EK SAYFA – 1786-2
باب: كثرة
النساء
4. ÇOK KADIN (İLE EVLENMEK)
حدثنا
أبراهيم بن
موسى: أخبرنا
هشام بن يوسف: أن
ابن جريج
أخبرهم قال
أخبرني عطاء
قال:
حضرنا
مع ابن عباس
جنازة ميمونة
بسرف، فقال: ابن
عباس: هذه
زوجة النبي صلى
الله عليه
وسلم، فاذا
رفعتم نعشها
فلا تزعزعوها
ولا تزلزلوها
وارفقوا،
فإنه كان عند
النبي صلى
الله عليه
وسلم تسع، كان
يقسم لثمان ولا
يقسم لواحدة
[-5067-] Ata'dan, dedi ki: "İbn Abbas ile birlikte
Serif denilen yerde Meymune'nin cenazesinde bulunduk. İbn Abbas dedi ki:
Bu Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in zevcesidir. Naaşını
kaldırdığınız vakit onu sarsmayınız ve sanamayınız. Orta bir gidişle gidiniz.
Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanında dokuz hanım vardı. O sekizine gün
ayırır, birisine ayırmaıdı."
حدثنا مسدد:
حدثنا يزيد بن
زريع: حدثنا
سعيد، عن
قتادة، عن أنس
بن مالك رضي
الله عنه:
أن
النبي صلى
الله عليه
وسلم كان يطوف
على نسائه في
كل ليلة، وله
تسع نسوة.
وقال لي
خليفة: حدثنا
يزيد بن زريع:
حدثنا سعيد،
عن قتادة: أن
أنسا حدثهم،
عن النبي صلى
الله عليه وسلم.
[-5068-] Enes r.a.'dan rivayete göre, ."Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir tek gecede bütün hanımlarını dolaşırdı. O
sırada dokuz hanımı vardı."
حدثنا علي بن
الحكم
الانصاري:
حدثنا
أبوعوانة، عن
رقبة، عن طلحة
اليامي، عن
سعيد بن جبير قال:
قال
لي ابن عباس:
هل تزوجت ؟
قلت: لا، قال:
فتزوج، فأن
خير هذه الأمة
أكثرها نساء.
[-5069-] Said İbn Cübeyr'den, dedi ki:
"İbn Abbas bana: Evlendin mi, diye sordu. Ben: Hayır dedim.
O, evlen. Şüphesiz bu ümmetin en hayırlıları hanımları en çok olanlarıdır,
dedi."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Kadınların çokluğu", yani aralarında adaleti
sağlayabilecek kimseler için çok kadınla evlenmek.
"Serif", Mekke'nin dışında bilinen bir yerdir.
"Orta yollu gidiniz" sözleriyle mutedil ve orta yollu
yürüyüşü kastettiğine işaret edilmektedir. Bundan anlaşıldığına göre, ölümünden
sonra mu'minin saygınlığı, hayatında olduğu gibi devam etmektedir. Bu hususta:
"mu'minin ölü iken kemiğinin kırılması, hayatta iken kırılması
gibidir" hadisi de delildir. Bu hadisi Ebu Davud, İbn Mace rivayet etmiş,
İbn Hibban da sahih olduğunu belirtmiştir.
"Nebi sallaııilhu aleyhi ve sellem'in yanında", yani
vefatı esnasında "dokuz hanımı vardı." Bunlar ise Sevde, Aişe, Hafsa,
Ümmü Seleme, Zeyneb bint Cahş, Üm mü Habibe, Cuveyriye, Safiye ve MeymCıne idiler.
Aynı zamanda bu onlarla evlenme sıralamasıdır. -Allah onlardan razı olsun.-
Vefat ettiğinde bunlar nikahı altında idiler. Reyhane'nin zevce mi yoksa cariye
mi olduğu, ondan önce mi sonra mı öldüğü hususunda ihtilaf edilmiştir.
"Sekiz tanesine gün ayırırdı, bir tanesine ayırmazdı."
İbn Abbas'ın kendisine gün ayırmadığı hanımdan kastettiği kişi Tahavi'nin
belirttiği gibi Sevde'dir. Çünkü Aişe radıyaııilhu anhil'ın rivayet ettiği:
"Sevde, gününü Aişe'ye bağışlamıştı. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem de
Aişe'ye hem kendi gününü, hem de Sevde'nin gününü ayırıyordu." hadisi bunu
ifade etmektedir.
