SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’T-TEFSİR

<< 1721 >>

AHZAB SURESİ

وقال مجاهد: {صياصيهم} /26/: قصورهم.

Mücahid, " صياصيهم sayasihim" (Ahzab 36) kelimesi "kalelerinden" anlamına gelir, demiştir .

 

باب: {النبي أولى بالمؤمنين من أنفسهم} /6/.

1. "NEBİ, MU'MİNLERE KENDİ CANLARINDAN DAHA YAKINDIR, "(Ahzab 6) AYETİNİN TEFSİRİ

 

حدثني إبراهيم بن المنذر: حدثنا محمد بن فليح: حدثنا أبي، عن هلال بن علي، عن عبد الرحمن بن أبي عمرة، عن أبي هريرة رضي الله عنه، عن النبي صلى الله عليه وسلم قال:

 (ما من مؤمن إلا وأنا أولى الناس به في الدنيا والآخرة، اقرؤوا إن شئتم: {النبي أولى بالمؤمنين من أنفسهم}. فأيما مؤمن ترك مالا فليرثه عصبته من كانوا، فإن ترك دينا، أو ضياعا فليأتني وأنا مولاه).

 

[-4781-] Ebu Hureyre'den Hz. Nebi'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:

 

"Ne kadar mu’min varsa hepsine dünya ve ahirette en yakın insan benim.

İsterseniz 'Nebi, mu’minlere kendi canlarından daha yakındır, (Ahzab 6) ayetini okuyun! O halde, kim geride miras olarak bir mal bırakırsa, asabesi kimlerse, o ma/z onlar paylaşsın. Kim de geride bir borç veya bakıma muhtaç kimseler bırakırsa, onlar bana gelsin. Zira onların koruyucusu benim!"

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

.........Ma'ruf kelimesi ise "Allah'ın kitabına uygun" anlamına gelir, şeklindeki açıklamasadece Nesefı tarafından yapılmıştır. 

 

Abdurrezzak İbn Hemmam, Ma'mer ve Katade kanalıyla İbn Cüreyc'den, onun şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Ancak dostlarımza uygun bir vasiyyet yapmamz müstesna, "(Ahzab 6) ayetinin yorumunu Ata'ya sordum, o da şöyle cevap verdi:

 

Burada, Müslüman olan birinin, akrabalık bağı olan kafir birine sıla-İ rahim için malından vermesi kastedilmiştir.

 

"Nebi, müminlere kendi canlarından daha yakındır," ayetinin yorumu hakkında İmam Buhari, Ebu Hureyre'den nakledilen "Bütün 'müminIere dünya ve ahirette en yakın insan benim," hadisini nakletti. "Kitabu'l-feraiz" konusunda bu hadisin açıklaması yapılacaktır.

 

باب: {ادعوهم لآبائهم هو اقسط عند الله} /5/.

2. "ONLARI (EVLAT EDİNDİKLERİNİZİ) BABALARINA NİSPET EDEREK ÇAĞIRIN! ALLAH KATINDA EN DOĞRUSU BUDUR, "(Ahzab 5) AYETİNİN TEFSİRİ

 

حدثنا معلى بن أسد: حدثنا عبد العزيز بن المختار: حدثنا موسى ابن عقبة قال: حدثني سالم، عن عبد الله بن عمر رضي الله عنهما:

 أن زيد بن حارثة، مولى رسول الله صلى الله عليه وسلم، ما كنا ندعوه إلا زيد ابن محمد، حتى نزل القرآن: {ادعوهم لآبائهم هو أقسط عند الله}.

 

[-4782-] Abdullah İbn Ömer'den şöyle dediği rivayet edilmiştir:

 

"Zeyd İbn Harise Hz. Nebi'in azadlı kölesi idi. Bu yüzden onu sadece Zeyd İbn Muhammed diye çağırırdık. Bu durum 'Onları (evlatlık edindiklerinizi) babalarına nispet ederek çağırın. Allah yanında en doğrusu budur,' ayeti nazil oluncaya kadar devam etti."

 

باب: {فمنهم من قضى نحبه ومنهم من ينتظر وما بدلوا تبديلا} /23/.

3. "İŞTE ONLARDAN KİMİ, SÖZÜNÜ YERİNE GETİRİP O YOLDA CANINI VERMİŞTİR. KİMİ DE ŞEHİTLİĞİ BEKLEMEKTEDİR. ONLAR HİÇBİR ŞEKİLDE SÖZLERİNİ DEĞİŞTİRMEDİLER, "(Ahzab 23) AYETİNİN TEFSİRİ

 

نحبه: عهده. {أقطارها} /14/: جوانبها. {الفتنة لآتوها} /14/: لأعطوها.

