AHZAB SURESİ
باب: قوله:
{ترجئ من تشاء
منهن وتؤوي
إليك من تشاء
ومن ابتغيت
ممن عزلت فلا
جناح عليك} /51/.
7. "ONLARDAN DİLEDİĞİNİ GERİYE BIRAKIR, DİLEDİĞİNİ DE
YANıNA ALIRSIN. BİR SÜRE AYRILDIĞIN HANIMLARINDAN ARZU ETTİĞİNİ TEKRAR YANINA
ALMANDA SENİN ÜZERİNE BİR GÜNAH YOKTUR,"(Ahzab 51) AYETİNİN TEFSİRİ
قال ابن عباس:
{ترجىء} تؤخر،
{أرجئه}
/الأعراف: 111/ و /الشعراء:
36/: أخره.
İbn Abbas şöyle demiştir: " ترجىء turci kelimesi 'ertelersin' anlamına gelir.
أرجئه Erci'hu terkibi ise 'beklet' anlamındadır.
حدثنا
زكرياء بن
يحيى: حدثنا
أبو أسامة
قال: هشام
حدثنا عن
أبيه، عن
عائشة رضي
الله عنها قالت:
كنت
أغار على
اللاتي وهبن
أنفسهن لرسول
الله صلى الله
عليه وسلم،
وأقول أتهب
المرأة نفسها؟
فلما أنزل
الله تعالى:
{ترجىء من
تشاء منهن
وتؤوي إليك من
تشاء ومن
ابتغيت ممن
عزلت فلا جناح
عليك}. قلت: ما
أرى ربك إلا
يسارع في هواك.
[-4788-] Aişe r.anha'dan rivayet edildiğine göre, o şöyle
demiştir:
"Kendilerini Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e hibe eden
(mehirsiz olarak evlenme teklif eden) kadınlara kıskançlık beslerdim. Onları
'Bir kadın kendisini hibe eder mi?' diyerek (ayıplardım). Allah Teala 'Onlardan
dilediğini geriye bırakır, dilediğini de yanına alırsın. Bir süre ayrı/dığın
hanım/arından arzu ettiğini tekrar yanına a/manda senin için bir günah yoktur,
(Ahzab 51) ayetini indirince, [Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e],
'Bakıyorum da Rabbin her daim senin arzularını yerine getirmek için çabalıyor,'
dedim.
Hadisin geçtiği diğer yer: 5113.
حدثنا حبان
بن موسى:
أخبرنا عبد
الله: أخبرنا
عاصم الأحول،
عن معاذة، عن
عائشة رضي
الله عنها:
أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم كان
يستأذن في يوم
المرأة منا،
بعد أن أنزلت
هذه الآية: {ترجىء
من تشاء منهن
وتؤوي إليك من
تشاء ومن ابتغيت
ممن عزلت فلا
جناح عليك}.
فقلت لها: ما
كنت تقولين؟
قالت: كنت
أقول له: إن
كان ذاك إلي،
فإني لا أريد
يا رسول الله
أن أوثر عليك
أحدا. تابعه
عباد بن عباد:
سمع عاصما.
[-4789-] Aişe r.anha'dan rivayet edildiğine göre, [o
şöyle demiştir:]
"On/ardan dilediğini geriye bırakır, dilediğini de yanına
alırsın. Bir süre ayrıldığın hanım/arından arzu -etiğini tekrar yanına almanda
senin için bir günah yoktur," ayeti nazil olduktan sonra Hz. Nebi,
hanımlarının birinin sırasında diğer bir hanımına gitmek istediği zaman
bizlerden izin isterdi.
[Hadisin ravilerinden Muaze'den şöyle nakledilmiştir: Hz.
Aişe'ye: 'Senden izin istediği zaman ne
derdin?' diye sordum. O da şöyle dedi:
Ona 'Ey Allah'ın Elçisi! Eğer bu mesele bana bırakılmışsa, sizi
başka birine bırakmayı asla tercih etmem!' derdim."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
Vahidi, müfessirlerin bu ayetin [Ahzab 51] tahyir ayetinin
akabinde nazil olduğu kanaatinde olduklarını nakletmiştir. Şöyle ki; tahyir
olayı meydana gelince, Hz. Nebi'in hanımlarından bazıları Allah Resulü
Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e kendilerini boşayacağı endişesine kapılıp kasm
meselesini ona hava le etmişti.
