DEVAM: 45. NEBİ S.A.V.'İN VE ASHABININ MEDiNE'YE HİCRET ETMESi
حدثني
زكرياء بن
يحيى، عن أبي
أسامة، عن
هشام بن عروة،
عن أبيه، عن
أسماء رضي
الله عنها:
أنها
حملت بعبد
الله بن
الزبير، قالت:
فخرجت وأنا
متم، فأتيت
المدينة
فنزلت بقباء،
فولدته
بقباء، ثم
أتيت به النبي
صلى الله عليه
وسلم فوضعته
في حجره، ثم
دعا بتمرة
فمضغها، ثم
تفل في فيه،
فكان أول شيء
دخل جوفه ريق
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم، ثم حنكه
بتمرة، ثم دعا
له وبرك عليه،
وكان أول مولود
في الإسلام.
تابعه خالد
بن مخلد، عن
علي بن مسهر،
عن هشام، عن
أبيه، عن
أسماء رضي
الله عنها:
أنها هاجرت
إلى النبي صلى
الله عليه
وسلم وهي حبلى.
[-3909-] Esma r.anha'dan rivayete göre; "Abdullah b. Zübeyr'e hamile
kaldı. Dedi ki: Mekke'den) çıkarak Medine'ye geldim. Kuba'da konakladım ve onu
Kuba'da doğurdum. Sonra onu yanıma alarak Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e
götürdüm. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in kucağına bıraktım.
Arkasından bir hurma istedi. Onu çiğnedikten sonra ağzına hafifçe tükürdü.
Böylelikle onun karnına ilk giren şey, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'in tükürüğü oldu. Daha sonra bir hurmayı onun ağzına çaldı (tahnık
etti). Sonra da ona dua etti, mübarek kılınmasını diledi. (Medine'ye hicretten
sonra) Müslümanların doğan ilk çocuğu o oldu."
Esma radıyallahu anha'dan rivayete göre: "O hamile olduğu
halde Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e hicret etti. "
Tekrar: 5469
حدثنا
قتيبة، عن أبي
أسامة، عن
هشام بن عروة،
عن أبيه، عن
عائشة رضي
الله عنها
قالت:
أول
مولود ولد في
الإسلام عبد
الله بن
الزبير، أتوا
به النبي صلى
الله عليه
وسلم، فأخذ
النبي صلى
الله عليه
وسلم تمرة
فلاكها، ثم
أدخلها في
فيه، فأول ما
دخل في بطنه
ريق النبي صلى
الله عليه
وسلم.
[-3910-] Aişe r.anha dedi ki: "(Medine'ye hicretten sonra)
Müslümanların doğan ilk çocuğu Abdullah b. ez-Zübeyr'dir. Onu Nebi sallallahu
aleyhi ve sellem'e getirdiler. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir hurma
alarak onu çiğnedi. Sonra da onun ağzına soktu. Böylelikle onun karnına giren
ilk şey, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem'in tükürüğü oldu."
AÇIKLAMA: Ebu Bekir'in kızı
Esma'nın Abdullah b. ez-Zübeyr'e Mekke'de hamile kalışı hadisinde geçen:
"Hamilelik süremin tamamlanmak üzere olduğu (doğumumun yaklaştığı
sıralarda)" Çoğunlukla gebelik süresi olan dokuz ayı tamamladığımda,
demektir. Aynı lafız süre’nin tamamlaması sonucunda doğum yapan kadın hakkında
da kullanılır.
"Sonra onu tahnik etti." Yani ağzına hurma koydu ve
onu çenesine sürdü. "Onun mübarek kılınmasını diledi" Yani
barekellahu fihi ya da Allahumme barik fihi: Allah onu mübarek kılsın yahut da
Allah'ım onu mübarek kıl, diye dua etti.