نحبه  Nahbehu (Ahzab 23) "sözünü" أقطارها ektaruha "onun etrafı" فتنة لآتوها fitnete le aİevha (Ahzab 14) "fitne çıkarırlar" anlamına gelir.

 

حدثني محمد بن بشار: حدثنا محمد بن عبد الله الأنصاري قال: حدثني أبي، عن ثمامة، عن أنس بن مالك رضي الله عنه قال:

 نرى هذه الآية نزلت في أنس بن النضر: {من المؤمنين رجال صدقوا ما عاهدوا الله عليه}.

 

[-4783-] Enes İbn Malik'ten şöyle dediği rivayet edilmiştir:

 

"Mürninler içinde Allah'a verdiği sözde duran nice erler var!" ayetinin Enes İbn Nadr hakkında nazil olduğunu biliyoruz.

 

 

حدثنا أبو اليمان: أخبرنا شعيب، عن الزهري قال: أخبرني خارجة بن زيد بن ثابت: أن زيد بن ثابت قال:

 لما نسخنا الصحف في المصاحف، فقدت آية من سورة الأحزاب، كنت أسمع رسول الله صلى الله عليه وسلم يقرؤها، لم أجدها مع أحد إلا مع خزيمة الأنصاري، الذي جعل رسول الله صلى الله عليه وسلم شهادته شهادة رجلين: {من المؤمنين رجال صدقوا ما عاهدوا الله عليه}.

 

[-4784-] Zeyd İbn Sabit'ten şöyle dediği rivayet edilmiştir:

 

"Mushafı çoğaltınca, Nebi'in sallallahu aleyhi ve sellem çok sık okuduğunu işittiğim Ahzab suresinden bir ayeti, Ensar'dan Huzeyme'nin dışında hiç kimsenin yanında bulamadım. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem onun şahitliğini iki kişinin şahitliğine denk tutmuştu. Bahsi geçen ayet şuydu: "Müminler içinde Allah'a verdikleri sözde duran nice erler var. "(Ahzab 23)

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

Ebu Ubeyde bu ayetin [Ahzab 33/23J tefsiri hakkında şöyle demiştir: .......Nahbehu kelimesi "adak" anlamına gelir. Buna göre ayet "kimileri adağını yerine getirmiştir," manası taşır. Ayrıca bu kelime, "can tehlikesi" ve "tehlike" manalarına da gelir. Başka bir müfessir ise şöyle demiştir: .....Nahbe kelimesi asıl itibariyle "adak" anlamına gelir. Ancak daha sonraları herşeyin sonu hakkında kullanılmaya başlanmıştır.

 

Abdurrezzak İbn Hemmam, Ma'mer kanalıyla Hasan-ı Basri'nin ".......kada nahbehu" ayetini 'imanına ve ahdine vefa gösterip canını verenler,' şeklinde tefsır ettiğini rivayet etmiştir. Bu yorum, diğer müfessirlerin yorumlarına aykırıdır. Hatta Hz. Aişe'den buna aykırı olarak şu rivayet nakledilmiştir: "Talha, Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in huzuruna geldi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona .........ente ya Talha, min men akada nahbehu ('Sen ey Talha! Ahdini yerine getirenlerdensin') buyurdu." Bu rivayeti, İbn Mace ve Hakim' tahriç etmiştir. Ancak Hz. Aişe'den nakledilen hadisi mecaı ile izah edebiliriz. Buna göre geçmiş zaman kipinde olan ......kada fiili, geniş zaman" kipinde olan ........yakdi fiili manasına kullanılmıştır. İbn Ebı Hatim'in tefsirinde Ammar ıbn Yasir; Yahya ıbn Sellam'ın tefsirinde de Hamza ve arkadaşları ah de vefa gösterenler arasında sayılmıştır. Nitekim daha önce Enes İbn Nadr'ın olayı anlatılırken Enes İbn Malik'in onun hakkında söyledikleri aktarılmıştı. Enes İbn Nadr da bu grup içinde yer alır. Hakim'in Ebu Hureyre'den naklettiği hadise göre, Mus'ab İbn Umeyr de bu gruba dahildir.

 

........Fitnetu le atevha fitne çıkarırlar anlamına gelir. İmam Buhari kelime açıklamasını yaptıktan sonra, daha önce "Kitabu'l-cihad" bölümünün başlarında ayrıntılı biçimde açıkladığımız Enes İbn Nadir olayıyla ilgili olarak Enes İbn Malik'in sözünü nakletti.

