SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’N-NİKAH

<< 1803 >>

باب: عرض المرأة نفسها على الرجل الصالح.

32. KADININ, SALİH BİR ADAMA KENDİSİ İLE EVLENME TEKLİFİNDE BULUNMASI

 

حدثنا علي بن عبد الله: حدثنا مرحوم قال: سمعت ثابتا البناني قال: كنت عند أنس، وعنده ابنة له، قال أنس:

 جاءت امرأة إلى رسول الله صلى الله عليه وسلم تعرض عليه نفسها، قالت يا رسول الله، ألك بي حاجة ؟ فقالت بنت أنس: ما أقل حياءك، واسوأتاه واسوأتاه، قال هي خير منك، رغبت في النبي صلى الله عليه وسلم فعرضت عليه نفسها.

 

[-5120-] Sabit el-Bunanı'den, dedi ki: "Enes'in huzurunda idim. Yanında da bir kızı vardı. Enes dedi ki: Bir kadın Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in huzuruna gelerek kendisi ile evlenme teklifinde bulunup: Ey Allah'ın Rasulü, bana bir ihtiyacın var mı, dedi.

 

Bunun üzerine Enes'in kızı: Hayası ne kadar da azmış. Bu ne kötü bir iş, deyince, Enes: O senden hayırlı idi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e zevce olmayı arzu ettiğinden kendisi ile evlenme teklifinde bulunmuştu, dedi.

 

Tekrar: 6123

 

 

حدثنا سعيد بن أبي مريم: حدثنا أبو غسان قال: حدثني أبو حازم، عن سهل،

 أن امرأة عرضت نفسها على النبي صلى الله عليه وسلم، فقال له رجل: يا رسول الله زوجنيها، فقال: (ما عندك). قال: ما عندي شيء، قال: (اذهب فالتمس ولوخاتم من حديد). فذهب ثم رجع، فقال: لا والله ما وجدت شيئا ولا خاتما من حديد، ولكن هذا إزاري ولها نصفه، قال سهل: ما له رداء، فقال النبي صلى الله عليه وسلم: (وما تصنع بإزارك، إن لبسته لم يكن عليها منه شيء، وإن لبسته لم يكن عليك منه شيء). فجلس الرجل حتى إذا طال مجلسه قام، فرآه النبي صلى الله عليه وسلم فدعاه أودعي له، فقال له: (ماذا معك من القرآن). فقال: معي سورة كذا وسورة كذا، لسور يعددها، فقال النبي صلى الله عليه وسلم : (أملكناكها بما معك من القرآن).

 

[-5121-] Sehl İbn Sa'd'dan rivayete göre bir kadın Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e kendisini arz etti. Bir adam ona: Ey Allah'ın Rasulü, onu benimle evlendir, dedi.

 

Allah Rasulü: Neyin var, diye sordu. Adam: Yanımda bir şeyim yok, deyince, Allah Rasulü: Git, demirden bir yüzük dahi olsa bul getir, dedi. Adam gitti, sonra geri dönüp: Hayır, Allah'a yemin ederim hiçbir şey bulamadım. Demirden bir yüzük dahi olsa bulamadım. Fakat benim (belimden aşağısını örten) şu izarım var, ona yarısını vereyim, dedi.

 

Sehl dedi ki: (Belden yukarısını örten) ridası da yoktu. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: Kadın senin izarını ne yapsın? Eğer sen onu giyinecek olursan, o izarından kadının üzerinde bir şey bulunmaz. Eğer kadın giyecek olursa, senin üzerinde ondan bir şey bulunmaz.

 

Adam oturdu, nihayet uzun bir süre oturduktan sonra kalktı. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem onun (gittiğini) görünce geri çağırdı -ya da geri gelmesi için çağırıldı- ona dedi ki: Kur'an'dan ezberinde ne var? Adam: Şu sureyi, şu sureyi ezbere biliyorum -deyip, bazı sureleri saydı.- Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: Ezbere bildiğin Kur'an-ı Kerim karşılığında onu sana mülk verdik (nikahladık) ."

