باب: قتل كعب
بن الأشرف.
15. KA'B B. EL-EŞREF'İN ÖLDÜRÜLMESİ
حدثنا علي بن
عبد الله:
حدثنا سفيان:
قال عمرو: سمعت
جابر
ابن عبد الله
رضي الله
عنهما يقول:
قال
رسول الله صلى
الله عليه وسلم:
(من لكعب بن
الأشرف، فإنه
قد آذى الله
ورسوله). فقام
محمد بن مسلمة
فقال: يا رسول
الله، أتحب أن
أقتله؟ قال:
(نعم). قال:
فائذن لي أن
أقول شيئا،
قال: (قل) فأتاه
محمد بن مسلمة
فقال: إن هذا
الرجل قد
سألنا صدقة،
وإنه قد
عنانا، وإني قد
أتيتك
أستسلفك، قال:
وأيضا والله
لتملنه، قال:
إنا قد
اتبعناه، فلا
نحب أن ندعه
حتى ننظر إلى
أي شيء يصير
شأنه، وقد أردنا
أن تسلفنا
وسقا أو
وسقين؟ -
وحدثنا عمرو
غير مرة، فلم
يذكر وسقا أو
وسقين، أو:
فقلت له: فيه
وسقا أو
وسقين؟ فقال:
أرى فيه وسقا
أو وسقين - فقال:
نعم،
ارهنوني،
قالو: أي شيء
تريد؟ قال:
أرهنوني
نساءكم،
قالوا كيف نرهنك
نساءنا وأنت
أجمل العرب،
قال: فارهنوني
أبناءكم،
قالوا: كيف
نرهنك
أبناءنا،
فيسب أحدهم،
فيقال: رهن
بوسق أو
وسقين، هذا
عار علينا،
وكنا نرهنك
اللأمة - قال
سفيان: يعني
السلاح - فواعده أن
يأتيه، فجاءه
ليلا ومعه أبو
نائلة، وهو
أخو كعب من
الرضاعة،
فدعاهم إلى الحصن،
فنزل إليهم،
فقالت له
امرأته: أين
تخرج هذه
الساعة ؟
فقال: إنما هو
محمد بن مسلمة
وأخي أبو
نائلة، وقال
غيرعمرو،
قالت أسمع
صوتا كأنه
يقطر منه
الدم، قال:
إنما هو أخي
محمد بن مسلمة،
ورضيعي أبو
نائلة، إن
الكريم لو دعي
إلى طعنة بليل
لأجاب. قال
ويدخل محمد بن
مسلمة معه
رجلين - قيل
لسفيان: سماهم
عمرو؟ قال: سمى
بعضهم - قال
عمرو: جاء معه
برجلين، وقال
غير عمرو: أبو
عبس بن جبر
والحارث بن
أوس وعباد بن
بشر. قال عمرو:
جاء معه
برجلين، فقال:
إذا ما جاء
فإني قائل
بشعره فأشمه،
فإذا
رأيتموني
استمكنت من
رأسه فدونكم
فاضربوه. وقال
مرة ثم أشمكم،
فنزل إليهم
متوشحا وهو ينفح
منه ريح
الطيب، فقال:
ما رأيت
كاليوم ريحا،
أي أطيب، وقال
غير عمرو: قال
عندي أعطر نساء
العرب وأكمل
العرب. قال
عمرو: فقال
أتأذن لي أن
أشم رأسك؟
قال: نعم،
فشمه ثم أشم
أصحابه، ثم
قال: أتأذن
لي؟ قال: نعم،
فلما استمكن منه،
قال: دونكم،
فقتلوه، ثم
أتوا النبي
صلى الله عليه
وسلم فأخبروه.
[-4037-] Amr Cabir b. Abdullah r.a.'l şöyle derken
dinledim: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem:
Ka'b b. Eşrefin işini kim bitirebilir, diye sordu. Çünkü o Allah'a
ve Resulüne eziyet vermiş bulunuyor. Bunun üzerine Muhammed b. Mesleme ayağa
kalkarak:
Ey Allah'ın Resulü, onu öldürmemi ister misin, dedi. O: Evet diye
buyurdu. O halde bir şeyler söyleyebilmem için bana izin ver, dedi. Allah Resulü:
Söyleyebilirsin, dedi.
