FURKAN SURESİ
وقال ابن
عباس: {هباء
منثورا} /23/: ما
تسفي به الريح.
{مد الظل} /45/:
مابين طلوع
الفجر إلى
طلوع الشمس. {ساكنا}
/45/: دائما. {عليه
دليلا} /45/: طلوع
الشمس. {خلفة} /62/:
من فاته من
الليل عمل
أدركه
بالنهار، أو
فاته بالنهار
أدركه بالليل.
İbn Abbas şöyle demiştir: هباء
منثورا
Hebaen mensura (Furkan 23) "rüzgarın savurdukları," مد الظل
medde'z-zılli (Furkan 45) "fecrin doğuşundan güneşin doğuşuna kadar geçen
zaman,;' ساكنا sakinen (Furkan 45) "sürekli" anlamına gelir. عليه دليلا Aleyhi dellla (Furkan 45) [ifadesinde delil 'olarak bahsedilen
husus] güneşin doğuşudur. خلفة
Hilfeten (Furkan 62) kelimesi şu anlama gelir: Geceleyin bir amel işlerneyi
kaçıran kimse, gündüz onu telafi eder. Ya da gündüz bir amel işlerneyi geçiren
kimse, gece onu telafi eder.
وقال الحسن:
{هب لنا من
أزواجنا
وذرياتنا قرة أعين}
/74/: في طاعة
الله، وما شيء
أقر لعين
المؤمن من أن
يرى حبيبه في
طاعة الله.
Hasan-ı Basrı de şöyle demiştir: هب
لنا من
أزواجنا
وذرياتنا قرة
أعين Heb lena min ezvacina ve
zürriyatina kurrate a'yun (Furkan 74) [ifadesinde geçen' gurrate a'yun/gözümüzü
aydınlatacak ifadesi] "Allah'a itaat konusunda gözümüzü aydınlatacak"
anlamına gelir. Zira bir müminin gözünü, dostunu Allah'a itaat içinde görmekten
daha çok aydınlatacak bir sevinç yoktur.
وقال ابن
عباس: {ثبورا} /13/:
ويلا.
İbn Abbas da şöyle demiştir: ثبورا Subura (Furkan 13) veyl
anlamına gelir.
وقال غيره:
السعير مذكر،
والتسعر
والاضطرام التوقد
الشديد. {تملى
عليه} /5/: تقرأ
عليه،
من أمليت
وأمللت. {الرس} /38/:
المعدن، جمعه
رساس. {ما يعبأ}
/77/: يقال: ما عبأت
به شيئا، أي
لم تعتد به.
{غراما} /65/: هلاكا.
Diğer bir müfessir ise şöyle demiştir: السعير مذكر es-Saır müzekker b!r kelimedir. تملى
عليه Tumla aleyhi (Furkan 5) [ifadesinde geçen
tümla kelimesi] أمليت
وأمللت
emleytu ve emleltu fiilleri ile aynı anlamı ifade eder ve "kendisine
okunuyor" anlamına gelir. رس.Rass "maden" anlamına gelir ve çoğulu
.......risastır. ما
يعبأ Ma ya'beu (Furkan 77)
[ayeti hakkında şöyle denmiştir:] Arapçada ما
عبأت به شيئا ma aba'tu bihi şey'en (ona hiçbir değer vermedim) denir ki, bu
ifade saz konusu kimsenin önemsiz olduğunu gösterir. غراما
Ğarama (Furkan 65) "helak" anlamına gelir.
وقال مجاهد:
{وعتوا} /21/: طغوا.
Mücahid şöyle demiştir: عتواAtev (Furkan 21)
"azgınlık ettiler" anlamına gelir.
وقال ابن
عيينة: {عاتية}
/الحاقة: 6/: عتت
عن الخزان.
İbn Uyeyne de şöyle demiştir: عاتية Atiyeh (Hakka 6)
"depodan taşan" anlamındadır.