"Müslümanların" Medine'de muhacirlerin "doğan ilk
çocuğu o oldu." Medine dışında muhacirlerin doğan ilk çocuklarının ise
Habeşistan'da doğan Abdullah b. Cafer olduğu söylenmiştir. Medine'de hicretten
sonra Ensarın doğan ilk çocuğu ise İbn Ebi Şeybe'nin rivayet ettiği üzere
Mesleme b. Mahled'dir. en-Numan b. Beşir olduğu da söylenmiştir.
Hadisten anlaşıldığına göre; Abdullah b. ez-Zubeyr hicretin ilk yılında
doğmuştur, kabul edilen kuwetli görüş de budur.
حدثنا محمد:
حدثنا عبد
الصمد: حدثنا
أبي: حدثنا
عبد العزيز بن
صهيب: حدثنا
أنس بن مالك
رضي الله عنه
قال:
أقبل
نبي الله صلى
الله عليه
وسلم إلى
المدينة وهو
مردف أبا بكر،
وأبو بكر شيخ
يعرف، ونبي الله
شاب لا يعرف،
قال: فيلقى
الرجل أبا بكر
فيقول: يا أبا
بكر، من هذا
الرجل الذي
بين يديك،
فيقول: هذا
الرجل يهديني
السبيل. قال:
فيحسب الحاسب
أنه إنما يعني
الطريق،
وإنما يعني
سبيل الخير.
فالتفت أبو
بكر فإذا هو
بفارس قد
لحقهم، فقال:
يا رسول الله،
هذا فارس قد لحق
بنا. فالتفت
نبي الله صلى
الله عليه
وسلم فقال: (اللهم
اصرعه). فصرعه
الفرس، ثم
قامت تحمحم،
فقال: يا نبي
الله، مرني
بما شئت، قال:
(فقف مكانك، لا
تتركن أحدا
يلحق بنا). قال:
فكان أول
النهار جاهدا
على نبي الله
صلى الله عليه
وسلم، وكان
آخر النهار
مسلحة له، فنزل
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم جانب
الحرة، ثم بعث
إلى الأنصار
فجاؤوا إلى
نبي الله صلى
الله عليه
وسلم وأبي بكر
فسلموا
عليهما،
وقالوا: اركبا
آمنين مطاعين.
فركب نبي الله صلى
الله عليه
وسلم وأبو
بكر، وحفوا
دونهما بالسلاح،
فقيل في
المدينة: جاء
نبي الله، جاء
نبي الله صلى
الله عليه
وسلم،
فأشرفوا
ينظرون
ويقولون: جاء
نبي الله، جاء
نبي الله،
فأقبل يسير حتى
نزل جانب دار
أبي أيوب،
فإنه ليحدث
أهله إذ سمع
به عبد الله
بن سلام، وهو
في نخل
لأهله يخترف
لهم، فعجل أن
يضع الذي
يخترف لهم
فيها، فجاء
وهي معه، فسمع
من نبي الله
صلى الله عليه
وسلم، ثم رجع
إلى أهله.
فقال نبي الله
صلى الله عليه
وسلم: (أي بيوت
أهلنا أقرب).
فقال أبو أيوب:
أنا يا نبي
الله، هذه
داري وهذا
بابي، قال:
(فانطلق فهيئ
لنا مقيلا).
قال: قوما على
بركة الله،
فلما جاء نبي
الله صلى الله
عليه وسلم جاء
عبد الله بن
سلام فقال: أشهد
أنك رسول
الله، وأنك
جئت بحق، وقد
علمت يهود أني
سيدهم وابن
سيدهم،
وأعلمهم وابن
أعلمهم،
فادعهم
فاسألهم عني
قبل أن يعلموا
أني قد أسلمت،
فإنهم إن
يعلموا أني قد
أسلمت قالوا
في ما ليس في.
فأرسل نبي
الله صلى الله
عليه وسلم فأقبلوا
فدخلوا عليه،
فقال لهم رسول
الله صلى الله
عليه وسلم: (يا
معشر اليهود،
ويلكم، اتقوا
الله، فوالله
الذي لا إله
إلا هو، إنكم
لتعلمون أني
رسول الله
حقا، وأني
جئتكم بحق،
فأسلموا).
