باب: حق أجابة
الوليمة
والدعوة، ومن
أولم سبعة
أيام ونحوه.
71- DÜĞÜN YEMEĞİ DAVETİNE VE DAVETE İCABET
HAKKI
ولم يوقت
النبي صلى
الله عليه
وسلم يوما ولا
يومين.
Yedi gün ve buna yakın bir süre düğün yemeği veren kimse ve Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in bir gün ya da iki gün gibi bir süre tayin
etmemiş olduğu
حدثنا عبد
الله بن يوسف:
أخبرنا مالك،
عن نافع، عن
عبد الله ابن
عمر رضي الله
عنهما:
أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال: (إذا
دعي أحدكم إلى
وليمة
فليأتها).
[-5173-] Abdullah İbn Ömer r.a.'dan rivayete göre Rasulullah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
"Sizden bir kimse düğün yemeğine davet edilecek olursa, ona
gitsin. "
Bu Hadis 5179 numara ile gelecektir inşaallah
حدثنا مسدد:
حدثنا يحيى،
عن سفيان قال:
حدثني منصور،
عن أبي وائل،
عن أبي موسى
عن النبي صلى
الله عليه
وسلم قال:
(فكوا
العاني،
وأجيبوا
الداعي،
وعودوا المريض).
[-5174-] Ebu Musa r.a.'dan rivayete göre Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem
şöyle buyurdu:
"Esiri çözün, davetçinin davetine icabet edin, hastanın
ziyaretine gidin."
حدثنا الحسن
بن الربيع:
حدثنا أبو
الأحوص، عن الأشعث،
عن معاوية بن
سويد: قال
البراء بن عازب
رضي الله
عنهما:
أمرنا
النبي صلى
الله عليه
وسلم بسبع
ونهانا عن
سبع: أمرنا
بعيادة
المريض،
واتباع
الجنازة، وتشميت
العاطس،
وإبرار القسم
ونصر
المظلوم، وإفشاء
السلام،
وإجابة
الداعي،
ونهانا عن خواتم
الذهب، وعن
أنية الفضة،
وعن المياثر،
والقسية،
والإستبرق،
والديباج.
تابعه أبو
عوانة،
والشيباني،
عن أشعث: في
إفشاء السلام.
[-5175-] Muaviye İbn Suveyd'den, el-Sera İbn Azib r.a. dedi ki: "Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem bize yedi şeyi emir buyurdu, yedi şeyden de
nehyetti:
Size hastayı ziyaret etmeyi, cenazenin arkasından gitmeyi, aksırıp
elhamdulillah diyene yerhamukellah demeyi, yemin edenin yemininde durmasını
sağlamak için ona yardımcı olmayı, mazluma yardım etmeyi, selamlaşmayı
yaygınlaştırmayı, davetçiye icabet etmeyi emir buyurdu. Yine bize altın
yüzükleri (takınmayı), gümüş kapları (kullanmayı), eğerlerin üzerine oturulan
kısımlarının ipekle kaplanmasını, kasiyye, istebrak ve dibac (diye anılan
ipeklileri kullanmayı) bize yasakladı. "
حدثنا قتيبة
بن سعيد:
حدثنا عبد
العزيز بن أبي
حازم، عن أبي
حازم، عن سهل
بن سعد قال:
دعا
أبو أسيد
الساعدي رسول
الله صلى الله
عليه وسلم في
عرسه، وكانت
امرأته يومئذ
خادمهم، وهي
العروس، قال
سهل: تدرون
ماسقت رسول
الله صلى الله
عليه وسلم؟
أنقعت له
تمرات من
الليل، فلما
أكل سقته إياه.