AÇiKLAMA : Ebu Ubeyde .....hebaen mensura ayeti hakkında şöyle
demiştir: "Heba, bir delikten eve girer. Güneş varken toz zerrelerini
andıran [zerrecikler halinde] görülür. Ama ona ne dokunulur, ne de o gölge de
görülür.
Said İbn Mansur, Cerır İbn Hazim kanalıyla şu rivayeti senedli olarak
nakletmiştir: Biri Hasan-ı Basrı'ye .......Heb lena min ezvacina ayetinde geçen
.....kurra kelimesinin anlamını sdrdu. O da "dünyadaki anlamını mı,
ahiretteki anlamını mı soruyorsun?" şeklinde soruyla karşılık verdi. Adam:
"Dünyadakini" şeklinde cevap verince, şöyle cevap verdi: Allah'a
yemin ederim ki, gurra, kulun, evladının Allah'a itaat ettiğini görmesidir.
Ebu Ubeyde ......subura ifadesini helak olmak şeklinde izah
etmiştir.
Ebu Ubeyde .......rass kelimesini "maden" olarak açıklamıştır.
Halil [İbn Ahmed Ferahidı] ise şöyle demiştir: "Yıkılmamış her kuyuya
......rass denir."
Ebu Ubeyde '..........kul ma ya'beu bikum rabbı ayeti hakkında
şöyle demiştir: .......Ma aba'tu bike şey'en dendiği vakit "Sana hiç değer
vermedim," manası anlaşılır.
باب: قوله: {الذين
يحشرون على
وجوههم إلى
جهنم أولئك شر
مكانا وأضل
سبيلا} /34/.
1. "YÜZÜKOYUN CEHENNEME (SÜRÜLÜP) TOPLANACAK OLANLAR, İŞTE
ONLAR, YERLERİ EN KÖTÜ, YOLLARI EN SAPIK OLANLARDIR," AYETİNİN TEFSİRİ
(Furkan 34)
حدثنا عبد
الله بن محمد:
حدثنا يونس بن
محمد
البغدادي:
حدثنا شيبان،
عن قتادة:
حدثنا أنس بن
مالك رضي الله
عنه:
أن
رجلا قال:
يانبي الله،
كيف يحشر
الكافر على
وجهه يوم
القيامة؟ قال:
(أليس الذي
أمشاه على الرجلين
في الدنيا
قادرا على أن
يمشيه على وجهه
يوم القيامة).
قال قتادة: بلى
وعزة ربنا.
[-4760-] Enes İbn Malik'ten rivayet edildiğine göre, bir adam Hz. Nebi'e;
"Ey Allah'ın elçisi! Kıyamet günü kafir yüzükoyun mu haşredilir?"
diye sormuş. Bunun üzerine Allah ResLılü saIJaIJahu aleyhi ve seIJem şöyle
buyurmuştur: "Dünyada onu ayaklarz üstünde yürütmeye kadir olan, kıyamet
günü onu yüzükoyun yürütemez mi?"
Katade şöyle demiştir: "Elbette. Rabbimin izzetine yemin
ederim ki, öyledir."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
Bu hadisin ayrıntılı açıklaması "Kitabu'r-rikak"ta
yapılacaktır. Bezzar'ın Ebu Hureyre'den naklettiği hadiste şöyle geçmektedir:
"İnsanlar üç grup halinde haşredilecek. Bir grup binekler üstünde, bir
grup ayaklarz üstünde, bir grup da yüzleri üstünde haşredilecek." Hz.
Nebi'e, bu sözü üzerine "İnsanlar yüzükoyun nasıl yürürler?" diye
soruldu. Hz. Nebi de yukarıdaki gibi buyurdu.
Bu konuda nakledilen hadislerin tamamından şu sonuç ortaya
çıkar:
Mukarrabun / Allah'a yakın kullar binekleri üzerinde, diğer
Müslümanlar ayakları üstünde, kafirler ise yüzükoyun haşredilir.
باب: قوله:
{والذين لا
يدعون مع الله
إلها آخر ولا
يقتلون النفس
التي حرم الله
إلا بالحق ولا
يزنون ومن
يفعل ذلك يلق
أثاما} /68/:
العقوبة.