قالوا: ما
نعلمه، قالوا
للنبي صلى
الله عليه
وسلم، قالها
ثلاث مرار،
قال: (فأي رجل
فيكم عبد الله
بن سلام). قالوا:
ذاك سيدنا
وابن سيدنا،
وأعلمنا وابن
أعلمنا. قال:
(أفرأيتم إن
أسلم). قالوا:
حاشى لله ما
كان ليسلم،
قال: (أفرأيتم
إن أسلم).
قالوا: حاشى
لله ما كان
ليسلم، قال:
(أفرأيتم إن
أسلم). قالوا:
حاشى لله ما
كان ليسلم،
قال: (يا ابن
سلام اخرج
عليهم). فخرج
فقال: يا معشر
اليهود اتقوا
الله، فوالله
الذي لا إله
إلا هو، إنكم
لتعلمون أنه
رسول الله،
وأنه جاء بحق.
فقالوا: كذبت،
فأخرجهم رسول
الله صلى الله
عليه وسلم.
[-3911-] Enes b. Malik r.a. dedi ki: "Allah'ın Nebii Sallallahu Aleyhi
ve Sellem Medine'ye Ebu Bekir'i terkisine bindirmiş olarak geldi. Ebu Bekir,
(görünüşte) yaşlı ve tanınan birisi olduğu halde, Allah'ın Nebii Sallallahu
Aleyhi ve Sellem ise genç ve kimse tarafından tanınmayan birisi idi. Herhangi
bir adam Ebu Bekir ile karşılaşır ve:
Ey Ebu Bekir, şu önündeki adam kimdir, diye sorardı. O da: Bu adam
bana doğru yolu gösteriyor, diye cevap verirdi.
(Enes) dedi ki: Kişi, Ebu Bekir'in bu sözleriyle yolu kastettiğini
zannediyordu. Oysa onun kastettiği hayır yolu idi. Ebu Bekir dönüp baktığında
arkalarından kendilerine yetişen bir adam görüverdi. Ey Allah'ın Resulü, işte
bir atlı bize yetişti, dedi.
Allah'ın Nebii ona doğru dönerek: Allah'ım, onu yere yık, diye dua
etti. At onu yere düşürdü. Sonra da kalkıp homurdanmaya başladı. Ey Allah'ın
Nebii, bana dilediğin emri ver, dedi. Yerinde dur ve kimsenin bize yetişmesine
imkan verme, diye buyurdu.
(Enes) dedi ki: Günün başlangıcında Allah'ın Nebi Sallallahu
Aleyhi ve Sellem'e karşı mücadele veren birisi iken, günün sonunda onun lehine
silah taşıyan birisi oldu. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem el-Harre'nin
yanına konakladı. Daha sonra Ensara haber gönderdi. Onlar da Allah'ın Nebii ile
Ebu Bekir'in yanına geldiler. Her ikisine de selam vererek:
Güvenlik içerisinde ve itaat edilenler olarak bininiz, dediler.
Allah'ın Nebii ile Ebu Bekir bindi ve her ikisinin de etrafını silahlarıyla
kuşattılar. Medine'de, Allah'ın Nebii geldi, Allah'ın Nebii geldi, diye
sesleniidi. Onlar da çıkıp seyretmeye ve Allah'ın Nebii demeye koyuldular.
Nebi geldi ve nihayet Ebu Eyyub'un evinin yakınında konakladı. O
(Nebi) aile halkıyla konuşurken, Abdullah b. Selam da ailesine ait bir hurma
bağında onlar için hurma toplamakta iken onun geldiğini işitti. Elini çabuk
tutarak onlar için topladıklarını orada koymaya çalıştı. Fakat topladığı
hurmalar(ı bir yere koyamadan) beraberinde olduğu halde geldi. Allah'ın
Nebiinden söylediği sözleri dinledikten sonra aile halkının yanına geri döndü.