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

Musannıf (Buhari), Sehl bin Sa'd'in hadisini kendisini hibe eden kadının kıssasında uzun uzadıya zikretmiş bulunmaktadır. Buna dair açıklama da on altı başlık sonra gelecektir.

 

Her iki hadisten de anlaşıldığına göre kadının erkeğe kendisini arz etmesi, kendisini tanıtması, onunla evlenmek istediğini belirtmesi caizdir ve bundan dolayı kadın hakkında herhangi bir düşüklük sözkonusu değildir. Kadının böyle bir teklifte bulunduğu şahıs da serbesttir. Fakat teklifini reddettiğini açıkça söylememesi de gerekir, susmak yeterlidir.

 

el-Mühelleb dedi ki: Hadisten şu da anlaşılmaktadır: Erkek böyle bir kadını ancak kendisinde onunla evlenmeye dair bir istek bulduğu takdirde nikahlayabilir. Bundan dolayı (Nebi) kadını yukarıdan aşağıya süzmüştü.

 

Fakat bu olayda onun zikrettiklerine delil olacak bir husus yoktur.

 

Yine el-Mühelleb dedi ki: Hadisten alimin ve kendisinden bir ihtiyacı karşılaması istenen kimsenin, yardımcı olmak istememesi halinde susmasının caiz olduğu ve bunun, dilekte bulunan kimseyi geri çevirmek hususunda daha yumuşak sözlü olarak, reddetmekten daha edepli olduğu da anlaşılmaktadır.

 

 

باب: عرض الإنسان ابنته أو أخته على أهل الخير.

33. İNSANIN, KIZINI YAHUT KIZKARDEŞİNİ HAYIRLI KİMSELERE TEKLİF ETMESİ

 

حدثنا عبد العزيز بن عبد الله: حدثنا إبراهيم بن سعد، عن صالح ابن كيسان، عن ابن شهاب قال: أخبرني سالم بن عبد الله:

 أنه سمع عبد الله بن عمر رضي الله عنهما يحدث: أن عمر بن الخطاب، حين تأيمت حفصة بنت عمر من خنيس بن حذافة السهمي، وكان من أصحاب رسول الله صلى الله عليه وسلم، فتوفي بالمدينة، فقال عمر ابن الخطاب: أتيت عثمان بن عفان، فعرضت عليه حفصة، فقال: سأنظر في أمري، فلبثت ليالي ثم لقيني فقال: قد بدا لي أن لا أتزوج يومي هذا. قال عمر: فلقيت أبا بكر الصديق، فقلت: إن شئت زوجتك حفصة بنت عمر، فصمت أبو بكر فلم يرجع إلي شيئا، وكنت أوجد عليه مني على عثمان، فلبثت ليالي ثم خطبها رسول الله صلى الله عليه وسلم فأنكحتها إياه، فلقيني أبو بكر فقال: لعلك وجدت علي حين عرضت علي حفصة فلم أرجع إليك شيئا؟ قال عمر: قلت: نعم، قال أبو بكر: فإنه لم يمنعني أن أرجع إليك فيما عرضت علي، إلا أني كنت علمت أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قد ذكرها، فلم أكن لأفشي سر رسول الله صلى الله عليه وسلم، ولو تركها رسول الله صلى الله عليه وسلم قبلتها.

 

[-5122-] (Salim İbn Abdullah, babası) Abdullah İbn Ömer r.a.'dan tahdis ederek dedi ki: "Ömer'in kızı Hafsa, Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in ashabından olup Medine'de vefat etmiş bulunan Sehm oğullarından Huneys İbn Huzafe'den dul kalınca (ne yaptığını anlatmak üzere) Ömer İbn el-Hattab dedi ki: Osman İbn Affan'a giderek ona Hafsa ile evlenmesini teklif ettim. O: Durumumu bir değerlendireceğim, dedi. Birkaç gün geçtikten sonra benimle karşılaştı ve: Bugünlerde evlenmeyi uygun görmedim, dedi.

