SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’N-NİKAH

<< 1809 >>

EK SAYFA – 1809-4

باب: قول الله تعالى: {وآتوا النساء صدقاتهن نحلة} /النساء: 4/.

49- YÜCE ALLAH'IN: "KADINLARA MEHİRLERİNİ HOŞNUTLUKLA VERİN."(Nisa, 4) BUYRUĞU,

 

وكثرة المهر وأدنى ما يجوز من الصداق.

وقوله تعالى: {وآتيتم إحداهن قنطارا فلا تأخذوا منه شيئا} /النساء: 20/. وقوله جل ذكره {أو تفرضوا لهن فريضة} /البقرة: 236/.

وقال سهل: قال النبي صلى الله عليه وسلم: (ولو خاتما من حديد).

Ve mehrin çokluğu, caiz olan asgari mehir miktarı, yüce Allah'ın: "Onlardan birisine yüklerle (mehir) vermiş olsanız bile ondan hiçbir şey almayzn."(Nisa, 20) buyruğu ile şanı yüce Allah'ın: "Yahut kendilerine mehir tayin etmemiş olduğunuz hanımlar"(Bakara, 236) buyruğu ile Sehl'in nakletmiş olduğu Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in: "Demirden bir yüzük dahi olsa" buyruğu ...

 

حدثنا سليمان بن حرب: حدثنا شعبة، عن عبد العزيز بن صهيب، عن أنس:

 أن عبد الرحمن بن عوف تزوج امرأة على وزن نواة، فرأى النبي صلى الله عليه وسلم بشاشة العرس، فسأله، فقال أني تزوجت امرأة على وزن نواة.

وعن قتادة، عن أنس: أن عبد الرحمن بن عوف، تزوج امرأة على وزن نواة من ذهب.

 

[-5148-] Enes'ten rivayete göre:

 

"Abdurrahman İbn Avf, bir kadın ile bir çekirdek ağırlığı (altın mehir) ödemek üzere evlendi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem onda güveyoluşun sevincini görünce, sebebini sordu, o da: Ben bir kadın ile bir çekirdek ağırlığı (altın mehir) ödemek üzere evlendim, dedi."

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Yüce Allah'ın: "Kadınlara mehirlerini hoşnutlukla verin."(Nisa, 4) buyruğu, me hrin çokluğu, mehrin caiz olan asgarı miktarı, yüce Allah'ın: "Onlardan birisine yüklerle (mehir) vermiş olsanız bile ondan bir şeyalmayın. "(Nisa, 20) buyruğu yine şanı yüce Allah'ın: "Kendilerine mehir tayin etmemiş olduğunuz hanımları ... "(Bakara, 236) buyruğu"

 

Bu başlık, mehrin asgarı miktarının tespit edilmeyeceği amacı ile açılmıştır.

Bu hususta muhalefet edenler Malikllerle, Hanemerdir.

 

Buhari'nin zikretmiş olduğu buyrukların delil gösterilme şekli de "mehirlerini" ve "bir mehir" buyruklarının mutlak olarak zikredilmesi ile Sehl'in hadisindeki:

 

"Demirden bir yüzük de olsa ... " ifadeleridir.

 

"Mehrin çokluğu" sözleri, lafzan mecrur olup, okumuş olduğu ayet-i kerimedeki yüce Allah'ın buyruğuna atfedilmiştir. Bu da: "Onlardan birisine yüklerle (mehir) vermiş olsanız bile"(Nisa, 20) buyruğudur. Bunda mehrin çok olmasının caiz oluşuna işaret bulunmaktadır.

 

Mehrin çokluğunun caiz oluşuna Ömer R.A. ile bu hususta tartışan kadın da bunu delil göstermiştir. Sözkonusu bu rivayeti Abdurrezzak, Ebu Abdurrahman es-Sülemı yoluyla rivayet etmiştir. Ebu Abdurrahman dedi ki: Ömer:

 

Kadınların mehri hususunda aşırıya gitmeyiniz deyince, bir kadın: Buna yetkim yok, ey Ömer dedi. Çünkü yüce Allah: "Onlardan her birisine bir kantar altın vermiş olsanız dahi" diye buyurmaktadır. (Ebu Abdurrahman) İbn Mesud'un kıraatinde böyledir, demiştir. Bunun üzerine Ömer: Bir kadın Ömer'le tartıştı ve Ömer'e karşı bağlayıcı delili ortaya koymuş oldu, dedi."

 

باب التزويج على القرآن وبغير صداق.

50. KUR'AN ÖĞRETMEK ÜZERE VE MEHİRSİZ OLARAK EVLENDİRMEK

 

حدثنا علي بن عبد الله: حدثنا سفيان: سمعت أبا حازم يقول: سمعت سهل بن سعد الساعدي يقول:

 إني لفي القوم عند رسول الله صلى الله عليه وسلم، إذ قامت امرأة فقالت: يارسول الله، إنها قد وهبت نفسها لك، فر فيها رأيك، فلم يجبها شيئا، ثم قامت فقالت: يا رسول الله، إنها قد وهبت نفسها لك، فر فيها رأيك، فلم يجبها شيئا، ثم قامت الثالثة فقالت: إنها قد وهبت نفسها لك، فر فيها رأيك، فقام رجل فقال: يا رسول الله أنكحنيها، قال: (هل عندك من شيء). قال: لا، قال: (اذهب فاطلب ولو خاتما من حديد) فذهب فطلب،

ثم جاء فقال: ما وجدت شيئا ولا خاتم من حديد، فقال: (هل معك من القرآن شيء). قال: معي سورة كذا وسورة كذا، قال (اذهب فقد أنكحتكها بما معك من القرآن).

