DEVAM: 12. BAB
حدثنا أبو
عاصم، عن ابن
جريج، عن
الزهري عن عطاء
بن زيد، عن
عبيد الله بن
عدي، عن
المقداد بن
الأسود. حدثني
إسحاق: حدثنا
يعقوب بن
إبراهيم ابن
سعد: حدثنا
ابن أخي ابن
شهاب، عن عمه
قال: أخبرني
عطاء بن يزيد
الليثي، ثم
الجندعي: أن
عبيد الله بن
عدي بن الخيار
أخبره: أن
المقداد بن
عمرو الكندي،
وكان حليفا
لبني زهرة،
وكان ممن شهد
بدرا مع رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
أخبره:
أنه
قال لرسول
الله صلى الله
عليه وسلم:
أرأيت إن لقيت
رجلا من
الكفار
فاقتتلنا،
فضرب إحدى يدي
بالسيف
فقطعها، ثم
لاذ مني بشجرة
فقال: أسلمت
لله، أقتله يا
رسول الله بعد
أن قالها؟
فقال رسول
الله صلى الله
عليه وسلم: (لا
تقتله). فقال:
يا رسول الله
إنه قطع إحدى
يدي، ثم قال
ذلك بعد ما قطعها؟
فقال رسول
الله صلى الله
عليه وسلم: (لا
تقتله، فإن
قتلته فإنه
بمنزلتك قبل
أن تقتله،
وإنك بمنزلته
قبل أن يقول
كلمته التي
قال).
[-4019-] Ata b. Yezid el-Leysi ve sonradan el-Cundal'den rivayete göre
Ubeydullah b. Adiy b. el-Hiyar'ın kendisine haber verdiğine göre "Mikdad
b. Amr el-Kindi'nin -Zühre oğulları ile antlaşmalı ve Resulullah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem ile birlikte Bedir'de bulunanlardan idi- kendisine haber
verdiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e dedi ki:
Ben kafirlerden bir adam ile karşılaşsam, onunla çarpışsak,
kılıcıyla bir elimi vurup koparsa, sonra da benden kurtulmak için bir ağaca
sığınarak, ben Allah'a teslim oldum dese ne dersin? O bu sözü söyledikten sonra
ey Allah'ın Resulü, onu öldüreyim mi? Bunun üzerine Resulullah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem: Hayır, onu öldürme, diye buyurdu.
O: Ey Allah'ın Resulü o bir elimi kopardı, sonra da onu
kopardıktan sonra bu sözü söyledi, dedi. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem
bunun üzerine şu cevabı verdi:
Hayır, onu öldürme. Eğer onu öldürecek olursan, o sen onu
öldürmeden önceki senin konumuna geçer. Sen de onun o sözü söylemeden önceki
konumuna düşersin."
Tekrarı: 6865
حدثني يعقوب
بن إبراهيم:
حدثنا ابن
علية: حدثنا
سليمان
التيمي: حدثنا
أنس رضي الله
عنه قال:
قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم يوم بدر:
(من ينظر ما
صنع أبو جهل).
فانطلق ابن
مسعود، فوجده
قد ضربه ابنا
العفراء حتى
برد، فقال:
آنت أبا جهل؟
قال ابن علية:
قال سليمان:
هكذا قالها
أنس، قال: أنت
أبا جهل؟ قال:
وهل فوق رجل
قتلتموه. قال
سليمان: أو
قال: قتله
قومه. قال:
وقال أبو
مجلز: قال أبو
جهل: فلو غير
أكار قتلني.
[-4020-] Süleyman et-Temimi, o Enes r.a.'dan rivayetle dedi ki: "Bedir
günü Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: Kim Ebu Cehil'in ne
yaptığına bakacak? Bunun üzerine İbn Mes'ud kalktı, Afra'nın iki oğlunun
darbeleriyle onu hareketsiz yere yıkmış olduklarını gördü. İbn Mes'ud: Sen ha
ey Ebu Cehil dedi.
(Ravilerden) İbn Umeyye Süleyman'dan
rivayetle dedi ki: Bunu Enes böylece söyledi. Sen ha ey Ebu Cehil diye. Ebu
Cehil: Durum sizin bir adamı öldürmenizden ileri bir şey midir? Süleyman dedi
ki:
Ya da kavminin kendisini öldürdüğü ... dedi. (Yine Süleyman) dedi
ki: Ebu Miclez dedi ki: Ebu Cehil dedi ki: Keşke bir çiftçiden başkası beni
öldürmüş olsaydı."
حدثنا موسى:
حدثنا عبد
الواحد: حدثنا
معمر، عن
الزهري، عن
عبيد الله بن
عبد الله:
حدثني ابن
عباس، عن عمر
رضي الله عنهم:
لما
توفي النبي
صلى الله عليه
وسلم قلت لأبي
بكر: انطلق
بنا إلى
إخواننا من
الأنصار،
فلقينا منهم
رجلان صالحان
شهدا بدرا.
