SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’T-TEFSİR

<< 1751 >>

TAHRİM SURESİ

باب: {يا أيها النبي لم تحرم ما أحل الله لك تبتغي مرضاة أزواجك والله غفور رحيم} /1/.

1. "EY NEBİ! EŞLERİNİN RIZASINI GÖZETEREK, ALLAH'IN SANA HELAL KILDIĞI ŞEYİ NİÇİN KENDİNE HARAM EDİYORSUN? ALLAH, ÇOK BAĞIŞLAYAN, ÇOK ESİRGEYENDİR,"(Tahrim 1) AYETİNİN TEFSİRİ

 

حدثنا معاذ بن فضالة: حدثنا هشام، عن يحيى، عن ابن حكيم، هو يعلى بن حكيم الثقفي، عن سعيد بن جبير: أن ابن عباس رضي الله عنهما قال في الحرام:

 يكفر. وقال ابن عباس: {لقد كان لكم في رسول الله أسوة حسنة}.

 

[-4911-] İbn Abbas r.a.'dan rivayet edildiğine göre, o, "Bu bana haramdır" diyen kimsenin yemin keffareti ödemesi gerektiğini söylemiş ve Andolsun ki, Resulullah sizin için güzel bir örnektir (Ahzab 21) ayetini okumuştur.

 

Hadisin geçtiği diğer yer: 6625.

 

 

حدثنا إبراهيم بن موسى: أخبرنا هشام بن يوسف، عن ابن جريج، عن عطاء، عن عبيد بن عمير، عن عائشة رضي الله عنها قالت:

 كان رسول الله صلى الله عليه وسلم يشرب عسلا عند زينب بنت جحش، ويمكث عندها، فواطيت أنا وحفصة على: أيتنا دخل عليها فلتقل له: أكلت مغافير، إني أجد منك ريح مغافير، قال: (لا، ولكني كنت أشرب عسلا عند زينب بنت جحش، فلن أعود له، وقد حلفت، لا تخبري بذلك أحدا).

 

[-4912-] Aişe r.anha'nın şöyle dediği rivayet edilmiştir:

 

Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem Zeyneb binti Cahş'ın yanında bal şerbeti içerdi ve bir müddet onun yanında kalırdı. Hafsa ile Hz. Nebi hangimizin yanına girerse "Meğafir yemişsin, senden meğafir kokusu alıyorum," demek üzere anlaştım. Hz. Nebi [kendisine bu söz söylenince] şöyle dedi:

 

"Hayır, meğafir yemedim. Ancak Zeyneb binti Cahş'ın yanında bal şerbeti içmiştim. Bir daha asla içmem! Artık içmeyeceğime yemin ettim. Bunu hiç kimseye bildirme!"

 

Hadisin geçtiği diğer yerler: 5216, 5267, 5268, 5431, 5599, 5614, 5682, 6691, 6972.

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

Bir kimse eşine "Sen bana haramsın" derse, eşini boşamış olmaz, ancak yemin keffareti ödemesi gerekir. Bu konunun açıklaması Kitabu't-talak'ta yapılacaktır.(Hadis No: 5466)

 

İbn Abbas'tan nakledilen rivayet ile "Andalsun ki, Resulullah sizin için güzel bir örnektir, "(Ahzab 21) ayet i kastedilmiştir. Çünkü burada Tahrim Suresinin baş tarafının nüzul sebebine işaret vardır.

 

باب: {تبتغي مرضاة أزواجك} /1/.   {قد فرض لله لكم تحلة أيمانكم والله مولاكم وهو العليم الحكيم} /2/.

2. "EŞLERİNİN RIZASINI GÖZETEREK, ALLAH'IN SANA HELAL KILDIĞI ŞEYİ NİÇİN KENDİNE HARAM EDİYORSUN? ALLAH, ÇOK BAĞIŞLAYAN, ÇOK ESİRGEYENDİR. ALLAH, (GEREKTİĞİNDE) YEMİNLERİNİZİ BOZMANIZI SİZE MEŞRU KıLMıŞTıR. SİZİN YARDIMCINIZ ALLAH'TIR. O, BİLENDİR, HİKMET SAHİBİDİR,"(Tahrim 1-2) AYETİNİN TEFSİRİ