2. "YiNE ONLAR Ki, ALLAH iLE BERABER BAŞKA BİR İLAH'A YALVARMAZLAR,
ALLAH'IN HARAM KILOlĞI CANA HAKSIZ YERE KIYMAZLAR VE ZiNA ETMEZLER. BUNLARI
YAPAN, GÜNAHI(NIN CEZASINI) BULUR" (Furkan 68) AYETİNİN TEFSİRİ
أثاما Esama, "ceza" anlamına gelir.
حدثنا مسدد:
حدثنا يحيى،
عن سفيان قال:
حدثني منصور
وسليمان، عن أبي
وائل، عن أبي
ميسرة، عن عبد
الله. قال: وحدثني
واصل، عن أبي
وائل، عن عبد
الله رضي الله
عنه قال:
سألت،
أو سئل رسول
الله صلى الله
عليه وسلم: أي
الذنب عند
الله أكبر؟
قال: (أن تجعل
لله ندا وهو
خلقك) قلت: ثم
أي؟ قال: (ثم أن
تقتل ولدك
خشية أن يطعم
معك). قلت: ثم
أي؟ قال: (أن
تزاني بحليلة
جارك). قال:
ونزلت هذه
الآية تصديقا
لقول رسول
الله صلى الله
عليه وسلم:
{والذين
لا يدعون مع
الله إلها آخر
ولا يقتلون النفس
التي حرم الله
إلا بالحق ولا
يزنون}.
[-4761-] Abdullah'tan rivayet edildiğine 'göre, o şöyle
demiştir: "Allah katında en büyük günah hangisidir?" diye Hz. Nebile
sordum veya soruldu. O da; "Seni yarattığı halde Allohio ortak
koşman," buyurdu. "Sonra hangisidir?" diye sordum. Hz. Nebi;
"Seninle birlikte yemesinden endişe ettiğin için çocuğunu öldürmen,"
buyurdu. "Sonra hangisidir?" diye yine sordum. Hz.
Nebi;"Komşunun karısı ile zina etmen," buyurdu.
Abdullah şöyle demiştir: Şu ayet-i kerıme, Allah Resulü Sallallahu
Aleyhi ve Sellem'e doğrularcasına inmiştir: "Yine onlar ki, Allah ile
beraber (tuttuklan) başka bir tannya yalvarmazlar, Allah'ın haram kıldığı cana
haksız yere kıymazlar ve zina etmezler. "(Furkan 68)
حدثنا
إبراهيم بن
موسى: أخبرنا
هشام بن يوسف: أن
ابن جريج
أخبرهم قال:
أخبرني
القاسم بن أبي
بزة:
أنه
سأل سعيد بن
جبير: هل لمن
قتل مؤمنا
متعمدا من
توبة؟ فقرأت
عليه: {ولا
يقتلون النفس
التي حرم الله
إلا بالحق}.
فقال سعيد:
قرأتها على
ابن عباس كما
قرأتها علي،
فقال: هذه
مكية، نسختها
آية مدنية،
التي في سورة
النساء.
[-4762-] Kasım İbn Ebı Bezze'den rivayet edildiğine göre, o Said İbn
Cübeyr'e bir mümini kasten öldüren kimse için tevbenin olup olmadığını sormuş
ve peşinden "Allah'ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar,"
ayetini okumuştur. Bunun üzerine Said şöyle cevap vermiştir: Bu ayeti senin
bana okuduğun gibi, ben de İbn Abbas'a okudum. İbn Abbas şöyle söyledi:
"Bu ayet, Mekkl'dir. Nisa suresindeki Medenı ayet bunu neshetmiştir."
حدثني محمد
بن بشار:
حدثنا غندر:
حدثنا شعبة، عن
المغيرة ابن
النعمان، عن
سعيد بن جبير
قال:
اختلف
أهل الكوفة في
قتل المؤمن،
فرحلت فيه إلى
ابن عباس،
فقال: نزلت في
آخر ما نزل،
ولم ينسخها
شيء.
