قول الله
تعالى: {يا
أيها النبي
إذا طلقتم
النساء
فطلقوهن لعدتهن
وأحصوا العدة}
/الطلاق: 1/.
{أحصيناه} /يس: 12/
حفظناه
وعددناه.
1. YÜCE ALLAH'IN: "EY NEBİ! KADINLARI BOŞADIĞINIZ ZAMAN
iDDETLERİ VAKTİNDE BOŞAYINIZ VE O İDDETİ İHSA EDİNİZ."(Talak, 1) "ONU
İHSA ETTİK. "(Yasin, 12) BUYRUĞU ONU HIFZ ETTİK, SAYISINI TESPİT ETTİK,
DEMEKTİR.
وطلاق السنة:
أن يطلقها
طاهرا من غير
جماع، ويشهد
شاهدين.
Sünnete uygun talak, hanımını cima' söz konusu olmaksızın temiz
iken boşaması ve iki şahit tutması suretiyle olur.
حدثنا
إسماعيل بن
عبد الله قال:
حدثني مالك، عن
نافع، عن عبد
الله بن عمر
رضي الله
عنهما:
أنه
طلق امرأته
وهي حائض، على
رسول الله
وسلم صلى الله
عليه وسلم،
فسأل عمر بن
الخطاب رسول الله
صلى الله عليه
وسلم عن ذلك،
فقال رسول الله
صلى الله عليه
وسلم: (مره
فليرجعها، ثم
ليمسكها حتى
تطهر، ثم تحيض
ثم تطهر، ثم
إن شاء أمسك
بعد، وإن شاء
طلق قبل أن
يمس، فتلك
العدة التي
أمر الله أن تطلق
لها النساء).
[-5251-] Abdullah İbn Ömer radiyallahu anh'dan rivayete göre o, hanımını
Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem döneminde ay hali iken boşadı. Ömer İbn
el-Hattab r.a. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e buna dair soru sorunca
Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem:
"Ona emret, ona dönsün. Sonra ay halinden temizleninceye
kadar, sonra ay hali oluncaya, sonra bir daha temizleninceye kadar tutsun. Daha
sonra da dilerse onu (nikahı altında) tutsun, dilerse de dokunmadan boşasın.
İşte yüce Allah'ın kadınların kendisine doğru geldiklerinde (içinde)
boşanmalarını emir buyurduğu iddet budur" dedi.
Fethu'l-Bari Açıklaması:
Talak (boşama) sözlükte bağı çözmek demektir. Salmak ve terk
etmek demek olan ıtlak'tan türemiştir. Şeriatte ise, (terim olarak) evlilik
düğümünü çözmekten ibarettir.
Talak haram, mekruh, vacib, mendub yahut caiz olabilir. Birinci
hal (haram) bid'i (bidat) talak olması durumunda söz konusudur. Bunun da
çeşitli şekilleri vardır.
İkinci hal (mekruh) ise: Evlilik düzgün bir halde gitmekle
birlikte sebepsiz meydana gelmesi halinde söz konusudur.
Üçüncü hal (vacib) olması da çeşitli şekillerde söz konusudur. Bunlardan
birisi, aralarındaki geçimsizlik dolayısıyla hakemlik yapan iki kişinin,
aralarında anlaşmazlığı tespit etmeleri üzerine bunu uygun görmeleridir.
Dördüncü hal (mendub) ise kadının iffetli olmaması halidir.
Beşincisine (caiz oluşa) gelince, Nevevıbunu kabul etmemektedir.
Başkaları ise erkeğin nikahı altındaki hanım ı istememesi, onun eş olarak
külfetlerini gönül hoşluğu ile yüklenmemesi ve ondan faydalanma maksadının da
hasıl olmaması hali hakkında düşünmüşlerdir. İmam (Şafil) böyle bir durumda
talakın mekruh olmayacağını, sarih bir şekilde ifade etmiş bulunmaktadır.
