SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-MEĞAZİ

<< 1572 >>

DEVAM: 12. BAB

 

حدثنا موسى، حدثنا أبو عوانة، عن الأعمش، عن إبراهيم، عن عبد الرحمن بن يزيد، عن علقمة، عن أبي مسعود البدري رضي الله عنه قال: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم:

 (الآيتان من آخر سورة البقرة، من قرأهما في ليلة كفتاه). قال عبد الرحمن: فلقيت أبا مسعود وهو يطوف بالبيت، فسألته فحدثنيه.

 

[-4008-] Ebu Mes'ud el-Bedri r.a. dedi ki: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: Bakara suresindeki son iki ayeti bir gecede okuyana bu iki ayet yeterli gelir."

 

Abdurrahman dedi ki: Ebu Mes'ud ile o Beyti tavaf ederken karşılaştım ve ona (bu hadisi) sordum. O da bana bu hadisi nakletti."

 

Tekrarı: 5008, 5009, 5040 ve 5051

 

 

AÇIKLAMA:     "Sehl b. Huneyf' el-Ensari "üzerine (cenaze namazında) tekbir getirdi." "Andolsun Bedir'de bulunmuştur, dedi." Said b. Mansur da, İbn Uyeyne'den böylece rivayet etmiş ve "beş tekbir" lafzı ile zikretmiştir.

 

Hakim rivayetinde: "Bize dönerek: O Bedir'e katılanlardandır, dedi" diye ilave etmiştir. Ali (r.a.)'ın: "O Bedir'de bulunmuştur" sözü ile Bedir'de bulunan kimselerin her hususta diğerlerine göre üstün ve faziletli olduğuna işaret etmektedir. Cenaze namazında getirilen tekbir sayısında bile. Bu ise onlar arasında cenaze namazında dört tekbir getirmenin meşhur olduğuna delil teşkil etmektedir. Ashabın çoğunluğunun görüşü de budur. Bazılarından tekbir sayısının beş olduğu da rivayet edilmiştir.

 

Müslim'in Sahih'inde Zeyd b. Erkam'dan bu hususta merfu bir hadis bulunmaktadır. Cenazeler bölümünde de Enes'in şöyle dediği geçmişti: "Cenaze üzerine getirilecek tekbir sayısı üçtür. Birincisi istiftah içindir ... "

 

İbn Ebi Hayseme de bir başka yoldan merfu olarak şunu rivayet etmektedir: "O (cenaze namazında) dört, beş, altı, yedi ve sekiz tekbir getirirdi. Nihayet Necaşi ölünce onun üzerine dört tekbir getirdi ve vefat edene kadar bu halini sürdürdü."

 

Ebu Ömer (İbn Abdilberr) der ki: İcma dört tekbir getirileceği hususunda gerçekleşmiştir. Değişik bölgelerdeki fakihlerden İbn Ebi Leyla dışında beş tekbir getirilir diyeni bilmiyoruz.

 

Hanefilere ait el-Mebsut adlı eserde Ebu Yunus'tan da benzeri bir görüş nakledilmektedir.

 

Nevevi de Şerhu'l-Mühezzeb adlı eserinde der ki: Ashab arasında görüş ayrılığı vardı. Sonra bu görüş ayrılığı ortadan kalktı ve dört tekbir getirileceği üzerinde icma' ettiler .. Fakat imam unutarak beş tekbir getirecek olursa namazı batıl olmaz. Sahih görüşe göre kasten böyle yapsa da durum böyledir .. Fakat sahih kabul edilen görüşe göre cemaat bu hususta ona tabi olmaz.

Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.

 

Ömer r.a.'ın (4005 numaralı) Hafsa'nın dul kalışı ile ilgili hadisine gelince, ileride Nikah bölümünde bu hadisin yeteri kadarıyla şerhi gelecektir.

 

 

حدثنا يحيى بن بكير: حدثنا الليث، عن عقيل، عن ابن شهاب: أخبرني محمود بن الربيع:

 أن عتبان بن مالك، وكان من أصحاب النبي صلى الله عليه وسلم، ممن شهد بدرا من الأنصار: أنه أتى رسول الله صلى الله عليه وسلم.

 

[-4009-] İbn Şihab: Bana Mahmud b. er-Rabi'in haber verdiğine göre "İtban b. Malik --ki Nebi s.a.v.'in sahabesidir, Bedre katıldı ve Ensari idi-- Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanına gitti ... "

 

 

حدثنا أحمد، هو ابن صالح: حدثنا عنبسة: حدثنا يونس: قال ابن شهاب: ثم سألت الحصين بن محمد، وهو أحد بني سالم، وهو من سراتهم، عن حديث محمود بن الربيع، عن عتبان بن مالك، فصدقه.

 

[-4010-] İbn Şihab dedi ki: Sonra el-Husayn b. Muhammed'e --ki o Salim oğullarının ileri gelenlerinden birisidir-- Mahmud b. er-Rabi'in, Itban b. Malik'ten diye naklettiği hadise dair sordum. O da onu tasdik etti.