Allah'ın Nebii Sallallahu Aleyhi ve Sellem, bizim akrabalarımızın
hangisinin evi daha yakındır diye sordu.
Ebu Eyyub: Benim ey Allah'ın Nebii! İşte şu evim, şu da benim
kapım dedi. Allah Resulü: O halde kalk git de öğle vakti dinlenelim diye bizim
için bir hazırlık yap dedi. Ebu Eyyub: O halde Allah'ın bereketi üzere kalkınız
dedi.
Allah'ın Nebii Sallallahu aleyhi ve Sellem gelince Abdullah b.
Selam da gelip: Şahadet ederim ki sen Allah'ın Resulüsün ve şüphesiz sen hak
ile geldin. Yahudiler de biliyor ki ben onların efendisiyim, efendilerinin
oğluyum. Onların en bilgilisiyim, onların en bilgilisinin oğluyum. Onları çağır
ve benim Müslüman olduğumu bilmeden önce benim hakkımda onlara soru sor. Çünkü
onlar benim Müslüman olduğumu bilecek olurlarsa bende olmayan şeyleri hakkımda
söylerler, dedi.
Bunun üzerine Allah'ın Nebii (Yahudilere) haber gönderdi. Onlar da
gelip huzuruna girdiler. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem onlara:
Ey Yahudiler toopluluğu! Veyl olsun sizlere! Allah'a karşı takvalı
olunuz. Kendisinden başka hiçbir ilah olmayan Allah adına yemin ederim ki
şüphesiz sizler benim hak olarak Allah'ın Resulü olduğumu ve benim hakkı
getirdiğimi biliyorsunuz. Haydi Müslüman olunuz, dedi.
Onlar: Biz bunu bilmiyoruz dediler. Evet, Nebi Sallallahu aleyhi
ve Sellem'e böyle dediler. O da bu sözlerini üç defa tekrarladı. Aranızda
Abdullah b. Selam nasıl bir adamdır dedi. Onlar: O bizim efendimizdir,
efendimizin oğludur, en alimimizdir, en alimimizin oğludur, dediler.
Allah Resulü: Müslüman olmasına ne dersiniz diye sordu. Onlar:
Asla, Allah için o, Müslüman olacak birisi değildir.
Yine sordu: Müslüman olursa ne dersiniz? Yine onlar: Asla, Allah
korusun, o Müslüman olacak birisi değildir. Yine: Ya Müslüman olursa ne
dersiniz diye sordu. Onlar: Asla, Allah için o Müslüman olacak değildir,
dediler.
Allah Resulü: Ey İbn Selam onların yanına çık, diye buyurdu, o da
çıktı ve şunları söyledi: Ey Yahudiler, Allah'a karşı takvalı olunuz.
Kendisinden başka hiçbir ilah olmayan Allah'a yemin ederim ki şüphesiz sizler
onun Allah'ın Resulü olduğunu ve onun hakkı getirdiğini biliyorsunuz.
Yahudiler: Yalan söylüyorsun dediler. Resulullah Sallallahu Aleyhi
ve Sellem onları dışarı çıkardı."
AÇIKLAMA: "Ebu Bekir
(görünüşte) yaşlı idi" Saçlarının ağarmış olduğunu kastetmektedir.
"Tanınıyordu" çünkü o ticaret için yaptığı
yolculuklarında Medinelilere uğrayıp gidiyordu. Oysa her iki hususta da Nebi
sallallahu aleyhi ve sellern'in durumu ondan farklı idi. Uzun bir süreden beri
Mekkelden dışarıya yolculuk yapmamıştı. Saçları da ağarmamıştı. Yoksa hakikatte
Nebi Sallallahu aleyhi ve Sellem Ebu Bekir'den yaşça daha büyüktür.