[-4763-] Said İbn Cübeyr'in şöyle söylediği rivayet edilmiştir: Kufe ehli,
bir müminin öldürülmesi hakkında ihtilafa düştü. Bu konuyu öğrenmek için İbn
Abbas'ın yanına gittim. İbn Abbas da şöyle dedi: "Bu konunun hükmünü
belirten ayet, en son inen ayetler arasındadır. Bu ayeti de hiçbir nas
neshetmemiştir."
حدثنا آدم:
حدثنا شعبة:
حدثنا منصور،
عن سعيد بن
جبير قال:
سألت
ابن عباس رضي
الله عنهما،
عن قوله
تعالى:
{فجزاؤه جهنم}.
قال: لا توبة
له. وعن قوله
جل ذكره: {لا
يدعون مع الله
إلها آخر}. قال:
كانت هذه في
الجاهلية.
[-4764-] Said İbn Cübeyr'in şöyle söylediği rivayet edilmiştir: İbn Abbas'a
"O'nun cezası Cehennemdir, "(furkan 68) ayetinin ne anlama geldiğini
sordum. O da "Onun asla tevbe hakkı yoktur," şeklinde cevap verdi.
Yine ona "Allah ile beraber (tuttuklan) başka bir tannya
yalvarmazlar," ayetini sordum. O da şöyle cevap verdi: "Bu durum,
Cahiliyye döneminde geçerli idi."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
Ebu Ubeyde ......ve men yef'al zalike yelka esamen ayetinde
geçen .......esame kelimesin'i "ukubet/ceza" olarak tefsır etmiştir.
Abdurrezzak İbn Hemmam, Ma'mer kanalıyla Katade'nin bu kelimeyi nekaVceza
olarak tefsır ettiğini nakletmiştir.
Esam kelimesinin Cehennemde bir vadinin adı olduğu da
söylenmiştir. Bu yorum, İbn Ebı Hatim tarafından Abdullah İbn Ömer, İkrime ve
daha başkalarından nakledilmiştir.
Hz. Nebi'in, "Seninle birlikte yemesinden endişe ettiğin
için çocuğunu öldürmen" sözü, kişinin maddı sıkıntı çektiği durumlarda
kendisini çocuğuna tercih etmesi sonucu onu öldürmesi, maddı bolluk içinde
olduğu durumlarda ise cimriliğinden dolayı onu öldürmesi anlamına gelir.
"Öldürme" ve "zina" kavramları yukarıdaki
ayette mutlak, hadislerde ise mukayyed olarak geçmiştir. Öldürme, kişinin
kendisi ile yemesinden korktuğu için çoçuğu ile; zina da komşusunun karısı ile
takyid edilmiştir. Her ne kadar genel . olarak adam öldürme ve zina konusunda
inmiş olsa da, söz konusu ayet-i kerimeyi bu iki hususa delil getirmek
mümkündür. Şu kadarı var ki, kişinin çocuğunu öldürmesi ve komşusunun karısı
ile zina etmesi daha büyük ve daha çirkin bir günahtır. Ahmed İbn Hanbel,
Mikdad İbnu'l-fsved'den şu rivayet i nakletmiştir:
Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Zina hakkında ne
düşünüyorsunuz?" diye sordu. Etrafındaki insanlar: "Haramdır,"
diye cevap verdiler. Bunun üzerine Allah Reslilü sallall1ihu aleyhi ve sellem
şöyle buyurdu: "Kişinin on kadınla zina etmesi, komşusunun hanımı ile zina
etmesinden daha basittir."
"Klife ehli, bir müminin öldürülmesi hakkında ihtilafa
düştü," rivayeti yukarıda muhtasar olarak geçti. Bu rivayet, Nisa
suresinde verilen Adem rivayetinde daha da muhtasar olarak geçmişti. Bu
rivayeti İmam Müslim ve diğer hadis alimleri Şube ve Gunder kanalıyla şu
lafızia nakletmişlerdir: "Klife ehli, 'Kim bir mümini kasden öldürürse
cezası, içinde ebediyyen kalacağı Cehennemdir,'(Nisa 93) ayeti hakkında ihtilaf
etti."