 

Ömer dedi ki: Ebu Bekir es-Sıddik ile karşılaştım. Arzu edersen seni Ömer'in kızı Hafsa ile evlendireyim, dedim. Ebu Bekir sustu, bana hiçbir cevap vermedi. Bundan dolayı Osman'dan daha çok ona içerIedim. Aradan birkaç gün geçtikten sonra Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hafsa'ya talip oldu. Ben de Hafsa'yı ona nikahladım.

 

Ebu Bekir benimle karşılaşıp sordu: Bana Hafsa ile evlenmeyi teklif edip de sana hiçbir şekilde cevap vermeyişime içerlemiş olabilirsin, dedi. Ömer dedi ki: Evet, dedim. Ebu Bekir dedi ki: Bana yaptığın teklif dolayısıyla sana cevap vermeyişimin tek engeli, Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in onu sözkonusu etmiş olduğunu bilişim idi. Ben Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in bir sırrını açıklamak istemedim. Eğer Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem onu almaktan vazgeçmiş olsaydı, ben onunla evlenmeyi kabul edecektim."

 

 

حدثنا قتيبة: حدثنا الليث، عن يزيد بن أبي حبيب، عن عراك بن مالك:

 أن زينب بنت أبي سلمة أخبرته: أن أم حبيبة قالت لرسول الله صلى الله عليه وسلم: أنا قد تحدثنا أنك ناكح درة بنت أبي سلمة، فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم: (أعلى أم سلمة ؟ لو لم أنكح أم سلمة ما حلت لي، إن أباها أخي من الرضاعة).

 

[-5123-] Ümmü Habibe'den, Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e dedi ki: "Bizler kendi aramızda senin Ebu Seleme'nin kızı Düne'yi nikahlayacağını konuşmuştuk. Rasulullah: Ben onu Üm mü Seleme'nin üzerine mi nikahlayacaktım? Eğer Ümmü Seleme'yi nikahlamamış olsaydım bile bcma helal olmazdı. Çünkü onun babası benim süt kardeşimdi, diye buyurdu."

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Dul kalınca ... " Bu, kocası ölmüş veya kocasından bain talak ile boşanmış ve iddeti de bitmiş olan kadına denir; ama çoğunlukla kocası ölen hakkında kullanılır.

 

"Ona daha çok içerlemiştim." Ebu Bekir'e kızgınlığım, Osman'a kızgınlığımdan fazlaydı. Bunun da iki sebebi vardı: Birincisi, aralarındaki oldukça güçlü ve sağlam sevgi, ikincisi ise Osman'ın önce kendisine cevap vermesi, sonra da ona mazeretini beyan etmesi idi. Oysa Ebu Bekir ona herhangi bir cevap vermemişti.  "Sana bir karşılık vermemiştim." Yani sana cevap vermemiştim.

 

 

Hadisten Çıkan Sonuçlar :

 

1- Kişi, kardeşine sitemde bulunması halinde, bunda haklı ise ona mazeretini açıklaması gerekir. Çünkü bu, beşer tabiatında olan bir şeydir.

 

2- Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in talip olacağını hissettirdiği yahut kendisi ile evlenmek istediği bir kadın ile evlenmeye ruhsat vardır. Çünkü Ebu Bekir es-Sıddık: Eğer Nebi ondan vazgeçmiş olsaydı, ben onu kabul edecektim, dedi.

 

3- İnsan, kızını ya da velayeti altında bulunan bir başkasını hayırlı ve salih bir kimse olduğuna inandığı kimseyle evlendirmek için teklifte bulunabilir. Çünkü böyle bir durumda kendisine teklifte bulunulan kimsenin de elde edeceği fayda sözkonusudur. Ayrıca bunda utanılacak bir taraf da yoktur.

