DEVAM: 45. NEBİ S.A.V.'İN VE ASHABININ MEDiNE'YE HİCRET ETMESi
حدثنا
سليمان بن عبد
الرحمن: حدثنا
محمد بن حمير:
حدثنا
إبراهيم بن
أبي عبلة: أن
عقبة بن وساج
حدثه عن أنس
خادم رسول
الله صلى الله
عليه وسلم قال:
قدم
النبي صلى
الله عليه
وسلم وليس في
أصحابه أشمط
غير أبي بكر،
فغلفها
بالحناء
والكتم.
وقال دحيم:
حدثنا الوليد:
حدثنا
الأوزاعي: حدثني
أبو عبيد، عن
عقبة بن وساج:
حدثني أنس بن
مالك رضي الله
عنه قال: قدم
النبي صلى
الله عليه وسلم
المدينة،
فكان أسن
أصحابه أبو
بكر، فغلفها بالحناء
والكتم حتى
قنأ لونها.
[-3919-] Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in hizmetkarı Enes dedi ki:
"Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem (Medine'ye) geldiğinde ashabı arasında
Ebu Bekir dışında saçları ağarmaya başlamış kimse yoktu. O ağarmış saçlarını
kına ve ketem ile kapattı. "
Tekrar: 3920
[-3920-] Enes b. Malik r.a. dedi ki: "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem
Medine'ye geldiğinde ashabının en yaşlısı Ebu Bekir idi. O, onu (ağaran
saçlarını) kına ve ketem ile kapattı ve nihayet ağaran saçlarının rengi oldukça
kırmızılaştı."
حدثنا أصبغ:
حدثنا ابن
وهب، عن يونس،
عن ابن شهاب،
عن عروة بن
الزبير، عن
عائشة:
أن
أبا بكر رضي
الله عنه تزوج
امرأة من كلب
يقال لها أم
بكر، فلما
هاجر أبو بكر
طلقها،
فتزوجها ابن
عمها هذا
الشاعر، الذي
قال هذه
القصيدة، رثى
كفار قريش:
وماذا
بالقليب قليب
بدر - من
الشيزى تزين
بالسنام وماذا
بالقليب قليب
بدر - من
القينات
والشرب الكرام
تحيي
بالسلامة أم
بكر - وهل لي
بعد قومي من
سلام
يحدثنا
الرسول بأن
سنحيا - وكيف
حياة أصداء،
وهام
[-3921-] Aişe r.anha'dan rivayete göre "Ebu Bekir r.a., Ümmü Bekir
diye anılan Kelb'den bir kadın ile evlendi. Ebu Bekir hicret edince onu boşadı.
Kureyş kafiderine mersiye olarak söylediği şu kasidenin sahibi şair olan
amcasının oğlu, o kadın ile evlendi:
Ne var o kuyuda, o Bedir kuyusunda Deve hörgücünü andıran etlerle
süslenmiş tencereler (eş-şıza) Ne var o kuyuda, o Bedir kuyusunda Şarkıcılar ve
o şerefli içki içenler Bekr'in annesi bize esenlik dileyerek selamlıyor Ya
benim kavmimden sonra bir esenliğim mi olurmuş? Resul bize diriltileceğimizi
anlatıyor Baykuşların ve iskelet kalmış kafataslarının hayat bulması
nasılolurmuş?"
حدثنا موسى
بن إسماعيل:
حدثنا همام،
عن ثابت، عن
أنس، عن أبي
بكر رضي الله
عنه قال:
كنت
مع النبي صلى
الله عليه
وسلم في
الغار، فرفعت
رأسي فإذا أنا
بأقدام القوم،
فقلت: يا نبي
الله، لو أن
بعضهم طأطأ
بصره رآنا،
قال: (اسكت يا
أبا بكر،
اثنان الله
ثالثهما).
[-3922-] Ebu Bekir r.a. dedi ki: "Mağarada Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem ile birlikte idim. Başımı kaldırdığımda izleri takip edenlerin
ayaklarını gördüm. Ey Allah'ın Nebii, onlardan birisi aşağıya bakacak olsa bizi
görecektir, dedim. Sus ey Ebu Bekir, (biz) üçüncüleri Allah olan iki
kişiyiz."
حدثنا علي بن
عبد الله:
حدثنا الوليد
بن مسلم: حدثنا
الأوزاعي.
وقال محمد بن
يوسف: حدثنا
الأوزاعي:
حدثنا الزهري
قال: حدثني
عطاء ابن يزيد
الليثي قال:
حدثني أبو
سعيد رضي الله
عنه قال:
جاء
أعرابي إلى
النبي صلى
الله عليه
وسلم فسأله عن
الهجرة، فقال:
(ويحك إن
الهجرة شأنها
شديد، فهل من
إبل). قال: نعم،
قال: (فتعطي
صدقتها). قال:
نعم، قال: (فهل
تمنح منها).
قال: نعم، قال:
(فتحلبها يوم
ورودها). قال:
نعم، قال:
(فاعمل من
وراء البحاء،
فإن الله لن
يترك من عملك
شيئا).
[-3923-] Ebu Said r.a. dedi ki: "Bir bedevi Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'e gelerek ona hicret hakkında sordu. Şöyle buyurdu: Ne oluyor sana,
hicretin işi ağırdır. Senin develerin var mı, diye buyurdu. Bedevi: Evet dedi.
Peki, onların zekatını veriyor musun diye sordu. Bedevi: Evet dedi. Peki, ondan
bağışlarda bulunuyor musun, diye sordu. Evet, dedi. Suya gittikleri gün onları sağıyor
musun, diye sordu. Evet, dedi. Allah Resulü şöyle buyurdu: Sen (istersen)
denizlerin ötesinden amel et. Şüphesiz Allah senin amelinden hiçbir şeyini
eksiltmez."
AÇIKLAMA: "(Ağaran
saçlarını) örttü." Yani kınaladı. Kasıt da sakalıdır.
"Ketem" Küçük kayalarda yetişen ve ince iplikleri
sarkan. saçı kınalamak için kullanılan ve mersin ağacını andıran bir yapraktır.
Toplanması oldukça zordur. Bundan dolayı da pek azdır.
"Ashabının en yaşlısı Ebu Bekir idi." Daha önceden de
geçtiği üzere, o sırada ve ondan önce Medine'ye gelmiş olanlar arasında
demektir.
"Nihayet saçları kırmızılaştı." Saçlarının kırmızı
rengi oldukça arttı.
"Kureyş kafirleri için mersiye okuyan." Bedir günü
öldürülüp, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem onları suyu kurumuş olan kuyuya
attığı vakit bu mersiye söylenmişti.
"eş-Şıza" İçine tirit yapılan ahşap tencere ve
çömleklerin yapıldığı bir ağaçtır.
Şair şunu söylemiş gibidir: Deve hörgüçlerinin etleriyle dolup
taşan o tencere sahiplerinden kuyuda olanların hali nedir? Çünkü cahiliye
Arapları çokça yemek yediren kimseye (tencere anlamındaki) "cefne"
derlerdi. Buna sebep ise o kap ile insanlara çokça yemek yedirmesi idi.
"Baykuşlar. .. " Şair bu sözleriyle ölümden sonra
dirilişi inkar etmek istemiştir.
İnsan böyle bir kuşa benzedikten sonra nasıl bir defa daha insan
olarak diriltilebilir, demek istemiştir.