SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-MEĞAZİ

<< 1579 >>

باب: قتل أبي رافع عبد الله بن أبي الحقيق.

16. EBU HAFİ'' ABDULLAH B. EBİ'L-HUKAYK'IN ÖLDÜRÜLMESİ

 

ويقال: سلام بن أبي الحقيق، كان بخيبر، ويقال في حصن له بأرض الحجاز. وقال الزهري: هو بعد كعب بن الأشرف.

-Sellam b. Ebi'I-Hukayk da denilmektedir- Hayber'de idi. Hicaz topraklarında kendisine ait bir kalede olduğu da söylenmiştir.

 

Zühri dedi ki: Bunun öldürülmesi Ka'b b. Eşreften sonradır

 

حدثني إسحاق بن نصر: حدثنا يحيى بن آدم: حدثنا ابن أبي زائدة، عن أبيه، عن أبي إسحاق، عن البراء بن عازب رضي الله عنهما قال:

 بعث رسول الله صلى الله عليه وسلم رهطا إلى أبي رافع، فدخل عليه عبد الله بن عتيك بيته ليلا وهو نائم فقتله.

 

[-4038-] Bera' b. Azib r.a. dedi ki: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Ebu Rafi"e birkaç kişi gönderdi. Geceleyin o uyurken Abdullah b. Atik evine girdi ve onu öldürdü."

 

 

حدثنا يوسف بن موسى: حدثنا عبيد الله بن موسى، عن إسرائيل، عن أبي إسحاق، عن البراء بن عازب قال:

 بعث رسول الله صلى الله عليه وسلم إلى أبي رافع اليهودي رجالا من الأنصار، فأمر عليهم عبد الله بن عتيك، وكان أبو رافع يؤذي رسول الله صلى الله عليه وسلم ويعين عليه، وكان في حصن له بأرض الحجاز، فلما دنوا منه، وقد غربت الشمس، وراح الناس بسرحهم، فقال عبد الله لأصحابه، أجلسوا مكانكم، فإني منطلق، ومتلطف للبواب، لعلي أن أدخل، فأقبل حتى دنا من الباب، ثم تقنع بثوبه كأنه يقضي حاجة، وقد دخل الناس، فهتف به البواب: يا عبد الله: إن كنت تريد أن تدخل فادخل، فإني أريد أن أغلق الباب، فدخلت فكمنت، فلما دخل الناس أغلق الباب، ثم علق الأغاليق على وتد، قال: فقمت إلى الأقاليد فأخذتها، ففتحت الباب، وكان أبو رافع يسمر عنده، وكان في علالي له، فلما ذهب عنه أهل سمره صعدت إليه، فجعلت كلما فتحت باب أغلقت علي من الداخل، قلت: إن القوم نذروا بي لم يخلصوا إلي حتى أقتله، فانتهيت إليه، فإذا هو في بيت مظلم وسط عياله، لا أدري أين هو من البيت، فقلت: يا أبا رافع، قال: من هذا؟ فأهويت نحو الصوت فأضربه ضربة بالسيف وأنا دهش، فما أغنيت شيئا، وصاح، فخرجت من البيت، فأمكث غير بعيد، ثم دخلت إليه فقلت: ما هذا الصوت يا أبا رافع؟ فقال: لأمك الويل، إن رجلا في البيت ضربني قبل بالسيف، قال: فأضربه ضربة أثخنته ولم أقتله، ثم وضعت ظبة السيف في بطنه حتى أخذ في ظهره، فعرفت أني قتلته، فجعلت أفتح الأبواب بابا بابا، حتى أنتهيت إلى درجة له، فوضعت رجلي، وأنا أرى أني قد أنتهيت إلى الأرض، فوقعت في ليلة مقمرة، فانكسرت ساقي فعصبتها بعمامة، ثم انطلقت حتى جلست على الباب، فقلت: لا أخرج الليلة حتى أعلم: أقتلته؟ فلما صاح الديك قام الناعي على السور، فقال: أنعى أبا رافع تاجر الحجاز، فانطلقت إلى أصحابي، فقلت: النجاء، فقد قتل أبا رافع، فانتهيت إلى النبي صلى الله عليه وسلم فحدثته، فقال: (ابسط رجلك). فبسطت رجلي فمسحها، فكأنها لم أشتكها قط.