 

[-5149-] Sehl İbn Said es-Saidi'den, diyor ki:

 

"Ben Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in huzurunda diğer ashab ile birlikte iken bir kadın ayağa kalkarak:

 

Ey Allah'ın Rasulü, bu kadın kendisini sana hibe etmiş bulunuyor. Hakkında neyi uygun görüyorsan yap, dedi.

 

Allah Rasulü ona hiçbir cevap vermedi. Daha sonra kadın ayağa kalkarak:

 

Ey Allah'ın Rasulü, bu kadın kendisini sana hibe etmiş bulunuyor, hakkında neyi uygun görüyorsan onu yap, dedi. Yine ona hiçbir cevap vermedi.

 

Daha sonra üçüncü bir defa ayağa kalkarak: Bu kadın sana kendisini hibe etmiş bulunuyor, hakkında uygun gördüğünü yap, dedi. Bir adam ayağa kalkarak: Ey Allah'ın Rasulü, onu bana nikahla, dedi.

 

Allah Rasulü: Yanında bir şey var mı, diye sordu. Adam: Hayır dedi. Allah Rasulü: Git, demirden bir yüzük dahi olsa bir şeyler bul, dedi. Adam gitti ve aradı. Daha sonra gelerek: Hiçbir şey bulamadım, demirden bir yüzük bile, dedi.

 

Allah Rasulü: Kur'an'dan ezbere bildiğin bir şey var mı, diye sordu. Adam:

 

Şu sureyi, şu sureyi ezbere biliyorum deyince, Allah Rasulü: Git, Kur'an'dan ezberlediklerin(i ona öğretmen)e karşılık bu kadını sana nikahladım, diye buyurdu."

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Kur'an öğretme karşılığında ve mehirsiz olarak evlendirme." Yani Kur'an öğretmeye karşılık ve ayni, mali bir mehir olmaksızın evlendirmek. Başka anlama gelme ihtimali de vardır.   "Sonra ayağa kalktı... dedi."

 

Ebu Hureyre'nin rivayet ettiği Nesai'deki hadiste şu ifadeler yer almaktadır:

 

"Bir kadın Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellemlin huzuruna gelerek kendisini ona arz etti. Allah Rasulü kadına: Otur dedi. Kadın bir süre oturduktan sonra kalktı. Allah Rasulü: "Otur, Allah seni mübarek kılsın. Bizim sana ihtiyacımız yoktur" diye buyurdu.

 

Bu hadisten kadının çokça evlenmek isteğine rağmen oldukça edepli olduğu da anlaşılmaktadır. Çünkü isteğinde ısrarda aşırıya kaçmamıştır. Ayrıca• susup cevap vermemesinden böyle bir isteğin olmadığı anlamını da çıkartmıştır. Ancak alacağı cevaptan yana ümidini de kesmediğinden ötürü oturup kurtuluşu beklemiştir.

 

Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem efendimizin susması ise ya ona olumsuz karşılık vermekten utandığındandı. -Çünkü daha önce nitelikleri anlatılırken geçtiği üzere oldukça hayalı idi. Hatta örtüleri arkasında bakire kızdan daha hayalı idi.- Yahut vahiy beklediği için ya da'duruma uygun bir cevap vermek amacıyla düşünmek için cevap vermekte gecikmiştir.

 

"Yanında bir şey var mı?" Malik'in rivayetinde "ona mehir vereceğin" fazlalığı vardır. İbn Mesud yoluyla gelen hadiste: "Senin malın var mı?" şeklindedir.

 

 

Hadisten Çıkarılan Sonuçlar

 

Bu hadisten çeşitli sonuçlar çıkarılmıştır.

 

1- Mehrin asgari miktarının bir sınırı yoktur. İbnu'I-Münzir der ki: Hadis-i şerifte mehrin asgari miktarının on dirhem olduğunu iddia edenlerin görüşleri reddedilmektedir. Çeyrek dinardır diyenlerin görüşleri dereddedilmektedir. Çünkü demirden bir yüzük bu kadar da etmez.

