SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’N-NİKAH

<< 1818 >>

باب: صوم المرأة بإذن زوجها تطوع.

84. KADININ KOCASININ İZNİ İLE NAFİLE ORUÇ TUTMASI

 

حدثنا محمد بن مقاتل: أخبرنا عبد الله، أخبرنا معمر، عن همام ابن منبه، عن أبي هريرة، عن النبي صلى الله عليه وسلم:

 (لا تصوم المرأة وبعلها شاهد إلا بإذنه).

 

[-5192-] Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayete göre Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Kadın kocası mukim iken iznini almadıkça (nafile) oruç tutmaz."

 

 

باب: إذا باتت المرأة مهاجرة فراش زوجها.

85. KADININ KOCASININ YATAĞINI TERK EDEREK GECEYİ BAŞKA BİR YATAKTA GEÇİRMESİ(NİN HÜKMÜ)

 

حدثنا محمد بن بشار: حدثنا ابن أبي عدي، عن شعبة، عن سليمان، عن أبي حازم، عن أبي هريرة رضي الله عنه، عن النبي صلى الله عليه وسلم قال: (إذا دعا الرجل امرأته إلى فراشه، فأبت أن تجيء، لعنتها الملائكة حتى تصبح).

 

[-5193-] Ebu Hureyre r.a.'den rivayete göre Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Erkek, hanımını yatağına davet ettiği takdirde kadın gelmeyi kabul etmezse sabahı edinceye kadar melekler ona lanet okur."

 

 

حدثنا محمد بن عرعرة: حدثنا شعبة، عن قتادة، عن زرارة، عن أبي هريرة قال:

 قال النبي صلى الله عليه وسلم: (إذا باتت المرأة مهاجرة فراش زوجها، لعنتها الملائكة حتى ترجع).

 

[-5194-] Ebu Hureyre r.a.'den, dedi ki: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Kadın kocasının yatağını terk ederek başka bir yerde geceleyecek olursa dönünceye kadar melekler ona lanet okur."

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Kadının, kocasının yatağından ayrı" ve herhangi bir sebep bulunmaksızın "başka yerde geceyi geçirmesi" bu takdirde caiz olmaz.

 

"Erkek, hanımını yatağına davet edecek olursa ... " İbn Ebi Cemra dedi ki: Açıkça görüldüğü üzere yatak cima'dan kinayedir. Hadisin zahirinden anlaşıldığına göre lanet okumak, özellikle yataktan geceleyin ayrılan kadın hakkında sözkonusudur. Çünkü hadiste: "Sabahlayıncaya kadar" denilmektedir. Sanki bunun böyle olmasındaki sebep, bu işin genellikle geceleyin daha bir ihtiyaç olması ve bu işe iten etkenin güçlü olmasıdır. Fakat durumun böyle olması, gündüzün kadının bu işi kabul etmemesinin caiz olmasını gerektirmez. Gecenin özellikle sözkonusu edilmesi, çc.ğunlukla bu işin geceleyin yapıldığının kabul edilmsi dolayısı iledir.

 

"Gelmeyi kabul etmezse ... " Ebu Avane, el-A'meş'ten, Bed'u'l-Halk bölümünde geçtiği üzere şu fazlalığı zikretmektedir: "Kocası da ona kızgın bir şekilde geceyi geçirirse ... " Bu fazlalık ile lanet okumanın gerçekleşmesi daha iyi anlaşılır. Çünkü 'o takdirde kadının masiyeti sabit olur. Oysa erkeğin bundan dolayı kızmaması halinde böyle bir şey sözkonusu olmaz. Çünkü kızmayışı ya onu mazur görüşü dolayısı ile olabilir yahut bu husustaki hakkından vazgeçmiş olmasından ötürü olabilir.

 

"Sabahı edinceye kadar melekler ona lanet okur." el-Mühelleb dedi ki: Bu hadisin gereğine göre hakları engellemek -ister beden ile ilgili ister mali haklar olsun- Allah'ın gazabını -Allah'ın affı ile bunları bağışlaması hali dışında- gerektiren hususlardandır.

