AL-İ İMRAN SURESİ
باب: {ولا
تحسبن الذين
يفرحون بما
أتوا} /188/.
16. "SANMA Kİ ETTİKLERİNE SEVİNENLER"[AI-i İmrfm 188]
AYETİNİN TEFSİHİ
حدثنا سعيد
بن أبي مريم:
أخبرنا محمد
بن جعفر قال:
حدثني زيد بن
أسلم، عن عطاء
بن يسار، عن
أبي سعيد
الخدري رضي
الله عنه:
أن
رجالا من
المنافقين
على عهد رسول
الله صلى الله
عليه وسلم،
كان إذا خرج
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم إلى
الغزو تخلفوا
عنه، وفرحوا بمقعدهم
خلاف رسول
الله صلى الله
عليه وسلم، فإذا
قدم رسول الله
صلى الله عليه
وسلم اعتذروا إليه
وحلفوا،
وأحبوا أن
يحمدوا بما لا
يفعلوا،
فنزلت: {لا
تحسبن الذين
يفرحون بما
أتوا ويحبون
أن يحمدوا بما
لم يفعلوا}.
الآية.
[-4567-] Ebu Saıd el-Hudrı'den nakledildiğine göre, Nebi Sallallahu
Aleyhi ve Sellem dönemindeki münafıklardan bir grup Allah Resulü Sallallahu
Aleyhi ve Sellem cihada çıktığı zaman, İslam ordusundan geride kalırlardı. Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e muhalefet etmelerinden dolayı da pek
sevinirlerdi. Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem cihad'dan dönünce ona
mazeret beyan edip [doğru söylediklerine dair] yemin ederlerdi. Yapmadıkları
işler ile övülmek isterlerdi. Bunun üzerine:
"Sanma ki ettik/erine sevinen, yapmadıkları ile övülmek
isteyenler, evet, sanma ki onlar azaptan kurtulacaklardır. Onlar için elem
verici bir azap vardır," ayeti nazil oldu.
حدثني
إبراهيم بن
موسى: أخبرنا
هشام: أن ابن جريج
أخبرهم، عن
ابن أبي
مليكة: أن
علقمة بن وقاص
أخبره:
أن
مروان قال
لبوابة: اذهب
يا رافع إلى
ابن عباس فقل:
لئن كان كل
امرئ فرح بما
أوتي، وأحب أن
يحمد بما لا
يفعل، معذبا
لنعذبن
أجمعون. فقال ابن
عباس: وما لكم
ولهذه، إنما
دعا النبي صلى
الله عليه
وسلم يهود
فسألهم عن شيء
فكتموه إياه،
وأخبروه
بغيره، فأروه
أن قد
استحمدوا إليه
بما أخبروه
عنه فيما
سألهم،
وفرحوا بما أتوا
من كتمانهم،
ثم قرأ ابن
عباس: {وإذ أخذ
الله ميثاق
الذين أتوا
الكتاب -
كذلك، حتى قوله
- يفرحون بما
أتوا ويحبون
أن يحمدوا بما
لم يفعلوا}.
تابعه عبد
الرزاق، عن
ابن جريج.
حدثنا مقاتل:
أخبرنا
الحجاج، عن
جريج: أخبرني ابن
أبي مليكة، عن
حميد بن عبد
الرحمن بن عوف
أنه أخبره: أن
مروان: بهذا.
[-4568-] İbn Ebı Müleyke Alkame İbn Vakkas'ın kendisine
şöyle haber verdiğini nakletmiştir: Mervan kapıcısına şöyle dedi:
- Ey Rafi'! İbn Abbas'a git, ona
"Ettiklerine sevinen ve yapmadıkları ile övünen herkesin azap görmesi
durumunda kuşkusuz hepimiz azap görürüz. Öyle mi?" diye sor.
