SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’T-TEFSİR

<< 1729 >>

ZÜMER SURESİ

وقال مجاهد: {أفمن يتقي بوجهه} /24/: يجر على وجهه في النار، وهو قوله تعالى: {أفمن يلقى في النار خير أم من يأتي يوم القيامة} /فصلت: 40/. {ذي عوج} /28/: لبس. {ورجلا سلما لرجل} /29/: مثل لآلهتهم الباطل والإله الحق. {ويخوفونك بالذين من دونه} /36/: بالأوثان. خولنا: أعطينا. {والذي جاء بالصدق} القرآن {وصدق به} /33/: المؤمن يجيء يوم القيامة يقول: هذا الذي أعطيتني، عملت بما فيه. {متشاكسون} /29/: الشكس: العسر لا يرضى بالإنصاف. {ورجلا سلما} /29/: ويقال: سالما: صالحا. {اشمأزت} /45/: نفرت. {بمفازتهم} /61/: من الفوز. {حافين} /75/: أطافوا به، مطيفين بحفافيه: بجوانبه. {متشابها} /23/: ليس من الاشتباه، ولكن يشبه بعضه بعضا في التصديق.

Mücahid şöyle demiştir: أفمن يتقي بوجهه  Efemen yettaki bi vechihl (Zumer 24) ifadesi "yüz üstü ateşe sürüklenir" anhımına 'gelir. Bu, şu ayette ifade edilmiştir: "O halde, ateşin içine atılan mı daha iyidir, yoksa kıyamet günü güvenle gelen mi?"(Fussilet 40) ذي عوج zi ivec (Zumer 28) "karışıklık bulunmayan" demektir. ورجلا سلما لرجل ve raculen selemen liraculiı: (Zumer 29) müşriklerin batıl tanrıları ile gerçek ilah için verilmiş bir-i:)rnektir. ويخوفونك بالذين من دونه ve yuhawiffuneke billezıne min dunihi (Zumer 36) [ifadesindek\ dCınihi kelimesı)le] "putlar" kastedilmiştir. خولنا Hawalna (Zumer 49) "verdik" demektir والذي جاء بالصدق vellezi cae bi's-sıdki (Zumer 33) [ifadesindeki sıdk - doğru kelimesi] "Kur'aı;{'anlamına gelir. وصدق به ve saddaka bihi ifadesi ile "mu'rnin" kadtedilmiştir. Ona inanan kimse "Sana verdiğinbu, ben de ona göre yaşadım," d\y{irek kıyamet günü gelir.

 

Bir diğer müfessir ise şöyle demiştir: متشاكسون Muteşakisun [hakkında şunlar söylenir: Arapçada] الشكس er-raculu'ş-şekis, "adalete razı olmayan, geçimsiz kimse" anlamına gelir. ورجلا سلما ve raculen silmen - salimen de denir- "salih kimse" anlamına gelir اشمأزت İşmeezzet (Zumer 45) "uzaklaşır" demektir. بمفازتهم bi mefazetihim (Zumer 61) [ifadesindeki metazel fevz kökünden gelir. حافين Haffln (Zumer 75) "etrafındadolaşarakonu çepeçevresararlar," anlamınıifadeeder. متشابها Muteşabihen (Zumer 23) "karışıklık" manasına gelmez. Ancak tasdik bakımından birbirine benzer demektir.

 

AÇiKLAMA : Abdurrezzak İbn Hemmam şöyle demiştir: "İbn Uyeyne Bişr İbn Temim'den bize şunu haber verdi: "Bu ayet [ez-Zümer 39/24], Ebu Cehil ve Ammar İbn Yasir hakkında nazil oldu. Dolayısıyla ayetin anlamı şu şekildedir: Ateşe atılacak olan Ebu Cehil, kıyamet günü emin olarak gelecek olan Ammar'dan daha mı hayırlı?"

 

İbnu'l-Mübarek Zühd adlı eserinde Mis'ar ve Mansur kanalıyla ...........vellezi cae bi's-sıdki ve saddeka bihi ayeti hakkında Mücahid'in şoyle söyledığini senetli olarak nakletmiştir: "Bu ayette kastedilenler, Kur'an'la gelip ona uyanlardır. (veya Mücahid şöyle demiştir:) Kur'an'da ne varsa hepsine tabi olanlardır."

 

Bu ayet hakkında Katade ise şöyle demiştir: ...........vellezi cae bi's-sıdki (Doğruya getirenlden maksat Hz. Peygambe;'dir. ........ve saddeka bihi (onu doğrulayanlar)dan maksat ise müminlerdir." Abdurrezzak, Malmer kanalıyla ondan bu rivayeti nakletmiştir.

 

İmam Taberi, Ali İbn Ebı Talha kanalıyla İbn Abbas'tan, onun şu sözünü nakletmiştir: "Doğrudan maksat lailahe illallah sözüdür. Tasdik etmekten maksat ise Hz. Nebi'e inanmaktır."