İlim adamları ittifakla şunu belirtmişlerdir: Aynı zamanda
nikahı altında dörtten fazla kadın bulunması, Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'in özelliklerindendir. Ancak bu fazlalığın sınırı olup olmadığı
hususunda görüş ayrılıkları vardır.
"Çünkü bu ümmetin en hayırlısı hanımları en çok
olandır." Burada "bu ümmet" kaydının getirilmesi Süleyman
aleyhisselilm gibilerinin kapsam dışında kalması içindir. Çünkü onun hanımlarının
sayısı daha çoktu. Babası Davud da böyle idi.
Taberanl'de Eyyub'un, Said İbn Cübeyr, onun da İbn Abbas yoluyla
şu rivayet: kaydedilmiştir: "Evleniniz. Çünkü bizim en hayırlımız
hanımlarının sayısı en çok olan idi."
Bir diğer görüşe göre anlam şöyledir: Muhammed ümmetinin en
hayırlısı diğer faziletlerde kendisi ile eşit olanlar arasından başkalarına
göre hanımlarının sayısı daha çok olanlardır. Görüldüğü kadarıyla İbn Abbas'ın
hayırlıdan kastı Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem, ümmetten kastı da ashab-ı
kiramın en özel kimseleridir. O, bununla şuna işaret etmiş gibidir: Evlenmeyi
terk etmek, evlenmemek tercih edilmeyen bir şeydir. Çünkü eğer tercih edilen
bir şeyolsaydı, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem başka türlüsünü tercih
etmezdi. O, insanlar arasında Allah'tan en çok korkan, Allah'ı en çok bilip
tanıyan bir kimse olduğu halde erkeklerin bilemeyecekleri hükümleri tebliğ
maslahatı dolayısıyla çokça evlenmişti.
Ayrıca olağanüstü haliyle mucize göstermek için bu yolu
seçmişti. Çünkü çoğunlukla karnını doyuracak kadar temel gıdalarını
bulamıyordu. Bulsa bile çoğunluğunu başkasına verir, kendisi çokça oruç tutar
ve visal orucunu devam ettirirdi. Bununla birlikte tek bir gecede bütün
hanımlarını dolaşırdı. Böyle bir şeye ise ancak bedenı güç ile birlikte takat
bulunabilir. Beden gücü de az önce bu başlığın ilk hadislerinde geçtiği gibi
güçlendirici yiyecek, içecek gibi şeylerin alınması suretiyle bedeni ayakta
tutacak araçlara bağlıdır. Bunlar ise Nebi tarafından çok az bulunabilirdi ya
da hiç bulunmuyordu.
İlim adamlarının Nebi efendimizin çokça hanzmla evlenmesine dair
serdettikleri hikmet/erden sonuç olarak on tane hikmet ortaya çıkmaktadır.
Bunların bir kısmına az önce işaret edilmiştir:
1- Onun gizli hallerine tanık olanların sayısının çoğalması
suretiyle müşriklerin hakkındaki sihirbaz olduğu ya da benzeri zanlarının
sözkonusu olmadığının ortaya çıkması.
2- Arap kabilelerinin onunla sıhrı akrabalık kurmak suretiyle
şereflenmeleri.
3- Bundan dolayı onların kalplerinin daha çok telif edilip,
ısındmlması.
4- Mükellefiyetierinin artması. Çünkü kadınların ona sevdirilmiş
olmasının, tebliğ üzerinde çokça durmaktan onu alıkoymaması gerekirdi.
5- Hanımları cihetiyle akrabalarının çoğalması ve böylelikle
kendisiyle savaşanlara karşı yardımcılarının artması.
6- Erkeklerin görme imkanına sahip olmadıkları şer'ı hükümlerin
(ümmetin diğer fertlerine) aktarılabilmesi. Çünkü zevce ile birlikte meydana
gelen hallerin büyük çoğunluğunun gizli, saklı olması gerekir.
7 - Onun iç ahlakının güzelliklerinin görülmesi. O, Ümmü Habibe
ile evlendiğinde babası o sırada Nebi efendimize düşmanlık yapmakla meşguldü.
Safiye ile de babası, amcası ve kocasının öldürülmesinden sonra evlendi. Eğer
yaratılmışlar arasında ahlakı en mükemmel kişi olmasaydı, hanımlarının ondan
nefret etmesi gerekirdi. Aksine sonunda o bütün yakınlarından daha çok onlar
tarafından sevilenbir kişi oldu.