باب: {يضاعف
له العذاب يوم
القيامة
ويخلد فيه مهانا}
/69/.
3. "KIYAMET GÜNÜ AZABI KAT KAT ARTTIRILIR VE ONDA (AZAPTA)
ALÇALTILMIŞ OLARAK DEVAMLI KALIR, "(furkan 69) AYETİNİN TEFSİRİ
حدثنا سعد بن
حفص: حدثنا
شيبان، عن
منصور، عن
سعيد بن جبير
قال: قال ابن
أبزى:
سئل
ابن عباس عن
قوله تعالى:
{ومن يقتل
مؤمنا متعمدا
فجزاؤه جهنم}.
وقوله: {ولا
يقتلون النفس التي
حرم الله إلا
بالحق - حتى
بلغ - إلا من
تاب}. فسألته
فقال: لما
نزلت قال أهل
مكة: فقد
عدلنا بالله
وقتلنا النفس
التي حرم الله
إلا بالحق،
وأتينا
الفواحش،
فأنزل الله: {إلا
من تاب وآمن
وعمل عملا
صالحا - إلى
قوله - غفورا
رحيما}.
[-4765-] Said İbn Cübeyr'in şöyle söylediği rivayet edilmiştir: İbn Ebza
"İbn Abbas'a 'Kim bir mümini kasden öldürürse cezası, içinde ebediyerı
kalacağı Cehennemdir, '(Nisa 93) ayeti ile 'AI/ahım haram kıldığı cana haksız
yere kıymazlar ... Ancak tevbe ve iman edip iyi davranışta bulunanlar
başkadır,'(furkan 68-70) ayetini sor!" dedi. Ben de İbn Abbas'a bu
ayetlerin anlamını sordum. O da şöyle cevap verdi: Bu ayetler indiği zaman
Mekke halkı "Biz Allah'a ortak koştuk, haksız yere O'nun saygıdeğer
kıldığı cana kıydık ve kötü işler yaptık," dedi. Bunun üzerine Allah Teala
"Ancak tevbe ve iman edip iyi davranışta bulunanlar başkadır. AI/ah
onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. AI/ah çok bağışlayıcıdır, engin
merhamet sahibidir, "(furkan 90) ayetini indirdi.
باب: {إلا من
تاب وآمن وعمل
عملا صالحا
فأولئك يبدل
الله سيئاتهم
حسنات وكان
الله غفورا رحيما}
/70/.
4. "ANCAK TEVBE VE İMAN EDİP İYİ DAVRANIŞTA BULUNANLAR
BAŞKADIR. ALLAH ONLARIN KÖTÜLÜKLERİNİ İYİLİKLERE ÇEVİRİR. ALLAH ÇOK
BAĞIŞLAYICIDIR, ENGİN MERHAMET SAHİBİDİR, " (Furkan 70) AYETİNİN TEFSİRİ
حدثنا عبدان:
أخبرنا أبي،
عن شعبة، عن
منصور، عن
سعيد ابن جبير
قال:
أمرني
عبد الرحمن بن
أبزى: أن أسأل
ابن عباس عن
هاتين
الآيتين: {ومن
يقتل مؤمنا
متعمدا}. فسألته
فقال: لم
ينسخها شيء،
وعن: {والذين
لا يدعون مع
الله إلها
آخر}. قال: نزلت
في أهل الشرك.
[-4766-] Said İbn Cübeyr'den rivayet edildiğine göre, o şöyle demiştir: Abdurrahman
İbn Ebza, İbn Abbas'a şu iki ayetin hangi anlama geldiğini sormamı emrettL Ben
de ona sordum.
[İlki] 'Kim bir mümini kasden öldürürse
cezası, içinde ebediyyen kalacağı Cehennemdir,'(Nisa 93) [ayeti idi.] O da
şöyle cevap verdi: Bu ayeti hiçbir şey neshetmemiştir.
[İkincisi ise] "Allah ile beraber (tuttuklan) başka bir
tannya yalvarmazlar," [ayeti idL] O da şöyle cevap verdi: Bu ayet,
müşrikler hakkında inmiştir.