[-5176-] Sehl İbn Sa'd'dan, dedi ki: "Ebu Useyd es-Saidi düğününde
Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i davet etti. O gün onlara hizmet eden
de, gelin de onun hanımı idi. Sehl dedi ki:
Gelinin Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e ne ikram ettiğini
biliyor musunuz? (Gelin) geceden birkaç hurma ıslatmıştı. Rasulullah yedikten
sonra o ıslattığı hurmaların suyunu ona içirdi. "
Bu Hadis 5182,5183,5591,5597,6685 numara ile gelecektir
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Düğün yemeğine ve davete icabet hakkı." el-Muhkem
müellifi der ki: Velime, düğün ve evlilik dolayısıyla verilen yemeğin adıdır.
Düğün ya da başka bir maksatla ziyafet olarak verilen her yemeğin adı olduğu da
söylenmiştir.
İyad, el-Meşarik adlı eserinde şöyle demektedir: Velime nikah
dolayısıyla verilen yemektir. Evlendirme dolayısıyla verilen yemek olduğu
söylendiği gibi, özelolarak sadece düğün yemeği olduğu da söylenmiştir. Şafii
ve mezhebine mensup ilim adamları şöyle demektedir: Velime; nikah, sünnet ve
buna benzer sevinçli her bir olay dolayısıyla verilen her ziyafete davet için
kullanılır. Ancak mutlak olarak kullanılması halinde nikah dolayısıyla verilen
yemek için daha meşhurdur. Başka amaçla verildiği takdirde kayıtlı olarak
zikredilir ve sünnet velimesi ve buna benzer şeyler söylenir.
İbn Abdiiben, sonra Iyad, daha sonra Nevevi de düğün velimesi
davetine icabetin vacib olduğu üzerinde ittifak bulunduğunu nakletmiş iseler
de, bu ittifak iddiası su götürür. Evet, ilim adamlarının meşhur görüşü, vacib olduğudur.
Şafiilerin ve Hanbelilerin cumhuru ise açık bir şekilde farz-ı ayn olduğunu
ifade etmişler, Malik de bunu böylece belirtmiştir. Kimi Şafii ve Hanbeliler
ise bu davete icabetin müstehab olduğunu söylemişlerdir. el-lahmi, Malikilerden
bunun mezhebi n mutemed görüşü olduğunu zikretmektedir. el-Hidaye sahibinin
ifadeleri sünnet olduğunu açıkça ifade etmekle birlikte vacip olmasını
gerektirmektedir. O, bu sözleriyle sünnetten delil ile vacib olduğunu kastetmek
istemiş gibidir. Onların (Hanefilerin) bu husustaki kaidelerinden anlaşıldığı
üzere farz olmadığını söylemek istemiştir.
İbn Dakiki'l-'ld de Şerhu'l-İlmam adlı eserinde daveti n umumi
olması halinde hükmün böyle olacağını, ancak herkese özelolarak davette
bulunulduğu takdirde davete icabetin muayyen olarak sözkonusu olacağını
nakletmiş bulunmaktadır. Davetin vacip oluşunun şartı ise davet edenin
mükellef, hür ve reşid olması, ayrıca fakirleri dışarıda tutarak özellikle
zenginleri davet etmemesi ve davet edenin de -sahih görüşe göre- Müslüman olması,
ondan önce bir başkasının davette bulunmaması gerekir. Daha önce kimin daveti
ulaşmış ise o davete icabet gerekir, sonrakine değiL. Her iki davetçi birlikte
gelecek olurlarsa akrabalık bağı daha yakın olan, komşu olarak daha yakın olana
-daha sahih kabul edilen görüşe göre- takdim edilir. Eğer eşit olurlarsa kura
çeker.
Ayrıca davet mahallinde hazır olan kimseyi rahatsız edecek
münker ve daha başka bir hususun da olmaması, gitmemekte de bir mazeretinin
bulunmaması gerekir. el-Maverdi, mazeret için cemaati terk etmeye ruhsat teşkil
edecek hususları ölçü olarak tespit etmiştir.
Bütün bunlar düğün yemeği ile ilgilidir. Düğün sözkonusu olmadan
yapılan davet/ere dair açıklamalar ise bundan iki başlık sonra gelecektir.