8- Az önce açıklandığı üzere az yiyip içmekle, çokça oruç tutup
visal yapmakla birlikte, çokça ciına'da bulunmak suretiyle bir olağanüstü
halinin gösterilmesi.
Oysa nikahın yükümlülüklerini yerine getiremeyecek olanlara oruç
tutmalarını emir buyurmuştur. Ayrıca çokça oruç tutmanın, kişinin şehvetini
aza1tacağına da işaret etmiştir. Böylelikle onun hakkında bu hususta
bilinegelen adet, olağanüstü bir halde onda ortaya çıkmıştır.
9, 10- Daha önce Şifa sahibinden (Kadı İyad'dan) nakledildiği
üzere, hanımlarının iffetlerini korumak ve onların haklarını eksiksiz yerine
getirmek.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Hadisten evlenmenin teşvik edildiği, ruhbanlığın da terk
edilmesinin istendiği anlaşılmaktadır.
باب: من هاجر
أوعمل خيرا
لتزويج امرأة
فله ما نوى
5. BİR KADINLA EVLENMEK İÇİN HİCRET EDEN YAHUT HAYıR BİR AMEL
İŞLEYEN KİMSE İÇİN NİYET ETTİĞİ ŞEY NE İSE O VARDIR
حدثنا يحيى
بن قزعة:
حدثنا مالك،
عن يحيى بن سعيد،
عن محمد بن
إبراهيم بن
الحارث، عن
علقمة بن
وقاص، عن عمر
بن الخطاب رضي
الله عنه قال:
قال
النبي صلى
الله عليه
وسلم: (العمل
بالنية،
وأنما لامرئ
ما نوى، فمن
كانت هجرته
إلى الله
ورسوله،
فهجرته إلى
الله ورسوله
صلى الله عليه
وسلم، ومن
كانت هجرته
إلى الدنيا
يصيبها،
أوامرأة
ينكحها،
فهجرته إلى ما
هاجر اليه).
[-5070-] Ömer İbn el-Hattab r.a.'dan dedi ki: "Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
Amel niyet iledir. Kişi için niyet ettiği neyse ancak o vardır.
Kimin hicreti Allah ve Rasulü için ise, onun hicreti Allah ve Rasulü içindir.
Kimin de hicreti elde edeceği bir dünyalık yahut nikahlayacağı bir kadın için
olursa, onun da hicreti neye hicret etmişse onun içindir."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Bir kadın ile evlenmek için hicret eden yahut hayır bir
amelde bulunan kimseye, niyet ettiği şey vardır." Muhaciru Ümmi Kays diye
bilinen kimse ile ilgili kıssayı Taberanı senedi ile birlikte zikretmiş bulunmaktadır.
Buhari'nin başlıktaki "yahut hayır bir amel işlerse" sözünün
kapsamına Ümmü Süleym'in Müslüman oluncaya kadar Ebu Talha ile evlenmeyi kabul
etmemesi de girer. Bu da Nesai'nin sahih bir sened ile rivayet ettiği bir
hadiste zikredilmiştir. Enes dedi ki:
"Ebu Talha, Ümmü Süleym'e evlilik teklifinde bulundu. O:
Allah'a yemin ederim ki ey Ebu Talha, senin gibi birisi geri çevrilmez. Fakat
sen kafir bir adamsın, ben de Müslüman bir kadınım. Benim seninle evlenmem bana
helal değildir. Eğer Müslüman olursan mehrim o olsun dedi. Bunun üzerine Ebu
Talha Müslüman oldu ve Müslümanlığı Ümmü Süleym'in mehri oldu."
Bunun bu kapsama girmesi de şu cihetledir:
Ümmü Süleym, Ebu Talha ile evlenmek istemekle birlikte onun
kafir olması buna engelolmuştu. O da mehirsiz evlenmeyi kabul ederek bu
maksadına ulaştı ve böylelikle her iki hayn da elde etmiş oldu.
باب: تزويج
المعسر الذي
معه القران
والإسلام.
6. BERABERİNDE (EZBERİNDE) KUR'AN BULUNUP MÜSLÜMAN OLMAKLA
BİRLİKTE ELİ DAR KİMSENİN EVLENDİRİLMESİ.