 

حدثنا عبد العزيز بن عبد الله: حدثنا سليمان بن بلال، عن يحيى، عن عبيد بن حنين: أنه سمع ابن عباس رضي الله عنهما يحدث أنه قال:

 مكثت سنة أريد أن أسأل عمر بن الخطاب عن آية، فما أستطيع أن أسأله هيبة له، حتى خرج حاجا فخرجت معه، فلما رجعت وكنا ببعض الطريق، عدل إلى الأراك لحاجة له، قال: فوقفت له حتى فرغ، ثم سرت معه فقلت: يا أمير المؤمنين، من اللتان تظاهرتا على النبي صلى الله عليه وسلم من أزواجه، فقال: تلك حفصة وعائشة، قال: فقلت: والله إن كنت لأريد أن أسألك عن هذا منذ سنة، فما أستطيع هيبة لك، قال: فلا تفعل، ما ظننت أن عندي من علم فاسألني، فإن كان لي علم خبرتك به، قال: ثم قال عمر: والله إن كنا في الجاهلية ما نعد للنساء أمرا، حتى أنزل الله فيهن ما أنزل وقسم لهن ما قسم، قال: فبينا أنا في أمر أتأمره إذ قالت امرأتي: لو صنعت كذا وكذا، قال: فقلت لها: ما لك ولما ها هنا، فيما تكلفك في أمر أريده؟ فقالت لي: عجبا لك يا ابن الخطاب، ما تريد أن تراجع أنت، وإن ابنتك لتراجع رسول الله صلى الله عليه وسلم حتى يظل يومه غضبان، فقام عمر، فأخذ رداءه مكانه حتى دخل على حفصة فقال لها: يا بنية إنك لتراجعين رسول الله صلى الله عليه وسلم حتى يظل يومه غضبان؟ فقالت حفصة: والله إنا لنراجعه، فقلت: تعلمين أني أحذرك عقوبة الله، وغضب رسوله صلى الله عليه وسلم، يا بنية لا تغرنك هذه التي أعجبها حسنها حب رسول الله صلى الله عليه وسلم إياها، يريد عائشة، قال: ثم خرجت حتى دخلت على أم سلمة لقرابتي منها فكلمتها، فقالت أم سلمة: عجبا لك يا ابن الخطاب، دخلت في كل شيء، حتى تبتغي أن تدخل بين رسول الله صلى الله عليه وسلم وأزواجه، فأخذتني والله أخذا كسرتني عن بعض ما كنت أجد، فخرجت من عندها. وكان لي صاحب من الأنصار إذا غبت أتاني بالخبر، وإذا غاب كنت أنا آتيه بالخبر، ونحن نتخوف ملكا من ملوك غسان، ذكر لنا أنه يريد أن يسير إلينا، فقد امتلأت صدورنا منه، فإذا صاحبي الأنصاري يدق الباب، فقال: افتح افتح، فقلت: جاء الغساني؟ فقال: بل أشد من ذلك، اعتزل رسول الله صلى الله عليه وسلم أزواجه، فقلت: رغم أنف حفصة وعائشة، فأخذت ثوبي فأخرج حتى جئت، فإذا رسول الله صلى الله عليه وسلم في مشربة له، يرقى عليها بعجلة، وغلام لرسول الله صلى الله عليه وسلم أسود على رأس الدرجة، فقلت له: قل هذا عمر بن الخطاب، فأذن لي، قال عمر: فقصصت على رسول الله صلى الله عليه وسلم هذا الحديث، فلما بلغت حديث أم سلمة تبسم رسول الله صلى الله عليه وسلم، وإنه لعلى حصير ما بينه وبينه شيء، وتحت رأسه وسادة من أدم حشوها ليف، وإن عند رجليه قرظا مصبوبا، وعند رأسه أهب معلقة، فرأيت أثر الحصير في جنبه فبكيت، فقال: (ما يبكيك). فقلت: يا رسول الله، إن كسرى وقيصر فيما هما فيه، وأنت رسول الله، فقال: (أما ترضى أن تكون لهم الدنيا ولنا الآخرة).

