayılır mı" diye soru soranın bu sorusunun yersizliğini ifade etmek demektir. Bunun sayılmama imkanı var mı ki? demiş gibidir.

 

"Ya acze düşmüş ve ahmaklık etmişse" sözlerine gelince: Eğer o bir farzı yerine getiremeyip acze düşmüş yahut ahmaklık edip onu gerçekleştirmemişse bu onun için bir mazeret teşkil eder mi, demektir.

 

el-Hattabi dedi ki: Sözlerde hazfedilmiş ifadeler de vardır. Yani sence acze düşüp, ahmaklık göstermişse ahmaklığı sebebiyle bu talakı düşer mi? Yahut acizliği onu iptal eder mi? Cevabın hazfedilmesi ise söylenen sözlerin ona delalet etmesinden ötürüdür.

 

Nevevi der ki: Zahiriyye mezhebine mensup bazı kimseler istisna olarak, ay hali olan kadına talak verdiği takdirde boşama gerçekleşmez, demişlerdir. Çünkü böyle bir boşamaya izin verilmemiştir. Bu yönüyle yabancı (kendisiyle nikah akdi bulunmayan) bir kadını boşamaya benzer. el-Hattabi bu görüşü Haricilerle Rafızilerden de nakletmiş bulunmaktadır.

İbn Abdilberr dedi ki: -Şu zamanı kastederek- bu hususta bid'at ve dalalet ehlinden başka hiç kimse muhalefet etmez. Buna benzer bir görüş tabiinden bazılarından da rivayet edilmiş ise de bunlar şaz görüşlerdir.

 

Nevevi bazı Zahiriler derken, İbn Hazm'ı kastetmiş gibidir. Çünkü İbn Hazm sadece bu görüşü kabul etmiş, bunu desteklemiş ve bu hususta aşırıya gitmiş kimselerden birisidir. İbn Ömer'in ric'at yapmak ile emrolunmasına da şu sözleriyle cevap vermiştir: İbn Ömer hanımından uzak durmuş, ona yaklaşmamıştı. Allah RasOlü de tekrar hanımını eski haline, eski beraberliklerine döndürmesini emir buyurmuştur. O, bu sözleri ile ric'at yapmayı sözlük anlamına göre yorumlamış olmaktadır. Ancak onun bu açıklamasına şöyle cevap verilmiştir: Sözün sözlük anlamına göre değil de şeriatteki hakikat anlamına göre anlaşılması, ittifakla öncelenmiştir.

İbn Hazm, İbn Ömer'in: "O benim aleyhime bir talak olarak sayıldı" sözlerine de şu şekilde karşılık vermiştir: İbn Ömer bu sözleriyle onun bu davranışını aleyhine bir talak olarak kimin saydığını açıkça ifade etmiş değildir. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in dışındaki bir kimsenin sayması ise delil teşkil etmez.

 

Buna da şöylece cevap verilmiştir: Onun bu uygulaması sahabi bir kimsenin: "Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem döneminde bize şu emredildi" demesine benzer. Bu da o dönemde emretmek yetkisi kime aitse onun tarafından verilmiş kabul edilir ki o da Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'tır. Nitekim bu hadisi şerh edenlerin bazıları da böyle açıklamıştır. Müteahhir alimlerinden İbn Hazm'a, İbn Teymiye de bu hususta muvafakat etmiş bulunmaktadır. Buna dair uzun açıklamaları ve bu görüşü destekleyici sözleri vardır. Bu hususta gösterdikleri en büyük delil Ebu'z-Zubeyr'in İbn Ömer'den diye naklettiği Müslim, Ebu Oavud ve Nesaı'de yer alan rivayetteki ifadelerdir. Bu rivayette şu ifadeler de yer almaktadır: "Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona: Hanımına dönsün, dedi. İbn Ömer de hanımına geri döndü ve (Allah Rasulü) şöyle buyurdu: Temizlendikten sonra onu boşasın yahut tutsun." Müslim'in lafzı böyledir.

 

Nesaı ve Ebu Davud'daki lafız ise: "Böylece boşadığım hanımımı bana geri verdi" şeklindedir. Ebu Davud ayrıca: "Ve onu bir şeyolarak görmedi" fazlalığını eklemiştir. Senedi Sahih'in şartına uygundur. Çünkü Müslim bu hadisi Haccac İbn Muhammed'den, o İbn Cüreyc'den diye rivayet etmiş ve onun lafzı ile hadisi kaydettikten sonra ayrıca Ebu Asım'ın ondan diye yaptığı rivayeti kaydederek bu olaya yakın bir şekilde hadisi zikretmiştir.

 

İbn Abdilben dedi ki: Hadisteki: "Ve onu bir şey görmedi" ifadesi münker bir ifadedir. Bunu Ebu'z-Zubeyr'den başkası söylemiş değildir. Kendisine benzer ravilerin, kendisine muhalefet ettiği hususlarda o(nun rivayeti} hüccet teşkil etmezken, ya kendisinden daha sağlam raviler ona muhalefet etmişse durum ne olur? Eğer bu ibare sahih olsa dahi -ki doğrusunu en iyi bilen Allah'tır- bana göre anlamı şudur: O bunu doğru dürüst bir şeyolarak görmedi. Çünkü sünnete uygun meydana gelmiş değildi.