 

Hz. Nebi'in çok sık okuduğunu işittiğim Ahzab suresinden bir ayeti, Ensar'dan Huzeyme'nin dışında hiç kimsenin yanında bulamadım. Bu rivayet Zeyd'in Kur'an'ı toplarken sadece kendi bilgisine güvenmediğini, sadece kendi ezberi ile yetinmediğini gösterir. Ancak yine de, bu konuda problem olabilecek bir husus vardır. Şöyle ki; bu hadisin zahiri, Zeyd'in söz konusu ayeti Kur'an'dan kabul ederken sadece Huzeyme ile yetindiğini gösterir. Halbuki bir sözün Kur'an olduğu, ancak tevatür yoluyla sabit olur. Bu itiraza en güzel şu şekilde cevap verilir: Zeyd bu sözü ile bu ayetin yazılı olduğu materyali bulamadığım ifade etmek istemiştir. Yoksa onun ezberlerde de olmadığını kastetmemiştir. Zira hem kendisi, hem de başkaları bu ayeti ezbere bilmekteydi. Nitekim "Kur'an'ın Cem'i" bahsinde gelecek hadiste geçen "Kur'an'ı deri parçalarından ve hurma dallarından araştırmaya başladım," sözü de bunu destekler niteliktedir. Bu hadis, "Fezailu'lKur'an" bölümünde ayrıntılı biçimde ele alınacaktır. Ayrıca yine onun Huzeyme hakkındaki "Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem onun şahitliğini iki kişinin şahitliğine denk tutmuştu," sözü de bunu destekler. Rivayette adı geçen Huzeyme, Huzeyme İbn Sabit'tir. Onun şehadeti ile ilgili hadis, Ebu Davo.d ve Nesaı tarafından şu şekilde tahriç edilmiştir:

 

"Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bedevinin birinden bir at satın aldı. Bedeviden atın parasını alması için kendisini takip etmesini istedi. Sonra Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem hızlı, bedevi ise yavaş yürüyerek yola koyuldu. Yolda bazı insanlar bedevinin önünü kesip atın fiyatı konusunda pazarlığa başladılar. [Ancak Hz. Nebi'in atı aldığından haberleri yoktu. Bedevi, onlar alıcı olunca Hz. Nebi'e 'Bu atı alıyor musun? Yoksa onu satacağım,' diye seslendi. Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem onun sözünü işitir işitmez, 'Ben bunu senden satın almadım mı?' diye çıkıştı. Bedevi, 'Ne münasebet, Allah'a yemin ederim ki, ben atımı sana satmadım,' dedi. Bunun üzerine Hz. Nebi 'Tam tersine! Ben onu senden satın aldım,' dedi.poBo Bu defa Bedevi, 'O halde bu atı sana sattığıma dair bir şahit getir,' demeye başladı. Onun yanına gelen Müslümanlar, 'Yazıklar olsun sana! Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem hiç doğrudan başka bir şey söyler mi?' diyerek tepkilerini gösteriyorIardı. Nihayet Huzeyme İbn Sabit geldi. Bir müddet konuşulanları dinledi. Sonra 'Ben, senin bu atı ona sattığına şahidim,' dedi. Bunun üzerine Allah Resulü ona 'Ne ile şahitlik edersin?' diye sordu. O da, 'Seni tasdik ederek' diye cevap verdi. Böylece Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem Huzeyme'nin şahitliğini iki kişinin şahitliğine denk saydı."

 

Hattabı şöyle demiştir: "Birçok kimse bu hadisi yanlış yorumlamıştır. Bid'at ehli bazı çevreler, bu hadisi kullanarak, doğrulukla tanıdıkları kimselerin iddia ettikleri her şeye şahitlik etmelerinin meşru olduğunu ileri sürmüşlerdir. Halbuki Hz. Nebi bedevinin aleyhine hüküm verirken kendi bilgisine dayanmıştır. Huzeyme'nin şahitliği onun sözünü destekler mahiyettedir ve tartıştığı kimseye karşı ona destek olma niteliğindedir. Böylece bu olay, diğer mahkemelik durumlar açısından bakılınca iki kişinin şahiHiği takdirinde olur."

 

Bu olayda kıvrak zekalı olmanın kazandırdığı üstünlük ortaya çıkmıştır. Kıvrak zekaya sahip olmak, kişinin derecesini yükseltir. Çünkü burada Huzeyme'nin ileri sürdüğü gerekçe, diğer sahabiler tarafından da biliniyordu. Son derece açık olmasına rağmen sadece o, kıvrak zekasıyla bunu ileri sürmüş ve bundan dolayı ödüllendirilmişti. Artık bu olaydan sonra Huzeyme kimin lehine veya aleyhine şahimk ederse, bu, o kimse hakkında yeterli olacaktı.