فحدثت به عروة
بن الزبير،
فقال: هما
عويم بن ساعدة
ومعن بن عدي.
[-4021-] İbn Abbas'tan, o Ömer (r.a.)'dan: "Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem vefat edince Ebu Bekir 'e dedim ki: Kalk seninle beraber kardeşlerimiz
Ensarın yanına gidelim. Onlardan Bedir'e katılmış, salih iki adam ile
karşılaştık. (İbn Abbas dedi ki): Ben bunu Urve b. ez-Zubeyr'e anlattım, o' da:
O iki kişi Uveym b. Saide ile Ma'n b. Adiy idiler, dedi."
AÇIKLAMA: "Ensardan"
Bedir'e katılmış olan "bazı adamlar ... " Çünkü ileride geleceği
üzere Abbas, Bedir'de esir alınmıştı. Müşrikler onu da beraberlerinde Bedir'e
götürmüşlerdi. İbn İshak'ın, İbn Abbas yoluyla rivayet ettiğine göre "Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem Bedir günü ashabına: Ben Haşim oğullarından bir
takım kimselerin istemeyerek savaşa getirildiklerini biliyorum. Bu sebeple kim
onlardan birisiyle karşılaşacak olursa onu öldürmesin, diye buyurdu."
Ahmed'in rivayet ettiği hadiste de Bera'nın şöyle dediği
zikredilmektedir: "Ensardan bir adam el-Abbas'ı esir almış olarak geldi.
el-Abbas ise şöyle dedi:
Beni esir alan bu adam değildir. Aksine beni alnının üzerinde
saçlarının yan tarafları dökülmüş bir adam esir aldı. Nebi (s.a.v.) Ensardan
olan o adama: Allah seni çok şerefli bir melek ile desteklemiştir, diye
buyurdu." Ensardan el-Abbas'ı esir alan bu kişi Ebu'I-Yeser künyeli olup,
adı Ka'b b. Amr el-Ensari'dir.
İbn Abbas'ın rivayet ettiği hadiste de şöyle denilmektedir:
"Babama: Ebu'IYeser seni nasıl esir aldı? Halbuki sen isteseydin onu
avucunun içine dahi alabilirdin, dedim. el-Abbas: Hayır, böyle deme yavrucuğum,
dedi."
İbn İshak da İbn Abbas'ın rivayet ettiği hadiste şunları
zikretmektedir: "Nebi (s.a.v.) : Ey Abbas dedi. Hem kendinin, hem de
kardeşlerinin oğulları Akil b. Ebi Talib ile Nevfel b. Haris'in, bir de
antlaşmaları olan Utbe b. Amr'ın fidyelerini öde .. Çünkü sen zengin birisisin.
Abbas: Ben Müslüman idim,. Fakat bunlar beni zorlayarak getirdiler, dedi. Allah
Resulü: Senin dediğin durumu en iyi bilen Allah'tır. Eğer söylediğin bir
gerçekse şüphesiz Allah seni mükafatlandıracaktır,. Fakat senin durumunun
zahirinden anlaşılan bize karşı olduğundur, diye buyurdu."
"Bir dirhem dahi bırakmayacaksınız." el-Abbas'ın
fidyesinden almadık bir şey bırakmayacaksınız. Bunda hikmetin şu olduğu
söylenmiştir: Nebi (s.a.v.), Sadece hanımlar tarafından onlara yakınlığı
dolayısı ile değil de, kendi amcası olduğundan ötürü bu hususta bir iltimas
olacağından korkmuştur.
Bu olayda, akrabanın akrabasını rahatsız edecek şeyleri -içten
içe onu rahatsız edecek hallerden hoşlanmasa dahi- açığa vurmaması gerektiğine
işaret vardır. Nebi efendimizin, Ensarın Abbas'ın fidyesini bağışlamak
istemelerini kabul etmeyişi, benzer durumda olanlar için bir tedib
mahiyetindedir.
حدثنا إسحاق
بن إبراهيم:
سمع محمد بن
فضيل، عن
إسماعيل، عن
قيس:
كان
عطاء
البدريين
خمسة آلاف،
خمسة آلاف، وقال
عمر: لأفضلنهم
على من بعدهم.
[-4022-] Kays'tan rivayete göre "Bedir'e katılmış olanların atiyyesi
(Ömer'in onlara bağladığı ödeme) beşer bin beşer bin idi. Ayrıca Ömer: Andolsun
ben onları, onlardan sonrakilerden üstün tutacağım, demişti."
حدثني إسحاق
بن منصور:
حدثنا عبد
الرزاق: أخبرنا
معمر، عن
الزهري، عن
محمد بن جبير،
عن أبيه قال:
سمعت
النبي صلى
الله عليه
وسلم يقرأ في
المغرب
بالطور، وذلك
أول ما وقر
الإيمان في
قلبي.
[-4023-] Muhammed b. Cubeyr, babasından rivayetle dedi ki: "Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i akşam namazında Tur suresini okurken dinledim. Bu
da benim kalbime imanın yer ettiği ilk zamanlardır."