باب:
المداراة مع
النساء، وقول
النبي صلى الله
عليه وسلم:
(إنما المرأة
كالضلع).
79. KADıNLARLA GÜZEL BİR ŞEKİLDE GEÇİNMEK
VE NEBİ S.A.V.'İN: "KADIN ANCAK KABURGA KEMİĞİ GİBİDİR" BUYRUĞU
حدثنا عبد
العزيز بن عبد
الله قال:
حدثني مالك،
عن أبي
الزناد، عن
الأعرج، عن
أبي هريرة:
أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال:
(المرأة كالضلع،
إن أقمتها
كسرتها، وإن استمتعت
بها واستمتعت
بها وفيها عوج).
[-5184-] Ebu Hureyre r.a.'den rivayete göre Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve
Sellem şöyle buyurdu:
"Kadın bir kaburga kemiği gibidir. Eğer sen onu düzeltmeye
kalkarsan onu kırarsın. Eğer ondan faydalanmak istersen ondaki eğrilikle
beraber ondan faydalanabilirsin."
Açıklama:
"İyi geçinmek," yumuşak ve güzel davranmak
anlamındadır.
باب: الوصاة
بالنساء.
80. KADINLAR İLE İLGİLİ TAVSİYEDE BULUNMAK
حدثنا إسحاق
بن نصر: حدثنا
حسين الجعفي،
عن زائدة، عن
ميسرة، عن أبي
حازم، عن أبي
هريرة:
عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم قال: (من
كان يؤمن بالله
واليوم الآخر
فلا يؤذي جاره
واستوصوا بالنساء
خيرا، فإنهن
خلقن من ضلع،
وإن أعوج شيء
في الضلع
أعلاه، فإن
ذهبت تقيمه
كسرته، وأن
تركته لم يزل
أعوج،
فاستوصوا
بالنساء خيرا).
[-5185-] Ebu Hureyre r.a.'den rivayete göre Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem şöyle buyurdu:
"Allah'a ve ahiret gününe iman eden bir kimse komşusuna
eziyet etmesin. "
Bu hadis 6018, 6136, 6138 ve 6475 numara ile de geçiyor.
[-5186-] "Kadınlar hakkındaki hayır tavsiyemi kabul ediniz. Çünkü
onlar bir kaburga kemiğinden yaratılmışlardır. Şüphesiz kaburga kemiğinin en
eğri yanı, en üst tarafıdır. Sen onu duzeltmeye kalkışırsan onu kırarsın. Ona
ilişmezsen eğri olarak kalır. O halde kadınlar hakkındaki hayır tavsiyemi kabul
ediniz."
حدثنا أبو
نعيم: حدثنا
سفيان، عن عبد
الله بن دينار،
عن ابن عمر
رضي الله
عنهما قال:
كنا
نتقي الكلام
والانبساط
إلى نسائنا
على عهد النبي
صلى الله عليه
وسلم هيبة أن
ينزل فيه شيء،
فلما توفي
النبي صلى
الله عليه
وسلم تكلمنا
وانبسطنا.
[-5187-] İbn Ömer radiyallahu anh'dan, dedi ki: "Nebi Sallallahu
Aleyhi ve Sellem döneminde hakkımızda bir şeyler nazil olur korkusu ile
kadınlarımız ile konuşmaktan, onlara karşı açılıp yayılmaktan (haklarında
kusurlu davranmaktan) çekinirdik. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem vefat
ettikten sonra hem konuşmaya başladık, hem de (onlara karşı kusurda) açılıp
yayıldık."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Şüphesiz kaburga kemiğinin en eğri tarafı, en üst
tarafıdır." Allah Rasulü bunu, kırma anlamını pekiştirmek için söz konusu
etmiştir. Çünkü düzeltme gereği üst tarafında daha açıkça görülür yahut bununla
kadının kaburga kemiğinin en eğri kısmından yaratıldığına işaret edilmektedir.
Böylelikle kadınlar hakkında bu sıfatın sabit olduğu mübalağa
yoluyla ifade edilmiş olur. Bunun, kadının en üst tarafına bir örnek olarak
verilmiş olması ihtimali de vardır. Çünkü kadının en üst tarafı başıdır ve dili
de başındadır. Eziyet de ondan hasıl olur.
"Sen onu düzeltmeye kalkışırsan, onu kırarsın."
