باب: عرض
المرأة نفسها
على الرجل
الصالح.
32. KADININ, SALİH BİR ADAMA KENDİSİ İLE EVLENME TEKLİFİNDE
BULUNMASI
حدثنا علي بن
عبد الله:
حدثنا مرحوم
قال: سمعت ثابتا
البناني قال:
كنت عند أنس،
وعنده ابنة له،
قال أنس:
جاءت
امرأة إلى
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم تعرض عليه
نفسها، قالت
يا رسول الله،
ألك بي حاجة ؟ فقالت
بنت أنس: ما
أقل حياءك،
واسوأتاه
واسوأتاه،
قال هي خير
منك، رغبت في
النبي صلى
الله عليه
وسلم فعرضت
عليه نفسها.
[-5120-] Sabit el-Bunanı'den, dedi ki: "Enes'in huzurunda
idim. Yanında da bir kızı vardı. Enes dedi ki: Bir kadın Rasulullah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem'in huzuruna gelerek kendisi ile evlenme teklifinde bulunup: Ey
Allah'ın Rasulü, bana bir ihtiyacın var mı, dedi.
Bunun üzerine Enes'in kızı: Hayası ne kadar da azmış. Bu ne kötü
bir iş, deyince, Enes: O senden hayırlı idi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e
zevce olmayı arzu ettiğinden kendisi ile evlenme teklifinde bulunmuştu, dedi.
Tekrar: 6123
حدثنا سعيد
بن أبي مريم:
حدثنا أبو
غسان قال:
حدثني أبو
حازم، عن سهل،
أن
امرأة عرضت
نفسها على
النبي صلى
الله عليه وسلم،
فقال له رجل:
يا رسول الله
زوجنيها، فقال:
(ما عندك). قال:
ما عندي شيء،
قال: (اذهب
فالتمس ولوخاتم
من حديد). فذهب
ثم رجع، فقال:
لا والله ما
وجدت شيئا ولا
خاتما من
حديد، ولكن
هذا إزاري
ولها نصفه،
قال سهل: ما له
رداء، فقال
النبي صلى
الله عليه
وسلم: (وما
تصنع بإزارك،
إن لبسته لم
يكن عليها منه
شيء، وإن
لبسته لم يكن
عليك منه شيء).
فجلس الرجل
حتى إذا طال مجلسه
قام، فرآه
النبي صلى
الله عليه
وسلم فدعاه
أودعي له،
فقال له: (ماذا
معك من
القرآن). فقال:
معي سورة كذا
وسورة كذا،
لسور يعددها،
فقال النبي
صلى الله عليه
وسلم :
(أملكناكها
بما معك من
القرآن).
[-5121-] Sehl İbn Sa'd'dan rivayete göre bir kadın Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e kendisini arz etti. Bir adam ona: Ey Allah'ın
Rasulü, onu benimle evlendir, dedi.
Allah Rasulü: Neyin var, diye sordu. Adam: Yanımda bir şeyim yok,
deyince, Allah Rasulü: Git, demirden bir yüzük dahi olsa bul getir, dedi. Adam
gitti, sonra geri dönüp: Hayır, Allah'a yemin ederim hiçbir şey bulamadım. Demirden
bir yüzük dahi olsa bulamadım. Fakat benim (belimden aşağısını örten) şu izarım
var, ona yarısını vereyim, dedi.
Sehl dedi ki: (Belden yukarısını örten) ridası da yoktu. Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: Kadın senin izarını ne yapsın? Eğer
sen onu giyinecek olursan, o izarından kadının üzerinde bir şey bulunmaz. Eğer
kadın giyecek olursa, senin üzerinde ondan bir şey bulunmaz.
Adam oturdu, nihayet uzun bir süre oturduktan sonra kalktı. Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem onun (gittiğini) görünce geri çağırdı -ya da geri
gelmesi için çağırıldı- ona dedi ki: Kur'an'dan ezberinde ne var? Adam: Şu
sureyi, şu sureyi ezbere biliyorum -deyip, bazı sureleri saydı.- Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: Ezbere bildiğin Kur'an-ı Kerim karşılığında
onu sana mülk verdik (nikahladık) ."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
Musannıf (Buhari), Sehl bin Sa'd'in hadisini kendisini hibe eden
kadının kıssasında uzun uzadıya zikretmiş bulunmaktadır. Buna dair açıklama da
on altı başlık sonra gelecektir.
