SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

FEDAİLU’S-SAHABE

<< 1518 >>

30. AİŞE RADlYALLAHU ANHA'NIN FAZİLETİ

 

حدثنا يحيى بن بكير: حدثنا الليث/ عن يونس، عن ابن شهاب: قال أبو سلمة: إن عائشة رضي الله عنها قالت: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم يوما: (يا عائش، هذا جبريل يقرئك السلام). فقلت: وعليه السلام ورحمة الله وبركاته، ترى ما لا أرى. تريد رسول الله صلى الله عليه وسلم.

 

[-3768-] Aişe r.anha dedi ki: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir gün şöyle buyurdu: "Ey Aişe! İşte bu Cibril'dir, sana selam söylüyor. Ben de: Ve aleyhisselamu ve rahmetullahi ve berekatuhu dedim. Sen benim görmediğimi görürsün. --Bununla Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i kastetmektedir.--"

 

 

حدثنا آدم: حدثنا شعبة قال. وحدثنا عمرو: أخبرنا شعبة، عن عمرو بن مرة، عن مرة، عن أبي موسى الأشعري رضي الله عنه قال: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: (كمل من الرجال كثير، ولم يكمل من النساء إلا: مريم بنت عمران، وآسية امرأة فرعون، وفضل عائشة على النساء كفضل الثريد على سائر الطعام).

 

[-3769-] Ebu Musa el-Eş'ari r.a. dedi ki: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Erkeklerden pek çok kişi kemale ermiştir. Kadınlardan ise İmran kızı Meryem ile Fir'avun'un hanımı Asiye'nin dışında kimse kemale ermemiştir. Aişe'nin diğer kadınlara üstünlüğü de tiridin diğer yemeklere olan üstünlüğü gibidir."

 

 

حدثنا عبد العزيز بن عبد الله قال: حدثني محمد بن جعفر، عن عبد الله بن عبد الرحمن: أنه سمع أنس بن مالك رضي الله عنه يقول:

 سمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول: (فضل عائشة على النساء، كفضل الثريد على سائر الطعام).

 

[-3770-] Abdullah b. Abdurrahman'dan rivayete göre o Enes b. Malik r.a.'i şöyle derken dinlemiştir: ResuluIlah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i şöyle buyururken dinledim: "Aişe'nin kadınlara üstünlüğü tiridin diğer yemeklere üstünlüğü gibidir."

 

 

حدثني محمد بن بشار: حدثنا عبد الوهاب بن عبد المجيد: حدثنا ابن عون، عن القاسم بن محمد:

 أن عائشة اشتكت، فجاء ابن عباس فقال: يا أم المؤمنين، تقدمين على فرط صدق، على رسول الله صلى الله عليه وسلم، وعلى أبي بكر.

 

[-3771-] Kasım b. Muhammed'den rivayete göre Aişe'nin rahatsız olduğu bir sırada İbn Abbas gelerek dedi ki: "Ey mu'minlerin annesi, senden önce gitmiş bulunan sadık kimselerin, ResuluIlah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in ve Ebu Bekir'in yanına' gidiyorsun. "

 

Tekrar: 4753 ve 4754

 

 

حدثنا محمد بن بشار: حدثنا غندر: حدثنا شعبة، عن الحكم: سمعت أبا وائل قال: لما بعث علي عمارا والحسن إلى الكوفة ليستنفرهم، خطب عمار فقال: إني لأعلم أنها زوجته في الدنيا والآخرة، ولكن الله ابتلاكم لتتبعوه أو إياها.

 

[-3772-] Ebu Vail dedi ki: Ali, Ammar ve Hasen'i Kufe'ye. Kufelileri savaşa katılmaya çağırmak üzere gönderdi. Ammar bir hutbe irad ederek dedi ki: "Gerçekten ben çok iyi biliyorum ki o, onun dünyada da, ahirette de zevcesidir, fakat Allah, ona mı (Ali'ye mi) yoksa ona mı (Aişe'ye mi) uyacaksınız diye sizi sınamaktadır."

 

Tekrar: 7100 ve 7101

 

 

حدثنا عبيد بن إسماعيل: حدثنا أبو أسامة، عن هشام، عن أبيه، عن عائشة رضي الله عنها:

 أنها استعارت من أسماء قلادة فهلكت، فأرسل رسول الله صلى الله عليه وسلم ناسا من أصحابه في طلبها، فأدركتهم الصلاة فصلوا بغير وضوء، فلما أتوا النبي صلى الله عليه وسلم شكوا ذلك إليه، فنزلت آية التيمم، فقال أسيد بن حضير: جزاك الله خيرا، فوالله ما نزل بك أمر قط، إلا جعل الله لك منه مخرجا، وجعل للمسلمين فيه بركة.