Bunun üzerine "Onlardan dilediğini geriye bırakır,
dilediğini de yanına alırsın. Bir süre ayrıldığın hanımlarından arzu ettiğini
tekrar yanma almanda senin için bir günah yoktur, "(Ahzab 51) ayeti nazil
oldu.
"Kendilerini Nebi'e hibe eden" ifadesine göre,
kendisini Hz. Nebi'e hibe eden (mehirsiz olarak evlenme teklifinde bulunan)
kadınlar birden fazladır. [Bunu gösteren rivayetleri de şu şekilde
sıralayabiliriz:]
1- Nikah Bölümü'nde Sehl İbn Saldıdan nakledilen hadiste,
"Bir kadın 'Ey Allah'ın Elçisi! Ben kendimi sana hibe ettim,' dedi. Yine
aynı rivayette, kadına talip [olup fakat mehir olarak verecek bir şey
bulamayan] adama Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle demiştir: Demir
bir yüzük dahi olsa, git bir şeyler ara!
2- Enes'ten nakledilen hadis ise şöyledir: "Bir kadın
Nebi'e sallallahu aleyhi ve selle m gelip 'Benim bir kızım var,' dedi. Sonra
kızının güzelliklerini sıraladı ve 'Onu sana verdim,' dedi. Allah Res(dü de
'Ben de onu kabul ettim,' diye karşılık verdi. Kadın kızını övmeye devam etti.
Hatta 'Onun hiç başı ağrımadı. [Hiçbir şeyden şikayet etmez (Ahmed İbn Hanbel,
Hadis no: 12120) bile dedi. Bunun üzerine
Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem 'Benim, kızına ihtiyacım yok,'
şeklinde karşılık verdL" Ahmed İbn Hanbel'in naklettiği bu hadiste bahsi
geçen kadın, kuşkusuz önceki hadisteki kadından farklıdır.
3- İbn Ebı Hatim, Hz. Aişe'den, onun şu sözünü nakletmiştir:
"Rasulullah'a kendisini hibe eden kadın, Havle bint Hakım'dir." Nikah
Bölümü'nde bu rivayet hakkında açıklama yapılacaktır. İmam Buhari bu rivayete
ta'likan işarette bulunmuştur.
4- Şa'bı kanalıyla şöyle naklediimiştir: "Kendisini hibe
eden kadınlardan biri de, Ümmü Şerlk'tir."
5- Nesaı'nin, Urve kanalıyla yaptığı rivayete ve Ebu Ubeyde
Mamer İbnu'lMüsenna'nın tespitine göre, "Kendisini hibe eden kadınlardan
biri de, Fatıma bint Şureyh'tir.
6- Leyla bint Hatım'in de kendisini Resulullah'a hibe eden
kadınlardan olduğu ileri sürülmüştür.
İkrime kanalıyla İbn Abbas'ın şöyle dediği naklediimiştir:
"Hz. Nebi, kendisini ona hibe eden hiçbir kadınla evlenmemiştir." Bu
rivayet i Taberi tahriç etmiştir. Rivayetin senedi ise hasendir. Bundan maksat
şudur: Hz. Nebi, kendisini ona hibe eden hiçbir kadınla birlikte olmamıştır.
Halbuki böyle bir birliktelik onun için mübahtı. Çünkü Allah Tea.!a şöyle
buyurmuştur: "Nebi kendisiyle evlenmek istediği takdirde, kendisini Nebie
hibe eden mümin kadını, diğer müminlere değil, sırf sana muhsus olmak üzere
helal kıldık. " (Ahzab 50)
Bu hadiste Hz. Aişe "Onlardan dilediğini geriye bırakır ...
" ayetinin sebeb-i nüzulünü açıklamış ve bir önceki ayette geçen
"kendisini Nebie hibe eden mümin kadın" ile "Kuşkusuz biz,
hanımlan hakkında müminlere neyi farz kıldığımızı biliriz, "(Ahzab 50)
ifadelerine işaret etmiştir. İbn Merduye, İbn Ömer ve İbn Abbas'tan nakledilen
hadislerde şu ifadeyi de rivayet etmiştir: "Nikah ancak bir veli ve iki
şahit ile gerçekleşir."
Hz. Aişe'nin "Bakıyorum da Rabbin her daim senin arzularını
yerine getirmek için çabalıyor," sözü şu anlama gelir: "Bakıyorum da,
allah Teala senin isteklerini geciktirmeden, hemen yerine getiriyor. Dilediğin
ve tercih ettiğin hükümleri indiriyor."