Her iki hadisten de anlaşıldığına göre kadının erkeğe kendisini
arz etmesi, kendisini tanıtması, onunla evlenmek istediğini belirtmesi caizdir
ve bundan dolayı kadın hakkında herhangi bir düşüklük sözkonusu değildir.
Kadının böyle bir teklifte bulunduğu şahıs da serbesttir. Fakat teklifini
reddettiğini açıkça söylememesi de gerekir, susmak yeterlidir.
el-Mühelleb dedi ki: Hadisten şu da anlaşılmaktadır: Erkek böyle
bir kadını ancak kendisinde onunla evlenmeye dair bir istek bulduğu takdirde
nikahlayabilir. Bundan dolayı (Nebi) kadını yukarıdan aşağıya süzmüştü.
Fakat bu olayda onun zikrettiklerine delil olacak bir husus
yoktur.
Yine el-Mühelleb dedi ki: Hadisten alimin ve kendisinden bir
ihtiyacı karşılaması istenen kimsenin, yardımcı olmak istememesi halinde
susmasının caiz olduğu ve bunun, dilekte bulunan kimseyi geri çevirmek
hususunda daha yumuşak sözlü olarak, reddetmekten daha edepli olduğu da
anlaşılmaktadır.
باب: عرض
الإنسان
ابنته أو أخته
على أهل الخير.
33. İNSANIN, KIZINI YAHUT KIZKARDEŞİNİ HAYIRLI KİMSELERE TEKLİF
ETMESİ
حدثنا عبد
العزيز بن عبد
الله: حدثنا
إبراهيم بن
سعد، عن صالح
ابن كيسان، عن
ابن شهاب قال:
أخبرني سالم
بن عبد الله:
أنه
سمع عبد الله
بن عمر رضي
الله عنهما
يحدث: أن عمر
بن الخطاب،
حين تأيمت
حفصة بنت عمر
من خنيس بن
حذافة
السهمي، وكان
من أصحاب رسول
الله صلى الله
عليه وسلم،
فتوفي
بالمدينة،
فقال عمر ابن
الخطاب: أتيت
عثمان بن
عفان، فعرضت
عليه حفصة،
فقال: سأنظر في
أمري، فلبثت
ليالي ثم
لقيني فقال:
قد بدا لي أن
لا أتزوج يومي
هذا. قال عمر:
فلقيت أبا بكر
الصديق، فقلت:
إن شئت زوجتك
حفصة بنت عمر،
فصمت أبو بكر
فلم يرجع إلي
شيئا، وكنت أوجد
عليه مني على
عثمان، فلبثت
ليالي ثم خطبها
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم
فأنكحتها إياه،
فلقيني أبو بكر
فقال: لعلك
وجدت علي حين
عرضت علي حفصة
فلم أرجع إليك
شيئا؟ قال
عمر: قلت: نعم،
قال أبو بكر:
فإنه لم
يمنعني أن
أرجع إليك
فيما عرضت
علي، إلا أني
كنت علمت أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قد
ذكرها، فلم
أكن لأفشي سر
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم، ولو
تركها رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
قبلتها.
[-5122-] (Salim İbn Abdullah, babası) Abdullah İbn Ömer
r.a.'dan tahdis ederek dedi ki: "Ömer'in kızı Hafsa, Rasulullah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem'in ashabından olup Medine'de vefat etmiş bulunan Sehm
oğullarından Huneys İbn Huzafe'den dul kalınca (ne yaptığını anlatmak üzere)
Ömer İbn el-Hattab dedi ki: Osman İbn Affan'a giderek ona Hafsa ile evlenmesini
teklif ettim. O: Durumumu bir değerlendireceğim, dedi. Birkaç gün geçtikten
sonra benimle karşılaştı ve: Bugünlerde evlenmeyi uygun görmedim, dedi.
