SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’T-TEFSİR

<< 1728 >>

EK SAYFA – 1728-5

SAD SURESİ

 

حدثنا محمد بن بشار: حدثنا غندر: حدثنا شعبة، عن العوام قال:

 سألت مجاهدا عن السجدة في ص، قال: سئل ابن عباس فقال: {أولئك الذين هدى الله فبهداهم اقتده}. وكان ابن عباس يسجد فيها.

 

[-4806-] Avvam'dan rivayet edildiğine göre, o şöyle demiştir: Mücahid'e Sad suresindeki secde ayetini sordum. O da şöyle cevap verdi:

 

Bu konu İbn Abbas'a da sorulmuştu. O da "İşte o Nebiler, Allah'ın hidayet ettiği kimselerdir. Sen de onların yoluna uy,"(En'am 90) ayetini okudu. Bu suredeki secde ayetinden dolayı da secde ederdi.

 

 

حدثني محمد بن عبد الله: حدثنا محمد بن عبيد الطنافسي، عن العوام قال:

 سألت مجاهدا عن سجدة ص، فقال: سألت ابن عباس: من أين سجدت؟ فقال: أو ما تقرأ: {ومن ذريته داود وسليمان}. {أولئك الذين هدى الله فبهداهم اقتده}. فكان داود ممن أمر نبيكم صلى الله عليه وسلم أن يقتدي به، فسجدها داود عليه السلام فسجدها رسول الله صلى الله عليه وسلم.

 

[-4807-] Awam'dan rivayet edildiğine göre, o şöyle demiştir: Mücahid'e Sad suresindeki secde ayetini sordum. O da şöyle cevap verdi:

 

Ben de bunu "Hangi delile göre secde ettin?"(En'am 90) diye İbn Abbas'a sordum. O da bana şu ayetleri okumuyor musun? diye cevap verdi ve ayetleri okudu. "O'nun soyundan Davud'u, Süleyman'ı, Eyyub'u, Yusuf u, Musa'yı ve Harun'u doğru yola iletmiştik ... İşte o Nebiler, Allah'ın hidayet ettiği kimselerdir. Sen de onların yoluna uy."(En'am 84-90) [Sonra şöyle dedi:] Davlid, Nebiinizin kendisine uyması emredilen elçilerdendi. Bu yüzden Davlid'un secde ettiği yerde Hz. Nebi'de secde etti.

 

{عجاب} /5/: عجيب. القط: الصحيفة، هو ها هنا صحيفة الحسنات.

عجاب  Ucab (Sad 5) "şaşılacak" anlamına gelir. قط Kitt (Sad 16) "sahife" demektir. Bu surede "hesap defteri" anlamına gelir.

 

وقال مجاهد: {في عزة} /2/: معازين. {الملة الآخرة} /7/: ملة قريش. الاختلاق: الكذب. {الأسباب} /10/: طرق السماء في أبوابها. {جند ما هنالك مهزوم} /11/: يعني قريشا. {أولئك الأحزاب} /13/: القرون الماضية. {فواق} /15/: رجوع. {قطنا} /16/: عذابنا. {اتخذناهم سخريا} /63/: أحطنا بهم. {أتراب} /52/: أمثال.

Mücahid şöyle demiştir: في عزة fi izzetin (Sad 2) "iki tarafın birbirine karşı ütünlük taslaması" anlamına gelir. ملة الآخرة Milleti'l-ahira (Sad 7) "Kureyşin dini"

anlamına gelir. اختلاق İhtilak (Sad 7)' "yalan'" demektir. أسباب Esbab (Sad 10) "semanın kapılarına çıkan' yollar" anlamına gelir. جند ما هنالك مهزوم Cundun ma hunalike mahzum(Sad 11) [ifadesinde bozguna uğradığı belirtilen ordu ile] Kureyş kastedilmiştir. أولئك الأحزاب Ulaike'l-ahzab [ifadesinde geçen ahzab kelimesi (Sad 13) "geçmiş milletleri" ifad eder. فواق Fevak (Sad 15) "dönüş," قطنا kittana "azabımız" demektir.. اتخذناهم سخريا İttehaznahum suhriyya (Sad 63) "onları kuşattık" anlamına gelir. أتراب  Etrab (Sad 52) "akran" demektir.

 

وقال ابن عباس: {الأيد} /17/: القوة في العبادة. {الأبصار} /45/: البصر في أمرالله. {حُبَّ الْخَيْرِ عَن ذِكْرِ رَبِّي} /32/: من ذكر. {طفق مسحا} /33/: يمسح أعراف الخيل وعراقيبها. {الأصفاد} /38/: الوثاق.