فيه سهل بن
سعد، عن النبي
صلى الله عليه
وسلم.
Bu hususta Sehl İbn Sad'ın Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den
diye rivayet ettiği hadis vardır.
حدثنا محمد
بن المثنى:
حدثنا يحيى:
حدثنا إسماعيل
قال: حدثني
قيس، عن ابن
مسعود رضي
الله عنه قال:
كنا
نغزو مع النبي
صلى الله عليه
وسلم ليس لنا
نساء، فقلنا
يارسول الله،
ألا نستخصي؟
فنهانا عن ذلك.
[-5071-] İbn Mes'ud r.a.'dan, dedi ki: "Bizler
hanımlanmız (bizimle beraber) olmadığı halde Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem
ile birlikte gazaya çıkardık. Ey Allah'ın Rasulü! Hayalarımızı burmayalım mı,
diye sorduk. O bize bunu nehyetti. "
باب: قول
الرجل لأخيه:
انظر أي زوجتي
شئت حتى أنزل
لك عنها
7. ADAMıN KARDEŞİNE: ''BAK, ZEVCELERİMDEN HANGİSİNİ İSTİYORSAN
ONU SENİN İÇİN BOŞAYAYIM'' DEMESİ.
رواه عبد
الرحمن بن عوف.
Bunu Abdurrahman bin Avf rivayet etmiştir.
حدثنا محمد
بن كثير، عن
سفيان، عن
حميد الطويل
قال: سمعت أنس
بن مالك قال:
قدم
عبد الرحمن بن
عوف، فآخى
النبي صلى
الله عليه
وسلم بينه
وبين سعد بن
الربيع
الأنصاري، وعند
الأنصاري
أمرأتان،
فعرض عليه أن
يناصفه أهله
وماله، فقال:
بارك الله في
أهلك ومالك،
دلوني على
السوق، فأتى
السوق فربح
شيئا من أقط
وشيئا من سمن،
فرآه النبي
صلى الله عليه
وسلم بعد أيام
وعليه وضر من
صفرة، فقال:
(مهيم يا عبد
الرحمن) فقال:
تزوجت
أنصارية، قال:
(فما سقت
اليها)، قال
وزن نواة من
ذهب، قال:
(أولم ولو
بشاة).
[-5072-] Enes İbn Malik'ten, dedi ki: "Abdurrahman
İbn Avf (Mekke'den Medine'ye) geldi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem onu
ensardan Said İbn Rabi' ile kardeş yaptı. Ensardan olan {Sa'd)'ın yanında iki
hanım vardı. Ona hanımlarını ve malını yarı yarıya bölüşmeyi teklif etti.
Abdurrahman: Allah hanımlarını da, malını da sana mübarek kılsın.
Bana pazarın yolunu gösteriniz, dedi. Pazara gitti. Bir miktar keş, bir miktar
da yağ kar etti.
Birkaç gün sonra Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem onu üzerinde
evlenenlerin kullandığı sarı bir koku sürünmüş olarak gördü. Ne oluyor ey
Abdurrahman, diye sordu. O: Ensardan bir hanım ile evlendim, dedi.
Nebi: Mehir olarak ne verdin, diye sordu. O: Bir hurma çekirdeği
ağırlığında altın, dedi.
Allah Rasulü: Bir koyunla dahi olsa düğün yemeği ver, diye
buyurdu."
Fethu’l-Bari Açıklaması:
"Kişinin kardeşine: Bak, zevcelerimden hangisini
beğeniyorsan onu senin için boşayayım demesi."
Hadisten çıkan sonuçlar
1- Ashab-ı Kiram'ın canlarıyla, aileleriyle, kardeşlerini
kendilerine tercih ettikleri.
2- Erkeğin bir kadınla evlenmek istediği takdirde ona bakması
caizdir.
3- Hanımını boşaması hususunda başkasıyla sözleşmek caizdir.
4- Buna karşılık bu tür yapılan fedakarlıklara razı olmayıp, bundan
iffetlice kaçınmak daha güzeldir.
5- Ticaret ya da sanat icra etmek suretiyle bizzat kazanmak
yolunu tercih etmek, daha güzeldir.
6- Vekil ve benzeri kimselerin bulunması ve kişiye ihtiyaç
bırakmaması ile birlikte yaşça büyük kimseler bizzat ticaretle uğraşabilirler.