Ömer dedi ki: Ebu Bekir es-Sıddik ile karşılaştım. Arzu edersen seni
Ömer'in kızı Hafsa ile evlendireyim, dedim. Ebu Bekir sustu, bana hiçbir cevap
vermedi. Bundan dolayı Osman'dan daha çok ona içerIedim. Aradan birkaç gün
geçtikten sonra Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hafsa'ya talip oldu. Ben
de Hafsa'yı ona nikahladım.
Ebu Bekir benimle karşılaşıp sordu: Bana Hafsa ile evlenmeyi
teklif edip de sana hiçbir şekilde cevap vermeyişime içerlemiş olabilirsin,
dedi. Ömer dedi ki: Evet, dedim. Ebu Bekir dedi ki: Bana yaptığın teklif
dolayısıyla sana cevap vermeyişimin tek engeli, Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'in onu sözkonusu etmiş olduğunu bilişim idi. Ben Rasulullah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem'in bir sırrını açıklamak istemedim. Eğer Rasulullah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem onu almaktan vazgeçmiş olsaydı, ben onunla evlenmeyi kabul
edecektim."
حدثنا قتيبة:
حدثنا الليث،
عن يزيد بن
أبي حبيب، عن
عراك بن مالك:
أن
زينب بنت أبي
سلمة أخبرته:
أن أم حبيبة
قالت لرسول
الله صلى الله
عليه وسلم:
أنا قد تحدثنا
أنك ناكح درة
بنت أبي سلمة،
فقال رسول
الله صلى الله
عليه وسلم:
(أعلى أم سلمة
؟ لو لم أنكح
أم سلمة ما
حلت لي، إن
أباها أخي من
الرضاعة).
[-5123-] Ümmü Habibe'den, Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'e dedi ki: "Bizler kendi aramızda senin Ebu Seleme'nin kızı Düne'yi
nikahlayacağını konuşmuştuk. Rasulullah: Ben onu Üm mü Seleme'nin üzerine mi
nikahlayacaktım? Eğer Ümmü Seleme'yi nikahlamamış olsaydım bile bcma helal
olmazdı. Çünkü onun babası benim süt kardeşimdi, diye buyurdu."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Dul kalınca ... " Bu, kocası ölmüş veya kocasından
bain talak ile boşanmış ve iddeti de bitmiş olan kadına denir; ama çoğunlukla
kocası ölen hakkında kullanılır.
"Ona daha çok içerlemiştim." Ebu Bekir'e kızgınlığım,
Osman'a kızgınlığımdan fazlaydı. Bunun da iki sebebi vardı: Birincisi,
aralarındaki oldukça güçlü ve sağlam sevgi, ikincisi ise Osman'ın önce
kendisine cevap vermesi, sonra da ona mazeretini beyan etmesi idi. Oysa Ebu
Bekir ona herhangi bir cevap vermemişti. "Sana bir karşılık vermemiştim."
Yani sana cevap vermemiştim.
Hadisten Çıkan Sonuçlar :
1- Kişi, kardeşine sitemde bulunması halinde, bunda haklı ise
ona mazeretini açıklaması gerekir. Çünkü bu, beşer tabiatında olan bir şeydir.
2- Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in talip olacağını hissettirdiği
yahut kendisi ile evlenmek istediği bir kadın ile evlenmeye ruhsat vardır.
Çünkü Ebu Bekir es-Sıddık: Eğer Nebi ondan vazgeçmiş olsaydı, ben onu kabul
edecektim, dedi.
3- İnsan, kızını ya da velayeti altında bulunan bir başkasını
hayırlı ve salih bir kimse olduğuna inandığı kimseyle evlendirmek için teklifte
bulunabilir. Çünkü böyle bir durumda kendisine teklifte bulunulan kimsenin de
elde edeceği fayda sözkonusudur. Ayrıca bunda utanılacak bir taraf da yoktur.