Yüce Allah'ın: "Ey Nebi! Kadınları boşadığınız zaman
iddetleri vaktinde boşayın ve o iddeti ihsa edin. "(Taluk, 1) buyruğuna
gelince, buradaki: "Kadınları boşadığınız zaman" buyruğu Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e yönelik bir hitap olup, tazim kastıyla yahut
ümmetinin de onunla birlikte muhatap alınması kastıyla çoğulolarak
zikredilmiştir. Bu durumda ifadenin takdiri: Ey Nebi ve onun ümmeti,
şeklindedir. Buyruğun: Ümmetine de söyle, ifadesinin takdiri üzere olduğu
söylenmiş ise de ikincisi daha uygundur.
"İddetleri vaktinde", yani iddete başlamaları halinde
demektir. İbn Abbas:
İddetlerine doğru diye açıklamıştır. Bunu da Taberi sahih bir
senedIe rivayet etmiştir.
"Sünnete uygun talak, cima' olmaksızın temiz iken hanımını
boşamasıdır."
Taberi sahih bir sened ile İbn Mesud'dan yüce Allah'ın:
"İddetleri vaktinde boşayın" buyruğu ile ilgili olarak şunu
söylediğini rivayet etmektedir: Cima' olmamış, temizlik halinde demektir.
Ayrıca bunu ashab-ı kiram'dan bir topluluktan, aynı şekilde onlardan sonra
gelenlerden de bir topluluktan diye rivayet etmiş bulunmaktadır.
"Ve iki şahit tutması." Bu da yüce Allah'ın:
"Aranızdan adalet sahibi iki kişiyi de şahit tutun. "(Talak, 2) buyruğundan
alınmıştır ki bu da açıkça anlaşılan bir husustur. O bu sözleriyle de sanki İbn
MerdCıye'nin, İbn Abbas'tan diye naklettiği şu rivayete de işaret etmiş
gibidir:
"Muhacirlerden bazıları iddete dikkat etmeksizin
hanımlarını boşuyorlar ve şahit tutmaksızın da ric'at yapıyorlar (hanımlarına
geri dönüyorlarldı. Bunun üzerine bu ayet nazil oldu."
Fukaha, talakı Sünnı (sünnete uygun), bid'i (bid'at) ve herhangi
bir vasfı olmayan üçüncü bir tür olmak üzere üç kısma ayırmışlardır. Birincisi
ile ilgili açıklama geçmiş bulunmaktadır.
İkincisi, hanımını ay hali iken yahut cima'da bulunduğu ve
hamile olup olmadığı belli olmayan bir halde iken boşamasıdır.
Üçüncü tür talak ise, ay hali olmayacak kadar küçük yaşta olan
yahut ay halinden kesilmiş ya da doğum yapması yaklaşmış hamile olan eşini
boşamasıdır.
Ay hali olan kadını boşamanın haram oluşundan şu haller istisna
edilir:
1- Eğer kadın hamile olup kan görse -ve biz de hamile olan
kadının ay hali olabildiği görüşünü benimsiyor ise ki onu boşamak bid'at talak
olmaz. Özellikle de bu gördüğü kan, doğumuna yakın olursa.
2- Hakim, kölenin hanımının boş olduğuna hüküm verse ve verdiği
bu hüküm esnasında da kadın ay hali ise.
3- Aynı şekilde hakemler aradaki anlaşmazlığı çözmek için tek
yol olarak boşamayı uygun görmüşlerse.
4- Hul'de böyledir.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
(Ay hali iken boşanmış olan kadına) ric'at yapmanın (talaktan
geri dönmenin) vücubu hususunda görüş ayrılığı vardır. Malik ve bir rivayete göre
Ahmed bu görüştedir. Ancak ondan meşhur olan görüş -ki bu aynı zamanda cumhurun
da görüşüdür- ric'at yapmak müstehabdır. Buna da nikahı akdetmenin vacip
01mayışını delil göstermişlerdir. O halde devamının hükmü de budur derler.
Fakat Hanemerden "el-Hidaye" müellifi bu durumda ric'atin vacip
olduğu görüşünün sahih olduğunu belirtmiştir. Bunun vacip olduğunu
söyleyenlerin lehine delil, bunu öngören emrin varid oluşudur. Çünkü talak ay
halinde haram olduğuna göre, bu halde nikahın devam ettirilmesi de vacibdir.