Fethu'l-Bari Açıklaması:
İmam Buhari bu rivayeti, yukarıda olduğu gibi muhtasar olarak
verdi. Bu senetle İmam Müslim'in naklettiği rivayet ise daha geniştir. Ancak
"Meb'as" bahsinde geçen Cer!r rivayeti bu iki rivayetten daha
geniştir. Söz konusu rivayet şu şekildedir:
Abdurrahman İbn Ebza bana İbn Abbas'a şu iki ayeti sermamı emretti:
"Kim bir mümini kasden öldürürse cezası, içinde ebediyyen kalacağı
Cehennemdir, "(Nisa 93) ayeti ile "Allah ile beraber (tuttukları)
başka birtanrıya yalvarmazlar ... "(furkan 68) ayetinin durumu nedir? Ben
de İbn Abbas'a bunu sordum ve o da şu şekilde cevap verdi: "Allah Teala
Furkan suresindeki ayeti indirince Mekke müşrikleri: "Biz adam öldürdük,
Allah ile birlikte başka tanrılara taptık ve kötü işler yaptık," dedi.
Bunun üzerine "Ancak tevbe ve iman edip iyi davranışta bulunanlar
başkadır. Allah onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah çok
bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir," ayeti indi. İşte bu ayet onlar
içindir. Nisa suresindeki ayet ise, İslam dinini öğrenip daha sonra kasten adam
öldürenler hakkındadır. İşte böylelerinin cezası, Cehennemdir. Onlar için tevbe
hakkı yoktur.
Bu açıklamayı Mücahid'e anlattım. O da "Ancak pişman
olanlar müstesna" kaydını koydu ..
Meseleyi özetleyecek olursak; İbn Abbas, bazen iki ayetin
konusunu bir kabul etmiş ve bu yüzden ayetlerden birinin neshedildiğini
söylemiştir. Bazen de iki ayetin konularının farklı olduğunu belirtmiştir. Onun
bu iki görüşü şu şekilde uzlaşttnlır: Furkan suresindeki ayetin umtlmiliği,
mümin birinin kasten adam öldürmesi ile tahsis edilmiştir. Nitekim bir çok
selef alimi, "nesih" kelimesini "tahsis" kavramı yerine
kullanıyordu.
Bu şekilde yapılan bir uzlaştırma, İbn Abbas'ın sözlerinde
çelişki bulunduğunu söylemekten ve onun önce ayetin neshedildiğini, sonra da
bundan vazgeçtiğini iddia etmekten daha iyidir.
İbn Abbas'ı, "Bir mümini kasten öldüren bir kişi için tevbe
hakkı yoktur," görüşü meşhurdur. Nitekim ondan, bu sözden daha açık bir
ifade daha nakledilmiştir. Ahmed İbn Hanbel ile İmam Taberi, Yahya İbn Cabir;
Nesa! ve İbn Mace ise Ammar İbn Zeheb! kanalıyla Salim İbn Eb! Ca'd'dan, onun
şöyle söylediğini rivayet etmişlerdir: "Gözlerini kaybetmesinden sonra İbn
Abbas'ın yanında idim: Derken bir adam gelip "Bir mümini kasten öldüren
biri hakkında ne düşünüyorsun?" diye sordu. İbn Abbas da "Onun cezası
ebed! olarak içinde kalacağı Cehennemdir," şeklinde cevap verdi ve ayet i
[en-Nisa 4/93] sonuna kadar okudu. Ardından şöyle dedi: "Bu ayet, son inen
ay'etler içerisinde nazil olmuş ve hiçbir şeyonu neshetmemiştir. Hal böyleyken
Rasulullah vefat etmiştir. Hz. Nebi'den sonra da vahiy gelmemiştir." Adam:
"Peki o tevbe edip iman etse ve salih amel işlese, sonra da doğru yolu
tutsa, onun hakkında ne dersin 7" diye sordu. İbn Abbas: "O nerede,
tevbe ve doğru yolu tutmak nerede ... " diyerek cevap verdi.