 

[-3773-] Aişe r.anha'dan rivayete göre o Esma'dan iğreti bir gerdanlık aldı. Bu gerdanlığı kaybol lu. Bu sebeple Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem de ashabından bazılarını onu aramak üzere gönderdi. Namaz vakti girince abdest almadan namaz kıldılar. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanına geri geldiklerinde bu durumu ona şikayet ettiler. Bunun üzerine teyemmüm ayeti nazil oldu. Bu sebeple de Useyd b. Hudayr dedi ki: Allah sana hayırlı mükafat versin. Allah'a yemin ederim ki senin başına bir iş geldi mi mutlaka Allah senin için ondan bir çıkış yolu takdir etmiş ve o işi de Müslümanlara mübarek kılmıştır."

 

 

حدثني عبيد بن إسماعيل: حدثنا أبو أسامة، عن هشام، عن أبيه: أن رسول الله صلى الله عليه وسلم لما كان في مرضه، جعل يدور في نسائه، ويقول: (أين أنا غدا، أين أنا غدا). حرصا على بيت عائشة. قالت عائشة: فلما كان يومي سكن.

 

[-3774-] Hişam'ın, rivayetine göre "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem hastalığında hanımlarının evlerini dolaşıyor ve Aişe'nin evine (bir an önce) sıra gelmesi arzusu ile: Yarın neredeyim, diye soruyordu. Aişe, benim günümün sırası gelince rahat etti, dedi."

 

 

حدثنا عبد اله بن عبد الوهاب: حدثنا حماد: حدثنا هشام، عن أبيه قال:

 كان الناس يتحرون بهداياهم يوم عائشة، قالت عائشة: فاجتمع صواحبي إلى أم سلمة، فقلن: يا أم سلمة، والله إن الناس يتحرون بهداياهم يوم عائشة، وإنا نريد الخير كما تريده عائشة، فمري رسول الله صلى الله عليه وسلم أن يأمر الناس: أن يهدوا إليه حيثما كان، أو حيثما دار، قالت: فذكرت ذلك أم سلمة للنبي صلى الله عليه وسلم، قالت: فأعرض عني، فلما عاد إلي ذكرت له ذلك فأعرض عني، فلما كان في الثالثة ذكرت له فقال: (يا أم سلمة لا تؤذيني في عائشة، فإنه والله ما نزل علي الوحي وأنا في لحاف امرأة منكن غيرها).

 

[-3775-] Hişam, babasının şöyle dediğini nakletmektedir: "İnsanlar hediye vermek istedikleri zaman Aişe'nin gününü kollarlardı. Aişe dedi ki: Benim diğer arkadaşlarım, Ümmü Seleme'nin yanında bir araya gelerek: Ey Ümmü Seleme dediler. Allah'a yemin ederiz insanlar hediye vermek istedikleri zaman Aişe'nin gününü araştırıyorlar. Bizler de Aişe'nin istediği gibi hayır isteriz. Bu sebeple Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e söyle de insanlara nerede bulunuyorsa yahut kimin evine gitmişse ona hediyelerini orada vermelerini söylesin.

 

(Aişe) dedi ki: Ümmü Seleme bu hususu Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e söyledi. (Ümmü Seleme dedi ki: Ama benden yüz çevirdi. Tekrar yanıma geri gelince yine ona bu hususu hatırlattım. Yine benden yüz çevirdi. Üçüncü defa ona bunu hatırlatınca dedi ki: Ey Ümmü Seleme, Aişe hususunda beni rahatsız etme! Çünkü Allah'a yemin ederim ki aranızda onun dışında sizden herhangi bir kadın ile aynı yorganın altında iken üzerime vahiy inmemiştir."

 

 

AÇIKLAMA:     "Aişe r.anha'nın fazileti" es-Sıddik Ebu Bekir'in kızı es-Sıddika olup, annesi Üm mü Ruman'dır. Daha önce nübuvvetin alametleri bahsinde ondan sözedilmişti. İslam geldikten sonra ve hicretten sekiz yıl ya da ona yakın bir süre önce doğmuştur. Nebi (s.a.v.) vefat ettiğinde yaklaşık 18 yaşında idi. Nebi efendimizden pek çok şey bellemiş, ondan sonra da yaklaşık elli yıl daha yaşamıştır. Bu sebeple insanlar ondan çokça ilim öğrenmiş, ondan hükümlere, adaba dair pek çok şey nakletmişlerdir. Hatta şer'i hükümlerin dörtte birinin ondan nakledildiği söylenmiştir. Muaviye'nin halifeliği döneminde 58 yılında vefat etmiştir. Bundan sonraki yıl vefat ettiği de söylenmiştir. Doğru kabul edilen görüşe göre Nebi (s.a.v.)'den çocuğu olmamıştır. Ona kendisine künye vermesini isteyince, "Kız kardeşimin oğlunun adını künye olarak kullan" diye cevap vermesi üzerine Ümmü Abdullah künyesini almıştır. İbn Hibban Sahih'inde Aişe'den rivayet ettiğine göre Nebi ona bu künyeyi Abdullah b. ez-Zubeyr, Abdullah'ı tahnik etmek üzere getirdiğinde vermiş ve şöyle buyurmuştur: Bu Abdullah'tır, sen de Ümmü Abdullah'sın. Aişe dedi ki: O gün bugündür benim künyem bu olmuştur."