 

 

حدثنا أبو اليمان: أخبرنا شعيب، عن الزهري قال: أخبرني عبد الله بن عامر بن ربيعة، وكان من أكبر بني عدي، وكان أبوه شهد بدرا مع النبي صلى الله عليه وسلم:

 أن عمر استعمل قدامة بن مظعون على البحرين، وكان شهد بدرا، وهو خال عبد الله بن عمر وحفصة رضي الله عنهم.

 

[-4011-] Zühri dedi ki: Bana Abdullah b. Amir b. Rabia'nın --ki Adiy oğullarının en büyüklerinden idi ve onun babası Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile Bedir'e katılmış idi- haber verdiğine göre; "Ömer, Kudame b. Maz'un'u Bahreyn'e amil olarak tayin etti -ki Bedir'e katılmış birisi idi ve Abdullah b. Ömer ile Hafsa'nın da dayısı idi.- Allah hepsinden razı oIsun."

 

 

حدثنا عبد الله بن محمد بن أسماء: حدثنا جويرية، عن مالك، عن الزهري: أن سالم بن عبد الله أخبره قال: أخبر رافع بن خديج عبد الله بن عمر: أن عميه، وكانا شهدا بدرا، أخبراه:

 أن رسول الله صلى الله عليه وسلم نهى عن كراء المزارع. قلت لسالم: فتكريها أنت؟ قال: نعم، إن رافعا أكثر على نفسه.

 

[-4012 - 4013-] Zühri'den rivayete göre Salih b. Abdullah kendisine haber vererek dedi ki: "Rafi' b. Hadlc'in, Abdullah b. Ömer'e haber verdiğine göre iki amcasının --ki ikisi de Bedir'de bulunmuşlardı-- kendisine haber verdiğine göre; Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem tarlaların kiralanmasını yasaklamıştı. Ben Salim'e: Sen kiraya veriyor musun, diye sordum. O: Evet, dedi. Şüphesiz Rafi' kendi aleyhine olarak işi ileriye götürmüştür, dedi."

 

 

حدثنا آدم: حدثنا شعبة، عن حصين بن عبد الرحمن قال: سمعت عبد الله بن شداد بن الهاد الليثي قال: رأيت رفاعة بن رافع الأنصاري، وكان شهد بدرا.

 

[-4014-] Husayn b. Abdurrahman dedi ki: Ben Abdullah b. Şeddad b. el-Had b. el-Leysı'yi şöyle derken dinledim: "Ben Rifaa b. Rafi' el-Ensari'yi --ki Bedir'de bulunmuştu-- gördüm ... "

 

 

حدثنا عبدان: أخبرنا عبد الله: أخبرنا معمر ويونس، عن الزهري، عن عروة بن الزبير أنه أخبره: أن المسور بن مخرمة أخبره: أن عمرو بن عوف، وهو حليف لبني عامر بن لؤي، وكان شهد بدرا مع النبي صلى الله عليه وسلم:

 أن رسول الله صلى الله عليه وسلم بعث أبا عبيدة بن الجراح إلى البحرين يأتي بجزيتها، وكان الرسول الله صلى الله عليه وسلم هو صالح أهل البحرين وأمرعليهم العلاء بن الحضرمي، فقدم أبو عبيدة بمال من البحرين، فسمعت الأنصار بقدوم أبي عبيدة، فوافوا صلاة الفجر مع النبي صلى الله عليه وسلم فلما انصرف تعرضوا له، فتبسم رسول الله صلى الله عليه وسلم حين رآهم، ثم قال: (أظنكم سمعتم أن أبا عبيدة قدم بشيء). قالوا: أجل يا رسول الله، قال: (فأبشروا وأملوا ما يسركم، فوالله ما الفقر أخشى عليكم، ولكني أخشى أن تبسط عليكم الدنيا، كما بسطت على من كان من قبلكم، فتنافسوها كما تنافسوها، وتهلككم كما أهلكتهم).

 

[-4015-] Zühri'den rivayete göre Urve b. Zübeyr kendisine şunu haber vermiştir: el-Misver b. Mahreme'nin kendisine haber verdiğine göre "Ömer b. Avf -ki bu Amir b. Luey oğulları ile antlaşmalı ve Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte Bedir'de bulunmuş birisi idi- Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Ebu Ubeyde b. el-Cerrah'ı Bahreyn'e oranın cizyesini getirmek üzere göndermişti. Bahreynlilerle bizzat Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem sulh yapmış ve onlara el-Ala b. el-Hadrami'yi emir tayin etmişti. Ebu Ubeyde Bahreyn'den bir miktar mal getirip geldi. Ensar Ebu Ubeyde'nin gelişini duydu. Sabah namazını Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte kıldılar. (Namazdan sonra) kalkıp gidince onun karşısına çıktılar. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem onları görünce gülümsedi, sonra şöyle buyurdu: Zannaderim Ebu Ubeyde'nin bir şeyler getirerek geldiğini duydunuz.