 

باب: قوله: {يا أيها النبي قل لأزواجك إن كنتن تردن الحياة الدنيا وزينتها فتعالين أمتعكن وأسرحكن سراحا جميلا} /28/.

4. "EŞLERİNE ŞÖYLE SÖYLE: EĞER DÜNYA HAYATINI VE ONUN SÜSÜNÜ İSTİYORSANIZ, GELİN SİZE BOŞANMA BEDELLERİNİZİ VEREYİM DE, SİZİ GÜZELLİKLE SALIVEREYİM," (Ahzab 28) AYETİNİN TEFSİRİ

 

وقال معمر: التبرج: أن تخرج محاسنها. {سنة الله} /62/: استنها جعلها.

Ma'mer şöyle demiştir: تبرج Teberruc (Ahzab 33) "Kadının güzelliklerini göstermesi" anlamına, سنة الله sünnetullah (Ahzab 38) kavramı ise, "sünnet haline dönüştürmek" manasına gelir.

 

حدثنا أبو اليمان: أخبرنا شعيب، عن الزهري قال: أخبرني أبو سلمة بن عبد الرحمن: أن عائشة رضي الله عنها، زوج النبي صلى الله عليه وسلم أخبرته:

 أن رسول الله صلى الله عليه وسلم جاءها حين أمر الله أن يخير أزواجه، فبدأ بي رسول الله صلى الله عليه وسلم فقال: (إني ذاكر لك أمرا، فلا عليك أن لا تستعجلي حتى تستأمري أبويك). وقد علم أن أبوي لم يكونا يأمراني بفراقه، قالت: ثم قال: (إن الله قال: {يا أيها النبي قل لأزواجك}): إلى تمام الآيتين، فقلت له: ففي أي هذا أستأمر أبوي؟ فإني أريد الله ورسوله والدار الآخرة.

 

[-4785-] Nebi s.a.v.'in eşi Aişe r.anha validemizden rivayet edildiğine göre, Allah Teala Hz. Nebi'e, eşlerine dünya ve ahiret arasında seçimde bulunmalarını teklif etmeyi emrettiği sırada, Hz. Nebi onun yanına gelmiştir.

 

[Olayın bundan sonraki kısmını Hz. Aişe şöyle anlatır:] ilk olarak Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem benim yanıma geldi. Bana "Sana bir şey söyleyeceğim. Acele etmene gerek yok. Hatta anne-babanın görüşüne müracaat edebilirsin," dedi. Halbuki anne-babamın ondan ayrılmama razı olmayacağını çok iyi biliyordu. Sonra sözlerini "Allah Teala şöyle buyurdu:

 

Ey Nebi! Eşlerine. söyle ... " diyerek sürdürdü ve iki ayeti de tamamen okudu. Ben de ona, 'Bunun neyini anne-babama danışacağım ki! Elbette Allah'ı, 'Nebii'ni ve ahiret yurdunu istiyorum,' dedim."

 

Hadisin geçtiği diğer yer: 4786.

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

تبرج teberruc "kadının güzelliklerini göstermesi" anlamına gelir. İbn Ebi Hatim, Şeyban kanalıyla bu kelimenin izahı hakkında Katade'nin şöyle dediğini nakletmiştir: "Kadınların, kırıta kırıta, işve yapa yapa yürüme şekilleri vardır. Evden dışarı çıktıklarında, işte bu şekilde yürümeleri yasaklandı."

 

İkrime kanalıyla İbn Abbas'tan şöyle nakledilmiştir: "Hz. Ömer 'Ancak, bir Cahiliyye vardır,' dedi." İbn Abbas ona, "Sen, bir şeyin ilki varsa arkası da vardır, sözünü işitmedin mi?" diye karşı çıktı.

 

Başka bir kanalla İbn Abbas'ın şöyle dediği nakledilmiştir: "Başka bir Cahiliyye daha olacaktır." Bir başka kanalla ise şöyle söylediği rivayet edilmiştir:

 

"İlk Cahiliyye dönemi bin yıl sürdü. Bu dönem, Nuh Nebi ile İdris Nebi zamanları arasında yaşanmıştır." Bu rivayetin senedi kuwetlidir.

 

باب: {وإن كنتن تردن الله ورسوله والدار الآخرة فإن الله أعد للمحسنات منكن أجرا عظيما} /29/.