İbn Abbas şöyle demiştir: أيد Eyd (Sad 17) "kulluk konusundaki güç" anlamına gelir.  أبصار Ebsar (Sad 63) "Allah'ın emrine bakmayı" ifade eder. حُبَّ الْخَيْرِ عَن ذِكْرِ رَبِّي Hubbe'l-hayri an zikri Rabbı (Sad 32) [ifadesindeki عَن an harf-i cerri] ......min anlamında kullanılmıştır. طفق مسحا tafika meshan (Sad 33) "boynunun üst tarafını ve bacaklarını sıvazladı" anlamına gelir. أصفاد Asfad (Sad /38) ise "bağlar/bukağılar" demektir.                                                                               '

 

AÇiKLAMA : .........Sad harfi surelerin başında yer alan hurufu mukattaların hükmündedir. Surelerin isimleri hakkındaki ayrıntılı açıklama Gafir suresinin baş tarafında yapılacaktır.

 

Sad suresindeki secde ayeti konusundaki açıklamalar "Kitabu's-sucudi'ttilaveffilavet Secdesi Bölümü"nde genişçe yapılmıştı.

 

İbn Ebı Hatim, Suddı'nin .......ma leha min fevak ayetini şöyle açıkladığını rivayet etmiştir: "Onlar için ne ayılma, ne de dünyaya geri dönme söz konusudur. "

 

.......Kittu kelimesi hakkında yukarıda iki görüş bulunmaktadır. Bunlar birbiri ile çelişmez. Çünkü ikinci görüş "azaptan nasibimize düşen" anlamına hamledilir.

 

İbn,Ebi, Hatim bu rivayeti Mücahid'den şöyle nakletmiştir: ...........Ahda'nahüm em hum fi'n-nar la na'lemu mekanehüm. İbn Atiyye onun bu sözünü şu şekilde açıklamıştır: "Onlar bizimle birlikte değiller. Yoksa onlar bizimle de, gözlerimiz mi onları görmüyor."

 

Ebu Ubeyde, .....etrab kelimesinin ......tirb kelimesinin çoğulu olduğunu ve aynı dönemde doğan kimseler için bu kelimenin kullanıldığı söylemiştir.

 

باب: قوله: {هب لي ملكا لا ينبغي لأحد من بعدي إنك أنت الوهاب} /35/.

2. "BANA, BENDEN SONRA KİMSENİN ULAŞAMAYACAĞI BİR HÜKÜMRANLIK VER, ŞÜPHESİZ SEN, DAİMA BAĞIŞTA BULUNANSIN,"(Sad 35) AYETİNİN TEFSİRİ

 

حدثنا إسحاق بن إبراهيم: حدثنا روح ومحمد بن جعفر، عن شعبة، عن محمد بن زياد، عن أبي هريرة، عن النبي صلى الله عليه وسلم قال:

 (إن عفريتا من الجن تفلت علي البارحة، أو كلمة نحوها، ليقطع علي الصلاة، فأمكنني الله منه، وأردت أن أربطه إلى سارية من سواري المسجد، حتى تصبحوا وتنظروا إليه كلكم، فذكرت قول أخي سليمان: {رب اغفر لي ملكا لا ينبغي لأحد من بعدي}). قال روح: فرده خاسئا.

 

[-4808-] Ebu Hureyre'den Hz. Nebi'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Dün gece azgın bir cin (veya Allah Resulü buna yakın bir ifade kullandı) namazımı bozmak üzere birden önüme geçti. Allah Teala ona karşı bana yardım etti. Hepiniz uyanınca onu göresiniz diye mescidin sütünlarından birine bağlamak istedim. Sonra kardeşim Süleyman'ın "Bana, benden sonra kimsenin ulaşamayacağz bir hükümranlık ver," sözü aklıma geldi.

 

Hadisin ravilerinden Ravh şöyle demiştir: "Sonra Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem zelil bir haldeki o cini serbst bıraktı."

 

 

Bu hadisin açıklaması Hz. Süleyman'dan bahseden Enbiya Bölümü'nde geçmişti. (Bk.3423.hadis)

 

باب: قوله: {وما أنا من المتكلفين} /76/.