 

[-4039-] Bera b. Azib dedi ki: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Yahudi Ebu Rafi"e Ensardan birkaç kişiyi gönderdi. Onların başlarına da Abdullah b. Atik'i kumandan tayin etti. Ebu RMi' Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e eziyet ediyor ve ona karşı (düşmanlara) yardım ediyordu. Hicaz'da kendisine ait bir kalede kalıyordu. --Güneşin battığı ve insanların davarları ile birlikte geri döndükleri bir sırada-- yanma yaklaştıklarında Abdullah arkadaşlarına: Yerinizde oturunuz. Ben kapıcmın yanma gidip içeri girebilirim ümidiyle onunla güzelce konuşacağım, dedi.

 

Sonra kapıya yaklaşıncaya kadar yürüdü. Daha sonra bir ihtiyacını gideriyormuş gibi elbisesine büründü. Herkes içeri girmiş bulunuyordu. Kapıcı kendisine:

 

Ey Allah'ın kulu, eğer içeri girmek istiyorsan haydi gir,. Çünkü ben kapıyı kapatmak istiyorum, dedi. Ben de içeri giriverdim ve saklandım. Herkes içeri girdikten sonra kapıcı kapıyı kapattı, sonra da anahtarları bir direğe astı.

 

(Abdullah b. Atık) der ki: Kalkıp anahtarları aldım, kapıyı açtım ve Ebu Rafi"in yanmda -ki kalenin üst taraflarında bir yerde olurdu- geceleyin sohbet yapılırdı. Gece sohbet arkadaşları yanından ayrılıp gidinceonun yanma çıkmaya. başladım. Her bir kapı açtıkça onu içeriden üzerime kapatıyordum. Kendi kendime:

 

Eğer kavmi beni fark edecek olsalar dahi onu öldürmeden benim yanıma ulaşamazlar, diye düşündüm. Nihayet onun yanına vardım. Karanlık bir odada ailesi arasında bulunuyordu .. Fakat onun odanın neresinde olduğunu bilemiyordum. 'Ebu Rafi" diye seslendim. Bu kim, dedi. Ben de sesin olduğu tarafa atıldım ve kılıcımla ona ilk darbeyi indirdim .. Fakat dehşet içinde olduğumdan o darbem bir işe yaramadı. Ebu Rafi' feryadı bastırdı. Ben de odadan dışarıya çıktım. Fazla uzağa gitmeden geri dönüp yine yanına girdim. Bu sefer:

 

Ey Ebu Rafi', bu ses ne oluyor, dedim. 'Vay senin ananın haline bundan önce bir adam bu odada bana bir kılıçla bir darbe indirdi' dedi.

 

(Abdullah b. Atık) dedi ki: Ben de ona bir darbe daha indirdim, ağır yaralamakla birlikte tam öldüremedim. Daha sonra kılıcın keskin tarafını karnına sapladım ve sırtına kadar ulaştı. Böylece onu öldürdüğümü anladım. Kapılan teker teker açmaya (ve kaçmaya) başladım. Nihayet ben basamaklar bitmiş, yere varmış olduğumu zannedip ayağımı uzatırken son basamak olduğunu bilmediğimden ayın etrafı aydınlattığı o gecede düştüm ve baldırımı kırdım. Hemen bir sank ile onu sardım, sonra yürüdüm ve nihayet kapının önünde oturdum. Onu öldürüp öldürmediğimi anlayıncaya kadar bu gece çıkmayacağım, dedim. Horoz ötmeye başlayınca, ölümü ilan eden kişi, surun üzerine dikilerek:

 

Hicaz halkının tüccan Ebu Rafi"in ölümünü ilan ederim, dedi. Ben de arkadaşlarımın yanına giderek: Haydi koşunuz,Allah Ebu Rafi"i katletti, dedim. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanına vardım, ona olanları anlattım. Bana:

 

Ayağını uzat, dedi. Ben de ayağımı uzattım (eliyle) onu sıvazladı. Sanki hiç ağnsını duymamış gibi oldum."