 

el-Hattabı der ki: Hadis ehli şöyle demiştir: Ebu'z-Zubeyr bundan daha münker bir hadis rivayet etmiş değildir. Şu anlamda olma ihtimali de vardır: O, bunu ric'at yapmayı haram kılan bir şeyolarak görmedi yahut o bunu sünnete göre seçilen ve tercih edilen geçerli bir şeyolarak görmedi. KerahetIe birlikte bu sözü onun için bağlayıcı olsa dahi. ..

 

İbnu'l-Kayyim, hocasının benimsediği görüşü tercih etmek lehine çeşitli kıyasları delil göstermiştir. Hepsi de "nehy fesa'dı gerektirir", meselesinden çıkmaktadır. O şöyle demektedir: Talak helal ve haram kısımlarına ayrılır. Kıyasa göre talakın haram alanının batılolması gerekir. Nikah ve diğer akidlerde olduğu gibi. .. Aynı şekilde nehy haram olmayı gerektirdiği gibi, fasid olmayı da gerektirir. O halde bu da aynı şekilde şeriatın yasaklamış olduğu bir taıaktır. Onun yasaklanmış olması, gerçekleşmesinin caiz olmamasını gerektirir. Bu aynı zamanda onun geçerli olmaması anlamına da gelir. Aksi takdirde men etmenin bir faydası olmaz.

 

Daha sonra İbnu'l-Kayyim şunları söylemektedir: İbn Ömer'in vermiş olduğu bu boşamanın sayıldığına dair açık ifade, ancak Buharı'deki Said İbn Cübeyr'den onun nakletmiş olduğu rivayette yer almaktadır. Bununla birlikte bu rivayette ref (hükmün Nebi efendimiz tarafından söylendiği ya da takrır edildiği) açık bir şekilde ifade edilmemiştir. O halde Said İbn Cübeyr'in bunu münferid olarak rivayet etmesi, Ebli'z-Zubeyr'in: "Onu bir şey görmedi" sözünü münferid olarak rivayet etmesi gibidir. Ya bu iki rivayetten biri diğerini hükümsüz kılıcaktır yahut Ebu'z-Zübeyr'in rivayeti açıkça Nebie ref'i ifade ettiğinden dolayı tercih edilecek, Said İbn Cübeyr'in rivayeti de şöylece yorumlanacaktır:

 

Bunu Abdullah İbn Ömer'in aleyhine bir talak olarak sayan babası Ömer radıyalla.hu anh'dır. O bunu Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in vefatından sonra insanları üç talakı bir defada vermeleri halinde üç talak olarak kabul etmelerini emrettikten sonra yapmıştır. Oysa daha önceleri Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in döneminde bu üç talak, tek bir lafızia verildiğinden ötürü üç olarak sayılmıyardu.

 

Derim ki: Merhum, Müslim'in Sahih'inde sabit olan Enes İbn Sırın yoluyla gelen ve Said İbn Cübeyr'in rivayetine uygun olan rivayeti fark etmemiştir. Bu rivayetin anlatımı içerisinde onun, hanımına Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in döneminde ric'at yaptığını hissettiren ifadeler de bulunmaktadır. Hadisin lafzı şöyledir: "İbn Ömer'e boşadığı hanımı hakkında sordum da şöyle dedi: Ben onu ay hali iken boşamıştım. Ömer bunu Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e nakledince şöyle buyurdu: Ona emret de ona dönsün. Temizlendiği takdirde onu• temiz iken boşasın. (İbn Ömer) dedi ki: Ben de ona döndüm, sonra da temizken onu boşadım. Ona: Peki, ay hali iken verdiğin o talakı saydın mı, diye sordum. O:

 

Eğer ben aciz düşmüş ve ahmaklık etmiş isem ne diye onu saymayayım ki, diye cevap verdi."

Hadisten Çıkarılan Sonuçlar

 

İbn Ömer'in rivayet ettiği bu hadisten daha önce belirtilenlerden başka şu sonuçlar da çıkarılmaktadır:

 

1- Ric'ati sadece koca yapar. Bunun için veliye ve kadının rızasına ihtiyaç yoktur. Çünkü hadiste bunu başkasını söz konusu etmeksizin sadece kocaya vermiştir. Bu yönüyle yüce Allah'ın: "Kocalan, onları geri almaya daha çok hak sahibidirler. "(Bakara, 238) buyruğuna benzemektedir.

 

2- Baba, oğlunu söz konusu etmekten utandığı, çekindiği hususlarda reşid ve baliğ oğlunun adına iş görebilir ve yaptığı için siteme maruz kalması muhtemel olan işlerde onun yerine -evladına olan şefkati ve ona iyi davranmak istemesi sebebiyle- bizzat kendisi muhatap olabilir.

 

3- Temiz ve ay hali olmayan bir hanımı boşamak mekruh değildir. Çünkü Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem, hanımı ay hali iken hanımını boşamasını kabul etmemiştir. Başka halde değiL. Ayrıca hadisin sonunda: "Dilerse nikahı altında tutar, dilerse başar" sözleri de böyle olmasını gerektirmektedir.

 

4-Cima'da bulunduğu bir temizlik halinde hanımı boşamak haram kılınmıştır. Cumho.r da bu kanaattedir.