4- Evli dahi bulunsa bir kimseye velayeti altındaki kızı ile
evlenme teklifinde bulunabilir. Çünkü Ebu Bekir o sırada evli bulunuyordu.
باب: قول الله
جل وعز: {ولا
جناح عليكم
فيما عرضتم به
من خطبة
النساء أو
أكنتم في
أنفسكم علم الله
- الأية إلى
قوله - غفور
رحيم}. /البقرة: 235/.
34. YÜCE ALLAH'IN: "KADINLARA ÜSTÜ KAPALI TALiP OLMANIZDAN
VEYA iÇiNiZDE (ONLARLA EVLENME ARZUSUNU) SAKLAMANIZDAN DOLAYI DA SİZE BİR GÜNAH
YOKTUR ... ALLAH MAĞFİRET EDİCİDİR, HALİMDİR."(Bakara, 235) BUYRUĞU.
أكنتم:
أضمرتم، وكل
شيء صنته
وأضمرته فهو
مكنون.
"Eknentum" nefislerinizde gizleyip, sakladığınız
demektir. Koruyup, gizleyip saklanan her şey hakkında "meknun" tabiri
kullanılır
وقال لي طلق:
حدثنا زائدة،
عن منصور، عن
مجاهد، عن ابن
عباس: {فيما
عرضتم به من
خطبة النساء}.
يقول: إني
أريد التزويج
ولوددت أنه
تيسر لي امرأة
صالحة.
[-5124-] İbn Abbas'tan rivayete göre, yüce Allah'ın: "Kadınlara
üstü kapalı talip olmanızda..." buyruğu hakkında şöyle demiştir: Yani
(erkek) ben evlenmek istiyorum, bana saliha bir kadın ile evlenmenin müyesser
kılınmasını çok arzu ederim, demesi şeklinde olur.
وقال القاسم:
يقول إنك علي
كريمة، وإني
فيك لراغب،
وأن الله
لسائق إليك
خيرا، أونحو
هذا.
el-Kasım da dedi ki: Adam: Sen benim için çok değerlisin ve ben
sana rağbet ediyorum. Şüphesiz Allah da sana bir hayır sevk etmektedir, demesi
ya da buna benzer sözler söylemesi ile olur.
وقال عطاء:
يعرض ولا
يبوح، يقول أن
لي حاجة، وأبشري،
وأنت بحمد
الله نافقة،
وتقول هي: قد
أسمع ما تقول،
ولا تعد شيئا،
ولا يواعد
وليها بغير
علمها، وأن
واعدت رجلا في
عدتها، ثم
نكحها بعد أن
يفرق بينهما.
Ata da şöyle demiştir: Tarizde bulunur (üstü kapalı ifade
kullanır) ama açıkça söylemez. (Mesela) şöyle der: Benim bir hacetim var. Sana
da müjdeler olsun, Allah'a hamdolsun ki sen evde kalmayacak birisin.
Kadın da: Senin ne söylediğini işittim der ve başka bir karşılık
vermez. Kadının velisi de, kadının bilgisi olmadan herhangi bir kimseye söz
vermez. Eğer kadın, iddeti içerisinde iken bir erkekle sözleşir, daha sonra da
onu nikflhlarsa bunları birbirinden ayırmak gerekmez.
وقال الحسن:
{لا تواعدوهن
سرا} الزنا
el-Hasen dedi ki: "Onlarla gizlice zina etmek üzere
sözleşmeyiniz" demektir.
ويذكر عن ابن
عباس: {حتى
يبلغ الكتاب
أجله} تنقضي
العدة.
İbn Abbas'tan nakledildiğine göre: "Kitap vadesine erişinceye
kadar ... "(Bakara, 235) buyruğu, iddet bitinceye kadar anlamındadır.
Fethu'l-Bari Açıklaması:
Yüce Allah'ın: "Kadınlara üstü kapalı talip olmanızdan veya
içinizde (onlarla evlenme isteğini) saklamanızdan dolayı da size bir günah
yoktur ... Allah mağfiret edicidir, halimdir." Bu başlık ile ilgili olarak
İbnu't-TIn şunları söylemektedir: Ayeti kerime dört hüküm ihtiva etmektedir.