"Allah'ın Nebii ise gençti ve tanınmıyordu." Ebu Bekir
r.a. ile ilgili olarak Müslim'in Sahihlinde Muaviye'den sabit olan rivayete
göre 63 yıl yaşamıştır. Nebi Sallallahu aleyhi ve Sellem’den sonra ise iki yıl
ve birkaç ay yaşamıştır. O halde Ebu Bekir'in yaşı ile ilgili olarak sahih
kabul edilen görüşe göre onun Nebi Sallallahu aleyhi ve Sellem‘den iki yaştan
daha fazla bir süre küçük olması gerekir.
"Bana yol gösteriyor" ifadesi ile ilgili olarak bunun
sebebini İbn Sa'd zikretmiş olduğu bir rivayetinde şöylece açıklamaktadır:
"Nebi sallallahu aleyhi ve sellern Ebu Bekir'e: İnsanların dikkatini
benden başka tarafa çek, demişti. Bundan dolayı ona: Sen kimsin diye
sorulduğunda, ben bir ihtiyacın peşindeyim derdi.
Bu beraberindeki kim diye sorulunca da, bu bana yolu gösteren
bir rehberdir, derdi."
Bununla dinde doğru yolu, hidayeti kastediyordu. Ona soru soran
kişi ise onu kılavuz ve yol gösterici zannediyordu.
"Öğle vakti dinlenelim diye hazırlık yap." Yani
öğlenleyin dinleneceğimiz (kaylule yapacağımız) bir yer hazırla bize.
حدثنا
إبراهيم بن
موسى: أخبرنا
هشام، عن ابن
جريج قال:
أخبرني عبيد
الله بن عمر،
عن نافع - يعني -
عن ابن عمر، عن
عمر ابن
الخطاب رضي
الله عنه قال:
كان
فرض
للمهاجرين
الأولين
أربعة آلاف في
أربعة، وفرض
لابن عمر
ثلاثة آلاف
وخمسمائة، فقيل
له: هو من
المهاجرين،
فلم نقصته من
أربعة آلاف؟
فقال: إنما
هاجر به
أبواه، يقول:
ليس هو كمن
هاجر بنفسه.
[-3912-] Ömer b. el-Hattab r.a.'dan dedi ki: "İlk muhacirlere dörder
bin maaş bağladı. İbn Ömer'e ise üçbin beşyüz maaş tayin etti. Ona: O
muhacirlerdendir, niçin ona dörtbinden aşağı veriyorsun, diye sorulunca şu
cevabı verdi: . Onunla beraber anne babası hicret etti. Yani o, kendi başına
hicret eden gibi olamaz."
حدثنا محمد
بن كثير:
أخبرنا
سفيان، عن
الأعمش، عن
أبي وائل، عن
خباب قال:
هاجرنا مع
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم.
[-3913-] Habbab dedi ki: "Resulullah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem ile birlikte hicret ettik ... "
وحدثنا مسدد:
حدثنا يحيى،
عن الأعمش
قال: سمعت
شفيق بن مسلمة
قال: حدثنا
خباب قال:
هاجرنا
مع رسول الله
صلى الله عليه
وسلم نبتغي
وجه الله،
ووجب أجرنا
على الله،
فمنا من مضى
لم يأكل من
أجره شيئا،
منهم مصعب بن
عمير، قتل يوم
أحد، فلم نجد
شيئا نكفنه
فيه إلا نمرة،
كنا إذا غطينا
بها رأسه خرجت
رجلاه، فإذا
غطينا رجليه
خرج رأسه،
فأمرنا رسول
الله صلى الله
عليه وسلم أن
نغطي رأسه
بها، ونجعل
على رجليه من
إذخر، ومنا من
أينعت له
ثمرته فهو
يهدبها.