Buradaki zamir, kaburga kemiğine aittir, kaburga kemiğinin en üst tarafına
değil. Bundan önceki rivayette ise:
"Onu düzeltmek istersen onu kırarsın" denilmiştir ki
onda da zamir yine kaburga kemiğine aittir. Bu laflZ hem müzekker, hem müennes
olarak da kullanılır. Bununla birlikte kadına ait olma ihtimali de vardır.
Bunu, daha sonra gelen: "Ve eğer onunla (kadınla) faydalanırsan"
ifadesi desteklemektedir.
Kaburga kemiğinin kırılması ile boşamanın kastedilme ihtimali
vardır. Nitekim Süfyan'ın Ebu'z-Zinad'dan diye Müslim'de yer alan rivayetinde
bu açıkça ifade edilmiş bulunmaktadır: "Eğer sen onu (kaburga kemiğini)
düzeltmeye kalkışırsan onu kırarsın. Onu kırmak ise kadını boşamak demektir."
"Eğer onu kendi haline bırakırsan ... " Yani onu
düzeltmeyecek olursan "eğri kalmaya devam eder."
" ... Tavsiyemi kabul edin ... " Yani ben onlar
hakkında size hayır tavsiye ediyorum. Siz de onlar hakkındaki bu tavsiye mi
kabul edin ve gereğince amel edin.
"Kadınlar hakkında hayır tavsiyemi kabul edin"
ifadesinde onları rıfk ile, yumuşaklık ile düzeltmeye bir işaret var gibidir.
Öyle ki, düzeltmeye çalışırken aşırıya gitmesin. O takdirde kaburga kemiği
kırılır. Onu olduğu halde de bırakmasın, eğriliği devam eder.
Müellif Buhari bundan sonraki başlığı "Kendinizi ve
ailelerinizi öyle bir ateşten koruyunuz ki ... "(Tahrim, 6) diye tespit
etmek ile buna işaret etmiş bulunmaktadır. Böylelikle buradan, tabiatında
bulunan eksikliği aşarak fiilen masiyet işlemeye ya da vacib olanı terk etmeye
kadar gittiği takdirde, bu eğri halinde terk etmemesi gerektiği de
anlaşılmaktadır. Maksat, onu mubah olan hususlarda eğri hali üzerinde
bırakmaktır.
Hadis-i şerifte nefisleri kendisinedoğru çekmek ve kalbieri
ısındırmak için güzel bir şekilde muamelenin teşvik edildiği anlaşıldığı gibi,
kadınları affetmek, onların eğriliklerine sabredip katlanmak suretiyle idare
etmeye de işaret bulunmaktadır. Çünkü onları mutlaka değiştirmeye kalkışanlar,
onlardan yararlanmak imkanını kaybeder. Oysa insanın kendisi ile süklin
bulacağı bir kadına, hayatında yardımını alacağı bir kadına ihtiyacı vardır.
Sanki şöyle buyurmuş gibidir:
Ondan faydalanmak, ancak ona sabredip katlanmakla mümkün
olabilir.
باب: {قوا
أنفسكم
وأهيلكم نارا}
/التحريم: 6/.
81. YÜCE ALLAH'IN: "KENDİNİZİ VE
AİLELERİNİZİ ÖYLE BİR ATEŞTEN KORUYUN Kİ. .. "(Tahrim, 6) BUYRUĞU
حدثنا أبو
النعمان،
حدثنا حماد بن
يزيد، عن أيوب،
عن نافع، عن
عبد الله:
قال
النبي صلى
الله عليه
وسلم: (كلكم
راع وكلكم
مسؤول، فالإمام
راع وهو
مسؤول،
والرجل راع
على أهله وهو
مسؤول،
والمرأة
راعية على بيت
زوجها وهي مسؤولة،
والعبد راع
على مال سيده
وهو مسؤول، ألا
فكلكم راع
وكلكم مسؤول).
[-5188-] Abdullah r.a.'dan, dedi ki: "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem
şöyle buyurdu:
Hepiniz çobansınız ve hepiniz sorumlusunuz. İmam, bir çobandır ve
o sorumludur. Erkek, aile halkı üzerinde bir çobandır ve o sorumludur. Kadın,
kocasının evinde bir çobandır ve o sorumludur. Köle, efendisinin malı üzerinde
bir çobandır ve o sorumludur. Şunu bilin ki hepiniz çobansınız ve hepiniz
sorumlusunuz."
Açıklama:
Bu hadise dair yeterli açıklamalar yüce Allah'ın izniyle Ahkam
bölümünün baş taraflarında (7138. hadiste) gelecektir.