Eğer ay halinde iken eşini boşamış olan bir kimse hanımı
temizleninceye kadar bunu sürdürse, Malik ve mezhebine mensup ilim adamlarının
çoğunluğu ona ric'at yapmaya zorlanır, demişlerdir. Ancak iddetin bitmesi
halinde ric'atin söz konusu olmayacağı hususu üzerine ittifak ettikleri gibi,
zevcesi ile gerdeğe girmeden önce ay hali iken talak vermiş olduğu takdirde
-Züfer'den gelen nakil dışında- ric'at yapmakla emrolunmayacağını fukaha
ittifakla kabul etmişlerdir.
"Sonra onu tutsun", yani nikahı altında tutmaya devam
etsin. "Temizleninceye, sonra ay hali oluncaya, sonra tekrar
temizleninceye kadar." Bundaki hikmetin ne olduğu hususunda ihtilaf
vardır. Şafii der ki: Bununla -yani Nafi'in, İbn Ömer'den diye naklettiği
belirtilenler ile- önce tam bir temizlik, sonra tam bir ay hali ile rahminin
hamilelikten uzak olduğunun ortaya çıkarılıp anlaşılmasını istemiş olması
muhtemeldir. Böylelikle hanımını boşadıktan sonra iddetinin, gebe ise doğum
yapmakla mı, yoksa değilse ay hali görmekle mi olacağını bilmiş olacaktır.
Yahut hanımının hamile olduğunu bildikten sonra ve ne yaptığının da şuurunda
olarak boşamasını sağlamak istemiştir. Çünkü hamile olduğu için onu nikahı
altında tutmak isteyebilir ya da eğer hanımı hamile değilken (hamile olduğunu
bilmiyorken) boşanmayı istemişse (hamile olduğunu anladıktan sonra) bundan
vazgeçebilir.
Bir diğer görüşe göre bu husustaki hikmet, ric'atin (ric'ı
talakta boşamaktan vazgeçmenin) boşamak maksadı ile yapılmamasını sağlamaktır.
Eğer o eşini boşaması kendisi için helal olan bir süre tutacak olur.sa ric'atin
faydası da ortaya çıkar. Çünkü bu süre zarfında onunla birlikte uzun süre
kalabilir. Bu halde iken onunla cima' yapabilir ve böylelikle içinde onu
boşamasına sebep teşkil eden husus kaybolup gider ve onu nikahı altında tutmaya
devam edebilir.
Bir başka açıklama şöyledir: Hanımını içinde boşadığı ay
halinden sonraki temizlik, bir kur' (temizlik hali) gibidir. Eğer bu halde iken
onu boşayacak olursa ay hali olan hanımını boşamış kimse durumunda olur.
Halbuki ay hali iken boşamak yasaklanmıştır. O halde ikinci temizliğe kadar
boşamayı ertelemesi gerekir.
Boşamanın ve ric'atin yapıldığı ay halinin akabindeki temizlikte
hanımını boşamanın cevazı hususunda görüş ayrılığı vardır.
Şafii alimlerinin bu hususta iki görüşü bulunmaktadır. Bunların
daha sahih olanı bu talakın yapılamayacağıdır. Malikılerin bu husustaki
açıklamaları ise boşamayı ertelemesinin müstehap olmasını gerektirmektedir. İbn
Teymiye elMuharrar adlı eserinde şunları söylemiştir: Böyle bir ay hali
akabindeki temizlikte hanımına talak vermez. Çünkü bu bir bid'attir. Ondan
-yani Ahmed'den- bunun caiz olduğu da nakledilmiştir.
Hanefı mezhebindeki fıkıh kitaplarında Ebu Hanife'den bunun caiz
olduğunu belirttiği nakledilmektedir. Ebu Yusuf ve Muhammed'den ise bunu kabul
etmedikleri bildirilmiştir.
Bunun caiz oluşu şöyle açıklanır:
Talakın haram oluşu, eşinin ay hali olmasından ötürüdür. Eğer
temizlenecek olursa haram olmayı gerektiren sebep de ortadan kalkmış olur.
Böylelikle bu temizlik halinde onu boşamak, bundan sonraki temizlik halinde
caiz olduğu gibi aynı şekilde daha önceki ay halinde talak vermemiş olduğu
temizlik halinde onu boşaması caiz olduğu gibi caizdir.
Bunu kabul etmeyenlerin delillerini ise zikretmiş bulunmaktayız.
