SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-MEĞAZİ

<< 1574 >>

DEVAM: 12. BAB

 

وعن الزهري، عن محمد بن جبير بن مطعم، عن أبيه:

 أن النبي صلى الله عليه وسلم قال في أسارى بدر: (لو كان المطعم بن عدي حيا، ثم كلمني في هؤلاء النتنى، لتركتهم له).

 

[-4024-] Muhammed b. Cubeyr b. Mut'im, babasından rivayetine göre "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem Bedir'de alınan esirler hakkında şöyle demişti: Şayet Mut'im b. Adiy hayatta olsaydı da sonra bu pis herifler hakkında (onları serbest bırakayım diye) konuşmuş olsaydı, hepsini ona bırakırdım."

 

 

وقال ليث، عن يحيى بن سعيد، عن سعيد بن المسيب:

 وقعت الفتنة الأولى - يعني مقتل عثمان - فلم تبق من أصحاب بدرا أحدا، ثم وقعت الفتنة الثانية - يعني الحرة - فلم تبق من أصحاب الحديبية أحدا، ثم وقعت الثالثة، فلم ترتفع وللناس طباخ.

 

Said b. el-Müseyyeb'den rivayete göre "ilk fitne -Osman'ın öldürülmesini kastediyor- ortaya çıktığında Bedir ashabından geriye kimseyi bırakmadı. Daha sonra ikinci fitne -yani el-Harre vakası- meydana geldi, bu da Hudeybiye'ye katılmışlardan kimseyi bırakmadı. Sonra üçüncü fitne vaki olur(sa) insanlar güçlü olmakla birlikte bir daha doğrulamayacaklardır."

 

 

حدثنا الحجاج بن منهال: حدثنا عبد الله بن عمر النميري: حدثنا يونس بن يزيد قال: سمعت الزهري قال: سمعت عروة بن الزبير، وسعيد

ابن المسيب، وعلقمة بن وقاص، وعبيد الله بن عبد الله، عن حديث عائشة رضي الله عنها، زوج النبي صلى الله عليه وسلم، كل حدثني طائفة من الحديث، قالت:

 فأقبلت أنا وأم مسطح، فعثرت أم مسطح في مرطها، فقالت: تعس مسطح، فقلت: بئس ما قلت، تسبين رجلا شهد بدرا، فذكر حديث الإفك.

 

[-4025-] Yunus b. Yezid dedi ki: Zühri'yi şöyle derken dinledim: Ben Urve b. ez-Zubeyr ile Said b. el-Müseyyeb'i, Alkame b. Vakkas'ı ve Ubeydullah b. Abdullah'ı Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in zevcesi Aişe r.anha'nın durumunu anlatan hadisi nakletmelerini dinledim. Her biri bana hadisin bir bölümünü naklederek dedi ki: "Ben ve Mistah'ın annesi gittik. Mistah'ın annesi örtündüğü carına ayağı takılarak tökezledi. Kahrolsun Mistah, dedi. Ben: Ne kadar kötü bir söz söyledin? Bedir'de bulunmuş bir adama mı sövüyorsun, dedim" diyerek hadisin geri kalan bölümünü zikretti.

 

 

حدثنا إبراهيم بن المنذر: حدثنا محمد بن فليح بن سليمان، عن موسى بن عقبة، عن ابن شهاب قال:

 هذه مغازي رسول الله صلى الله عليه وسلم، فذكر الحديث، فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم وهو يلقيهم: (هل وجدتم ما وعدكم ربكم حقا).

قال موسى: قال نافع: قال عبد الله: قال ناس من أصحابه: يا رسول الله، تنادي ناسا أمواتا؟ قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: (ما أنتم بأسمع لما قلت منهم).

 

[-4026-] İbn Şihab dedi ki: "İşte bunlar Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in Meğazisi (gazveleri)dir. .. " deyip hadisi zikretti: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem onları (Bedir'de öldürülmüş müşrikleri kuyuya) atarken: Rabbinizin size vaad ettiğinin hak olduğunu gördünüz mü, diye buyurdu,"

 

Musa dedi ki: Nafi' dedi ki: Abdullah dedi ki: Ashabından bazı kimseler: Ey Allah'ın Resulü, sen ölmüş insanlara mı sesleniyorsun deyince, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem: Benim söylediklerimi siz onlardan daha iyi işitiyor değilsiniz, diye buyurdu."

 

 

قال أبو عبد الله:

 فجميع من شهد بدرا من قريش، ممن ضرب له بسهمه، أحد وثمانون رجلا، وكان عروة بن الزبير يقول: قال الزبير: قسمت سهمانهم، فكانوا مائة، والله أعلم.

 

Ebu Abdullah (Buhari) dedi ki: Kureyş'ten Bedir'e katılarak kendilerine ganimetten payları verilenler 81 erkektir.