 

[-4913-] İbn Abbas'ın şöyle söylediği rivayet edilmiştir: Bir ayeti Hz. Ömer'e sorabilmek için bir yıl bekledim. Ondan korktuğum için bir türlü soramadım. Nihayet o, hac için yola Çıktı. Ben de onunla birlikte yola koyuldum. Hacdan dönerken yolun bir bölümünde Hz. Ömer ihtiyacını gidermek için misvak ağacına yöneldi.

 

İbn Abbas olayı anlatmaya şu şekilde devam etti:

 

Onu bekledim. Nihayet ihtiyacını giderdi, sonra onunla birlikte yürüdüm ve "Ey mu'minlerin emiri! Hz. Nebi'in hanımlarından hangi ikisi ona karşı birleşmişti?" diye sordum. O da "Hafsa ve Aişe" diye cevap verdi.

 

İbn Abbas olayı anlatmaya şu şekilde devam etti:

 

Ben: "Allah'a yemin ederim ki, muhakkak ki ben bir yıldan beri bu soruyu sana sormak istiyordum. Ama senden korktuğum için bir türlü soramadım," dedim. Bunun üzerine o şöyle dedi: "Asla böyle yapma! Benim bir şeyi bildiğimi düşünüyorsan bana soru sor! Şayet bir bilgim varsa sana söylerim."

 

İbn Abbas olayı anlatmaya şu şekilde devam etti:

 

Sonra Hz. Ömer şöyle dedi: Allah'a yemin ederim ki, biz Cahiliyye döneminde kadınları [kendilerine danışmaya layık] görmezdik. Nihayet Allah Teala onlar hakkındaki ayetleri indirdi ve onların paylarını verdi.

 

Hz. Ömer şöyle devam etti:

 

Ben bir konuda düşünürken birden eşim "Şöyle şöyle yapsan" dedi. Ona "Bu konu seni ne ilgilendirir. Neden benim yapmak istediğim bir konuyu kendine sıkıntı ediyorsun?" dedim. Bunun üzerine bana "HaYret sana ey Hattabın oğlu! Sen, sana karşı söz söylenmesini istemiyorsun. Halbuki kızın Hz. Nebi'e karşı söz söylüyor, hatta Allah Resulü'nün, gününü kızgın olarak geçirmesine neden oluyor," dedi.

 

Hz. Ömer hemen kalkıp ridasını üzerine aldı, Hz. Hafsa'nın yanına gidip "Ey kızım! Sen Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e karşı söz söylüyormuşsun, bu yüzden o gününü kızgın bir halde geçiriyormuş," dedi. Hz. Hafsa ise "Allah'a yemin ederim ki, biz Hz. Nebi'e karşı düşüncelerimizi söyleriz," dedi.

 

Hz. Ömer olayı anlatmaya şöyle devam etti:

 

Bunun üzerine ona; "Biliyorsun, seni Allah'ın vereceği cezadan ve Hz. Nebi'in öfkesinden sakındmrım. Ey kızım! Güzelliği kendisini etkisi altına alan arkadaşın, yani Hz. Nebi'in ona karşı beslediği sevgi seni yanıltmasını

 

Bu sözü ile Hz. Ömer, Hz. Aişe'yi kastediyordu. Hz. Ömer olayı anlatmaya devam etti:

Hafsa'nın yanından ayrıldım. Sonra akrabam olması hasebiyle Ümmü Seleme'nin yanına gittim ve onunla konuştum. Ümmü Seleme şöyle dedi: "Hayret sana ey Hattab'ın oğlu! Her şeye karıştın, şimdi de Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile eşlerinin arasına mı girmek istiyorsun 7"

 

Hz. Ömer olayı anlatmaya devam etti:

 