Bunun üzerine Muhammed b. Mesleme, Ka'b'ın yanına giderek dedi ki:
Şu adam bizden Sadaka (zekat) vermemizi istedi. O artık bizden ağır işler
istiyor. Ben de yanına senden ödünç istemeye geldim. Ka'b:
Yine mi? Allah'a yemin ederim. Ondan çok usanacaksınız. Muhammed:
Biz ona tabi olmuş olduk. Bundan dolayı durumu nereye varır görmeden onu terk
etmek istemiyoruz. Senden bir ya da iki ve sk ödünç vermeni istiyoruz.
-(Ravi dedi ki): Amr bize bir başka sefer de bu hadisi nakletti,.
Fakat "bir ya da iki vesk"i sözkonusu etmedi. Ben ona: Hadiste
"bir ya da iki vesk" var mı, diye sordum. O: gördüğüm kadarıyla
"bir ya da iki vesk" vardır dedi.-
Bunun üzerine Ka'b; olur. Fakat bana rehin veriniz, dedi.
(Muhammed ve beraberindekiler): Ne istiyorsun, diye sordular. O: Bana
hanımlarınızı rehin verin dedi. Sen Arapların en güzeli iken hanımlarımızı sana
nasıl rehin verebiliriz, dediler. Bu sefer: O halde evlatlarınızı bana rehin
bırakınız, dedi. Onlar:
Sana evlatlarımızı nasıl rehin bırakabiliriz? Onların her birisine
sövülmek istendiği vakit, bir vesk yahut iki veske karşılık rehin bırakıldı
denilecek. Bu bizim için utanılacak bir şeyolur .. Fakat bunun yerine biz sana
zırhlarımızı rehin bırakalım, dediler.
-Süfyan bu laflZIa silahları kastediyor diye açıkladı.- Daha sonra
yanına gelmek üzere onunla sözleşti. Beraberinde Ebu Naile bulunduğu halde
geceleyin ona geldi. -Ebu Naile, Ka'b'ın süt kardeşi idi.- Ka'b onları kaleye
çağırdı. Onların yanlarına inince hanım i ona: Bu saatte nereye çıkıp
gidiyorsun, dedi. O:
Gelenler Muhammed b. Mesleme ile kardeşim Ebu Naile'den başkası
değildir, diye cevap verdi. -Amr'dan başkasının rivayetine göre- karısı şöyle
demiştir: Ben sanki kendisinden kan damlayan bir ses işitiyorum. Ka'b da:
Gelenler kardeşim Muhammed b. Mesleme ile süt kardeşim Ebu Naile'den başkası
değildir. Şüphesiz asaletli bir kimse geceleyin bir hançer darbesine çağınlacak
dahi olsa bu çağrıya icabet eder, dedi.
(Cabir) dedi ki: Muhammed b. Mesleme beraberinde iki adamı da
içeri aldı.
-Süfyan'a: Amr bunların adlarını verdi mi, diye soruldu. Amr
onların birisinin adını verdi, dedi. Amr dedi ki: Beraberinde iki adamla geldi.
Amr'dan başkası ise Ebu Abs b. Cebr el-Haris b. Evs ve Abbad b. Bişr adlarını
verdiler.- Amr dedi ki:
Beraberinde iki adamla geldi. (Muhammed b. Mesleme
beraberindekilere) dedi ki: (Ka'b) geldi mi ben onun saçını yakalayacak ve
koklayacağım. Benim onun başını iyice yakaladığımı görürseniz siz de hemen
gelip başını vurunuz. Bir seferinde de şunları da söyledi: Sonra size de
koklatacağım.
Ka'b örtülerine bürünmüş olarak yanlarına girdi. Hoş kokuları
etrafa ya yılıyordu. (Muhammed): Ben bugün gibi hoş bir koku almış değilim.
Amr'dan başkaları ise şöyle rivayet ettiler:
(Ka'b): Yanımda arap kadınlarının en hoş koku sürüneni ve
Arapların en mükemmeli vardır, dedi. Amr dedi ki: (Muhammed) dedi ki: Başını
koklamama izin verir misin? Ka'b:
Evet deyince, Muhammed başını kokladı. Sonra da arkadaşlarına
koklattı, sonra da: Bana izin verir misin, dedi. Ka'b: Peki dedi. Muhammed onu
iyice yakalayınca, haydi geliniz dedi ve onu öldürdüler. Sonra da Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanına giderek ona durumu haber verdiler."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
Yahudi "Ka'b b. el-Eşrefin öldürülmesi" İbn İshak ve
başkaları derler ki:
Ka'b, Tayy'ın bir kolu olan Nebhan oğullarından Arap birisi idi.
