SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-MEĞAZİ

<< 1647 >>

باب: وفد بني حنيفة، وحديث ثمامة بن أثال.

70. HANİFE OĞULLARI HEYETİ(NİN GELMESİ) VE SÜMAME B. ÜSAL'İN RİVAYET ETTİGİ HADİs

 

حدثنا عبد الله بن يوسف: حدثنا الليث قال: حدثني سعيد بن أبي سعيد: أنه سمع أبا هريرة رضي الله عنه قال:

 بعث النبي صلى الله عليه وسلم خيلا قبل نجد، فجاءت برجل من بني حنيفة يقال له ثمامة بن أثال، فربطوه بسارية من سواري المسجد، فخرج إليه النبي صلى الله عليه وسلم فقال: (ما عندك يا ثمامة). فقال: عندي خير يا محمد، إن تقتلني تقتل ذا دم، وإن تنعم تنعم على شاكر، وإن كنت تريد المال، فسل منه ما شئت. فترك حتى كان الغد، فقال: (ما عندك يا ثمامة). فقال: ما قلت لك، إن تنعم تنعم على شاكر فتركه حتى كان بعد الغد

فقال: ما عندك يا ثمامة فقال: عندي ما قلت لك فقال: (أطلقوا ثمامة). فانطلق إلى نخل قريب من المسجد، فاغتسل ثم دخل المسجد، فقال: أشهد أن لا إله إلا الله، وأشهد أن محمدا رسول الله، يا محمد، والله ما كان على الأرض وجه أبغض إلي من وجهك، فقد أصبح وجهك أحب الوجوه إلي، والله ما كان من دين أبغض إلي من دينك، فأصبح دينك أحب دين إلي، والله ما كان من بلد أبغض إلي من بلدك، فأصبح بلدك أحب البلاد إلي، وإن خيلك أخذتني، وأنا أريد العمرة، فماذا ترى؟ فبشره رسول الله صلى الله عليه وسلم وأمره أن يعتمر، فلما قدم مكة قال له قائل: صبوت، قال: لا، ولكن أسلمت مع محمد رسول الله صلى الله عليه وسلم، ولا والله، لا يأتيكم من اليمامة حبة حنطة حتى يأذن فيها النبي صلى الله عليه وسلم.

 

[-4372-] Ebu Hureyre radıyallahu anh dedi ki: "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem Necid taraflarına bir atlı birlik gönderdi. Bunlar Hanife oğullarından Süma.me b. Üsa.ı diye anılan bir adam getirdiler. Onu mesciddeki direklerden bir direğe bağladılar. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem mescide onun yanına çıkarak:

 

Ey Sümame ne haber, diye sordu. Sümame:

 

Ey Muhammed, bende (senden) hayır (ümidi) vardır. Eğer beni öldürecek olursan kanlı bir caniyi öldürmüş olacaksın. Eğer bana nimet ve ihsanda bulunursan teşekkürle karşılık verecek birisine ihsanda bulunmuş olacaksın. Şayet isteğin mal ise ondan dilediğini iste, diye cevap verdi.

 

Sümame ertesi güne kadar bu halde bırakıldı. Sonra ona:

 

Sende ne haber ey Sümame, diye sordu. O da:

 

Daha önce söylediğim gibi, eğer sen (bana) nimet ve ihsanda bulunursan teşekkürle karşılık verecek bir kimseye nimet ve ihsanda bulunmuş olacaksın, dedi.     .

Allah Resulü yine onu (kendi haline) bıraktı. Ertesi gün:

 

Ne haber ey Sümame diye sordu. Sümame: Haberim daha önce söylediklerimden ibarettir, dedi.

 

Allah Resulü: Sümame'yi çözün üz diye buyurdu. Sümame mescide yakın bir yerde bulunan suya gidip yıkanıverdi, sonra gelip mescide girerek:

 

Eşhedu en la ilah e illallah ve eşhedu enne Muhammeden Resulullah, dedi (ve şöyle devam etti):

 

Ey Muhammed! Allah'a yemin ederim, yeryüzünde senin yüzünden daha çok buğzettiğim bir yüz yoktu. Artık senin yüzün en sevdiğim yüz oluverdi. Allah'a yemin ederim senin dininden daha çok buğzettiğim bir din yoktu. Artık senin dinin benim en sevdiğim din oluverdi. Allah'a yemin ederim senin şehrinden daha çok buğzettiğim bir şehir yoktu. Artık senin şehrin benim en sevdiğim şehir oldu. Ben umre yapmak isterken atlı birliğin beni yakaladı. Şimdi ne dersin?