5. "EĞER ALLAH'I, NEBİİNİ VE AHİRET YURDUNU İSTİYORSANIZ, BİLİN Kİ; ALLAH, İÇİNİZDEN GÜZEL DAVRANANLAR İÇİN BÜYÜK BİR MÜKAFAAT HAZIRLAMIŞTIR, "(Ahzab 29) AYETİNİN TEFSİRİ

 

وقال قتادة: {واذكرن ما يتلى في بيوتكن من آيات الله والحكمة} /34/: القرآن والسنة.

Katade şöyle demiştir: "Evlerinizde okunan Allah'ın ayetlerini ve hikmeti hatırlayın!" ayetinde geçen "Allah'ın ayetlerilinden maksat Kur'an-ı Kerim, "hikmet"ten maksat ise sünnettir.

 

وقال الليث: حدثني يونس، عن ابن شهاب قال: أخبرني أبو سلمة بن عبد الرحمن: أن عائشة زوج النبي صلى الله عليه وسلم قالت:

 لما أمر رسول الله صلى الله عليه وسلم بتخيير أزواجه بدأ بي فقال: (إني ذاكرا لك أمرا، فلا عليك أن لا تعجلي حتى تستأمري أبويك). قالت: وقد علم أن أبوي لم يكونا يأمراني بفراقه، قالت : ثم قال: إن الله جل ثناؤه قال: {يا أيها النبي قل لأزواجك إن كنتن تردن الحياة الدنيا وزينتها - إلى - أجرا عظيما}). قالت: فقلت: ففي أي هذا أستأمر أبوي، فإني أريد الله ورسوله والدار الآخرة. قالت: ثم فعل أزواج النبي صلى اله عليه وسلم مثل ما فعلت.

تابعه موسى بن أعين، عن معمر، عن الزهري قال: أخبرني أبو سلمة. وقال عبد الرزاق وأبو سفيان المعمري، عن معمر، عن الزهري، عن عروة، عن عائشة.

 

[-4786-] Aişe r.anha'dan rivayet edildiğine göre, o şöyle demiştir:

 

"Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem eşlerine tahyırde bulunmakla emredildiği zaman buna, ilk önce benimle başladı. Bana, 'Sana bir şey söyleyeceğim. Acele etmene gerek yok. Hatta anne-babanın görüşüne müracaat edebilirsin.' dedi. Halbuki anne-babamın bana, ondan ayrılmarnı emretmeyeceğini gayet iyi biliyordu."

 

Hz. Aişe olayı anlatmaya şöyle devam etti:

 

"Sonra bana, Allah Teala 'Ey Nebi! Eşlerine söyle: Eğer dünya ve dünya süsünü istiyorsanız [gelin size boşama bedellerinizi vereyim de, sizi güzellikle salıveriyim. Eğer Allah'ı, Nebiini ve ahiret yurdunu istiyorsanız, bilin ki, Allah, içinizden güzel davrananlar için] büyük mükCi!Cit [hazırlamıştır,)' buyuruyor, dedi. Ben de dedim ki: Bunun neyini anne-babama danışacağım ki! Elbette Allah'ı, Nebii'ni ve ahiret yurdunu istiyorum."

 

Sonra Hz. Aişe şöyle dedi:  " Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in diğer hanımları da benim gibi yaptı."

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

Hz. Nebi'in, eşlerine tahyırde bulunmakla emredildiği zaman, neden bu şekilde tahyırde bulunduğu hakkında İmam Müslim, Cabir'den şu rivayeti nakletmiştir:

"Hz. Nebi'in huzuruna çıkmak için izin isternek üzere Ebu Bekir geldi. [İnsanların Hz. Nebi'in kapısında beklediğini, onlardan hiçbirine içeri girme konusunda izin verilmediğini fark etti. Ancak Hz. Ebu Bekir'e izin verildi ve o içeri girdi. Daha sonra Hz. Ömer geldi ve içeri girmek için izin istedi. Ona da izin verildi. Hz. Nebi'in oturduğunu fark etti. Etrafında üzüntüden dudakları kımıidamayan hanımları vardı. Derken Ebu Bekir 'Bir şey söyleyeceğim ve Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e güldüreceğim,' dedi. Sonra (eşini kastederek) 'Ey Allah'ın Elçisi! Harice'nin kızı benden nafaka istedi, ben de kalkıp boynuna vurdum,' diye devam etti. Bunun üzerine Allah Resulü güldü ve], (eşlerini kastederek) gördüğün gibi onlar da benim baıma toplanmış nafaka isterler' buyurdu. [Bu söz üzerine Ebu Bekir kalkıp Hz. Aişe'nin yanına gelir ve onun boynuna vurur. Aynı şekilde Hz. Ömer de kalkıp Hafsa'nın yanına gider ve onun boynuna vurur. Her ikisi de vururken 'Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den imkanı olmayan bir şey istersiniz ha!' diyordu. Bu esnada Hz. Nebi'in eşleri 'Biz asla onun imkanı dışında bir şey istemiyoruz,' diye karşılık veriyorlardı.