Bu sözler -Allah'a yemin ederim ki-beni derinden etkiledi ve taşıdığım öfkenin dağılmasına vesile oldu. Sonra onun yanından ayrıldım. Ensardan bir arkadaşım vardı.  Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in meclisinde bulunmadığım zaman o meclisten bana haber getirirdi. O olmadığı zaman da ben ona haber getirirdim. Üzerimize askeri' sefer düzenlemek istediği bize anlatılan Gassan krallarından birinden korkuyorduk. Kalbimizi onun korkusu kaplamıştı. İşte tam da bu sırada ensardan olan bu arkadaşım kapıyı çalıp "Aç! Aç!" dedi. Ben: "Gassanlı geldi," dedim. O ise "Bundan daha kötü bir gelişme oldu. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem eşlerinden ayrı bir yerde kalmaya başladı," dedi. "Hafsa ve Aişe'nin burnu yere sürtülsün!" dedim ve elbisem i giyip çıktım. Sonunda Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanına vardım. Bir de ne ile karşılaşayım, Allah Resulü merdivenle çıkılan odasına çekilmiş, onun esmer uşağı da basamakların başına oturmuş bir halde ... Uşağa "Allah Resulü'ne, Hattab'ın oğlu Ömer geldi, de" dedim. Bana yukarı çıkmam için izin verildi.

 

Hz. Ömer olayı anlatmaya şöyle devam etti:

 

Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e bu sözleri aktardım. Ümmü Seleme'nin söylediklerini aktarınca Allah Resulü tebessüm etti. O esnada hasmn üzerinde idi. Hasır ile arasında bir şey yoktu. Başının altında da lif ile doldurulmuş deriden yapılma bir yastık vardı. Ayakucunda dökülmüş karaz, başucunda ise asılı bir deri parçası vardı. Yan tarafına hasırın iz yaptığını gördüm ve ağladım. Bunun üzerine Allah Resulü bana "Neden ağlıyorsun?" diye sordu. Ben de "Ey Allah'ın elçisi! Kisra ve Kayser içinde bulundukları müreffeh yaşamı sürdürmekteler. Halbuki sen Allah'ın elçisisin ... " dedim. Bunun üzerine Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Dünyanın onlann, ahiretin de bizim olmasına razı olmaz mısın?"

 

باب: {وإذ أسر النبي إلى بعض أزواجه حديثا فلما نبأت به وأظهره الله عليه عرف بعضه وأعرض عن بعض فلما نبأها به قالت من أنبأك هذا قال نبأني العليم الخبير} /3/.

3. "NEBİ, EŞLERİNDEN BİRİNE GİZLİCE BİR SÖZ SÖYLEMİŞTi. FAKAT EŞİ O SÖZÜ BAŞKALARıNA HABER VERİP ALLAH DA BUNU NEBİ'E AÇiKLAYINCA, NEBİ BİR KıSMıNI BİLDİRMİŞ, BİR KISMINDAN DA VAZGEÇMİŞTi. NEBİ BUNU ONA HABER VERİNCE EŞİ: BUNU SANA KİM BİLDİRDİ? DEDi. NEBİ: BİLEN, HER ŞEYDEN HABERDAR OLAN ALLAH BANA HABER VERDİ, DEDi, "(Tahrim 3) AYETİNİN TEFSİRİ

 

فيه عائشة، عن النبي صلى الله عليه وسلم.

Bu başlık altında Hz. Aişe'nin Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den naklettiği bir hadis vardır.

 

حدثنا علي: حدثنا سفيان: حدثنا يحيى بن سعيد قال: سمعت عبيد بن حنين قال: سمعت ابن عباس رضي الله عنهما يقول:

 أردت أن أسأل عمر، فقلت: يا أمير المؤمنين، من المرأتان اللتان تظاهرتا على رسول الله صلى الله عليه وسلم؟ فما أتممت كلامي حتى قال: عائشة وحفصة.

 

[-4914-] İbn Abbas'tan rivayet edildiğine göre, o şöyle demiştir:

 

Hz. Ömer'e soru sormak istedim. Bu vesileyle ona "Ey mu'minlerin emiri! Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e karşı birleşen iki hanım kimdir?" diye sordum. Daha sözümü tamamlamadan o: "Onlar, Aişe ve Hafsaldır," diye cevap verdi.

 

باب: قوله: {إن تتوبا إلى الله فقد صغت قلوبكما} /4/.

4. "EĞER İKİNİZ DE ALLAH'A TEVBE EDERSENİZ (YERİNDE OLUR). ÇÜNKÜ KALPLERİNİZ SAPMIŞTI, "(Tahrim 4) AYETİNİN TEFSİRİ

 

صغوت وأصغيت: ملت. {لتصغى} /الأنعام: 113/: لتميل.       {وإن تظاهرا عليه فإن الله هو مولاه وجبريل وصالح المؤمنين والملائكة بعد ذلك ظهير} /4/: عون، تظاهرا: تعاونا.