 

Hadisten Çıkarılan Diğer Sonuçlar

 

1- Emre itaat etmeyen bir müslümana -fiili işlememesi için onu korkutmak amacı ile olması şartıyla- lanet okumak caizdir. Şayet bu yasak fiili işleyecek olursa tevbe etmesi ve hidayet bulması için ona dua edilir.

 

Derim ki: Buradaki bu kayıt, bu hadisten anlaşılan bir kayıt değildir. Başka delillerden çıkartılmıştır. Hocalarımızdan bazıları el-Mühelleb'in bu hadisi günah işlemiş belli bir kimseyi lanetlemenin caiz oluşuna delil göstermesini beğenip kabul etmiş olmakla birlikte, böyle bir delillendirme su götürür.

 

Hak olan şudur: Lanet okunmasını kabul etmeyenler, bunun sözlük anlamı olan ilahı rahmetten uzaklaştır ma anlamını kastederler. Elbetteki bu anlamıyla müslümana beddua etmek yakışmaz. Bunun yerine ona hidayet bulması, tevbe etmesi, masiyet olan işten dönmesi için dua edilir.

 

Bu şekilde lanet okumayı caiz kabul edenler de bununla örfı anlamını kastetmiş olurlar ki, bu da kayıtsız ve şartsız olarak hakkında ağır söz söylemektir. Bununla birlikte bu tür ağır sözleri söylemenin, isyan eden kimsenin bu sözlerle vazgeçeceği ve o fiili işlemeye yanaşmayacağı halinde sözkonusu olacağı da açıkça anlaşılmaktadır.

 

2- Kadın kocasına yardımcı olmalı ve onu hoşnut etmenin yollarını aramalıdır.

 

3- Erkeğin cima'sızlığa katlanışı, kadının katlanışından daha azdır.

 

4- {el-Mühelleb devamla} dedi ki: Erkeğin zihnini en çok meşgul eden hususların başında, cima'ı çağrıştıran sebepler gelmektedir. Bundan dolayı şeriat koyucu, kadınları bu hususta erkeklere yardımcı olmaya teşvik etmiş bulunmaktadır.

 

5- (İbn Ebi Cemra) dedi ki: Ayrıca hadiste yüce Allah'a itaate devam etmeye, onun ibadeti hususunda sabır göstermeye de işaret vardır. Kul yüce Allah'ın haklarından herhangi bir şeyi terk etmeyecek surette bunlara riayete devam ettiği takdirde, yüce Allah da ona mükafat olmak üzere ona işlerini görecek, yardımcı olacak kimseleri ihsan eder. Hatta meleklerin, kulunun herhangi bir arzusunu engellediği için onu kızdıran kimselere lanet okumalarını sağlar. O halde kula düşen, Rabbinin kendisinden istemiş olduğu bütün haklarını eksiksiz yerine getirmektir. Yoksa ihsanı pek çok olan bir Gani'ye muhtaç fakirin göstereceği cefa ve uzaklaşma kadar çirkin hiçbir şey olamaz.

 

(Merhum İbn Ebi Cemra'nın açıklamalarından özetlenerek. .. )

 

باب: لا تأذن المرأة في بيتها لأحد إلا بإذنه.

86. KADIN, KOCASININ iZNi OLMAKSIZIN KiMSENiN, EViNE GiRMESiNE iZiN VERMEZ

 

حدثنا أبو اليمان: أخبرنا شعيب، أخبرنا أبو الزناد، عن الأعرج، عن أبي هريرة رضي الله عنه: أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال: (لا يحل للمرأة أن تصوم وزوجها شاهد إلا بأذنه، ولا تأذن في بيته إلا بأذنه، وما أنفقت من نفقة عن غير أمره فإنه يؤدي إليه شطره).ورواه أبو الزناد أيضا عن موسى، عن أبيه عن أبي هريرة في الصوم.

 

[-5195-] Ebu Hureyre r.a.'den rivayete göre RasuluIlah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Kadının, kocası yanında iken izni olmadıkça (nafile) oruç tutması da helal değildir, onun izni olmaksızın kimsenin evine girmesine izin veremez, onun emri olmadan (kocasının malından) herhangi bir harcamada bulunacak olursa mutlaka onun (ecrinin) yarısı ona ödenir."

