SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’T-TEFSİR

<< 1762 >>

EK SAYFA – 1762-2

NASR SURESİ

1. BAB

 

حدثنا الحسن بن الربيع: حدثنا أبو الأحوص، عن الأعمش، عن أبي الضحى، عن مسروق، عن عائشة رضي الله عنها قالت: ما صلى النبي صلى الله عليه وسلم صلاة بعد أن نزلت عليه: {إذا جاء نصر الله والفتح}. إلا يقول فيها: (سبحانك ربنا وبحمدك، اللهم اغفر لي).

 

[-4967-] Aişe r.anha'nın şöyle söylediği rivayet edilmiştir:

 

Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ...........iza cae nasrullahi ve'l-feth suresi indikten sonra kıldığı bütün namazıarda ............subhaneke Rabbena vebihamdike Allahumme'ğfir II duasını okurdu.

 

 

2. BAB

 

حدثنا عثمان بن أبي شيبة: حدثنا جرير، عن منصور، عن أبي الضحى، عن مسروق، عن عائشة رضي الله عنها قالت:

 كان رسول الله صلى الله عليه وسلم يكثر أن يقول في ركوعه وسجوده: (سبحانك اللهم ربنا وبحمدك، اللهم اغفر لي). يتأول القرآن.

 

[-4968-] Aişe r.anha'nın şöyle söylediği rivayet edilmiştir:

 

Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem rükul ve secdelerinde ...........subhaneke Rabbena vebihamdike Allahummelğfir II duasını çok okurdu. Böylece Kurlanlı yorumladı.

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

Nesaı, İbn Abbas'tan bu surenin en son inen sure olduğuna dair bir görüş nakletmiştir. Daha önce de Tevbe Suresiinin tefsirinde bu surenin en son inen sure olduğu ifade edilmişti. Bu iki görüş şu şekilde uzlaştırılır: Nasr suresi tam olarak inen en son suredir. Tevbe Suresi ise böyle değildir. Bu surenin ne bakımdan en son inen sure olduğu daha önce anlatılmıştı. Nasr Suresi'nin Hz. Nebi'in Veda Haccı esansında Kurban Bayramı'nda Minaıda bulunduğu bir sırada nazil olduğu söylenmiştir. Allah Reslilü Sallallahu Aleyhi ve Sellem bundan sonra 81 gün yaşamıştır. Bu izah, Hz. Nebi'in vefat tarihi konusundaki farklı rivayetıere binaen biraz önce anlatılanlara aykırı düşmez.

 

İmam Buharı burada Hz. Nebi'in tesbih, tahmid, istiğfar vs. dualara rüku' ve secdelerinde düzenli olarak devam ettiği konusunda Hz. Aişe'den nakledilen hadisi verdi. Bu hadisi iki senet ile zikretti. Bunlardan ilki, Hz. Nebi'in bu sure indikten sonra bu dualara düzenli olarak devam ettiğini açıkça göstermektedir. İkincisinde ise Kur'an'ı yorumladığı ifade edilmektedir. Bunun açıklaması "Sıfatu's-salat" bölümünde geçmişti. Hz. Nebi'in Kur'an'ı açıklaması şu anlama gelir: Hz. Nebi kendisine emredilen tesbih, tahmid ve istiğfarı en değerli vakitlerde, en değerli hallerde yapıyordu. İbn Merdliye başka bir senet ile Mesrlik kanalıyla Hz. Aişe'den bu rivayeti nakletmiştir. Söz konusu rivayetin sonunda şöyle bir ziyade vardır: Ümmetimde bir alamet vardı. Allah Teala, onu gördüğüm zaman ;:)1  )tj i p.:•b ........subhanallahi ve bihamdihı ve esteğfirullahe ve ett1bu ileyh duasını çokça yapmamı emretti.

 

Allah'ın yardımının, fethin; Mekke'nin Fethi'nin geldiğini ve insanların grup grup Allah'ın dinine girdiklerini gördüm."

 

İbn Kayyim "el-Hedy" adlı eserinde şöyle demiştir: Öyle anlaşılıyor ki, Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem bunu ayette geçen .............ve's-teğfirhu ifadesinden Çıkarmıştır. Çünkü Allah Teala bağışlanma talebini işlerin en sonunda zikretmiştir. Bundan dolayı Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem namazda selam verir vermez üç defa "..............estağfirullah" derdi. Tuvaletten çıkınca da "d;ıyll./gufranek" diye dua ederdi. Haccın menasiki tamamlanınca da estağfirullah demek bağışlanma talep etmek emredilmiştir: .........Sonra, insanların sel gibi aletığı yerden siz de akın edin ve Allah'tan af dileyin! (Bakara 199) Kanaatime göre bu çıkarım surenin sonunda bulunan ......innehu kane tewaba ifadesinden de yapılabilir. Nitekim Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem abdestini tamamlayınca şöyle dua ederdi: ".........Allahumme ic'alnı mine't-tewabın (Ey Allah'ım! Beni tevbe edenlerden kı!!)"

 

باب: قوله: {ورأيت الناس يدخلون في دين الله أفواجا} /2/.

3. "VE İNSANLARıN KAFİLE KAFİLE ALLAH'IN DİNİNE GİRDİKLERİNİ GÖRDÜGÜN ZAMAN"(Nasr 2) AYETİNİN TEFSİRİ

 

حدثنا عبد الله بن أبي شيبة: حدثنا عبد الرحمن، عن سفيان، عن حبيب بن أبي ثابت، عن سعيد بن جبير، عن ابن عباس:

 أن عمر رضي الله عنه سألهم عن قوله تعالى: {إذا جاء نصر الله والفتح}. قالوا: فتح المدائن والقصور، قال: ما تقول يا ابن عباس؟ قال: أجل، أو مثل ضرب لمحمد صلى الله عليه وسلم، نعيت له نفسه.