Bunun üzerine Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona müjde verdi ve umre(sini) yapmasını emretti. Mekke'ye varınca birisi ona:

 

Sen dininden mi döndün, dedi. O:

 

Allah'a yemin ederim ki hayır dedi. Fakat ben Muhammed Resulullah ile birlikte Müslüman oldum. Hayır, Allah'a yemin ederim Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bu hususta izin vermedikçe size Yemame'den bir buğday tanesi dahi gelmeyecektir.

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Hanife oğulları heyeti ve Sümame b. Üsal'in rivayet ettiği hadis" Hanife oğulları Mekke ile Yemen arasındaki Yemame'de konaklayan ünlü büyük bir kabiledir. Hanife oğulları heyeti İbn İshak ve başkalarının zikrettiği üzere dokuzuncu yılda gelmiştir. el-Vakidı'nin zikrettiğine göre bu heyettekiler onyedi adam idi. Aralarında Museylime de vardı. Sümame b. Üsa! b. en-Numan b. Mesleme el-Hanefi de Ashab-ı Kiram'ın faziletlilerindendir.

 

"Ne haber" yani sence sana yapacağımı kanaat ettiğin muamele nedir? O da hayır beklediğini söyleyerek cevap vermek üzere: Ey Muhammed bende hayır vardır diye söylemiştir. Çünkü sen zulmeden birisi değilsin. Aksine sen af ve ihsan eden kimselerdensm.

 

"Beni öldürürsen kanlı bir caniyi öldürürsün" sözlerini Nevevı şöyle açıklamaktadır: Çoğunluğun bu şekildeki rivayetinin anlamı şudur: Eğer sen beni öldürecek olursan kanlı birisini öldürürsün. Yani öldüren kimsenin onu öldürmek suretiyle rahatlayacağı ve başkanlığı ve büyük kişiliği dolayısıyla böylelikle ondan intikam alacağı birisini öldürmüş olacaksın. Anlamı: Üzerinde kan borcu bulunan ve bundan dolayı aranan birisini öldürmüş olacaksın. Dolayısıyla onu öldürdüğün için kimse seni kınamaz, şeklinde olduğu da söylenmiştir.

 

"Ona müjde verdi." Dünya ve ahiret hayrını yahut cenneti ya da günahlarının ve geçmiş sabıkalarının silinmiş olduğunu müjdeledi.

 

"Hayır ama ben Muhammed ile Müslüman oldum dedi." Bu sözleriyle şunu söylemek istemiş gibidir: Hayır, ben dinden çıkmadım. Çünkü putlara ibadet bir din sayılmaz. Ben onları terk edecek olursam dinin dışına çıkmış olmam. Aksine yeniden İslam dinine girmiş oluyorum.

 

"Muhammed ile" yani dini hususunda ona muvafakat ettim. Böylelikle bizler İslam dininde birbiri ile arkadaş iki kişi olduk.

 

"Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bu hususta izin vermedikçe size Yemame'den bir buğday tanesi dahi gelmeyecektir."

 

 

Hadisten Çıkarılan Sonuçlar

 

Sümame'nin bu kıssasından bir takım sonuçlar çıkmaktadır ki:

 

1- Kafir mescitte bağlanabilir.

 

2- Kafir esir, karşılıksız serbest bırakılabilir.

 

3- Kötülük yapmış olan kimseyi affetmek pek büyük bir iştir. Çünkü Sümame yemin ederek içindeki buğzun bir anda sevgiye dönüştüğünü ifade etmiştir. Buna sebep ise Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in herhangi bir karşılık olmaksızın onu affedip bağışlaması ve ona lütufta bulunmasıdır.

 

4- Müslüman olunduğunda gusl edilir.

 

5- İyilik buğzu, nefreti giderir, sevgiyi yerleştirir.

 

6- Kafir hayırlı bir iş yapmak istedikten sonra İslama girerse o hayırlı işini devam ettirmesi meşrudur.

 

7 - Müslüman olması ümit edilen esirlere -eğer bunda İslamın bir maslahatı varsa-lütufla muamelede bulunulur. Özellikle Müslüman olması halinde kavminden pek çok kimsenin kendisine uyma ihtimali varsa buna dikkat edilir. Kafirler ülkesine askeri birlikler gönderilip, onlardan ele geçirilenler esir alınabilir.

 

8- Bundan sonra ise o esirlerin öldürülmesinden ya da hayatta bırakılmasından birisi seçilebilir.

 

 

BU HADİS’İN MÜSLİM RİVAYETİ VE İZAHI İÇİN BURAYA TIKLAYIN