 

Urve b. Zübeyr de şöyle derdi: Zubeyr dedi ki: "Onların payları verildi. 100 kişi idiler."

Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.

 

 

 

 

حدثني إبراهيم بن موسى: أخبرنا هشام، عن معمر، عن هشام بن عروة، عن أبيه عن الزبير قال: ضربت يوم بدر للمهاجرين بمائة سهم.

 

[-4027-] Zübeyr'den dedi ki: "Bedir günü muhacirlere yüz pay ayrıldı."

 

 

AÇIKLAMA:     "Bedir'e katılanların (Ömer zamanındaki) atiyyeleri beşer bin idi." Atiye, Ömer r.a. döneminden itibaren onların her birisine yıllık verilen miktara denilir.

 

"Ömer andolsun onları" daha fazla atiyye vermek suretiyle diğerlerine "üstün tutacağım, dedi." Malik b. Evs'in, Ömer'den rivayetinde "o muhacirlere beşer bin beşer bin verdi.Ensara dörder bin dörder bin verdi. Nebi (s.a.v.)'in hanımlarını üstün tutarak onların her birisine onikişer bin verdi."

 

Tirmizi, Nesai, İbn Hibban ve Hakim sahih bir senedle Ali'nin şöyle dediğini rivayet etmektedirler: "Cibril Bedir günü Nebi (s.a.v.)'e gelerek dedi ki: Sen ashabını esirler hususunda muhayyer bırak. İsterlerse onları öldürebilirler, isterlerse de gelecek sene onların sayısı kadar kendilerinden öldürülmek üzere fidyeyi seçebilirler. Ashab fidye alalım ve bizden (o kadar kişi) öldürülsün, dediler."

 

Müslim de bu olayı Ömer radıyallahu anh'ın rivayet ettiği bir hadis olarak uzunca rivayet etmiş bulunmaktadır. Bu rivayetinde sebebi de zikretmiştir. Buna göre Nebi (s.a.v.) : Bu esirler hakkındaki görüşünüz nedir diye sormuş. Ebu Bekir: Benim görüşüme göre onlardan bir fidye alalım, bu bizim için bir güç olur. Olur ki Allah da onlara hidayet verir, dedi. Ömer de: Benim görüşüme göre onları bize teslim et. Biz de onların boyunlarını vuralım .. Çünkü bunlar küfrün önderleridir, dedi .. Fakat Ebu Bekir 'in dediği Resulullah (s.a.v.)'in deha çok hoşuna gitti..."

 

Bu rivayette yüce Allah'ın: "Yeryüzünde çokça savaşıp zaferler kazanıncaya kadar esirler alması hiçbir Nebie yaraşmaz."[Enfal, 67] buyruğunun nüzulü de sözkonusu edilmektedir. Kafir esirlerden fidye almanın caiz olup olmaması ile ilgili imamların görüş ayrılıkları da Cihad bölümünün "sonra ya lütfederek karşılıksız salın yahut fidye alın. Savaş ağırlıklarını bırakıncaya kadar. " [Muhammed,4] başlığında açıklanmış bulunmaktadır.

 

Selef (Ebu Bekir ile Ömer'in esirler hakkındaki) iki görüşten hangisinin daha doğru olduğu hususunda ihtilaf etmiştir. Bazıları şöyle demiştir: Ebu Bekir'in görüşü daha doğru idi.. Çünkü yüce Allah'ın bu husustaki takdirine uygundu. Hüküm de nihai olarak bu şekilde karar kılmıştır. Ayrıca o esirlerin pek çoğu ya bizzat yahut da bu olaydan sonra doğan zürriyeti vasıtası ile İslam'a girmiştir. Rahmetin gazaba baskın oluşuna da uygundur. Nitekim Allah'ın haklarında rahmet yazdığı kimseler ile ilgili olarak Allah'ın tespit ettiği hükmün bu olduğu da sabit olmuştur. Fidye almalarından ötürü siteme gelince; bu da az dahi olsun bir dünyalığı ahirete tercih eden kimselerin zem edilmelerine işarettir.

Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.

 

"Birinci fitne" yani Osman'ın öldürülmesi "ortaya çıktı." Bu fitne Bedir'e katılmış olanlardan kimseyi geride bırakmadı. Yani onlar Osman'ın öldürülmesi ile birlikte çıkan fitneden itibaren Harre vakası ile birlikte diğer fitnenin ortaya çıkışına kadar olan dönemde vefat ettiler. Bedir'e katılanlar arasında en son vefat eden kişi Sad b. Ebi Vakkas'tır. O da Harre vakasından birkaç yıl önce vefat etmiştir.

 

"Daha sonra ikinci fitne yani Harre vakası meydana geldi." Harre vakası Yezid b. Muaviye'nin son zamanlarında meydana gelmiştir. İleride yüce Allah'ın izniyle Fiten bölümünde buna dair bazı açıklamalar gelecektir.

 

 

SONRAKİ