3."BEN OLDUĞUNDAN BAŞKA TÜRLÜ GÖRÜNENLERDEN DE DEĞİLİM, "(Sad 86) AYETİNİN TEFSİRİ

 

حدثنا قتيبة: حدثنا جرير، عن الأعمش، عن أبي الضحى، عن مسروق قال:

 دخلنا على عبد الله بن مسعود قال: يا أيها الناس، من علم شيئا فليقل به، ومن لم يعلم فليقل: الله أعلم، فإن من العلم أن يقول لما لا يعلم الله أعلم، قال الله عز وجل لنبيه صلى الله عليه وسلم: {قل ما أسألكم عليه من أجر وما أنا من المتكلفين}. وسأحدثكم عن الدخان، إن رسول الله صلى الله عليه وسلم دعا قريشا إلى الإسلام فأبطؤوا عليه فقال: (اللهم أعني عليهم بسبع كسبع يوسف). فأخذتهم سنة فحصت كل شيء، حتى أكلوا الميتة والجلود، حتى جعل الرجل يرى بينه وبين السماء دخانا من الجوع. قال الله عز وجل: {فارتقب يوم تأتي السماء بدخان مبين. يغشى الناس هذا عذاب أليم}. قال: فدعوا: {ربنا اكشف عنا العذاب إنا مؤمنون.

أنى لهم الذكرى وقد جاءهم رسول مبين. ثم تولوا عنه وقالوا معلم مجنون. إنا كاشفو العذاب قليلا إنكم عائدون}. أفيكشف العذاب يوم القيامة؟ قال: فكشف، ثم عادوا في كفرهم، فأخذهم الله يوم بدر، قال الله تعالى: {يوم نبطش البطشة الكبرى إنا منتقمون}.

 

[-4809-] Mesruk'tan şöyle dediği rivayet edilmiştir: Abdullah İbn Mes'ud'un yanına gittik. O şöyle dedi: Ey insanlar! Kim bir şeyi öğrenirse, onu söylesin. Kim de bir şeyi bilmiyorsa, 'En iyi Allah bilir,' desin. Çünkü kişinin bilmediği bir şey hakkında 'En iyiAllah bilir,' demesi ilmin bir cüzüdür.

 

Allah Teala Nebiine şöyle buyurmuştur: (Resulüm!) De ki: Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum. Ve ben olduğundan başka türlü görünenlerden de değilim. (Sad 86)

 

Size duhandan/dumandan söz edeceğim. Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem Kureyşlileri İslam'a davet etti. Onlar İslam'a girmekte ağır davrandılar. Bunun üzerine Hz. Nebi "Ey Allahım! Onlara karşı Yusuf Nebiin dönemindeki yedi yıla benzer yedi yıl ile bana yardım et!" diye yakardı. Akabinde Kureyş için kıtlık başladı ve her şey tükendi. Hatta müşrikler ölmüş hayvan etlerini ve derileri yemeye başladılar. Kıtlık öyle bir hal aldı ki, insanlar açlıktan gök ile yer arasında duhan/duman görmeye başladılar. Bu hususta Allah Teala şöyle buyurmuştur: "Şimdi sen, göğün, insanları bürüyecek açık bir duman çıkaracağı günü gözetle. Bu, elem verici bir azaptır. (İşte o zaman insanlar:) Rabbimiz! Bizden azabı kaldır. Doğrusu biz artık inanıyoruz (derler). Nerede onlarda öğüt almak? Oysa kendilerine gerçeği açıklayan bir elçi gelmişti. Sonra ondan yüz çevirdiler ve: Bu, öğreti/miş bir deli! dediler. Biz azabı birazcık kaldıracağız, ama siz yine (eski halinize) döneceksiniz. "(Duhan 10-15)

 

İbn Mes'ud şöyle devam etti: Kıyametgünü onlardan azab kaldırılır mı? Sonra şunları ekledi: Dünyada onların azabı kaldırıldı. Sonra müşrikler inkarlarına geri döndüler. Nihayet Allah Teala Bedir savaşında onları yakaladı. Nitekim bu konuda şöyle buyurmuştur: "Fakat biz, büyük bir şiddetle yakalayacağımız gün, kesinlikle intikamımızı alırız. "(Duhan 16)

 

 

 

İmam Buhar! bu başlık altında İbn Mes'ud'un duhan/duman hakkındaki sözlerini nakletti. Bu rivayetin açıklaması Rum suresinde geçmişti. Duhan suresinde de tekrar bu rivayete dönülecektir.(bk. 4822.hadis) Yağmur isteme ile ilgili kısmı da ilgili bölümde geçmişti.