 

"Aişe rahatsızlandı." Zayıf düştü demektir.

 

"Senden önce gitmiş"; her şeyin önce olanına (farat) denilir. İbnu't-Tin der ki: Hadisten anlaşıldığına göre onun kesin olarak cennete gireceğini belirtmiş olmaktadır. O bu sözü de ancak Nebie dayanarak söylemiş olabilir.

 

Kendisinin naklettiği hadis olan sekizinci (3775. hadis) hadiste belirtildiğine göre insanlar hediye vermek istedikleri vakit Aişe'nin gününü araştırırlardı. Bu hadiste belirtildiğine göre "Allah'a yemin ederim aranızda -onun dışında- sizden bir kadın ile aynı yorganın altında iken üzerime vahiy inmemiştir" buyruğu ile ilgili yeterli açıklamalar daha önceden Hibe bölümünde geçmiş bulunmaktadır.

 

Bu hadis, Aişe'nin Hatice'den faziletli olduğuna delil gösterilmiştir. Ancak şu iki sebep dolayısıyla böyle bir sonuca varmak gerekmemektedir: Birinci sebep onun Hatice'yi bu kapsamın içerisine sokmak istememiş olma ihtimalidir. Çünkü "aranızdan" ifadesi ile kastedilen muhatap olan kimsedir. Bu da Ümmü Seleme ve onu gönderenler yahut da o sırada mevcut olan diğer hanımlardır.

 

İkinci sebeb e gelince, onun da kapsama girdiği var sayılsa bile özel bazı faziletlerin sabit olması mutlak olarak faziletin sabit olmasını gerektirmez. Nitekim "aranızda Kur'an'ı en iyi okuyanınız Ubey, feraiz ilmini en iyi bileniniz Zeyd'dir" hadisi ve benzerlerinde olduğu gibi. Aişe'nin bu özelliğinin hikmeti ile ilgili olarak sorulan soruya da babasının durumu ve konumu dolayısıyla diye cevap verilmiştir. Çünkü babası çoğu hallerinde Nebi (s.a.v.)'den ayrılmamıştı. Onun bu özelliği kızına da sirayet etmiştir. Bununla beraber Nebi (s.a.v.) onu çok fazla da seviyordu. İleride yüce Allah'ın izniyle Hatice'nin tercümesi (biyografisi) verilirken buna dair geniş açıklamalar da gelecektir.

 

es-Subki el-Kebir der ki: Bizim Allah için dinimizde kabul ettiğimiz husus şu ki: Fatıma daha faziletlidir, ondan sonra Hatice, ondan sonra Aişe gelir. Bu husustaki görüş ayrılığı ünlüdür. Fakat hakka tabi olmak daha doğru bir şeydir. İbn Teymiye der ki: Hatice ile Aişe arasındaki fazilet yönleri birbirine yakındır. O sanki bir hüküm belirtmemek görüşünü tercih etmiş gibidir.

 

İbnu'I-Kayyim der ki: Eğer faziletten kasıt Allah nezdinde sevabın çokluğu ise bu bilinemeyecek bir husustur. Çünkü kalplerin amelleri, azaların amellerinden daha üstündür. Eğer ilim çokluğu kastedilirse kesinlikle Aişe daha üstündür. Şayet aslın şerefi kastedilirse kaçınılmaz olarak Fatıma üstündür. Bu kızkardeşleri dışında kimsenin onunla ortak olmadığı bir fazilettir. Eğer seyyidlik (efendilik) şerefi kastedilirse bu hususta nas sadece Fatımaıyı sözkonusu etmiştir.

 

Derim ki: Fatıma'nın diğer kızkardeşlerinden farkı şudur: Diğerleri önceden geçtiği üzere Nebi s.a.v. hayatta iken vefat etmişlerdir. Aişe'nin özelolarak sahip olduğu üstün ilme gelince, şüphesiz Hatice'nin de buna karşılık olabilecek özellikleri vardır. Çünkü Hatice İslam davetini ilk kabul eden ve ona davet eden, canıyla, malıyla ve büsbütün kendisini vermek suretiyle bu davanın sağlamlaşmasına yardım eden birisidir. Dolayısıyla onun kendisinden sonra gelenlerin ecri gibi bir ecri de vardır. Bunun miktarını ise yüce Allah'tan başkası takdir edemez. Fatıma'nın en faziletli oluşu hususunda icma'ın gerçekleştiği ama Aişe ile Hatice arasında (hangisinin daha faziletli olduğu hususunda) görüş ayrılığının devam ettiği de söylenmiştir.

 

 

SONRAKİ