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Kadın, kocasının izni olmaksızın kimseye kocasının evine girmesine izin vermez." Maksat kocasının mesken olarak kullandığı evidir. İster onun mülkü olsun, ister olmasın.

 

"Şahit iken (yanında bulunuyorken) ... " Yani hazırken (başka yerde yolculukta değil ise) ...

 

"Onun izni olmaksızın"dan maksat, Ramazan orucu dışındaki oruçlardır.

 

Aynı şekilde orucun kaza edilebileceği zamanın daralması halinde Ramazan'ın dışında farz orucun kazası da böyledir. Başlıktaki rivayetin delaletine göre böyle bir nafile oruç, kadına haramdır. Cumhurun görüşü budur.

 

Nevevi, Şerhu'l-Mühezzeb adlı eserinde şunları söylemektedir: Mezhebimize mensup bazı ilim adamları mekruh olduğunu söylemiş iseler de sahih olan, birincisidir.

 

Yine Nevevi, Müslim Şerhi'nde şunları söylemektedir: Böyle bir haramlığın sebebi şudur: Koca, hanımından her zaman istifade etmek hakkına sahiptir. Onun hakkı da derhal yerine getirilmesi icab eden bir haktır. Dolayısıyla nafile ya da daha sonra yerine getirilebilecek bir vacip sebebiyle onun bu hakkı ihmal edilemez. Kocasının izni olmaksızm.-oı:uç tutması caiz değildir. Tutması halinde kocası ondan yararlanmak isterse caizdir, orucu da fasid olur. Çünkü adeten Müslüman, orucunun fasid olması ile oruca karşı saygısızlık etmekten çekinir. Bundan dolayı erkek için bunu yapmamasının daha iyi olduğunda şüphe yoktur. Çünkü bunun mekruh oluşuna dair bir delil sabit değildir. Evet, eğer koca seferde bulunuyarsa hadisteki "yanında hazır bulunmak" kaydı dolayısıyla kadının nafile oruç tutmasının caiz olması gerekir. Eğer kadın oruçlu iken kocası seferden dönecek olursa herhangi bir kerahat sözkonusu olmaksızın hanımının orucunu ifsad edebilir.

 

Hadisten, kocanın karısı üzerindeki hakkının nafile hayır işlemesinden daha üstün olduğu anlaşılmaktadır. Çünkü kocanın hakkının yerine getirilmesi vacibdir. Vacib olanı yerine getirmek ise nafile olanı işlemekten önde gelir.

 

"Ondan izinsiz," yani açık izni olmadan ...

 

"Onun emri olmadan her ne harcarsa onun (ecrinin) yarısı ona ödenir."

 

Maksat, Hemmam'ın, Ebu Hureyre'den diye naklettiği ve Buyu' (alışverişier) bölümünde yer alan rivayette açıkça zikredildiği üzere ecrin (mükafatın) yarısıdır.

 

Ebu Davud ve İbn Huzeyme'nin, Sa'd yoluyla rivayet ettiği şu hadise gelince: "Bir kadın: Ey Allah'ın Rasulü, bizler (bekar iken) babalarımıza, (evlendikten sonra) kocalarımıza ve (daha sonra da) oğullarımıza bir yüküz. Peki, onların mallarından bize ne helalolur?" diye sordu.

 

Allah Rasulü şöyle buyurdu: Taze hurmayı yemeniz ve hediye etmeniz."

 

Tirmizi ile İbn Mace, Ebu Umame'den Nebie mertu' olarak şu hadisi rivayet etmektedirler: "Bir kadın kocasının evinden onun izni olmadıkça hiçbir şey infak edemez. Yiyecek dahi olsa mı, diye sorulunca, o mallarınızın en üstünüdür, diye buyurdu."

 

Görüldüğü kadarıyla bu hadisler birbirleriyle çatışmaktadır. Ancak onları bir arada şöylece telif etmek mümkündür: Rutab (denilen taze hurma) ile kastedilen, çabucak bozulan şeylerdir. Bundan dolayı bunların infak edilmesine izin vermiştir. Oysa başkası böyle değildir, yiyecek dahi olsa ...  Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.