"Onlardan dilediğini geriye bırakır," ayeti şu anlama
gelir: Kasma riayet etmeden onların sırasını ertelersin. Bu görüş çoğunluğa
aittir. Bu görüşü İmam Taberi, İbn Abbas, Mücahid, Hasan-ı Basrı, Katade, Ebu
Rezın ve daha bir çok kişiden nakletmiştir. Ayrıca Şa'bı'den bu ayet hakkında
şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Kendisini Hz. Nebi'e hibe eden birçok
kadın vardı. allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem bunlardan bir kısmı ile
evlendi, bir kısmı ile evlenmedi." Bu rivayet şazdır. Doğrusu şu ki, biraz
önce de ifade ettiğimiz gibi, allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem
kendisini hibe eden kadınlardan hiçbiriyle evlenmemiştir.
'Onlardan dilediğini geriye bırakır' ayeti hakkında şöyle bir
yorum da yapılmıştır: Sallallahu Aleyhi ve Sellem hanımlarından bazılarını
boşamaya yeltenmişti. Bunun üzerine onlar 'Tek bizi boşama da, dilediğin gibi
kas m yap!' teklifinde bulundular. Bunun üzerine allah Resulü Sallallahu Aleyhi
ve Sellem bazıları arasında eşit kasm yaptı. İşte, ayette geçen
"dilediğini de yanına alırsın" ifadesiyle bu hanımlar kastedilmiştir.
Diğer eşlerine ise dilediği gibi kasm yaptı. İşte bunlar da, geriye
bıraktıklarıdır.
Özetle ifade edecek olursak, bu ayet hakkında ileri sürülen
tefsirleri şu şekil-
de sıralayahiliriz:
1- Dilediğini boşar, dilediğinle evliliğini sürdürürsün.
2- Boşamadan bazılarından uzaklaşır, diğerlerine kasm yaparsın.
3- Kendilerini sana hibe eden hanımlardan dilediğin le evlenir,
dilediğini reddedersin. Bu bab da zikredilen hadis, bu görüşü ve bir öncekini
destekler niteliktedir. Ayetin lafzı ise üç manayı da taşımaya müsaittir.
Hz. Aişe'den nakledilen ve Hz. Nebi'in hanımlarından izin
istediğini gösteren rivayetin zahiri, Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'in hiçbir eşini kasrnın dışında bırakmadığını, yani onlardan uzaklaşmadığını
gösterir. Bu görüş Zührı'ye aittir. O bu konuda şöyle demiştir: "Hz.
Nebi'in hanımlarından birini geriye bıraktığını bilmiyorum." Bu rivayeti
İbn Ebı Hatim nakletmiştir.
Katade ise bu ayeti şöyle yorumlamıştır: "Allah Teala,
Nebiini dilediği gibi kasrnda bulunması hususunda serbest bırakmıştır. Ancak o,
hepsine eşit davranmıştır."
Önemli Açıklama
Bu ayetten (Ahzab 33/51) sonra gelen "Bundan sonra artık
başka kadınlarla evlenmen, elinin altında bulunan c.ariyeler hariç,
güzellikleri hoşunagitse bile, bunların yerine başka hanımlar alman sana helal
değildir, "(Ahzab 52) ayetinde neyin nefyedildiği konusunda ihtilaf
vardır. Acaba Rasulullah'a daha önce belirtilen özelliklerden sonra bazı
kadınlar helal, bazı kadınlar haram mı kılındı? Yoksa tahyır esnasında evli
olduğu kadınlardan sonra, onun diğer kadınlarla evlenmesi mi haram kılındı?
İşte bu hususlar tartışmalıdır. Übey İbn Ka'b ve onu takip edenler birinci
görüşü benimsemişlerdir. Abdullah İbn Ahmed, Ziy6datu Müsned'de bu görüşü
nakletmiştir. İbn Abbas ve ona tabi olanlara göre ise, Allah Resulü'nün
hanımları, onu tercih etmelerinden dolayı (mlara verilmiş bir ödüldür.Gerçekten
de Hz. Nebi bu olaydan sonra yeni bir evlilik yapmamıştır. Ancak bu durum,
mevcut ihtilafı ortadan kaldırmaz. Nitekim Tirmizı ve Nesaı Hz. Aişe'den şöyle
nakletmiştir: "RasuluIlah sallallahu aleyhi ve sellem vefat ettiği zaman,
kadınlarla evlenmesi helaldL" İbn Ebı Hatim de, Ümmü Selerne validemizden
buna benzer bir rivayet nakletmiştir.