 

 

حدثنا أحمد بن عثمان: حدثنا شريح، هو ابن مسلمة: حدثنا إبراهيم بن يوسف، عن أبيه، عن أبي إسحاق قال: سمعت البراء بن عازب رضي الله عنه قال:

 بعث رسول الله صلى الله عليه وسلم إلى أبي رافع عبد الله بن عتيك وعبد الله بن عتبة في ناس معهم، فانطلقوا حتى دنوا من الحصن، فقال لهم عبد الله بن عتيك: امكثوا أنتم حتى أنطلق أنا فأنظر، قال: فتلطفت أن أدخل الحصن، ففقدوا حمارا لهم، قال: فخرجوا بقبس يطلبونه، قال فخشيت أن أعرف، قال فغطيت رأسي كأني أقضي حاجة، ثم نادى صاحب الباب، من أراد أن يدخل فليدخل قبل أن أغلقه، فدخلت ثم اختبأت في مربط حمار عند باب الحصن، فتعشوا عند أبي رافع، وتحدثوا حتى ذهب ساعة من الليل، ثم رجعوا إلى بيوتهم، فلما هدأت الأصوات، ولا أسمع حركة خرجت، قال: ورأيت صاحب الباب، حيث وضع مفتاح الحصن في كوة، فأخذته ففتحت به باب الحصن، قال: قلت: إن نذر بي القوم انطلقت على مهل، ثم عمدت إلى أبواب بيوتهم، فغلقتها عليهم من ظاهر، ثم صعدت إلى أبي رافع في سلم، فإذا البيت مظلم قد طفئ سراجه، فلم أدر أي الرجل، فقلت: يا أبا رافع؟ قال: من هذا؟ قال: فعمدت نحو الصوت فأضربه وصاح، فلم تغن شيئا، قال: ثم جئت كأني أغيثه، فقلت: ما لك يا أبا رافع؟ وغيرت صوتي، فقال: ألا أعجبك لأمك الويل، دخل علي رجل فضربني بالسيف؟ قال: فعمدت له أيضا فأضربه أخرى، فلم تغن شيئا، فصاح وقام أهله، قال، ثم جئت وغيرت صوتي كهيئة المغيث، فإذا هو مستلق على ظهره، فأضع السيف في بطنه، ثم أنكفئ عليه حتى سمعت صوت العظم، ثم خرجت دهشا حتى أتيت السلم، أريد أن أنزل فأسقط منه، فانخلعت رجلي فعصبتها، ثم أتيت أصحابي أحجل، فقلت: انطلقوا فبشروا رسول الله صلى الله عليه وسلم، فأني لا أبرح حتى أسمع الناعية، فلما كان

وجه الصبح صعدت الناعية، فقال: أنعى أبا رافع، قال: فقمت أمشي ما بي قبلة، فأدركت أصحابي قبل أن يأتوا النبي صلى الله عليه وسلم فبشرته.

 

[-4040-] Ebu İshak dediki: Bera' bin A'zib r.a.'ı şöyle derken dinledim:

 

Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Ebu Rafi'in üzerine Abdullah bin Atik ve Abdullah bin Utbe'yi beraberlerinde bir kaç kişi ile birlikte gönderdi. Onlarda yola koyuldular. Nihayet kale'ye yaklaştıklarında Abdullah bin Atik arkadaşlarına:

 

Siz burada burada durun, ben gidip bir bakayım, dedi. (Abdullah) dediki: Ben gizlice kaleye girmeye çalıştım. Bir eşeklerini bulamamışlardı. Bir çıra ile çıkıp onu aramaya koyuldular. Tanınmaktan korktuğum için ihtiyacımı gideriyormuş gibi başımı örttüm. Daha sonra kapıcı: İçeri girmek isteyen ben kapıyı kilitlemeden girsin, diye seslendi. Ben de içeri girdim. Sonra da kapının yanında bir eşek ahırında saklandım.

 

Ebu Rafi"in yanında akşam yemeğini yediler ve gecenin bir bölümü geçinceye kadar sohbet ettiler. Sonra da evlerine geri döndüler. Sesler dinip artık hiçbir kıpırdama sesi duymayınca çıktım. (Abdullah b. Atık) dedi ki:

 

Ben kapıcının kale kapısının anahtarını duvardaki bir oyuğa koyduğunu görmüştüm. Hemen o anahtarı aldım ve onunla kalenin kapısını açtım.