[Kapıcı gidip İbn Abbas'a bu soruyu sorunca] o şu cevabı verdi:
- Bu ayet ile sizin bir ilginiz yok! Nebi yahudileri davet etmiş,
onlara bir konuyu sormuştu. Ama onlar bildikleri halde o konuyu açıklamadılar. Bunun
yerine bir başka şey söylediler ve onu gösterdiler. Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'e verdikleri bu cevap ile de övülmek istediler. Ondan hakikati
gizledikleri için de sevindiler.
Sonra İbn Abbas şu ayeti okudu: "Allah, kendilerine kitap
verilenlerden, "Onu mutlaka insanlara açıklayacaksınız, onu
gizlemeyeceksiniz" diyerek söz almıştı. Onlar ise bunu kulak ardı ettiler,
onu az bir dünyalığa değiştiler. Yaptıkları alış-veriş ne kadar kötü! Sanma ki
ettiklerine sevinen, yapmadıkları ile övülmek isteyenler, evet, sanma ki onlar
azaptan kurtulacaklardır. Onlar için elem verici bir azap vardır. "[AI-i
İmran 187-188]
Fethu'l-Bari Açıklaması:
(Münafıklardan bir grup) Ebu Saıd ayetin sebeb-i nüztilünü bu
şekilde açıklamıştır. Ettiklerine sevinen ve yapmadıkları ile övülmek
isteyenlerin münafıklar olduğunu belirtmiştir. İbn Abbas'tan aktarılan rivayet
ise bu kimselerin, kendilerine sorulan soruya yanıltıcı cevap verip bildikleri
gerçeği saklayan yuhudiler olduğu anlaşılmaktadır. Bu rivayetleri, ayetin iki
grup hakkında birlikte indiğini söyleyerek uzlaştırmak mümkündür. Nitekim
Kurtubı ve diğer müfessirler, bu iki rivayet arasında çelişki gibi görünen
duruma bu şekilde bir yorum getirmişlerdir. Ayrıca Ferra, bu ayetiIi "Biz
herkesten önce ehl-i kitab olduk, namaz kılıp itaat ettik." diyen ancak
Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e iman etmeyen Yahudiler hakkında indiğini
anlatmıştır. İbn Ebı Hatim de farklı senetlerle bir tabiundan bazılarından buna
benzer rivayetler nakletmiştir. Nitekim İmam Taberı de bu görüşü tercih
etmiştir.
Sonuç olarak şunu deriz: Bu ayetin bütün bu konular hakkında
indiğini söylemeye bir engel yoktur. Ya da bu ayetin özel sebeplere binaen
indiğini, umumiliğinin ise bir iyilik yapıp buna karşılık kendilerini beğenecek
kadar şımarıp insanların, yapmadıkları şeylerle kendilerini övmesini isteyen
herkesi kapsadığı söylenebilir.
Her şeyi en iyi Allah bilir.
......Etev." Bu fiilin okum,ışu hakkında farklı kıraatler
vardır. Hamevı'de bu fiil hemzenin dammesi ile ly)lutu şeklinde geçmiştir. Bu
durumda anlam "Kendilerine verilen ilmi gizleyenler" şeklinde olur.
Nitekim Yahudilerin bu durumu şu ayette de anlatılmaktadır: "Yanlarında
olan ilimden dolayı sevinip-böbürlendiler."[Ğafir 83] Ancak ilk rivayet
muşhur olan kıraate uygun olması bakımından daha evladır. İkinci kıraat Sülemi
ve Saıd İbn Cübeyr'e aittir. Meşhur kıraate uygunluk daha önemlidir. Bir de İbn
Abbas'ın tefsirine uygun olması ilk kıraatı daha da önemli hale getiriyor.
"Sonra İbn Abbas şu ayeti okudu:" Bu ifade, İbn
Abbas'a sorulan ayette bahsi geçen kimselerin bir önceki ayette anlatılan
kimseler olduğunu gösterir. Allah Teala onları, gizlememekle emrolundukları
bilgileri sakladıkları için yermiş ve bundan dolayı onların azaba
çarptırılacaklarını bildirmiştir.