باب: أجابة
الداعي في
العرس وغيره.
74. DÜĞÜN VE BAŞKA SEBEPLER İLE DAVET
EDENİN DAVETİNİ KABUL ETMEK
حدثنا علي بن
عبد الله بن
إبراهيم:
حدثنا الحجاج
بن محمد قال:
قال ابن جريج:
أخبرني موسى
بن عقبة، عن
نافع قال:
سمعت عبد الله
بن عمر رضي الله
عنهما يقول:
قال رسول الله
صلى الله عليه
وسلم: (أجيبوا
هذه الدعوة
إذا دعيتم لها).
قال وكان عبد
الله يأتي
الدعوة في
العرس وغير العرس
وهو صائم.
[-5179-] Abdullah İbn Ömer r.a.'dan diyor ki: "Rasulullah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
Şu davete, kendisine davet olunduğunuz vakit icabet ediniz."
(Nafi') dedi ki: Abdullah İbn Ömer düğün daveti olsun, düğünden
başka davete olsun oruçlu olduğu halde giderdi.
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Düğün ve başka sebepler ile davet edenin davetini kabul
etmek." Buhari burada İbn Ömer'in:
"Şu davete icabet ediniz" diye rivayet ettiği hadisi zikretti.
Buradaki "ed-da've" lafzının başındaki elif, lam'ın ahd için olma
ihtimali vardır. Maksat, düğün velimesi daveti olur.
Bunu Müslim ve Ebu Davud, Eyyub yoluyla Nafi'den şu lafızia
rivayet etmişlerdir: "Sizden herhangi bir kimse kardeşini davet edecek
olursa, ister düğün olsun, ister benzeri bir şeyolsun davet edilen, davete
icabet etsin."
Bazı Şafii alimleri hadisin zahirine göre, ister düğün olsun,
ister başka bir davet olsun şartları oluştuğu takdirde mutlak olarak davete
icabet etmenin vacip olduğunu söylemişlerdir.
Malikiler, Hanefiler, Hanbeliler ve Şafillerin çoğunluğu nikah
velimesi dışındaki davetlere icabetin vacip olmadığını açık ve kesin ifadelerle
açıklamışladır. Bu kanaati benimseyenlerden birisi olan es-Serahsı mübalağa
ederek bu hususta icma' olduğunu nakletmiştir.
Davette bulunmanın daha başka birtakım faydaları da vardır:
Davet olunanın bereketinden istifade etmek, onun bulunması ile meclislerinin
şenlenrr,esi, fikirlerinden yararlanılması, kendisi bulunmadığı takdirde
korunması gereken birtakım şeylerin korunmama ihtimali gibi. Böyle bir davete
icabet edilmediği takdirde bütün bu imkanlar da kaybedilmiş olur. Davete icabet
edilmediği için davet edenin rahatsız olacağı da açıktır. Hadisteki
"onlara dua ediversin" sözünden de bu yolla davete icabet etmekten
maksadın hasılalacağı anlaşılmaktadır.
Ayrıca davet olunanın yemekten yemesinin vacip olmadığı da
anlaşılmaktadır. Eğer nafile oruç tutmakta ise orucunu açması müstehab mıdır? Şafillerin
çoğunluğu ile bazı Hanbeliler eğer davet sahibi onun oruçlu olmasından dolayı
müteessir alacaksa efdal olan orucunu açmasıdır. Aksi takdirde orucuna devam
etmesi daha faziletlidir, derler. er-RCıyanl ile İbnu'l-ferra, orucunu
açmasının müstehab olduğunu mutlak bir ifade ile söylemişlerdir.
باب: ذهاب
النساء
والصبيان إلى
العرس.
75. KADıNLARIN VE ÇOCUKLARIN DÜGÜN
(YEMEĞİN) E GİTMELERİ
حدثنا عبد
الرحمن بن
المبارك:
حدثنا عبد
الوارث: حدثنا
عبد العزيز بن
صهيب، عن أنس
بن مالك رضي
الله عنه قال:
أبصر
النبي صلى
الله عليه
وسلم نساء
وصبيانا مقبلين
من عرس، فقام
ممتنا فقال:
(اللهم أنتم من
أحب الناس إلي).
[-5180-] Enes İbn Malik r.a.'dan, dedi ki: "Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem bir düğün (yemeğin)den dönmekte olan kadınlar ile çocukları gördü. Yerinden
hızlıca ve kuvvetli bir şekilde kalkarak:
Allah da biliyor ki sizler insanlar arasında en
sevdiklerimdensiniz, diye buyurdu."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Kadınların ve çocukların düğün (yemeğin)e
gitmeleri." Muhtemelen bu başlığı
herhangi bir kimsenin bu işin mekruh olduğunu düşünmemesi için açmıştır.
Bununla böyle bir işin kerahet sözkonusu olmaksızın meşru olduğunu anlatmak
istemiştir.