Bu delillerden birisi de şudur: Eğer bu ay hali akabinde (temizlik halinde)
hanımını boşayacak olursa daha önce ona onu boşamak üzere ric'at yapmış gibi
olur. Bu ise ric'atin amacının aksinedir. Çünkü ric'at tekrar kadını nikahın
kapsamına geri döndürmek için meşru kılınmıştır. Bundan dolayı da (Allah
Rasulü) buna imsak (nikahı altında tutmak) adını vermiş ve bu temizlik halinde
onu tutmasını, bu temizlik halinde onu boşamayıp bir daha ay hali olup daha
sonra da tekrar temizleninceye kadar beklemesini emir buyurmuştur. Böylelikle ric'atin
nikah altında tutmak için ve boşamak amacıyla yapılmamış olmasının sağlanması
istenmiştir.
"Daha sonra dilerse (nikahı altında) tutar, dilerse ona
dokunmadan talak verir." Eyyub yoluyla gelen rivayette şöyle
denilmektedir: "Sonra da ona dokunmadan, onu boşar." Muhammed İbn
Abdurrahman'ın Salim'den rivayetinde ise
"Sonra ya temiz iken ya da hamile olduğu halde onu
boşasın" denilmektedir. Kadının hamileliğinin ortaya çıkmış olduğu
temizlik halinde hanımı ile cima' etmiş kimsenin hanımını boşamasının
haramlığından bu hali istisna edenler, buradaki fazlalığı delil
göstermişlerdir. Buna göre böyle bir talak haram olmaz. Bundaki hikmet ise
şudur: Hamilelik belli olduktan sonra koca artık basiret üzere bu işe kalkışmış
demektir. Bundan dolayı da vereceği talaktan ötürü pişman olmaz.
Bu fazlalıktaki "temiz iken" sözünden maksatdın, ay
hali kanının kesilmesi mi yoksa gusül ile temizlenmesi mi olduğu hususunda iki
görüş vardır. Her ikisi de Ahmed'den gelmiş iki ayrı rivayettir. Tercihe değer
olan ise ikincisidir. Çünkü Nesaı, Mu'temir İbn Süleyman yoluyla, Ubeydullah
İbn Ömer'den, o Nafi'den diye bu olayda şunları söylemektedir: "Abdullah'a
emret de ona (hanımına) dönsün. Sonraki ay halinden temizlenip guslettiği
takdirde ona dokunmaksızın onu boşasın. Eğer onu nikahı altında tutmak
istiyorsa tutsun." İşte bu, Nebi efendimizin: "Temizlendi mi"
buyruğunu tefsir etmekte, açıklamaktadır. O halde ona göre anlaşılmalıdır.
Buradan şu fer'ı hüküm de çıkmaktadır: Acaba iddet, kanın
kesilmesi ile mi sona erer ve ric'at imkanı ortadan kalkar yoksa gusletmek
mutlaka gerekli midir? Bu hususta da görüş ayrılığı vardır.
Hülasa ay hali ile ilgili hükümler iki türlüdür: Birincisi kanın
kesilmesi ile zeval bulur. (Bundan sonra) guslün ve oruç tutmanın sahih oluşu,
namazın zimmette borç oluşu gibi, ikincisi ise ancak gusül ile zail olur.
Namazın ve tavafın sıhhati, mescidde kalmanın caiz oluşu gibi.
Bu durumda talak (boşama) birinci türden midir, ikinci türden
midir? Nebi efendimizin: "Sonra onu temiz ya da hamile iken boşasınıf
buyruğunu hamile olan kadını boşamak Sünnı (sünnete uygun) bir boşamadır,
diyenler delil almışlardır. CumhOrun görüşü de budur. Ahmed'den gelen bir
rivayete göreise böyle bir talak ne sünnıdir, ne de bid'ıdir (sünnete uymayan,
bid'at talaktır).
"İşte yüce Allah'ın, kadınları içinde oldukları halde
boşamalarını emir buyurduğu" yani izin verdiği "iddet budur."
Yüce Allah'ın: "O kadınları iddetleri içinde boşayınız" buyruğu ise
"iddetlerinin başlangıç vaktinde boşayınız", demektir.