 

Sonra Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir ay ya da yirmi dokuz gün hanımlarından ayrı kaldı. Daha sonra "Ey Nebi! Eşlerine söyle ... " şeklinde başlayıp, "İçinizden güzel davrananlar için büyük mükafaat hazırlamıştır," şeklinde sona eren ayetler nazil oldu ... " Bundan sonra İmam Müslim, İmam Buharl'nin bu konuda zikrettiği hadise yakın bir rivayet nakletmiştir.

 

Bu hadis "Kitabu'l-mezalim" bölümünde Ukayl kanalıyla geçmişti. "Kitabu'nnikah" bölümünde ise, Şuayb kanalıyla gelecektir. Her iki rivayet de, İbn Şihab, Ubeydullah İbn Abdillah İbn Ebi Sevr ve İbn Abbas kanalıyla Hz. Ömer'den nakledilmiştir. Söz konusu rivayet, Hz. Nebi'e karşı işbirliği yapan iki hanım i hakkındadır. Uzun olan bu rivayet in sonunda şöyle geçmektedir: "Hz. Aişe (Allah Resulü'nün sırrını) Hz. Hafsa'ya ifşa edince, Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem onlara çok kızdığı için 'Bir ay boyunca asla onların yanına gitmeyeceğim,' dedi. Hatta bu yüzden o, Allah tarafından uyarılmıştı. Aradan yirmi dokuz gün geçince ilk olarak Hz. Aişe'nin yanına gitti ve (eşleriyle konuşmaya) ondan başladı. Bu durum karşısında Hz. Aişe ona, 'Bir ay boyunca bizim yanımıza gelmernek üzere yemin etmemiş miydin? Bugün daha yirmi dokuzuncu gün. Her bir günü tek tek saydım,' dedi. Bunun üzerine Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem 'Ay yirmi dokuz gündür,' buyurdu.

 

O ay, yirmi dokuz gün çekmişti.

 

Hz. Aişe dedi ki: Bunun üzerine tahyir ayeti indi. Allah Resulü ilk olarak benim yanima gelip evliliği sürdürmem ya da boşanmam arasında tercihte bulunmam için beni serbest bıraktı ve bana şöyle dedi: Sana bir şey diyeceğim. Ama karar vermek için acele etme! .. "

 

Maverdi şöyle demiştir: "Tahyır'in dünya ile ahiret arasında mı, yoksa evliliği sürdürmek ile boşanmak arasında mı olduğu hususunda ihtilaf edilmiştir. Söz konusu tahyirin evliliği sürdürmek ile boşanmak arasında serbest bırakma olduğu görüşü İmam Şafil'nin görüşüne daha yakındır. Doğru olan da budur."

 

Kurtubi de şöyle demiştir: "Tahyırin evliliği sürdürmekle boşanmak arasında mı, yoksa dünya ile ahiret arasında mı olduğu hususunda ihtilaf edilmiştir."

 

Aslında daha doğru olan, bu iki görüşü uzlaştırmaktır. Çünkü bunlardan biri, diğerinin kaçınılmaz neticesidir. Öyle anlaşılıyor ki, Hz. Nebi'in hanımları dünyayı tercih edip Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in kendilerini boşaması ile ahireti tercih edip Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in nikahı altında kalmaya devam etmek arasında serbest bırakılmışlardır. Bu yorum, ayetin siyakının bir gereğidir. Benim düşüncerne göre, bu iki görüşün açıklaması, Hz. Nebi'in sallallahu aleyhi ve sellem eşlerine boşama yetkisinin bırakılıp bırakılmamasıyla da alakalıdır. Bundan dolayı Ahmed İbn Hanbel Hz. Ali'den şu rivayet i nakletmiştir: "Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem eşlerini sadece dünya ile ahiret arasında bir seçim yapmak üzere serbest bırakmıştır.

 

"Acele etmene gerek yok," ifadesi şu anlama g.elir: Acele etmeyip teenni ile hareket etmende bir sakınca yok Hatta anne-babana bile danışabilirsin.

 

"Hatta anne-babanın görüşüne müracaat edebilirsin," ifadesi şu anlama gelir: Onlardan, bu konu hakkında sana düşüncelerini açıklamalarını iste. Cabir hadisinde bu ifade "Hatta anne-babanla istişare edebilirsin," şeklinde nakledilmiştir.