صغوت وأصغيت: ملت  Sağavtu ve asğaytu "doldum" anlamına gelir. لتصغى Litesğa (En'Am 113) "meyletmesi için " demektir. {وإن تظاهرا عليه فإن الله هو مولاه وجبريل وصالح المؤمنين والملائكة بعد ذلك ظهير  ayetinde geçen ظهير zahir kelimesi "yardımcı" manasındadır. Nitekim تظاهرا tezaherune kelime ''birbirine yardım ederler" anlamına gelir.

 

وقال مجاهد: {قوا أنفسكم وأهليكم} /6/: أوصوا أنفسكم وأهليكم بتقوى الله وأدبوهم.

Mücahid قوا أنفسكم وأهليكم  ku enfusekum ve ehlikum ayetini şu şekilde açıklamıştır: "Kendinize ve ailenize Allah'a karşı takvalı olmayı tavsiye edin ve aile fertlerinizi terbiye edin"

 

حدثنا الحميدي: حدثنا سفيان: حدثنا يحيى بن سعيد قال: سمعت عبيد بن حنين يقول: سمعت ابن عباس يقول:

 أردت أن أسأل عمر عن المرأتين اللتين تظاهرتا على رسول الله صلى الله عليه وسلم، فمكثت سنة فلم أجد له موضعا، حتى خرجت معه حاجا، فلما كنا بظهران، ذهب عمر لحاجته فقال: أدركني بالوضوء، فأدركته بالإداوة، فجعلت أسكب عليه الماء، ورأيت موضعا، فقلت يا أمير المؤمنين: من المرأتان اللتان تظاهرتا؟

قال ابن عباس: فما أتممت كلامي حتى قال: عائشة وحفصة.

 

[-4915-] İbn Abbas'ın şöyle söylediği rivayet edilmiştir: Hz. Ömer'e Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e karşı birbirlerine arka çıkan iki kadının kim olduğunu sormak istiyordum. Bir yıl bekledim, ancak uygun bir fırsat bulamadım. Nihayet onunla birlikte hac yolculuğuna çıktım. Zahran mevkiine gelince Hz. Ömer ihtiyacını gidermeye gitti, bana da "Bana abdest suyu getir" dedi. Ona bir kap su getirdim ve ona su dökmeye başladım. Tam sırası deyip "Ey mu'minlerin emiri! Hz. Nebi'e karşı birbirlerine arka çıkan iki kadın kimdi?" diye sordum.

 

İbn Abbas olayı anlatmaya şöyle devam etti: Daha ben sözümü tamamlamadan Hz. Ömer: "Onlar, Aişe ve Hafsa'dır," dedi.

 

باب: قوله: {عسى ربه إن طلقكن أن يبدله أزواجا خيرا منكن مسلمات مؤمنات قانتات تائبات عابدات سائحات ثيبات وأبكارا} /5/.

5. ‘’Eğer o sizi boşarsa belki de Rabbi ona, sizden daha hayırlı, kendisini Allah'a teslim eden, inanan, gönülden itaat eden, tevbe eden, oruç tutan dul ve bakire eşler verir.,'' (Tahrim 5) AYETİNİN TEFSİRİ

 

حدثنا عمرو بن عون: حدثنا هشيم، عن حميد، عن أنس قال: قال عمر رضي الله عنه:

 اجتمع نساء النبي صلى الله عليه وسلم في الغيرة عليه، فقلت لهن: عسى ربه إن طلقكن أن يبدله أزواجا خيرا منكن، فنزلت هذه الآية.

 

[-4916-] Enes'in şöyle söylediği rivayet edilmiştir:

 

Ömer radiyallahu anh şöyle dedi:

 

Kendisini kıskanma konusunda Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in hanımları birleştiler. Onlara "Eğer o sizi boşarsa, Rabbi ona, sizden daha iyi eşler verebilir," dedim. Bunun üzerine bu ayet indi.

 

 

 

Buradaki kıskançlıkla ilgili açıklamalar Kitabu'n-nikah'ta yapılacaktır.(Hadis no: 6228)