 

4- Evli dahi bulunsa bir kimseye velayeti altındaki kızı ile evlenme teklifinde bulunabilir. Çünkü Ebu Bekir o sırada evli bulunuyordu.

 

باب: قول الله جل وعز: {ولا جناح عليكم فيما عرضتم به من خطبة النساء أو أكنتم في أنفسكم علم الله - الأية إلى قوله - غفور رحيم}. /البقرة: 235/.

34. YÜCE ALLAH'IN: "KADINLARA ÜSTÜ KAPALI TALiP OLMANIZDAN VEYA iÇiNiZDE (ONLARLA EVLENME ARZUSUNU) SAKLAMANIZDAN DOLAYI DA SİZE BİR GÜNAH YOKTUR ... ALLAH MAĞFİRET EDİCİDİR, HALİMDİR."(Bakara, 235) BUYRUĞU.

 

أكنتم: أضمرتم، وكل شيء صنته وأضمرته فهو مكنون.

"Eknentum" nefislerinizde gizleyip, sakladığınız demektir. Koruyup, gizleyip saklanan her şey hakkında "meknun" tabiri kullanılır

 

وقال لي طلق: حدثنا زائدة، عن منصور، عن مجاهد، عن ابن عباس: {فيما عرضتم به من خطبة النساء}. يقول: إني أريد التزويج ولوددت أنه تيسر لي امرأة صالحة.

 

[-5124-] İbn Abbas'tan rivayete göre, yüce Allah'ın: "Kadınlara üstü kapalı talip olmanızda..." buyruğu hakkında şöyle demiştir: Yani (erkek) ben evlenmek istiyorum, bana saliha bir kadın ile evlenmenin müyesser kılınmasını çok arzu ederim, demesi şeklinde olur.

 

 

وقال القاسم: يقول إنك علي كريمة، وإني فيك لراغب، وأن الله لسائق إليك خيرا، أونحو هذا.

 

el-Kasım da dedi ki: Adam: Sen benim için çok değerlisin ve ben sana rağbet ediyorum. Şüphesiz Allah da sana bir hayır sevk etmektedir, demesi ya da buna benzer sözler söylemesi ile olur.

 

 

وقال عطاء: يعرض ولا يبوح، يقول أن لي حاجة، وأبشري، وأنت بحمد الله نافقة، وتقول هي: قد أسمع ما تقول، ولا تعد شيئا، ولا يواعد وليها بغير علمها، وأن واعدت رجلا في عدتها، ثم نكحها بعد أن يفرق بينهما.

 

Ata da şöyle demiştir: Tarizde bulunur (üstü kapalı ifade kullanır) ama açıkça söylemez. (Mesela) şöyle der: Benim bir hacetim var. Sana da müjdeler olsun, Allah'a hamdolsun ki sen evde kalmayacak birisin.

 

Kadın da: Senin ne söylediğini işittim der ve başka bir karşılık vermez. Kadının velisi de, kadının bilgisi olmadan herhangi bir kimseye söz vermez. Eğer kadın, iddeti içerisinde iken bir erkekle sözleşir, daha sonra da onu nikflhlarsa bunları birbirinden ayırmak gerekmez.

 

وقال الحسن: {لا تواعدوهن سرا} الزنا

el-Hasen dedi ki: "Onlarla gizlice zina etmek üzere sözleşmeyiniz" demektir.

 

ويذكر عن ابن عباس: {حتى يبلغ الكتاب أجله} تنقضي العدة.

İbn Abbas'tan nakledildiğine göre: "Kitap vadesine erişinceye kadar ... "(Bakara, 235) buyruğu, iddet bitinceye kadar anlamındadır.

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

Yüce Allah'ın: "Kadınlara üstü kapalı talip olmanızdan veya içinizde (onlarla evlenme isteğini) saklamanızdan dolayı da size bir günah yoktur ... Allah mağfiret edicidir, halimdir." Bu başlık ile ilgili olarak İbnu't-TIn şunları söylemektedir: Ayeti kerime dört hüküm ihtiva etmektedir. İkisi mubahtır: Üstü kapalı ifadelerle evlenme teklifinde bulunmak ve evlenme isteğini içinde saklamak, ikisi de yasaktır. İddet esnasında (dul kadınları) nikahlamak ve yine iddet içerisinde sözleşmek.