 

Abdurrezzak, Ma'mer'den şu rivayeti nakletmiştir: Biri bana şöyle aktardı. Mekkeli müşrikler Hz. Nebi'e; "Putlarımıza hakaret etmeyi bırak, yoksa onlara emrederiz, seni çarparlar," demişlerdi. Bunun üzerine bu ayet [ez-Zumer 36) indi .

 

باب: {يا عبادي الذين أسرفوا على أنفسهم لا تقنطوا من رحمة الله إن الله يغفر الذنوب جميعا إنه هو الغفور الرحيم} /53/.

1. "EY KENDİ NEFİSLERİ ALEYHİNE HADDİ AŞAN KULLARIM! ALLAH'IN RAHMETİNDEN ÜMİT KESMEYİN! ÇÜNKÜ ALLAH BÜTÜN GÜNAHLARI BAĞIŞLAR. ŞÜPHESİZ Kİ O, ÇOK BAĞIŞLAYAN, ÇOK ESİRGEYENDİR," (Zumer 53) AYETİNİN TEFSİRİ 

 

حدثني إبراهيم بن موسى: أخبرنا هشام بن يوسف: أن ابن جريج أخبرهم: قال يعلى: إن سعيد بن جبير أخبره، عن ابن عباس رضي الله عنهما:

 أن أناسا من أهل الشرك، كانوا قد قتلوا وأكثروا، وزنوا وأكثروا، فأتوا محمحدا صلى الله عليه وسلم فقالوا: إن الذين تقول وتدعو إليه لحسن، لو تخبرنا أن لما عملنا كفارة، فنزل: {والذين لا يدعون مع الله إلها آخر ولا يقتلون النفس التي حرم الله إلا بالحق ولا يزنون}. ونزل: {قل يا عبادي الذين أسرفوا على أنفسهم لا تقنطوا من رحمة الله}.

 

[-4810-] İbn Abbas r.a.'den rivayet edildiğine göre, şirk ehlinden bir grup insan, adam öldürmüş, hem de birçok cana kıymış, zina etmiş, zinada da ileri gitmişti. Nihayet Hz. Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e geldiler ve

 

"Senin söylediklerin ve davet ettiğin yol güzel... Bize bir haber versen ... Şu yaptıklarımızın bir keffareti var mı?" dediler . Bunun üzerine Allah Teala şu iki ayeti indirdi:

 

"Yine onlar ki, Allah ile beraber (tuttukları) başka bir ilaha yalvarmazlar, Allah'ın haram kıldığı can’a haksız yere kıymazlar ve zina etmezler, "

 

"Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin!"(Zumer 53)

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

İmam Buhari bu başhk altında İbn Abbas'tan rivayet edilen yukarıdaki ha disi verdi. Taberani'nin başka bir senetle İbn Abbas'tan aktardığı rivayete göre, Hz. Nebi'e bu konuda soru soran Hz. Hamza'nın katili Vahşı İbn Harb'dir. Onun sorusu üzerine şu ayet nazil oldu: "Ancak tevbe ve iman edip iyi davranışta bulunanlar başkadır." Vahşı: "Bu, ağır bir şarttır," dedi. Bunun üzürine "Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullanml"(Zumer 53) ayeti indi.

 

İbn İshak Siyer adlı eserinde şöyle demiştir: Nafi', İbn Ömer kanalıyla bana Ömer'in şöyle söylediğini nakletti: "Ben, Ayyaş İbn Ebı Rabıa ve Hişam İbnu'lAss Medıne'ye gitmek üzere hazırlandık." Sonra İbn İshak onların hikayelerini ve arkadaşının dönüşüne ilişkin rivayeti zikretti ve bunun üzerine ayetin indiğini belirtti. Rivayete göre Hz. Ömer bu ayeti yazıp Hişam'a göndermiştir.

 

Taberanl'nin rivayetine göre, insanlar Hz. Nebi'e "Ey Allah'ın Elçisi! Biz de Vahşı'nin yaptıklarını yaptık," diyerek durumlaını arz etmişler. Bunun üzerine Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuş: "Bu ayet bütün Müslümanlar hakkında geçerlidir."

 

Yine Taberani Mu'cemu'l-evsat adlı eserinde Sevban'dan şu hadisi aktarmıştır: Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i şöyle derken işittim: "Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullanm!" (Zumer 53) ayeti, dünya ve içindekilerden bana daha sevimlidir. Bunun üzerine biri "Ya şirk koşanlar [da bu ayetin hükmüne dahil mi?] ... " diye sordu. Allah Resulü bir müddet sustu ve üç kez "şirk koşanlar da" buyurdu ..

 

Bu ayetin umumiliği, ister kul hakkı olsun, ister olmasın, küçüğüyle büyüğüyle bütün günahların bağışlanacağına delil getirilmiştir. Ehl-i sünnette meşhur olan görüşe göre; günahların tamamı tevbe ile bağışlanır. Allah'ın dilediği kimselerin günahları tevbe etmeden ölseler de affedilir. Ancak her ne kadar bir daha kul hakkına girmeyeceğine dair tevbe eden kimseye, bu tevbesi kul hakkını ihlal etme suçundan dolayı fayda sağlasa da, birinin kul hakkına girmişse, mutlaka o hakkı iade etmesi veya ondan helallik alması gerekir.