 

 

Hadisten Çıkan Sonuçlar:

 

1 - Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem hanımlarına karşı son derece lütufkar ve nazik davranmıştır. Onların kıskanmalarına sebebiyet veren nazlarına ve buna benzer diğer davranışlarına karşı sabır göstermiştir.

 

2- Hz. Aişe'nin fazileti ortaya çıkmıştır. Çünkü Allah Resutü sallallahu aleyhi ve sellem ilk defa ondan başlamıştır. İmam Nevevı bu şekilde açıklamıştır.

 

3- Yaşın küçük olması, kişinin bir meseleyi iyice düşünemeyeceği zannını uyandırır. Hz. Nebi Hz. Aişe'ye, anne-babasına danışmasını emretmişti. Çünkü Hz. Aişe'nin, küçük olduğu için seçeneklerden diğerini seçmesinden endişe etmişti. Zira onun kendisine arız olan diğer seçeneği seçme düşüncesini reddetmesini sağlayacak yetenekten yoksun olması ihtimali vardı. Bu nedenle anne-babasıyla istişare etseydi, onlar kendisine tercihlerin birinde bulunan hayrı ve diğerinde bulunan şerri açıklardı. Bunu bildiği için Hz. Aişe, "Halbuki annebabamın bana, ondan ayrılmarnı emretmeyeceğini gayet iyi biliyordu," demiştir.

 

4- Hz. Aişe'nin büyük bir menkıbesi ortaya çıkmıştır. Ayrıca onun ne kadar kamil bir akla sahip olduğu, genç yaşta olmasına rağmen ne kadar isabetli düşündüğü belli olmuştur.

 

5- Kıskançlık, doğru düşünebilen ve akıl sahibi olan bir kadının, kendisine yakışmayan davranışlar sergilemesine neden olur. Çünkü Hz. Aişe Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den kendisinin yaptıklarını diğer eşlerine anlatmamasını istemişti. Ancak Hz. Nebi onun bu şekilde davranmasının, kumalarının bulunmasından değil de, kadınların fıtratında bulunan kıskançlık ve otorite kurma arzusundan kaynaklandığını öğrenince, onun bu talebine olumlu cevap vermedi.

 

باب: {وتخفي في نفسك ما الله مبديه وتخشى الناس والله أحق أن تخشاه} /37/.

6. "ALLAH'IN ORTAYA ÇlKARACAĞI ŞEYİ, İNSANLARDAN ÇEKİNEREK İÇİNDE GİZLİYORDUN. OYSA ASIL KORKMANA LAYIK OLAN ALLAH'TIR, "(Ahzab 37) AYETİNİN TEFSİRİ

 

حدثنا محمد بن عبد الرحيم: حدثنا معلى بن منصور، عن حماد ابن زيد: حدثنا ثابت، عن أنس بن مالك رضي الله عنه:

 أن هذه الآية: {وتخفي في نفسك ما الله مبديه}. نزلت في شأن زينب بنت جحش وزيد بن حارثه.

 

[-4787-] Enes İbn Malik'ten şöyle dediği rivayet edilmiştir:

 

"Allah'ın ortaya çıkaracağı şeyi, insanlardan çekinerek içinde gizliyordun," ayeti Zeyneb bint Cahş ile Zeyd İbn Harise hakkında indi."

 

Hadisin geçtiği diğer yer: 7420.

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

Bu ayet in Zeyd İbn Harise ile Zeyneb bint Cahş hakkında nazil olduğu husunda rivayetler ittifak halindedir.

 

"Allah'ın ortaya çıkaracağı şeyi, insanlardan çekinerek içinde gizliyordun," ayeti Zeyneb bint Cahş ile Zeyd İbn Harise hakkında indi. Burada İmam Buhari olayın sadece bu kısmını anlatmakla yetindi. Fakat "Kitabu't-tevhid"de başka bir kanalla, Hammad İbn Zeyd ve Sabit vasıtasıyla Enes'ten onun şöyle söylediğini nakletmiştir: "Zeyd İbn Harise Hz. Nebi'e durumunu şikayet için geldi. Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona 'Allah'tan kork! Eşinle eu/iliğini sürdür!' diye öğüt verdi." Enes daha sonra şöyle dedi: "Eğer Hz. Nebi Kur'an'dan bir ayeti gizleyecek olsaydı, kuşkusuz bu ayeti gizlerdi. .. Hz. Zeynep, Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in diğer eşlerine karşı böbürlenirdi ... " Bu olayı Ahmed İbn Hanbel şöyle nakletmiştir:

 

"Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem Zeyd İbn Harise'nin evine geldi. Zeyd onun yanına gelip hanımını ona şikayet etti. Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem 'Eşinle euliliğini sürdür ue Allah'tan kork!' dedi. Bu olay üzerine '[(Resulüm!) hani Allah'ın nimet uerdiği, senin de kendisine iyilik ettiğin kimseye: Eşini yanında tut! Allah'tan kork! diyordun. Allah'ın açığa çıkaracağı şeyi, insanlardan çekinerek içinde giz/iyordun. Oysa asıl korkmana layık olan Allah'tır. Zeyd o kadından ilişiğini kesince] biz onu sana nikahladık,'(Ahzab 37) ayeti nazil oldu. Burada "onu" lafzı ile Zeyneb bint Cahş kastedilmiştir."

