SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’N-NİKAH

<< 1815 >>

باب: أجابة الداعي في العرس وغيره.

74. DÜĞÜN VE BAŞKA SEBEPLER İLE DAVET EDENİN DAVETİNİ KABUL ETMEK

 

حدثنا علي بن عبد الله بن إبراهيم: حدثنا الحجاج بن محمد قال: قال ابن جريج: أخبرني موسى بن عقبة، عن نافع قال: سمعت عبد الله بن عمر رضي الله عنهما يقول: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: (أجيبوا هذه الدعوة إذا دعيتم لها).

قال وكان عبد الله يأتي الدعوة في العرس وغير العرس وهو صائم.

 

[-5179-] Abdullah İbn Ömer r.a.'dan diyor ki: "Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

 

Şu davete, kendisine davet olunduğunuz vakit icabet ediniz."

 

(Nafi') dedi ki: Abdullah İbn Ömer düğün daveti olsun, düğünden başka davete olsun oruçlu olduğu halde giderdi.

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Düğün ve başka sebepler ile davet edenin davetini kabul etmek."  Buhari burada İbn Ömer'in: "Şu davete icabet ediniz" diye rivayet ettiği hadisi zikretti. Buradaki "ed-da've" lafzının başındaki elif, lam'ın ahd için olma ihtimali vardır. Maksat, düğün velimesi daveti olur.

 

Bunu Müslim ve Ebu Davud, Eyyub yoluyla Nafi'den şu lafızia rivayet etmişlerdir: "Sizden herhangi bir kimse kardeşini davet edecek olursa, ister düğün olsun, ister benzeri bir şeyolsun davet edilen, davete icabet etsin."

 

Bazı Şafii alimleri hadisin zahirine göre, ister düğün olsun, ister başka bir davet olsun şartları oluştuğu takdirde mutlak olarak davete icabet etmenin vacip olduğunu söylemişlerdir.

 

Malikiler, Hanefiler, Hanbeliler ve Şafillerin çoğunluğu nikah velimesi dışındaki davetlere icabetin vacip olmadığını açık ve kesin ifadelerle açıklamışladır. Bu kanaati benimseyenlerden birisi olan es-Serahsı mübalağa ederek bu hususta icma' olduğunu nakletmiştir.

 

Davette bulunmanın daha başka birtakım faydaları da vardır: Davet olunanın bereketinden istifade etmek, onun bulunması ile meclislerinin şenlenrr,esi, fikirlerinden yararlanılması, kendisi bulunmadığı takdirde korunması gereken birtakım şeylerin korunmama ihtimali gibi. Böyle bir davete icabet edilmediği takdirde bütün bu imkanlar da kaybedilmiş olur. Davete icabet edilmediği için davet edenin rahatsız olacağı da açıktır. Hadisteki "onlara dua ediversin" sözünden de bu yolla davete icabet etmekten maksadın hasılalacağı anlaşılmaktadır.

Ayrıca davet olunanın yemekten yemesinin vacip olmadığı da anlaşılmaktadır. Eğer nafile oruç tutmakta ise orucunu açması müstehab mıdır? Şafillerin çoğunluğu ile bazı Hanbeliler eğer davet sahibi onun oruçlu olmasından dolayı müteessir alacaksa efdal olan orucunu açmasıdır. Aksi takdirde orucuna devam etmesi daha faziletlidir, derler. er-RCıyanl ile İbnu'l-ferra, orucunu açmasının müstehab olduğunu mutlak bir ifade ile söylemişlerdir.

 

باب: ذهاب النساء والصبيان إلى العرس.

75. KADıNLARIN VE ÇOCUKLARIN DÜGÜN (YEMEĞİN) E GİTMELERİ

 

حدثنا عبد الرحمن بن المبارك: حدثنا عبد الوارث: حدثنا عبد العزيز بن صهيب، عن أنس بن مالك رضي الله عنه قال:

 أبصر النبي صلى الله عليه وسلم نساء وصبيانا مقبلين من عرس، فقام ممتنا فقال: (اللهم أنتم من أحب الناس إلي).

 

[-5180-] Enes İbn Malik r.a.'dan, dedi ki: "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir düğün (yemeğin)den dönmekte olan kadınlar ile çocukları gördü. Yerinden hızlıca ve kuvvetli bir şekilde kalkarak:

 

Allah da biliyor ki sizler insanlar arasında en sevdiklerimdensiniz, diye buyurdu."

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Kadınların ve çocukların düğün (yemeğin)e gitmeleri."   Muhtemelen bu başlığı herhangi bir kimsenin bu işin mekruh olduğunu düşünmemesi için açmıştır. Bununla böyle bir işin kerahet sözkonusu olmaksızın meşru olduğunu anlatmak istemiştir.

