EK SAYFA – 1732-2
MU’MİN SURESİ
قال مجاهد:
{حم} /1/: مجازها
مجاز أوائل
السور، ويقال:
بل هو اسم، لقول
شريح بن أبي
أوفى العبسي:
يذكرني
حاميم والرمح
شاجر - فهلا
تلا حاميم قبل
التقدم {الطول}
/3/: التفضل.
{داخرين} /87/: خاضعين.
Mücahid şöyle demiştir: Bu surenin baş kısmının açıklaması,
benzer surelerin baş tarafının açıklaması gibidir. Şüreyh İbn Ebı Evfa Absılnin
şu beytinden dolayı, Ha Mım1in bu surenin adı olduğu da söylenmiştir: Mızrak
onu yaralayınca bana Ha Mım'i hatırlatıyor Üzerime gelmeden Ha Mım'i okusaydı
ya! طول
Tavl (Mu'min 3) "lutuf," .........dahirin(Mu'min 60) ise "boyun
eğenler" demektir.
وقال مجاهد:
{إلى النجاة} /41/:
الإيمان. {ليس
له دعوة} /43/: يعني
الوثن.
{يسجرون} /72/: توقد
بهم النار.
{تمرحون} /75/: تبطرون.
Mücahid şöyle demiştir: إلى
النجاة
İle'n-necat (Mu'min 41) [ifadesinde geçen necat kelimesi] "iman"
anlamına gelir: ليس
له دعوة
Leyse lehu da've (Mu'min 43) [ifadesindeki hli zamiri] putları gösterir. يسجرون
Yuscerun (Mu'min 72) "kendileriyle ateş tutuşturulur" anlamına gelir.
تمرحون
temrahun (Mu'min 75) "şımarırsınız" demektir.
وكان العلاء
بن زياد يذكر
النار، فقال
رجل: لم تقنط
الناس؟ قال:
وأنا أقدر أن
أقنط الناس، والله
عز وجل يقول:
{يا عبادي
الذين أسرفوا
على أنفسهم لا
تقنطوا من
رحمة الله}
/الزمر: 53/. ويقول:
{وأن المسرفين
هم أصحاب
النار} /43/؟ ولكنكم
تحبون أن
تبشروا
بالجنة على
مساوئ أعمالكم،
وإنما بعث
الله محمدا
صلى الله عليه
وسلم مبشرا
بالجنة لمن
أطاعه،
ومنذرا
بالنار من عصاه.
Ala İbn Ziyad insanlara Cehennemi hatırlat1rdı. Bir adam ona
"Neden insanların ümidini kırıyorsun?" diye sordu. Bunun üzerine o
şöyle yanıt verdi: Allah Teala "Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan
ku/larım! A/lahlm rahmetinden ümit kesmeyin!"(Zümer 53) buyurmuşken ben
nasıl olurda insanların ümidini kırabilirim? Fakat Allah Teala şöyle de
buyuruyor: "Aşırı gidenler de ateş ehlinin kendileridir. " (Mu'min
43) Ama siz, kötü amellerinize rağmen Cennetle müjdelenmeyi istiyorsunuz.
Halbuki Allah Teala Hz. Muhammed'i kendisine itaat edenleri cennetle müjdeleyen
ve kendisine isyan edenleri cehennemle korkutan olarak'göndermiştir.
حدثنا علي بن
عبد الله:
حدثنا الوليد
بن مسلم: حدثنا
الأوزاعي قال:
حدثني يحيى بن
أبي كثير قال:
حدثني محمد بن
إبراهيم
التيمي قال:
حدثني عروة بن
الزبير قال:
قلت
لعبد الله بن
عمرو بن
العاص: أخبرني
بأشد ما صنع
المشركون
برسول الله
صلى الله عليه
وسلم، قال:
بينا رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
يصلي بفناء
الكعبة، إذ
أقبل عقبة بن
أبي معيط،
فأخذ بمنكب
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم ولوى
ثوبه في عنقه،
فخنقه خنقا
شديدا، فأقبل
أبو بكر، فأخذ
بمنكبه ودفع
عن رسول الله
صلى الله عليه
وسلم، وقال:
{أتقتلون
رجلا أن يقول
ربي الله وقد
جاءكم بالبينات
من ربكم}.
[-4815-] Urve İbnu'z-Zübeyr'in şöyle söylediği rivayet
edilmiştir:
Abdullah İbn Amr İbni'l-As müşriklerin Hz. Nebi'e yaptığı en kötü
şeyi bana haber verdi: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Ka'be'nin
avlusunda namaz kılıyordu. Derken Ukbe İbn Ebi Muayt ona doğru yürüdü, Allah
Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in bir omuzundan tuttu ve elbisesini boynuna
doladı. Var gücüyle onu boğmaya çalıştı. Hemen Ebu Bekir yetişti ve onu omuzlarından
yakaladığı gibi Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den uzaklaştırdı.
Abdullah İbn Amr daha sonra şu ayeti okudu: "Siz bir adamı
"Rabbim Allah'tır" diyor diye öldürecek misiniz? Halbuki o, size
Rabbinizden apaçık mucizeler getirmiştir. "(Mu'min 28
Fethu'l-Bari Açıklaması:
..........tavl kelimesinin "lütuf" olarak izah
edilmesi, Ebu Ubeyde'ye aittir. O bu konuda ilaveten şunları da söylemiştir:
"Araplar birisi için .........innehu lezu tavlin ala kavmihi dedikleri
zaman, o kimsenin kendi milletine karşı lütufkar olduğunu kastederler."
İbn Ebi Hatim, Ali İbn Ebi Talha kanalıyla .......zi't-tavli
ifadesi hakkında
İbn Abbas'ın şöyle söylediğini nakletmiştir. "Bu ifade,
genişlik ve imkan sahibi anlamına gelir." İkrime'nin bu ifadeyi "güç
sahibi," Katade'nin de "nimet sahibi" şeklinde izah ettiğini
mikletmiştir.
Urve'den nakledilen yukarıdaki hadisin açıklaması Siyer
Bölümü'nün baş taraf/arında geçmişti.(3856.hadis)