[-3914-] Habbab dedi ki: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile
birlikte Allah'ın rızasını arayarak hicret ettik. Ecrimizi vermek Allah'a
aittir. Bizden kimisi ecrinden hiçbir şey yemeden geçip gitti. Mus'ab b. Umeyr
bunlardan birisidir. Uhud günü öldürüldüğünde onu kendisi ile kefenleyeceğimiz
bir çizgili kumaş dışında bir şey bulamamıştık. Onunla baş tarafını örtersek
ayakları dışarıda kalırdı, ayaklarından itibaren örtecek olursak başı açıkta
kalırdı. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bizlere onunla baş tarafını
örtmemizi ve ayaklarının üzerine de bir miktar izhir otu koymamızı emretti.
Bizden kimisinin de mahsulü olgunlaştı ve işte o bu mahsulleri
toplamaktadır."
حدثنا يحيى
بن بشر: حدثنا
روح: حدثنا
عوف، عن معاوية
بن قرة قال:
حدثني أبو
بردة بن أبي
موسى الأشعري
قال: قال لي
عبد الله بن
عمر:
هل
تدري ما قال
أبي لأبيك؟
قال: قلت: لا، قال:
فإن أبي قال
لأبيك: يا أبا
موسى، هل يسرك
إسلامنا مع
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم، وهجرتنا
معه، وجهادنا
معه، وعملنا
كله معه، برد
لنا، وأن كل
عمل عملناه
بعده نجونا
منه كفافا رأسا
برأس؟ فقال
أبي: لا
والله، قد
جاهدنا بعد رسول
الله صلى الله
عليه وسلم،
وصلينا،
وصمنا،
وعملنا خيرا
كثيرا، وأسلم
على أيدينا
بشر كثير،
وإنا لنرجو
ذلك. فقال أبي:
لكني أنا،
والذي نفس عمر
بيده، لوددت
أن ذلك برد
لنا، وأن كل
شيء عملناه
بعد نجونا منه
كفافا رأسا
برأس. فقلت: إن
أباك والله
خير من أبي.
[-3915-] Ebi Musa el-Eş'ari'nin oğlu Ebu Burde dedi ki:
"Abdullah b. Ömer bana: Benim babamın senin babana ne dediğini biliyor
musun, diye sordu. Ben: Hayır dedim.
Dedi ki: Babam (Ömer) baban (Ebu Musa'y)a dedi ki: Ey Ebu Musa,
Resulullah sallallahu aleyhi ve selle m ile birlikte Müslüman oluşumuz, onunla
beraber hicret edişimiz, onunla beraber cihad edişimiz ve bütün amelimizin
bizim için (ecri itibariyle) sabit olması ve devam etmesi seni sevindirir mi?
Buna karşılık ondan sonra yapmış olduğumuz her bir amelden lehimize de,
aleyhimize de olmaksızın başa baş çıkmamız (hoşuna gider mi?)
Bunun üzerine babam dedi ki: Allah'a yemin ederim ki hayır. Biz
Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile sonra da cihad ettik, namaz kıldık,
oruç tuttuk, pek çok hayır işledik. Bizim elimizle pek çok insan Müslüman oldu.
Şüphesiz bizler bunları (ecirlerini) ümit ederiz.
Bunun üzerine babam (Ömer) dedi ki:
Bana gelince Ömer'in canı elinde olana yemin ederim ki, o
dediklerimizin ecrinin bize baki kılınıp verilmesini, daha sonra yaptığımız her
bir işten de vebalsiz başa baş kurtulmuş olmayı çok arzu ederim.
(Ebu Musa'nın oğlu Burde der ki): Ben de bunun üzerine: Allah'a
yemin ederim şüphesiz senin baban, benim babamdan daha hayırlıdır, dedim."
