SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’T-TEFSİR

<< 1760 >>

EK SAYFA – 1760-5

ADİYA,   KARİA,  TEKASUR VE ASR SURELERİ

ADİYAT SURESİ:

 

وقال مجاهد: الكنود: الكفور. يقال: {فأثرن به نقعا} /4/: رفعن به غبارا. {لحب الخير} من أجل حب الخير {لشديد} /8/: لبخيل، ويقال للبخيل شديد. {حصل} /10/: ميز.

Mücahid şöyle demiştir: كنود Kenud (Adiyat 6) "nankör" anlamına gelir. فأثرن به نقعا  Feesarne bihi nek'a (Adiyat 4) "Ve tozu dumana katanlara" şeklinde açıklanmıştır. لحب الخير  Lihubbi'l-hayr"(Adiyat 8) "mal sevgisi yüzünden" anlamına gelir لشديد  Leşedid ' cimridir" demektir. Zira cimri birine شديد şedid denir. حصل Hussile (Adiyat 10) "ayrıldı" anlamına gelir.

 

AÇiKLAMA : Adiyat/koşanlar kelimesinden maksat atlardır. Bu kelime ile develerin kastedildiği de söylenmiştir.

 

Taberani, Ebu Ümame kanalıyla şu hadisi nakletmiştir: "KenCıd, tek başına yiyen, yardımını esergeyen ve kölesini döven kimsedir."

 

فأثرن به نقعا feesarne bihi nek'a (Adiyat 4) "Ve tozu dumana katanlara" şeklinde açıklanmıştır. 'Bu yorum Ebu Ubeyde'ye aittir. O bu konuda şöyle demiştir: Sabah vakti hücuma kalkan atlar, ortalığı toz dumana katar.

 

İbn Merdııye bu rivayetten daha sahih bir senet ile İbn Abbas'ın şöyle söylediğini nakletmiştir: Bir adam bana "Adiyat"ın ne anlama geldiğini sordu. Ben de ona "Atlar" anlamına geldiğini söyledim. Sonra adam Hz. Ali'ye gidip aynı soruyu sormuş ve benim cevabımı da ona iletmiş. Bunun üzerine Hz. Ali beni yanına çağırıp "Adiyat, Arafat'tan Müzdelife'ye giden develer anlamına gelir," dedi.

 

Said İbn Mansıır, Harise İbn Midrab kanalıyla Hz. Ali'nin "Adiyattan maksat, develerdir," İbn Abbas'ın da "Adiyattan maksat atlardır," dediğini nakletmiştir. İkrime'nin onlardan naklettiği rivayette de şöyle geçmektedir: "Adiyat, hac döneminde develer, cihadda atlar anlamına gelir."

 

Sahih bir senetle Abdullah İbn Mes'ııd'un şöyle söylediği nakledilmiştir:

 

"Adiyat develer demektir." Yine sahih bir senetle İbn Abbas'ın şöyle söylediği nakledilmiştir: "Soluk soluğa koşmak sadece köpeklere ve atlara muhsustur."

 

 

KARİA SURESİ:

 

{كالفراش المبثوث} /4/: كغوغاء الجراد، يركب بعضه بعضا، كذلك الناس يجول بعضهم في بعض. {كالعهن} /8/: كألوان العهن، وقرأ عبد الله: كالصوف.

كالفراش المبثوث  Ke'l-feraşi'l-mebsus (Karia 4) "Birbiri üzerine binen çekirge sürüsü gibi" anlamına gelir. O gün insanlar, çekirge sürüsü gibi birbirlerinin istikametinde dolaş ır dururlar. ......Ke'l-ihn (Kaıria 5) "yünün renkleri gibi" anlamına gelir. Abdullah İbn Mes'ud bu kelimeyi كالصوف ke's-suf şeklinde okumuştur.

 

AÇiKLAMA : Kıyamet günündeki insanların kelebeklere benzetilmesi birçok güel münasebetle olmuştur. Bunları şu şekilde sıralamak mümkündür: Şaşkın şaşkın dolaşmak, yayılmak, çok olmak, zayıflık, basitlik, geri dönüşü olmayan yola girmek, seslenene yönelmek, acele etmek, birbirinin üzerine çıkmak ve ateşe doğru uçuşmak.

 

 

TEKASUR SURESİ:

 

وقال ابن عباس: {التكاثر} /1/: من الأموال والأولاد.

İbn Abbas şöyle' demiştir: التكاثر Tekasur (Tekasur 1) "mal ve evlat çokluğu"nu ifade eder.

 

 

ASR SURESİ:

 

وقال يحيى: العصر: الدهر، أقسم به.

Yahya şöyle demiştir: العصر  Asr "zaman" demektir. Allah Teala ona yemin etmiştir.

 

AÇIKLAMA : Bu surenin tefsiri hakkında sahih merfCı bir hadis görmedim. Ancak bazı müfessirler bu sure hakkında İbn Ömer'den nakledilen "İkindi namazını kaçıran kimse ... " hadisini nakletmişlerdir. Bu hadisin açıklaması Kitabu mevakiti'ssalat'ta yapılmlştı.