 

Onlar: Evet ey Allah'ın Resulü, dediler. O şöyle buyurdu: Size müjdeler veriyorum. Sizi sevindirecek şeyleri ümit edebilirsiniz. Allah'a yemin ederim ben sizin için fakirlikten korkmuyorum,. Fakat sizden öncekilere bolca yayıldığı gibi dünyanın sizin de önünüze yayılacağından, onların bu dünyalıkta birbirleriyle yarıştıkları gibi sizin de bu hususta birbirinizle yarışacağınızdan, Allah'ın onları helak ettiği gibi sizi de helak edeceğinden korkuyorum."

 

 

حدثنا أبو النعمان: حدثنا جرير بن حازم، عن نافع: أن ابن عمر رضي الله عنهما كان يقتل الحيات كلها، حتى حدثه أبو لبابة البدري: أن النبي صلى الله عليه وسلم نهى عن قتل جنان البيوت، فأمسك عنها.

 

[-4016-] Nafi'den rivayete göre "İbn Ömer r.a. bütün yılanları öldürürdü''

 

 

[-4017-] Nihayet Bedir'e katılmış bulunan Ebu Lubabe el-Bedri ona (İbn Ömer'e) "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in evlerde barınan küçük yılanların öldürülmesini yasakladığını anlatınca, o da onları öldürmekten vazgeçti."

 

 

AÇIKLAMA:     "Ömer b. el-Hattab, Kudame b. Maz'un" b. Habib b. Vehb b. Huzafe b. Cumah "el-Cumahı'yi amil olarak görevlendirdi." Kudame İslam'a erken girmiş olanlardan birisi olan Osman b. Maz'un'un kardeşidir. Buhari bu olayı şartına uymayan mevkuf bir rivayet olduğundan dolayı zikretmemiştir .. Çünkü maksadı Bedir'e katılanları kaydetmekten ibarettir. Bu kıssayı Abdurrezzak, Musannefinde Ma'mer'den, o ez-Zühri'den diye rivayet ederek şunu da eklemektedir: "el-Carud el-Akdi, Ömer'in yanına gelerek dedi ki: Kudame içki içip sarhoş oldu. Ömer:

 

Seninle beraber kim şahitlik eder dedi. el-Carud: Ebu Hureyre dedi. Ebu Hureyre de onun sarhoşken kustuğunu gördüğüne şehadet edince Ömer, Kudame'ye haber gönderdi. el-Carud ona: Ona had uygula deyince, Ömerona: Sen hasım mısın yoksa şahit misin diye sordu. Bu sefer el-Carud sustu. Daha sonra aynı şeyi tekrar edince Ömer dedi ki: Ya susarsın yahut da sana fena yaparım, dedi. El-Carud: Senin amcan oğlu içki içecek, beni de fena yapacaksın. Hak bunun neresinde, dedi. Ömer, Kudame'nin eşi Velid'in kızı Hind'e haber gönderdi, o da kocası aleyhine şahitlik edince, Ömer Kudame'ye: Ben sana had uygulamak istiyorum dedi. Kudame: Sen bunu bana yapamazsın dedi.. Çünkü yüce Allah:

 

"İman edip, salih amel işleyenlere ... tattıklarından dolayı bir vebal yoktur. " diye buyurmaktadır. Ömer: Sen ayeti yanlış anlıyorsun dedi.. Çünkü ayetin geri kalan kısmında: "İttika ettikleri. .. takdirde" diye buyurulmaktadır. Eğer sen takvalı olsaydın Allah'ın sana haram kıldığı şeylerden uzak kalırdın. Daha sonra emir vererek ona celde vuruldu. Kudame ona kızdı ise de daha sonra birlikte hacca gittiler. (Şöyle ki): Ömer bir seferinde dehşetle uykusundan uyandı ve: Çabucak bana Kudame'yi getirin, (rüyamda) birisi bana gelerek, Kudame ile barış,. Çünkü o senin kardeşindir dedi. Bunun üzerine birbirleriyle barıştılar."

 

 

حدثنا إبراهيم بن المنذر: حدثنا محمد بن فليح، عن موسى بن عقبة: قال ابن شهاب: حدثنا أنس بن مالك:

 أن رجإلا من الأنصار استأذنوا رسول الله صلى الله عليه وسلم، فقالوا: ائذن لنا فلنترك لابن أختنا عباس فداءه، قال: (والله لا تذرون منه درهما).

 

[-4018-] Enes b. Malik'ten rivayete göre "Ensardan bazı adamlar Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den izin isteyerek: Bize izin versen de kızkardeşimizin oğlu Abbas'ın fidyesini almayalım dediler. O: AIlah'a yemin ederim onun fidyesinden bir dirhem dahi terk etmeyeceksiniz, diye buyurdu."

 

 

SONRAKİ