باب: من ترك
الدعوة فقد
عصى الله
ورسوله.
72. DAVETİ TERK EDEN BİR KİMSE ALLAH'A VE
RASULÜNE İSYAN ETMİŞ OLUR
حدثنا عبد
الله بن يوسف:
أخبرنا مالك،
عن أبي شهاب،
عن الأعرج، عن
أبي هريرة رضي
الله عنه أنه
كان يقول:
شر
الطعام طعام
الوليمة،
يدعى لها
الأغنياء ويترك
الفقراء، ومن
ترك الدعوة
فقد عصى الله تعالى
ورسوله صلى
الله عليه
وسلم.
[-5177-] Ebu Hureyre r.a.'dan rivayete göre, o şöyle derdi:
"En şerli yemek zenginlerin davet edilip, fakir/erin terk
edildiği velime yemeğidir. Daveti (icabeti) terk eden bir kimse Allah'a ve
Rasulüne isyan etmiş olur."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
İbn Battal dedi ki: Eğer davet eden, zenginlerle fakirleri
birbirinden ayırarak her bir gruba ayrıca yemek yedirecek olursa bunda bir
sakınca yoktur. İbn Ömer de bunu yapmıştır.
"Daveti" yani davete icabeti "terk eden bir kimse
... " Sözü geçen İbn Ömer yoluyla gelen rivayette: "Kim davet edilir
de icabet etmezse ... " şeklindedir.
"Allah'a ve Rasulüne isyan etmiş olur." Bu, davete
icabetin vacip oluşuna bir delildir. Çünkü isyan kelimesi ancak vacibin terki
hakkında kullanılır.
باب: من أجاب
إلى كراع.
73. SIĞIR VE DAVAR AYAĞI YEMEĞİNE İCABET
EDEN
دثنا عبدان،
عن أبي حمزة،
عن الأعمش، عن
أبي حازم، عن
أبي هريرة، عن
النبي صلى
الله عليه وسلم
قال:
(لو
دعيت إلى كراع
لأجبت، ولو
أهدي إلي كراع
لقبلت)
[-5178-] Ebu Hureyre r.a.'den rivayete göre Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem şöyle buyurdu:
"Sığır ve koyun ayağı yemeğine davet olunsam, elbette icabet ederim.
Bana sığır veya koyun bacağı hediye edilse elbette kabul ederim."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Sığır veya koyun ayağı yemeğine davete icabet
eden." Ayak (kura') ön ve arka
bacakların ayaktan başlayan ince kısmına denilir.
Koyun ve ine k türünden olanların bu bölümüne kura', at ve deve
türününkine ise el-vazıf denilir.
"Bana bir sığır veya koyun ayağı hediye edilecek olursa
kabul ederim."
Cumhur burada "kura'" ile kastedilenin koyun ayağı
olduğu kanaatindedir.
Hadis-i şerifte Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in ahlakının
güzelliğine, alçak gönüllülüğüne, insanların kalplerini kırmadığına, hediyenin
kabul edileceğine, kişiyi evine davet eden kimsenin davetine -davet edenin
kendisini oldukça az bir şeye davet etmiş olduğunu bilse bile- icabet edileceğine
delil bulunmaktadır.
el-Mühelleb dedi ki: Yemeğe davet etmeye iten tek sebep, samimi
bir sevgi, davet edenin davet ettiği kimsenin yemek yemesine sevinmesi, beraber
yemek suretiyle sevgilerinin artması ve bu yolla onunla hukukunun pekişmesidir.
Bundan dolayı Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem basit bir yemek için davet
olunsa dahi davete icabette bulunmaya teşvik etmiştir.
Hadiste ayrıca ilişkileri gözetmeyi, karşılıklı birbirlerini
sevmeyi ve birbiriyle kaynaşmayı, az ya da çok olsun davete icabet etmeyi ve
aynı şekilde az ya da çok olsun hediyenin kabul edilmesini teşvik etmektedir.