 

İbn Ebi Hatim, Süddi kanalıyla daha açık ve net lafızlarla bu kıssayı şu şekilde nakletmiştir: "Belağ yoluyla bana iletildiğine göre, bu ayet, Zeyneb bint Cahş hakkında inmiştir. Zeyneb, Rasulullah'ın sallallahu aleyhi ve selle m halasının kızı Ümeyye bint Abdilmuttalib'in kızıydl. Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem onu, evlatlık edindiği Zeyd İbn Harise ile evlendirrnek istemişti. Ne var ki Zeyneb, buna rıza göstermedi. Sonra Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yaptığına razı oldu. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem de onu Zeyd ile evlendirdi. Daha sonra Allah Teala, Nebii'ne Zeyneb'in, eşlerinden biri olacağını bildirdi. Ancak Hz. Nebi, Zeyd'e karısını boşamasını emretmekten utanıyordu. Bu esnada Zeyd ile Zeyneb arasında; diğer insanlar arasında görülen bir takım huzursuzluklar çıkmaya devam ediyordu. Bu durum karşısında Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem Zeyd'e hanımıyla evli kalmasını ve Allah'tan korkmasını emrediyordu. İnsanların, 'Oğlunun hanımı ile evlendi,' diyerek kendisini ayıplamalarından çekiniyordu. Zira o, Zeyd'i evlatlık edinmişti.

 

Özetle ifade edecek olursak; Hz. Nebi'in gizlediği, Allah Teala'nın kendisine, Zeyneb'in, hanımlarından biri olacağına dair verdiği haberdir. "Oğlunun eşiyle evlendi," şeklinde ileri geri konuşmalarından çekinmesi, bu haberi gizlemesine neden olmuştur. Allah Teala Cahiliyye dönemi insanlarının uydukları evlatlık hükümlerini en güçlü şekilde ortadan kaldırmak istemişti. Bu da ancak evlat olarak kabul edilen birinin hanımı ile evlenmekle olurdu. Bu olay, insanların daha kolay kabul etmesini sağlamak için Müslümanların Önderi vasıtasıyla gerçekleşmişti.

 

Hz. Nebi'in neden çekindiğini yorumlayanlar ihtilaf eetmişlerdir. Ahmed İbn Hanbel, Müslim ve Nesaı, Süleyman İbn Mugıra ve Sabit kanalıyla Enes'ten şöyle rivayet etmişlerdir: "Zeyneb'in iddeti bitince, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem Zeyd'e 'Onu bana iste,' dedi. Olayın bundan sonrasını Zeyd şöyle anlattı: Zeyneb'in yanına gittim. Ona 'Ey Zeyneb! Gözün aydın. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem beni sana gönderdi. Niyeti seninle evlenmek,' dedim. O da 'Rabbim'e danışmadan bir şey yapacak değilim,' diye karşılık verdi. Sonra kalkıp secde ettiği yere gitti. Derken ayet indi. Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem geldi ve izni olmadan onun yanına girdi."

 

Bu, söz konusu adetin kaldırılması hakkında olabilecek en etkili yöntem di.

 

Bu olayda Zeyneb'i Hz. Nebi'e (bizzat eski kocası) istemiştir. Böylece Hz. Nebi'in Zeyneb'le, Zeyd'in rızası olmadan, baskı yaparak evlendiği şeklinde meydana gelebilecek zanlara sed çekilmiştir. Aynı zamanda bu uygulamada, Hz. Nebi'in, Zeyd'in gönlünde Hz. Zeyneb'e karşı bir duygunun kalıp kalmadığını test etmesi de söz konusudur.

 

Bu hadisten çıkarılan bir başka sonuç ise, kendisine talip çıkan kadının, cevap vermeden önce istihare yapmasının ve isteme sırasında dua etmesinin müstehap olduğudur. Her kim işini Allah'a havale ederse, Allah Teala dünya ve ahirette kendisi için daha yararlı ve güzel şeyleri onun için kolaylaştırır.