 

(Kadı) Iyad dedi ki: Herkes eşlerin ya da akdi yapmak üzere yetkili kılınan kimselerin karşılıklı rıza ile belirleyecekleri, kendisinden yararlanılabilen her şeyin mehir olarak caiz olacağını kabul etmiştir. Kamçı ve ayakkabı gibi. .. İsterse bunun değeri bir dirhemden daha aşağı olsun. Yahya İbn Said el-Ensari, Ebu'zZinad, Rabia, İbn Ebi Zi'b ve -Malik ve ona tabi olanlar dışında- Medineliler İbn Cüreyc, Müslim İbn Halid ve diğer Mekkeliler, Şam halkından el-Evzai, Mısır ahalisinden el-Leys, es-Sevri, İbn Ebi Leyla ve -Ebu Hanife ve ona tabi olanlar dışında- diğer Iraklı alimler Şafii, Oavud, Ashabu'l-Hadis fakihleri, Malikilerden İbn Vehb de bu görüştedirler.

Ebu Hanife: Mehrin asgari miktarının on dirhem, İbn Şubrume beş dirhem, Malik üç dirhem ya da çeyrek dinar -bu da el kesmeyi gerektiren miktar hususundaki görüş ayrılıklarına göre değişir- demiştir.

 

2- İmam özel velisi bulunmayan bir kadını ona denk gördüğü kimse ile evlendirebilir. Fakat kadının buna razı olması da zorunludur. ed-Oavudi dedi ki:

 

Rivayette ondan izin istediğine dair bir husus bulunmadığı gibi, ona vekalet verdiğini gösterenbir ifade de yoktur. Bu hüküm ancak yüce Allah'ın: "Nebi mu'minler için kendi öz canlarından önce gelir. "(Ahzab, 6) buyruğundan anlaşıfmaktadır.

 

Yani o, dilediği kadını ondan izin almaksızın dilediği ile evlendirmek özelliğine sahiptir.

 

3- Nikahta mehir zorunludur. Çünkü: "Sende ona mehir vereceğin bir şeyin var mı?" diye sormuştur. Herhangi bir kimsenin köle olması hali dışında mehir vermeksizin kendisine hibe edilmiş bir kadın ile ilişkide bulunması caiz değildir.

 

4- En uygunu akid esnasında mehrin söz konusu edilmesidir. Çünkü böylelikle tartışma söz konusu olmaz, kadın için de bu daha faydalıdır. Mehir sözkonusu edilmeksizin nikah akdi yapılacak olursa akid sahihtir ve sahih kabul edilen görüşe göre gerdeğe girilmek suretiyle mehr-i mislin kadına ödenmesi ieab eder. Mehr-i mislin akid ile vacib olduğu da söylenmiştir. Mehrin miktarının belirlenmesinin kadına daha yararlı oluşu şöyle izah edilir: Eğer kadın gerdeğe girilmeden önce boşanacak olursa belirlenen mehrin yarısını hak eder.

 

5- Mehrin acilen teslim edilmesi müstehaptır.

 

6- Sözü pekiştirmek amacıyla yemin teklif etmeksizin yemin etmek caizdir.

Ancak zaruret yoksa mekruhtur.

 

Iyad, mal edinilmeye elverişli olmayan ve değeri de bulunmayan şeylerin mehir olamayacağını ve bunlar ile nikahın helal olmayacağının icma' ile kabul edildiğini nakletmiştir. Eğer onun bu nakli sabit ise Ebu Muhammed İbn Hazm bu iema'ın dışına çıkarak şöyle demiştir: Kendisine şey denilebilecek her bir şeyin -bir arpa tanesi dahi olsa- mehir olması caizdir. Genelolarak herkesin benimsediği görüşü Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in: "Demirden bir yüzük dahi olsa bul getir" sözü desteklemektedir. Çünkü Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem efendimiz bunu daha üst miktardakilere nispetle az olan miktarı belirtmek amacıyla zikretmiştir. Hiç şüphesiz demirden bir yüzüğün değeri herhangi bir tohumdan ya da bir arpa tanesinden daha fazladır. Haberin ifadeleri, kendisi sebebiyle mehir olarak cinsel ilişkinin helal kabul edileceği daha aşağı bir miktarın olmadığını da göstermektedir.

 

Mehrin asgari miktarı ile ilgili çeşitli hadisler varid olmuş ise de bunlardan hiçbiri sabit değildir.

 

7- Denklik, hürriyet, din ve neseb hususundadır. Mali hususlarda. denklik sözkonusu değildir.

 

8- İmamın, raiyesinin maslahatına olan hususlara eğilmesi ve onların maslahatına olan şeyleri onlara göstermesi gerekir.

 

9- Mehir hususunda pazarlık yapılabilir.

 

10- Kişi kendisi için evlenme teklifinde bulunabilir.

 

باب: المهر بالعروض و خاتم من حديد.

51. TİCARİ EŞYAYI VE DEMİR YÜZÜĞÜ MEHİR OLARAK VERMEK

 

حدثنا يحيى: حدثنا وكيع، عن سفيان، عن ابن حازم،

 عن سهل بن سعد: أن النبي صلى الله عليه وسلم قال لرجل: (تزوج ولو بخاتم من حديد).

 

[-5150-] Sehl İbn Sa'd'dan rivayete göre "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir adama:

 

Demirden bir yüzük ile dahi olsa evlen, diye buyurdu."

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Ticari eşyayı ve demir yüzüğü mehir olarak vermek." Ticari eşya (el-urud) ardım çoğulu olup, nakdin karşılığı olan şey demektir.