"Hızlıca ve kuvvetle kalkt!." Yani onların gelişine
sevinerek hızlıca ve güçlü bir şekilde kalkıp onlara doğru gitti. Ebu Mervan
İbn Serrac -Kurtubi' de bunu tercih ederek- buradaki (hızlıca ve kuvvetle
anlamı verilen) "mumtenn" lafzının "imtinan"den geldiğini
söylemiştir. Çünkü Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem, kendisi sebebiyle kalktığı
kimseye ikramda bulunmuş olur ve daha büyüğü düşünülmeyecek şekilde ona
minnette (lütufta) bulunmuş olur. Ebu Mervan dedi ki: "İnsanlar arasında
en sevdikleri m sizlersiniz" demesi de bunu desteklemektedir.
باب: هل يرجع
إذا رأى منكرا
في الدعوة.
76. DAVETTE BİR MÜNKER GÖRDÜĞÜ TAKDİRDE
GERİ DÖNER Mİ?
ورأى ابن
مسعود صورة في
البيت فرجع.
ودعا ابن عمر
أبا أيوب،
فرأى في البيت
سترا على
الجدار، فقال
ابن عمر:
غلبنا عليه
النساء، فقال:
من كنت أخشى
عليه فلم أكن
أخشى عليك،
والله لا أطعم
لكم طعاما،
فرجع.
İbn Mes'ud evde bir suret görünce geri dönmüştü. İbn Ömer, Ebu
Eyyub'u davet etmiş, o da evde duvar üzerinde bir örtü görünce İbn Ömer'in: Bu
hususta kadınlara yenik düştük, demesi üzerine Ebu Eyyub: Ben (bu hususta
başkasından) çekinsem dahi senden çekinecek değilim. Allah'a yemin ederim,
sizin yemeğinizden yemem, deyip geri döndü.
حدثنا
إسماعيل قال:
حدثني مالك،
عن نافع، عن القاسم
بن محمد، عن
عائشة زوج
النبي صلى
الله عليه
وسلم أنها
أخبرته:
أنها
اشترت نمرقة
فيها تصاوير،
فلما رآها رسول
الله صلى الله
عليه وسلم قام
على الباب فلم
يدخل، فعرفت
في وجهه
الكراهية،
فقلت يا رسول الله
أتوب إلى الله
وإلى رسوله،
ماذا أذنبت؟ فقال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم: (ما بال
هذه النمرقة).
قالت: فقلت:
اشتريتها لك
لتقعد عليها
وتوسدها، فقال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم: (إن
أصحاب هذه الصور
يعذبون يوم
القيامة،
ويقال لهم:
أحيوا ما
خلقتم، وقال
أن البيت الذي
فيه الصور لا
تدخله
الملائكة).
[-5181-] Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in zevcesi Aişe r.anha'nın
kendisine (el-Kasım İbn Muhammed'e) haber verdiğine göre, üzerinde suretler
bulunan bir şilte satın almıştı. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem onu
görünce kapıda, ayakta durdu ve içeri girmedi. Ben de yüzünden, hoşlanmadığını
anladım.
Ey Allah'ın Rasulü! Allah'a tevbe ediyorum, Rasulüne de tevbe
ettiğini bildiriyorum. Ben nasıl bir kusur işledim, dedim. Bunun üzerine
Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem: Bu şiltenin işi ne, diye buyurdu. Aişe
dedi ki: Ben de ona: Üzerine oturasın, ona yaslanasın diye senin için onu satın
aldım, dedim.
Bu sefer Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
Şüphesiz bu suretlerin sahipleri (onları yapanlar) kıyamet gününde azaba
uğratılırlar, onlara: Yarattıklarınıza can verin, denilir.
Ayrıca şöyle buyurdu: İçinde suretlerin bulunduğu eve melekler
girmez."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
İbn Battal dedi ki: Hadisten anlaşıldığına göre, Allah ve
Rasulünün yasaklamış olduğu bir münkerin bulunduğu bir davete katılmak caiz
değildir. Çünkü böyle bir katılma ile o münkere razı olunduğu açığa vurulmuş
olur. Daha sonra da bu hususta geçmiş zatıarın mezheplerini izledikleri yola
dair uygulamalarını) nakleder. Bu nakillerin özü şudur: Eğer davette bir haram
varsa ve kendisinin o harama son vermeye gücü yetip ortadan kaldırırsa bunda
bir sakınca yoktur. Buna gücü yetmezse geri dönmelidir. Şayet davette tenzihen
mekruh kabilinden bir şey varsa, bu hususta bundan çekindiğini (vera'
gösterdiğini) saklamamalıdır.
Bunu destekleyen hususlardan birisi de İbn Ömer'in başından
geçen olaydaki ashab-ı kiramın duvarlarını perde ile örttüğü eve girmek
hususundaki ihtilaflarıdır. Eğer bu haram olsaydı oturanlar oturmaz, İbn Ömer
de bunu yapmazdı. ° halde Ebu Eyyub'un yaptığı, ashabdan nakledilen bu iki ayrı
fiilin bir arada telif edilebilmesi için tenzihen mekruh olarak
değerlendirilmesi gerekir.