 

[-4969-] İbn Abbas r.a.'dan rivayet edildiğine göre,

 

Ömer radiyallahu anh ashab'a .........iza cae nasrullahi ve'l-feth ayetinin anlamını sordu. Onlar da "Burada şehirlerin ve sarayların fethi kastedilmiştir" diye cevap verdiler. Hz. Ömer, İbn Abbas'a; "Ey İbn Abbas! Sen ne dersin?" diye sormuş, o da şöyle cevap vermiştir:

 

"Bu, Muhammed'in Sallallahu Aleyhi ve Sellem ecelini haber vermektedir veya bu, Muhammed'in Sallallahu Aleyhi ve Sellem ölümünü kendisine bildirmek için verilmiş bir örnektir."

 

باب: قوله: {فسبح بحمد ربك واستغفره إنه كان توابا} /3/.

4. "RABBİNE HAMD İLE TESBİH ET VE O'NDAN AF DİLE. ÇÜNKÜ O TÖVBELERİ ÇOK KABUL EDER," (Nasr 3) AYETİNİN TEFSİRİ

 

تواب على العباد، والتواب من الناس التائب من الذنب.

Ayetteki تواب tevvab "kullarının tevbelerini çok kabul eden" anlamına gelir.

Bu kelime insanlar için kullanılınca günahlarından, tövbe edeni ifade eder.

 

حدثنا موسى بن إسماعيل: حدثنا أبو عوانة، عن أبي بشر، عن سعيد بن جبير، عن ابن عباس قال:

 كان عمر يدخلني مع أشياخ بدر، فكأن بعضهم وجد في نفسه، فقال: لم تدخل هذا معنا ولنا أبناء مثله؟ فقال عمر: إنه من حيث علمتم، فدعاه ذات يوم فأدخله معهم، فما رئيت أنه دعاني يومئذ إلا ليريهم، قال: ما تقولون في قول الله تعالى: {إذا جاء نصر الله والفتح}. فقال بعضهم: أمرنا نحمد الله ونستغفره إذا نصرنا وفتح علينا، وسكت بعضهم فلم يقل شيئا، فقال لي: أكذاك تقول يا ابن عباس؟ فقلت: لا، قال: فما تقول؟ قلت: هو أجل رسول الله صلى الله عليه وسلم أعلمه له، قال: {فإذا جاء نصر الله والفتح}. وذلك علامة أجلك. {فسبح بحمد ربك واستغفره إنه كان توابا}. فقال عمر: ما أعلم منها إلا ما تقول.

 

[-4970-] İbn Abbas r.a.'dan şöyle dediği rivayet edilmiştir:

 

Hz. Ömer beni, Bedir Savaşı'na katılan ve yaşlanmış olan insanların meclisine alırdı. İçlerinden biri bundan dolayı rahatsız olmuş olacak ki;

 

"Bunu neden bizim yanımıza getiriyorsun? Bizim onun gibi çocuklarımız var!" demişti.

 

Bunun üzerine Hz. Ömer ise "O, sizin bildiğiniz kimsedir," demişti. Bir gün onu davet edip yine onların meclisine aldı.

 

[Olayın bundan sonraki kısmını İbn Abbas şöyle anlatmıştır:] O gün beni onlara göstermek için çağırdığını anladım. Hz. Ömer onlara; "Allah Teala'nın ..........iza cae nasrullahi ve'l-feth' suresinin anlamını sordu. Bazıları 'T3u surede yardıma mazhar olup fetih bize nasip olunca Allah'a hamd etmemiz ve ondan bağışlanma dilememiz bize emrediidi," dedi. Bazıları ise sustu ve hiçbir şey söylemedi. Sonra Hz. Ömer bana; "Ey İbn Abbas! Sen de mi böyle düşünüyorsun?" diye sordu. Ben de "Hayır," dedim. Hz. Ömer: "Peki sen ne düşünüyorsun?" diye sorunca şöyle cevap verdim: Burada Hz. Nebi'in vefatı anlatılmıştır. Allah Teala bunu Nebiine bildirmiştir. Şöyle ki; "Allah'ın yardım ve zaferi" -ki bu senin vefatının alametidir- "Rabbine hamd ile tesbih et ve O'ndan af dile. Çünkü O tevvabdır, tövbeleri çok kabul eder," buyurmuştur.

 

Hz. Ömer de "Ben de bu surenin anlamını sadece söylediğin gibi biliyorum," demiştir.

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

Hz. Ömer, insanları dinlemek için oturduğu zaman adeti gereği geçmişteki derecelerine göre insanların yanına gelmesini sağladı. Bazen de Medıneli olmayanları eksiklerini telafi eden bir meziyetlerinden dolayı onlarla birlikte dinlerdi.

 

Bu rivayette, İbn Abbas'ın fazileti ile Hz. Nebi'in ona te'vlli öğretmesi ve onu dinde fakıh kılması için yaptığı duanın Allah tarafından kabul edildiği açıkça görülmektedir. Nitekim bu, "Kitabu'l-ilm"de geçmişti. Bu örnekte olduğu gibi övünme ve hava atma için değil de Allah'ın kendisine verdiği nimeti göstermek, kendi değerini bilmeyenlere değerini öğretip onların buna göre muamele etmesini sağlamak ve daha başka iyi gayeler için kişi kendisinden bahsedebilir.