Babası cahiliye döneminde bir kan davasına karıştığından Medine'ye gelmiş,
Nadir oğulları ile antlaşmış idi. Aralarında şerefli bir konuma gelmiş ve
Ebu'I-Hukayk'ın kızı Aklle ile evlenmişti. Akile'den de Ka'b adındaki oğlu
dünyaya gelmişti. Ka'b iri yarı, göbekli ve büyük başlı birisi idi. Bedir
vakasından sonra Müslümanları hicvetmiş, Mekke'ye giderek Muttalib'in babası
İbn Vedaa es-Sehml'nin yanında misafir olmuştu. Hassan hem onu, hem de Useyd b.
Ebi'l-Iys b. Umeyye'nin kızı Atike'yi de hicvetmiş idi. Atike'nin Ka'b'ı
kovması üzerine Ka'b da Medine'ye geri döndü, Müslümanların hanımları hakkında
olmadık şiirler yazmaya başladı ve onları rahatsız etti.
Ebu Davud ve Tirmizi'nin rivayetine göre Ka'b b. el-Eşref şair
birisi idi. Resuluilah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i de hicvediyor, Kureyş
kafirlerini ona karşı kışkırtıyor, tahrik ediyordu. Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem Medine'ye geldiğinde Medine halkı karışıktı. Resulullah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem onların aralarını düzeltmek istedi. Yahudilerle müşrikler ise
Müslümanlara alabildiğine eziyet ediyorlardı. Allah da Resulüne ve Müslümanlara
sabretmelerini emretti. Fakat Ka'b rahatsızlık veren hallerinden vazgeçmeyi
kabul etmeyince Resulullah s.a.v. da Sad b. Muaz'a onu öldürmek üzere birkaç
kişi göndermelerini emir buyurdu.
İbn Sad'ın naklettiğine göre Ka'b üçüncü yılın Rebiu'l-Ewel
ayında öldürülmüştür.
"Ka'b b. el-Eşrefin hakkından kim gelebilir?" Yani kim
onu öldürmek için öne çıkar? İbn İshak'ın hasen bir senetle İbn Abbas'tan
rivayet ettiğine göre "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem onlarla birlikte
Bakı' el-Garkad'a kadar yürüdü, sonra' onları yola koyarak: Allah'ın adı ile
gidiniz, Allah'ım, onlara yardımcı ol, diye dua etti.
"Sen Arapların en güzeli iken" muhtemelen onlar bu
sözleri -aslında güzel olsa dahi- onunla inceden inceye bir alayolsun diye
söylemişlerdi. İbn Sad, İkrime'den mürsel bir rivayetle: Biz sana güvenerneyiz.
Güzelliğin dolayısıyla hangi kadın sana karşı koyar ki, demişlerdir.
"Bir defasında da: Size de koklatırım demiştir." Yani
sizin de onu kokIamamza imkan veririm.
es-Süheyll der ki: Ka'b b. el-Eşrefin kıssasından anlaşıldığına göre
ant1aşmalı bir kimse şeriat koyucuya (Nebi efendimize) sövecek olursa -Ebu
Hanife'nin kanaatine muhalif olarak- öldürülebilir.
Derim ki: Ancak bu tartışılabilir bir görüştür. Musanmf
(Buhari)ın Cihad bölümünde kaydettikleri Ka'b'ın muharib birisi olduğu
kanaatini vermektedir .. Çünkü bu hadisi "harb ehline suikast yapmak"
başlığı ile "harbte yalan söylemek" başlığı altında zikretmiştir.
Hadisten anlaşıldığına göre müşrik olan bir kimseye eğer
genelolarak İslam daveti ulaşmış ise ona özelolarak davette bulunmaksızın
öldürmek caizdir. Bir sözü söyleyen kişi hakikatini kastetmeyecek dahi olsa
savaşta gerek duyulacak sözleri söylemek caizdir. Bu konuda da yeteri kadar
açıklamalar cihad bölümünde (2938. hadiste) geçmiş bulunmaktadır. Ayrıca bu
hadiste Ka'b'ın sözü geçen hammının ileri derecede zeki, doğru söz söyleyen
birisi ve duyduğu sesten kan damladığını ifade ederken oldukça belağat1i
konuştuğu da anlaşılmaktadır.