 

İlim adamlarının ittifakla belirttiğine göre bu hüküm, kocası vefat etmiş kadın hakkındadır, ama bain talaktan ötürü iddet bekleyen kadın hakkında farklı görüşlere sahiptir. Nikahı bir şarta bağlı kılınmış olan kadının durumu da böyledir. Ric'i talak ile boşanmış kadın hakkında ise Şafii şöyle demektedir: Herhangi bir kimsenin böyle bir kadına iddeti içerisinde üstü kapalı bir ifade ile evlenme teklifinde bulunması caiz değildir. Kısacası, açıktan açığa evlenme teklifinde bulunmak, bütün iddet bekleyenler için haramdır. Üstü kapalı ifade ile teklifle bulunmak birinci (kocasının vefatı dolayısıyla iddet bekleyen) durumundaki kadın için mubahtır. Ric'i talak ile iddet bekleyen hakkında haramdır, bain talak ile boşanmış kadın hakkında ise farklı görüşler vardır.

 

"Ata dedi ki: Üstü kapalı ifade kullanır. Ancak açıkça söylemez." Yani açıktan açığa evlenmeyi sözkonusu etmez.

 

"Eğer iddeti içerisinde kadın bir adam ile sözleşir, sonra da onu nikahlarsa ... " Yani iddeti bittikten sonra onunla evlenirse "birbirlerinden ayrılmalarına hüküm verilmez." Bu, günah sözkonusu olsa dahi nikahın sıhhatini olumsuz olarak etkilemez.

 

Abdurrezzak, Ata yoluyla gelen bu rivayetin akabinde İbn Cüreyc'den şöyle dediğini nakletmektedir: Ayrıca bana İbn Abbas'tan şöyle dediği ulaşmıştır: "Böyle bir kadından ayrılmak, senin için daha hayırlıdır."

 

İddet esnasında açıktan açığa evlenme teklifinde bulunan, ama ancak iddetin bitiminden sonra nikah akdini yapan kimsenin durumu hakkında farklı görüşler vardır. Malik: Onunla gerdeğe ister girmiş olsun, ister girmemiş olsun, ondan ayrılır derken, Şafii: Sözü geçen, açık ifade kullanmanın yasaklanmasını çiğnemiş olsa dahi cihet farklılığı dolayısıyla akid sahihtir, demiştir.

 

el-Mühelleb dedi ki: İddet sırasında açıktan evlenme teklifinde bulunmanın men edilmesinin illeti, bunun iddet esnasında onunla bir arada olmaya götürebilen bir yololuşundan dolayıdır. Oysa kadının iddeti beklemesinin sebebi, ölenin ya da onu boşayanın cihetinden rahminde bir gebeliğinin bulunup bulunmadığının anlaşılmasıdır.

 

Ancak el-Mühelleb'e şöyle karşılık verilmiştir: Böyle bir illet, akdin yasaklanmasına elverişli bir illettir, ama yalnızca açık evlenme teklifinde bulunmanın yasaklanışına elverişli bir illet olamaz. Ancak açıkifade kullanmanın akde götüren bir yololduğunun, akdin de birbirleriyle beraber olmalarına götüren bir yolun olmasının söylenmesi hali müstesn':I.ır.

 

İddet esnasında akid yapılsa ve koca da o kadın ile gerdeğe girse, birbirlerinden ayrılacaklarına hüküm verileceği hususunda fukahanın ittifakı vardır. Malik, Leys ve Evzaı bundan sonra bir daha o kadını nikahlaması helal olmaz derken; diğerleri, hayır iddeti bittikten sonra dilerse onunla evlenebilir, demişlerdir.