AÇIKLAMA: "Dedim
ki" diyen kişi (Ebu Musa'nın oğlu) Ebu Burde'dir. Bu sözleriyle İbn Ömer'e
hitap ederek Ömer r.a.'ın sözü geçen bu bakımdan babası Ebu Musa r.a.'dan
hayırlı olduğunu kastetmiştir. Bununla birlikte kabul edilen şu ki; Ömer bütün
kesimlere göre Ebu Musa'dan faziletlidir. Fakat fazilet itibariyle daha alt
mertebede olan bazı kimselerin mutlak olarak faziletli olmayı gerektirmeyen bir
hasletle daha üstün faziletlilerden o noktada faziletli olmalarına mani yoktur.
Bununla birlikte Ömer sözü geçen bu haslet itibariyle de Ebu Musa'dan daha
faziletlidir. Çünkü havf makamı, reca makamından daha faziletlidir.
İnsanoğlunun yapmak istediği her hayırlı işlerde kusur’dan uzak kalamayacağı
bilinen bir husustur. Ömer bu sözlerini nefsini bastırmak için söylemiştir.
Yoksa onun faziletler ve kemalat bakımından işgal ettiği makam, ayrıca
zikretmeye gerek bırakmayacak kadar meşhurdur.
حدثني محمد
بن صباح: أو
بلغني عنه:
حدثنا إسماعيل،
عن عاصم، عن
أبي عثمان
قال: سمعت ابن
عمر رضي الله
عنهما: إذا
قيل له:
هاجر
قبل أبيه
يغضب. قال:
وقدمت أنا
وعمر على رسول
الله صلى الله
عليه وسلم،
فوجدناه
قائلا،
فرجعنا إلى
المنزل،
فأرسلني عمر
وقال: اذهب
فانظر هل
استيقظ،
فأتيته فدخلت
عليه
فبايعته، ثم
انطلقت إلى
عمر فأخبرته أنه
استيقظ،
فانطلقنا
إليه نهرول
هرولة، حتى
دخل عليه
فبايعه، ثم
بايعته.
[-3916-] Ebu Osman dedi ki: "İbn Ömer r.a.'ı kendisine, babasından
önce hicret ettiği söylenince, kızarak şöyle derken dinlemişimdir:
Ben ve Ömer, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in huzuruna
gittik, onun öğle vakti kaylule yaptığını (dinlendiğini) gördük. Bu sebeple
kaldığımız yere geri döndük. Ömer beni gönderdi ve: Git, uyandı mı bir bak,
dedi. Onun yanına gittim, huzuruna vardım ve ona bey'at ettim. Sonra Ömer'in
yanına giderek Allah Resulünün uyanmış olduğunu ona haber verdim. Koşarak onun
yanına gittik. Nihayet Ömer onun huzuruna girdi, önce o ona bey'at etti, sonra
da ben ona bey'at ettim."
Tekrar: 4186 ve 4187
حدثنا
أحمد بن
عثمان: حدثنا
شريح بن
مسلمة: حدثنا
إبراهيم بن
يوسف، عن
أبيه، عن أبي
إسحاق قال:
سمعت البراء
يحدث قال:
ابتاع
أبو بكر من
عازب رحلا،
فحملته معه،
قال: فسأله
عازب عن مسير
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم، قال:
أخذ علينا
بالرصد،
فخرجنا ليلا،
فأحثثنا
ليلتنا
ويومنا حتى قام
قائم
الظهيرة، ثم
رفعت لنا
صخرة،
فأتيناها
ولها شيء من
ظل، قال:
ففرشت لرسول
الله صلى الله
عليه وسلم
فروة معي، ثم
اضطجع عليها النبي
صلى الله عليه
وسلم،
فانطلقت أنفض
ما حوله، فإذا
أنا براع قد
أقبل في غنيمة
يريد من الصخرة
مثل الذي
أردنا،
فسألته: لمن
أمن يا غلام؟
فقال: أنا
لفلان، فقلت
له: هل في غنمك
من لبن؟ قال:
نعم، قلت له:
هل أنت حالب؟
قال: نعم، فأخذ
شاة من غنمه،
فقلت له: انفض
الضرع، قال:
فحلب كثبة من
لبن، ومعي
إداوة من ماء عليها
خرقة، قد
روأتها لرسول
الله صلى الله
عليه وسلم،
فصببت على
اللبن حتى برد
أسفله، ثم أتيت
به النبي صلى
الله عليه
وسلم فقلت:
اشرب يا رسول
الله، فشرب
رسول الله صلى
الله عليه وسلم
حتى
رضيت، ثم
ارتحلنا
والطلب في إثرنا.