İkisi mubahtır: Üstü kapalı ifadelerle evlenme teklifinde bulunmak ve evlenme
isteğini içinde saklamak, ikisi de yasaktır. İddet esnasında (dul kadınları)
nikahlamak ve yine iddet içerisinde sözleşmek.
İlim adamlarının ittifakla belirttiğine göre bu hüküm, kocası
vefat etmiş kadın hakkındadır, ama bain talaktan ötürü iddet bekleyen kadın
hakkında farklı görüşlere sahiptir. Nikahı bir şarta bağlı kılınmış olan
kadının durumu da böyledir. Ric'i talak ile boşanmış kadın hakkında ise Şafii
şöyle demektedir: Herhangi bir kimsenin böyle bir kadına iddeti içerisinde üstü
kapalı bir ifade ile evlenme teklifinde bulunması caiz değildir. Kısacası,
açıktan açığa evlenme teklifinde bulunmak, bütün iddet bekleyenler için
haramdır. Üstü kapalı ifade ile teklifle bulunmak birinci (kocasının vefatı
dolayısıyla iddet bekleyen) durumundaki kadın için mubahtır. Ric'i talak ile
iddet bekleyen hakkında haramdır, bain talak ile boşanmış kadın hakkında ise
farklı görüşler vardır.
"Ata dedi ki: Üstü kapalı ifade kullanır. Ancak açıkça
söylemez." Yani açıktan açığa evlenmeyi sözkonusu etmez.
"Eğer iddeti içerisinde kadın bir adam ile sözleşir, sonra
da onu nikahlarsa ... " Yani iddeti bittikten sonra onunla evlenirse
"birbirlerinden ayrılmalarına hüküm verilmez." Bu, günah sözkonusu
olsa dahi nikahın sıhhatini olumsuz olarak etkilemez.
Abdurrezzak, Ata yoluyla gelen bu rivayetin akabinde İbn
Cüreyc'den şöyle dediğini nakletmektedir: Ayrıca bana İbn Abbas'tan şöyle
dediği ulaşmıştır: "Böyle bir kadından ayrılmak, senin için daha
hayırlıdır."
İddet esnasında açıktan açığa evlenme teklifinde bulunan, ama
ancak iddetin bitiminden sonra nikah akdini yapan kimsenin durumu hakkında farklı
görüşler vardır. Malik: Onunla gerdeğe ister girmiş olsun, ister girmemiş
olsun, ondan ayrılır derken, Şafii: Sözü geçen, açık ifade kullanmanın
yasaklanmasını çiğnemiş olsa dahi cihet farklılığı dolayısıyla akid sahihtir,
demiştir.
el-Mühelleb dedi ki: İddet sırasında açıktan evlenme teklifinde
bulunmanın men edilmesinin illeti, bunun iddet esnasında onunla bir arada
olmaya götürebilen bir yololuşundan dolayıdır. Oysa kadının iddeti beklemesinin
sebebi, ölenin ya da onu boşayanın cihetinden rahminde bir gebeliğinin bulunup
bulunmadığının anlaşılmasıdır.
Ancak el-Mühelleb'e şöyle karşılık verilmiştir: Böyle bir illet,
akdin yasaklanmasına elverişli bir illettir, ama yalnızca açık evlenme
teklifinde bulunmanın yasaklanışına elverişli bir illet olamaz. Ancak açıkifade
kullanmanın akde götüren bir yololduğunun, akdin de birbirleriyle beraber
olmalarına götüren bir yolun olmasının söylenmesi hali müstesn':I.ır.
İddet esnasında akid yapılsa ve koca da o kadın ile gerdeğe
girse, birbirlerinden ayrılacaklarına hüküm verileceği hususunda fukahanın
ittifakı vardır. Malik, Leys ve Evzaı bundan sonra bir daha o kadını
nikahlaması helal olmaz derken; diğerleri, hayır iddeti bittikten sonra dilerse
onunla evlenebilir, demişlerdir.