 

"Hızlıca ve kuvvetle kalkt!." Yani onların gelişine sevinerek hızlıca ve güçlü bir şekilde kalkıp onlara doğru gitti. Ebu Mervan İbn Serrac -Kurtubi' de bunu tercih ederek- buradaki (hızlıca ve kuvvetle anlamı verilen) "mumtenn" lafzının "imtinan"den geldiğini söylemiştir. Çünkü Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem, kendisi sebebiyle kalktığı kimseye ikramda bulunmuş olur ve daha büyüğü düşünülmeyecek şekilde ona minnette (lütufta) bulunmuş olur. Ebu Mervan dedi ki: "İnsanlar arasında en sevdikleri m sizlersiniz" demesi de bunu desteklemektedir.

 

باب: هل يرجع إذا رأى منكرا في الدعوة.

76. DAVETTE BİR MÜNKER GÖRDÜĞÜ TAKDİRDE GERİ DÖNER Mİ?

 

ورأى ابن مسعود صورة في البيت فرجع. ودعا ابن عمر أبا أيوب، فرأى في البيت سترا على الجدار، فقال ابن عمر: غلبنا عليه النساء، فقال: من كنت أخشى عليه فلم أكن أخشى عليك، والله لا أطعم لكم طعاما، فرجع.

İbn Mes'ud evde bir suret görünce geri dönmüştü. İbn Ömer, Ebu Eyyub'u davet etmiş, o da evde duvar üzerinde bir örtü görünce İbn Ömer'in: Bu hususta kadınlara yenik düştük, demesi üzerine Ebu Eyyub: Ben (bu hususta başkasından) çekinsem dahi senden çekinecek değilim. Allah'a yemin ederim, sizin yemeğinizden yemem, deyip geri döndü.

 

حدثنا إسماعيل قال: حدثني مالك، عن نافع، عن القاسم بن محمد، عن عائشة زوج النبي صلى الله عليه وسلم أنها أخبرته:

 أنها اشترت نمرقة فيها تصاوير، فلما رآها رسول الله صلى الله عليه وسلم قام على الباب فلم يدخل، فعرفت في وجهه الكراهية، فقلت يا رسول الله أتوب إلى الله وإلى رسوله، ماذا أذنبت؟ فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم: (ما بال هذه النمرقة). قالت: فقلت: اشتريتها لك لتقعد عليها وتوسدها، فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم: (إن أصحاب هذه الصور يعذبون يوم القيامة، ويقال لهم: أحيوا ما خلقتم، وقال أن البيت الذي فيه الصور لا تدخله الملائكة).

 

[-5181-] Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in zevcesi Aişe r.anha'nın kendisine (el-Kasım İbn Muhammed'e) haber verdiğine göre, üzerinde suretler bulunan bir şilte satın almıştı. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem onu görünce kapıda, ayakta durdu ve içeri girmedi. Ben de yüzünden, hoşlanmadığını anladım.

 

Ey Allah'ın Rasulü! Allah'a tevbe ediyorum, Rasulüne de tevbe ettiğini bildiriyorum. Ben nasıl bir kusur işledim, dedim. Bunun üzerine Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem: Bu şiltenin işi ne, diye buyurdu. Aişe dedi ki: Ben de ona: Üzerine oturasın, ona yaslanasın diye senin için onu satın aldım, dedim.

 

Bu sefer Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: Şüphesiz bu suretlerin sahipleri (onları yapanlar) kıyamet gününde azaba uğratılırlar, onlara: Yarattıklarınıza can verin, denilir.

 

Ayrıca şöyle buyurdu: İçinde suretlerin bulunduğu eve melekler girmez."

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

İbn Battal dedi ki: Hadisten anlaşıldığına göre, Allah ve Rasulünün yasaklamış olduğu bir münkerin bulunduğu bir davete katılmak caiz değildir. Çünkü böyle bir katılma ile o münkere razı olunduğu açığa vurulmuş olur. Daha sonra da bu hususta geçmiş zatıarın mezheplerini izledikleri yola dair uygulamalarını) nakleder. Bu nakillerin özü şudur: Eğer davette bir haram varsa ve kendisinin o harama son vermeye gücü yetip ortadan kaldırırsa bunda bir sakınca yoktur. Buna gücü yetmezse geri dönmelidir. Şayet davette tenzihen mekruh kabilinden bir şey varsa, bu hususta bundan çekindiğini (vera' gösterdiğini) saklamamalıdır.

 

Bunu destekleyen hususlardan birisi de İbn Ömer'in başından geçen olaydaki ashab-ı kiramın duvarlarını perde ile örttüğü eve girmek hususundaki ihtilaflarıdır. Eğer bu haram olsaydı oturanlar oturmaz, İbn Ömer de bunu yapmazdı. ° halde Ebu Eyyub'un yaptığı, ashabdan nakledilen bu iki ayrı fiilin bir arada telif edilebilmesi için tenzihen mekruh olarak değerlendirilmesi gerekir.

 

Evleri ve duvarları perde ile örtmenin hükmüne gelince, bunun caiz olup olmadığı hususunda eskiden beri görüş ayrılığı vardır. Şafi1lerin cumhuru, mekruh olduğunu ifade etmişlerdir. Onlardan olan Şeyh Ebu Nasr el-Makdisı ise bunun haram olduğunu açıkça ifade etmiş ve bu hususta Aişe R.A.a'nın rivayet ettiği şu hadisi delil göstermiştir: "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

 

Allah bizlere taşları ve sıvaları elbise ile örtmemizi emir buyurmamıştır deyip, perdeyi çekti ve onu parçaladı." Bu hadisi ayrıca Müslim de rivayet etmiştir.

 

Duvarların perde ile örtülmesi yasağı açık ifadelerle gelmiş bulunmaktadır.

 

Said İhn Mansur'un kaydettiğine göre Selman'a mevkuf bir hadiste şöyle demiştir: "O, evin (duvarlarının) perde ile örtülmesini kabul etmeyerek şöyle demiştir:

 

Sizin eviniz sıtmaya mı tutulmuş, yoksa Ka'be evinize mi gelmiş? Bu perdeler parçalanmadıkça ben bu evin içine girınem, demiştir."

 

Az önce de Ebu Eyyub ile İbn Ömer'in bu husustaki haberleri geçmiş bulunmaktadır.

 

باب: قيام المرأة على الرجال في العرس وخدمتهم بالنفس.

77. DÜÖÜN YEMEĞİNDE KADININ, ERKEKLERİN İŞLERİNİ GÖRMESİ VE ONLARA BİZZAT HİZMET ETMESİ

 

حدثنا سعيد بن أبي مريم: حدثنا أبو غسان قال: حدثني أبو حازم، عن سهل قال:

 لما عرس أبو أسيد الساعدي دعا النبي صلى الله عليه وسلم وأصحابه، فما صنع لهم طعاما ولا قربه إليهم إلا امرأته أم أسيد، بلت تمرات في تور من حجارة من الليل، فلما فرغ النبي صلى الله عليه وسلم من الطعام أماثته له فسقته، تتحفه بذلك.

 

[-5182-] Sehl'den, dedi ki: "Ebu Useyd es-Saidi düğününü yapınca, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i ve ashabını davet etti. Onlara ne yemek hazırladı, ne de yemeği onlara Ümmü Useyd'in hanımı dışında kimse takdim etti. Ümmü Useyd geceden taş bir kap içerisinde birkaç hurma ıslatmıştı. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem yemeği bitirince, (Ümmü Useyd) -ona ikram olsun diye- tanelerini eliyle ezip yumuşattığı hurma şırasını getirip içirdi."

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Kadının düğün yemeğinde erkeklerin işlerini görmesi ve kendisinin bizzat onlara hizmet etmesi."

 

"Bir kapta ... " Böyle bir kap bakırdan da, başka şeyden de yapılmış olabilir.

Burada kabın taştan yapıldığı açıklanmış bulunmaktadır.

 

"Tanelerini eliyle yumuşattığı. .. " Tanelerini eliyle ezdiği demektir.

 

Hadisten, kadının kocasına ve davet ettiği kimselere hizmet etmesinin caiz olduğu anlaşılmaktadır. Böyle bir şeyin, fitneden emin olunması ve kadının kendisini örtme si icab ettiği şekilde örtüp tesettüre riayet etmesi halinde olabileceğı açıkça anlaşılmaktadır.

 

Aynı şekilde benzer durumlarda erkeğin hanımına hizmet gördürmesinin caiz olduğu da anlaşılmaktadır.

 

Yine bu hadisten, kavmin büyük şahsiyetine beraberindekilerden farklı olarak özel bir ikramda bulunmasının caiz olduğu da anlaşılmaktadır.

 

باب: النقيع والشراب الذي لا يسكر في العرس.

78. DÜĞÜN YEMEĞİNDE SARHOŞLUK VERMEYEN İÇKİ VE HURMA ŞIRASI

 

حدثنا يحيى بن بكير: حدثنا يعقوب بن عبد الرحمن القاري، عن أبي حازم قال: سمعت سهل بن سعد:

 أن أبا أسيد الساعدي دعا النبي صلى الله عليه وسلم لعرسه، فكانت امرأته خادمهم يومئذ، وهي العروس - فقالت، أو - قال: أتدرون ما أنقعت لرسول الله صلى الله عليه وسلم؟ أنقعت له تمرات من الليل في تور.

 

[-5183-] Sehl İbn Sa'd'dan rivayete göre Ebu Useyd es-Saidi, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i kendi düğün yemeğine davet etti. O gün onlara hizmet eden de, gelin de onun hanım i idi. Hanımı ya da Ebu Useyd'in kendisi dedi ki: "Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem için ne ıslattığını biliyor musunuz? Ona geceden, taştan bir tencere içerisinde birkaç hurma ıslatmıştı."