İbn Abbas'ın bu görüşüne uygun bir çok hadis nakledilmiştir.
Bunlardan biri Ahmed İbn Hanbel ile Nesaı'nin Ebu İdris Havlanı kanalıyla
Muaviye'den naklettiği şu hadistir: Nebi'i sallallahu aleyhi ve sellem şöyle
buyururken işittim: "Kafir olarak ölen kimse ile bir mümini kasten öldüren
kimsenin günahı hariç bütün günahlan Allah Tedld bağışlayabilir." Selef
alimlerinin çoğunluğu ile ehli sünnet alimlerinin tamamı, bu konuda gelen
nasları, bu suçlara karşı sert tavır almaya bağlamışlardır. Bu yüzden başkasını
öldüren kimsenin tevbe edebileceği görüşüne varmışlardır. "Kim bir mümini
kasden öldürürse cezası, içinde ebediyyen kalacağı Cehennemdir, "(Nisa,
93) ayeti hakkında ise yine Nisa suresinde yer alan "Allah, kendisine
ortak koşulmasını asla bağışlamaz; bundan başkasını, (günahlan) dilediği kimse
için bağışlar, "(Nisa, 48, 116) ayetine dayanarak şöyle demişlerdir: Eğer
Allah TeaJa onu cezalandırmak isterse [o, ebedı olarak Cehennemde kalır.] Bu
konudaki delillerinden biri de, doksan dokuz kişiyi öldüren, daha sonra
kendisine tevbe edemeyeceğini söyleyen kimseyi de öldürüp yüze tamamlayan
İsrailoğullarından birinin durumunu anlatan hadistir. Bu hadisin sonunda şöyle
bir ifade vardır:
"Senin ile tevbe arasına kim girebilir kil" Bu rivayet
meşhurdur. "Kitabu'r-rikak"ta ayrıntılı olarak gelecektir. Eğer bu
ümmetin dışında kasten adam öldüren birinin tevbe hakkı varsa, bu ümmetten biri
için hayli hayli tevbe hakkı vardır demektir. Çünkü Allah Teala, daha önceki
ümmetiere sorumlu tuttuğu ağır yükleri bu ümmet için hafifletmiştir.
باب: {فسوف
يكون لزاما} /77/:
هلكة.
5. "ONUN İÇİN AZAP YAKANIZI BIRAKMAYACAKTIR!"(Furkan
77) AYETİNİN TEFSİRİ
لزاما lizama
kelimesi]....heleke "helak olanlar" anlamına gelir.
حدثنا عمر بن
حفص بن غياث:
حدثنا أبي:
حدثنا الأعمش:
حدثنا مسلم،
عن مسروق قال:
قال عبد الله:
خمس
قد مضين:
الدخان،
والقمر،
والروم،
والبطشة،
واللزام.
{فسوف
يكون لزاما}.
[-4767-] Mesruk'tan rivayet edildiğine göre, o, Abdullah
[İbn Mes'lid] şöyle söyledi, demiştir: [Kıyamet alametlerinden şu] beşi
gerçekleşmiştir: Duman, ayın yarılması, Rumiarın yenilmesi ve sonra üstün
gelmesi, başta / şiddetle yakalama ve Iizamdır / azabın yapışması. Azap
yakanızı bırakmayacaktır! (Furkan 77)
Fethu'l-Bari Açıklaması:
Ebu Ubeyde .......fesevfe yeklinu lizamen ayeti hakkında şöyle
demiştir: .....lizama: herkese, yaptığının karşılığı olarak gereken ceza
anlamına gelir. Bu kelimenin bir diğer anlamı ise "helak olmaktır."
bn Mes'ud, Ubeyy İbn Ka'b, Muhammed İbn Ka'b, Mücahid, Dahhak,
Suddi ve daha bir çok alime göre, bu (furkan 77) ayet ile Bedir savaşı
kastedilmiştir. Hasan-ı Basri'ye göre ise, bu ayetin ifade ettikleri kıyamet
günü gerçekleşecektir.