Evleri ve duvarları perde ile örtmenin hükmüne gelince, bunun
caiz olup olmadığı hususunda eskiden beri görüş ayrılığı vardır. Şafi1lerin
cumhuru, mekruh olduğunu ifade etmişlerdir. Onlardan olan Şeyh Ebu Nasr
el-Makdisı ise bunun haram olduğunu açıkça ifade etmiş ve bu hususta Aişe
R.A.a'nın rivayet ettiği şu hadisi delil göstermiştir: "Nebi Sallallahu
Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
Allah bizlere taşları ve sıvaları elbise ile örtmemizi emir
buyurmamıştır deyip, perdeyi çekti ve onu parçaladı." Bu hadisi ayrıca
Müslim de rivayet etmiştir.
Duvarların perde ile örtülmesi yasağı açık ifadelerle gelmiş
bulunmaktadır.
Said İhn Mansur'un kaydettiğine göre Selman'a mevkuf bir hadiste
şöyle demiştir: "O, evin (duvarlarının) perde ile örtülmesini kabul
etmeyerek şöyle demiştir:
Sizin eviniz sıtmaya mı tutulmuş, yoksa Ka'be evinize mi gelmiş?
Bu perdeler parçalanmadıkça ben bu evin içine girınem, demiştir."
Az önce de Ebu Eyyub ile İbn Ömer'in bu husustaki haberleri
geçmiş bulunmaktadır.
باب: قيام
المرأة على
الرجال في
العرس وخدمتهم
بالنفس.
77. DÜÖÜN YEMEĞİNDE KADININ, ERKEKLERİN
İŞLERİNİ GÖRMESİ VE ONLARA BİZZAT HİZMET ETMESİ
حدثنا سعيد
بن أبي مريم:
حدثنا أبو
غسان قال: حدثني
أبو حازم، عن
سهل قال:
لما
عرس أبو أسيد
الساعدي دعا
النبي صلى
الله عليه
وسلم
وأصحابه، فما
صنع لهم طعاما
ولا قربه
إليهم إلا
امرأته أم
أسيد، بلت
تمرات في تور
من حجارة من
الليل، فلما
فرغ النبي صلى
الله عليه
وسلم من
الطعام
أماثته له
فسقته، تتحفه
بذلك.
[-5182-] Sehl'den, dedi ki: "Ebu Useyd es-Saidi düğününü yapınca, Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i ve ashabını davet etti. Onlara ne yemek
hazırladı, ne de yemeği onlara Ümmü Useyd'in hanımı dışında kimse takdim etti.
Ümmü Useyd geceden taş bir kap içerisinde birkaç hurma ıslatmıştı. Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem yemeği bitirince, (Ümmü Useyd) -ona ikram olsun
diye- tanelerini eliyle ezip yumuşattığı hurma şırasını getirip içirdi."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Kadının düğün yemeğinde erkeklerin işlerini görmesi ve
kendisinin bizzat onlara hizmet etmesi."
"Bir kapta ... " Böyle bir kap bakırdan da, başka
şeyden de yapılmış olabilir.
Burada kabın taştan yapıldığı açıklanmış bulunmaktadır.
"Tanelerini eliyle yumuşattığı. .. " Tanelerini eliyle
ezdiği demektir.
Hadisten, kadının kocasına ve davet ettiği kimselere hizmet
etmesinin caiz olduğu anlaşılmaktadır. Böyle bir şeyin, fitneden emin olunması
ve kadının kendisini örtme si icab ettiği şekilde örtüp tesettüre riayet etmesi
halinde olabileceğı açıkça anlaşılmaktadır.
Aynı şekilde benzer durumlarda erkeğin hanımına hizmet
gördürmesinin caiz olduğu da anlaşılmaktadır.
Yine bu hadisten, kavmin büyük şahsiyetine beraberindekilerden
farklı olarak özel bir ikramda bulunmasının caiz olduğu da anlaşılmaktadır.
باب: النقيع
والشراب الذي
لا يسكر في
العرس.
78. DÜĞÜN YEMEĞİNDE SARHOŞLUK VERMEYEN İÇKİ
VE HURMA ŞIRASI
حدثنا يحيى
بن بكير:
حدثنا يعقوب
بن عبد الرحمن
القاري، عن
أبي حازم قال:
سمعت سهل بن
سعد:
أن
أبا أسيد
الساعدي دعا
النبي صلى
الله عليه وسلم
لعرسه، فكانت
امرأته خادمهم
يومئذ، وهي
العروس -
فقالت، أو -
قال: أتدرون
ما أنقعت
لرسول الله
صلى الله عليه
وسلم؟ أنقعت
له تمرات من
الليل في تور.
[-5183-] Sehl İbn Sa'd'dan rivayete göre Ebu Useyd es-Saidi, Nebi Sallallahu
Aleyhi ve Sellem'i kendi düğün yemeğine davet etti. O gün onlara hizmet eden
de, gelin de onun hanım i idi. Hanımı ya da Ebu Useyd'in kendisi dedi ki:
"Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem için ne ıslattığını biliyor
musunuz? Ona geceden, taştan bir tencere içerisinde birkaç hurma
ıslatmıştı."