 

(Abdullah b. Arık) dedi ki: Kendi kendime eğer bunlar beni fark edecek olurlarsa istifimi bozmadan giderim, diye düşündüm. Sonra da odalarının kapılarına yöneldim. Dışardan bu kapıları üzerlerine kapattıktan sonra bir merdiven ile Ebu Rafi"in yanına çıktım. Odanın kandilinin söndürülmüş olduğunu ve karanlık olduğunu gördüm. Bu sebeple adamın nerede olduğunu bilemediğimden:

 

Ey Ebu Rafi' diye seslendim. O kim, dedi. Ben de sesin geldiği tarafa doğru yöneldim ve ona bir darbe indirdim. Kendisi feryadı bastı,. Fakat o darbem bir işe yaramamıştı.

 

(İbn Atik) dedi ki: Az sonra, yanına yardımına gelmişim gibi döndüm. Sesimi değiştirerek: Neyin var Ebu Rafi', dedim. Annenin kahrolması hoşuna gider mi? Az önce yanıma bir adam girdi ve bana bir kılıçla bir darbe indirdi.

 

(İbn Atik) dedi ki: Yine ona doğru gittim ve ona bir darbe daha indirdim,. Fakat bu da bir işe yaramadı. Yine feryadı bastı, hanımı da kalktı. (İbn Arık devamla) dedi ki: Daha sonra tekrar yardım etmeye gelmiş birisi imişim gibi sesimi değiştirerek geldim. Onu sırtüstü uzanmış gördüm, kılıcımı karnına sapladım. Sonra da kemik sesini duyuncaya kadar kılıcın kabzası üzerine abandım. Daha sonra dehşetle çıktım. Nihayet aşağı inmek için merdivenlere geldim .. Fakat merdivenden aşağı düştüm. Ayağım çıktı, ben de onu bağladım. Sonra arkadaşlarımın yanına topallayarak gittim. Haydi gidin, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e müjdeyi verin. Ben ölüm ilanını yapanları duyuncaya kadar buradan ayrılmayacağım, dedim.

 

Sabaha doğru ölüm ilanını yapan kişi (sura) çıktı ve: Ebu Rafi"in öldüğünü ilan ediyorum, diye seslendi. (İbn Atık) dedi ki: Ben de en ufak bir rahatsızlık olmadığı halde kalktım ve yürümeye koyuldum. Daha Nebi sallallShu aleyhi ve sel• lem'in yanına arkadaşlarım ulaşmadan onlara yetiştim ve ona müjdeyi verdim."

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Elbisesine" tanınmasın diye kendisini gizlemek için örtünüp "büründü." "Saklandı" gizlendi.

 

"Sonra anahtarları bir sopanın üzerine astı. Ben de kalkıp anahtarları aldım." (Anahtarlar anlamı verilen) el-ekal1d "iKid"in çoğuludur.

 

"Kalenin üst taraflarında" maksat yüksekçe yerdeki odalardır. "Beni fark ederlerse" durumumu anlarlarsa.

 

"Hiçbir faydası olmadı" yani onu öldüremedi.

 

"Hızlıca koşunuz" dedi.

 

 

Hadisten Çıkartılacak Bazı Sonuçlar

 

1. Davet kendisine ulaşmış olmakla birlikte şirk üzere ısrar eden müşriğin suikast ile öldürülmesi caizdir.

 

2. Eliyle, malıyla ya da diliyle Reslilullah sallalU,hu aleyhi ve sellem'e karşı (düşmanlarına) yardımcı olanın da öldürülmesi caizdir.

 

3. Savaş ehli olan kimselere karşı casusluk yapmak ve onların gafil zamanlarını kollamak, müşrikler ile savaşta işi sıkı tutmak caizdir.

 

4. Bir masıahat sebebiyle üstü kapalı konuşmak ve az sayıdaki Müslümanların çok sayıdaki müşriklere taarruz etmeleri caizdir.

 

5. Aynı şekilde delil ve alamete dayanarak hüküm de verilebilir .. Çünkü İbn Atık, Ebli Rafi"in sesi ile onun nerede olduğunu bulmaya çalışmış ve onun ölümünü, ölümü ilan eden kişinin sesine güvenerek gerçek olarak kabul etmiştir.

Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır .