SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’T-TEFSİR

<< 1720 >>

SECDE SURESİ

وقال مجاهد: {مهين} /8/: ضعيف: نطفة الرجل. {ضللنا} /10/ هلكنا.

Mücahid şöyle demiştir: مهين  Mehin, (Secde 8) "zayıf" anlamına gelir ve erkeğin nutfesi için kullanılmıştır. ضللنا Dalelna (Secde 10) kelimesi ise "yok olduk" anlamına gelir.

 

وقال ابن عباس: {الجرز} /27/: التي لا تمطر إلا مطرا لا يغني عنها شيئا. {يهد} /26/: يبين.

İbn Abbas ise şu kelimeleri şöyle tefsır etmiştir: جرز Curuz,(Secde 27) "aldığı yağışlar hiç işe yaramayan toprak," يهد yehdi (Secde 26) kelimesi ise "açıklar" anlamına gelir.

 

AÇiKLAMA : Yukarıdaki rivayet İbn Ebi Nedh ve ismi belirtilmemiş bir ravi kanalıyla İbn Abbas'tan nakledilmiştir. Bu ziyade• İbrahim tarafından yapılmıştır. Mücahid ......Curuz kelimesi ile Ebyen topraklarının kastedildiğini söylemiştir. Harbi onun bu görüşüne itiraz ederek şöyle demiştir: "Ebyen, Yemen'de meşhur bir şehrin adıdır. Muhtemelen Mücahid bu sözüyle, Ebyen'de herhangi bir bitkinin bitmediği bir dönemi kastetmiştir."

 

Ebu Ubeyde de bu kelimeyi şöyle izah etmiştir: ........Quruz, hiç yağmur almayan sert toprağa denir."

 

باب: قوله: {فلا تعلم نفس ما أخفي لهم من قرة أعين} /17/.

1. "YAPTIKLARINA KARŞILIK OLARAK, ONLAR iÇiN NE MUTLULUKLAR SAKLANDIĞINI HiÇ KİMSE BİLEMEZ," (Secde 17) AYETİNİN TEFSİRİ

 

حدثنا علي بن عبد الله: حدثنا سفيان، عن أبي الزناد، عن الأعرج، عن أبي هريرة رضي الله عنه، عن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال:

 (قال الله تبارك وتعالى: أعددت لعبادي الصالحين: ما لا عين رأت، ولا أذن سمعت، ولا خطر على قلب بشر). قال أبو هريرة: اقرؤوا إن شئتم: {فلا تعلم نفس ما أخفي لهم من قرة أعين}. وحدثنا سفيان: حدثنا أبو الزناد، عن الأعرج، عن أبي هريرة قال: قال الله، مثله، قيل لسفيان: رواية؟ قال: فأي شيء. قال أبو معاوية، عن الأعمش، عن أبي صالح: قرأ أبو هريرة: قرات أعين.

 

[-4779-] Ebu Hureyre Hz. Nebi'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:

 

"Allah TeaIa şöyle buyurdu:

 

Salih kullarım için hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği ve herhangi bir insanın aklına gelmeyen mükafatlar hazırladım."

 

Ebu Hureyre (bu hadisi naklettikten sonra) "Dileyenler 'onlar için ne mutluluklar saklandığını hiç kimse bilemez, '(Secde 17) ayetini okusun, demiştir."

 

Diğer tahric edenler: Tirmizî, Tefsir-ül Kur’ân; Müslim, Cennet

 

 

حدثني إسحاق بن نصر: حدثنا أبو أسامة، عن الأعمش: حدثنا أبو صالح، عن أبي هريرة رضي الله عنه، عن النبي صلى الله عليه وسلم:

 (يقول الله تعالى: أعددت لعبادي الصالحين: ما لا عين رأت، ولا أذن سمعت، ولا خطر على قلب بشر، ذخرا، بله ما أطلعتم عليه). ثم قرأ: {فلا تعلم نفس ما أخفي لهم من قرة أعين جزاء بما كانوا يعملون}.

 

[-4780-] Ebu Hureyre'den Hz. Nebi'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Allah Teala şöyle buyurdu:

 

Salih kullarım için size haber verilenlerin dışında hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği ve herhangi bir insanın aklına gelmeyen nice mükafatlar hazırladım."

 

Sonra Ebu Hureyre, 'Yaptıklarına karşılık olarak, onlar için ne mutluluklar saklandığını hiç kimse bilemez," (Secde 17)ayetini okudu.

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

Allah Teala'nın neden "Salih kullarım için size haber verilenlerin dışında. hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği ve herhangi bir insanın aklına gelmeyen nice mükafatlar hazırladım," buyurduğu başka bir hadiste şu şekilde izah edilmiştir: "Hz. Musa, Rabbine cennet ehlinden kimin derecesinin daha yüksek olduğunu sormuş. Allah Teala da şöyle cevap vermiş: Onlara yapılacak iyilikleri bizzat kendi elimle hazırladım ve üzerini mühürledim. Hiçbir göz onları görmemiştir, hiçbir kulak onları işitmemiştir, herhangi bir kimsenin de bunlar aklına gelmemiştir." Bu hadisi İmam Müslim rivayet etmiştir. Tirmizı de, Şa'bı kanalıyla şu rivayeti nakletmiştir: "Mugıre İbn Şu'be minberde iken merru' olarak şu hadisi zikretti: Hz. Musa Rabbine sordu ... " Tirmizı yukarıdaki hadisi bu şekilde aynen vermiştir. Onun zikrettiği hadisin sonunda şöyle bir ilave de mevcuttur:

 

"Bu hadisi şu ayeti kerime doğrular: 'Yaptıklarına karşılık olarak, onlar için ne mutluluklar saklandığını hiç kimse bilemez."(Secde 17)

 

Hadisin herhangi bir insanın aklına gelmeyen ifadesi, İbn Mes'Od'un naklettiği hadiste şu ziyade ile yer almıştır: "O mükafatları, ne yakın bir melek, ne de bir Nebi bilebilir." Bu hadisi İbn Ebı Hatim nakIetmiştir. Bu hadis, "Burada herhangi bir insanın akIına geImeyen, denmiştir. Çünkü bu mükafatIar meIekIerin aklına gelir," şeklinde ileri sürüIen görüşü çürütür. En güzeli, bu ayetteki nefyi umumu üzere bırakmaktır. Bu şekilde oIması, hadisi nefisIer üzerinde daha etkili kıIar.

 

Hattabi şöyIe demiştir: "Sanki burada şöyIe denmek istenmiştir: Size haber verilenIeri boş verin! Zira onIar, sizin için biriktirdikIerimin yanında önemsiz kalır." Bu yorum, hadiste geçen ......beIh kelimesinin .......min harfi cerri olmadan yapıIan açıkIamasına uygundur. Eğer kendisinden önce ........min gelirse, bir görüşe göre "NasıI ........ diğer görüşe göre ise "Evet ........anIamına gelir. "Dışında" anIamına geIen .......ğayr ve .......siva ile aynı manaya geIdiği de söyIenmiştir. "ŞöyIe dursun" manasına geIen .......fadI kelimesi yerine kullanıIdığı da ileri sürüImüştür. Kanaatime göre, bu konuda zikredilen hadisin akışına bakınca, bu yorumIar içinde en isabetlisi, dışında anIamına geIen ......ğayr ve .......siva ile ......beIh kelimesini açıkIamaktır. Düşünen insanIar için bu yorumun isabetli oIduğu gayet açıktır.

Doğrusunu en iyi Allah bilir.