قال البراء:
فدخلت مع أبي
بكر على أهله،
فإذا عائشة
ابنته مضطجعة
قد أصابتها
حمى، فرأيت
أباها يقبل
خدها وقال:
كيف أنت يا
بنية.
[-3917-] Ebu İshak dedi ki: "Bera'yı şöyle derken dinledim: Ebu Bekir,
Azib'den bir eğer satın aldı. Ben de onu onunla birlikte taşıdım. (el-Bera)
dedi ki:
Azib ona Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yol alışı
hakkında sordu. Dedi ki: O bizim yolu gözetlememizi söyledi. Geceleyin yola
çıktık. O gecemizi ve gündüzümüzü hızlıca yürüyerek geçirdik. Nihayet öğle
sıcağı iyice bastırdı. Sonra bir kaya gördük. Onun yanına vardık, bir parça
gölgesi vardı. (Ebu Bekir) dedi ki: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e
beraberimde bulunan bir postu serdim. Daha sonra Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem üzerine yattı. Ben de etrafında bulunanları silkelemeye (temizlemeye)
koyuldum. Derken bir çobanın koyunları ile birlikte bizim kayanın yanına geliş
amacımızın aynısıyla geldiğini gördüm. Ona: Ey genç, sen kiminsin diye sordum.
Ben filanım dedi. Ona: Koyunlarında süt var mı diye sordum, evet dedi. Ona:
Sen süt sağar mısın diye sordum. Evet, dedi. Koyunlarından
birisini tuttu. Ona: Memesini iyice temizle, dedim. '
(Ebu Bekir) dedi ki: Bir miktar süt sağdı.
Beraberimde ise Resulullah Sallallahu aleyhi ve Sellem için daha önceden hazırlamış olduğum bir bezin
üzerinde bulunduğu bir su matarası vardı. Sütün dibi soğuyuncaya kadar üzerine
döktüm. Sonra onu Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e götürdüm. İç ey Allah'ın
Resulü dedim. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ben hoşnut oluncaya kadar
içti. Sonra da takip edenler peşimizde olduğu halde yolumuza koyulduk."
[-3918-] Bera’ dedi ki: "Ebu Bekir ile birlikte ailesinin yanına
girdim. Kızı Aişe'nin hummaya tutulmuş olduğu halde yattığını gördüm. Babasının
yanağını öptüğünü ve nasılsın kızcağızım dediğini gördüm."
AÇIKLAMA: "Ona
babasından önce hicret ettiği söylenince kızıyordu." Yani az önce geçtiği
gibi, o ancak babasıyla birlikte hicret etmiş idi.
"Ben ve Ömer Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in
huzuruna gittik." Bey'at esnasında kastetmektedir. Muhtemelen bu Rıdvan
bey'atidir.
"Koşarak" (hervele) yavaş yürümek ile koşmak
arasındaki bir yürüyüştür. "el-Bera dedi ki: Ebu Bekir ile birlikte
ailesinin yanına girdim. Kızı Aişe'nin hummaya tutulmuş olarak yatmış olduğunu
gördüm. Babasının yanağını öperek nasılsın kızcağım dediğini gördüm."
el-Bera'nın Ebu Bekir r.a.'ın ailesinin yanına girmesi
kesinlikle hicabın (mu'minlerin annelerinin perde arkasında saklanma emrinin)
inişinden önce olmuştur. Aynı sırada o dönemde kendisi de henüz buluğa
ermemişti, Aişe r.anha da böyle.