15. ALDATILMA TEHLİKESİNE KARŞI UYANıK OLMAK
وقوله
تعالى: {وإن
يريدوا أن
يخدعوك فإن
حسبك الله}
الآية
/الأنفال: 62/.
Allah Teala şöyle buyurmuştur: "Eğer sana hile yapmak /
seni aldatmak isterlerse, şunu bil ki, Allah sana yeter. "[Enfal, 62]
حدثنا
الحميدي:
حدثنا الوليد
بن مسلم:
حدثنا عبد
الله بن
العلاء ابن
زبر قال: سمعت
بسر بن عبيد
الله: أنه سمع
أبا إدريس
قال: سمعت عوف
بن مالك قال: أتيت
النبي صلى
الله عليه
وسلم في غزوة
تبوك، وهو في
قبة من أدم،
فقال: (اعدد
ستا بين يدي
الساعة: موتي،
ثم فتح بيت
المقدس، ثم
موتان يأخذ
فيكم كقعاص
الغنم، ثم
استفاضة
المال حتى يعطى
الرجل مائة
دينار فيظل
ساخطا، ثم
فتنة لا يبقى
بيت من العرب
إلا دخلته، ثم
هدنة تكون
بينكم وبين
بني الأصفر،
فيغدرون
فيأتونكم تحت
ثمانين غاية،
تحت كل غاية
اثنا عشر ألفا).
[-3176-] Avf İbn Malik r.a.'in şöyle dediği nakledilmiştir: "Tebuk
savaşı sırasında Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanına gitmiştim.
Deriden yapılmış bir çadırda oturuyordu. Şöyle buyurdu: "Kıyamet kopmadan
önce meydana gelecek olan şu altı alameti say:
(1) Benim ölümüm, (2) sonra Kudüs'ün (Beytü'l-makdis)
fethi, (3) ardından koyunları kırıp
geçiren bir salgın hastalık gibi sizi yakalayacak olan Mutan (taun / veba)
hastalığının aranızda yaygınlaşması. (4)
Sonra zenginlik / mal o kadar artacak ki, kendisine yüz dinar verildiği halde
bunun azlığından şikayetle öfkeye kapılanlar olacak. (5) Bunun ardından fitneler ortaya çıkacak ve
Araplara ait olup da girmediği tek bir ev bile kalmayacak. (6) Daha sonra Rumlarla barış anlaşması
yapacağınız bir dönem gelecek. Ancak onlar sözlerinde durmayıp ihanet edecekler
ve her bir sancağın altında on iki bin askerin toplandığı seksen sancak taşıyan
büyük bir ordu ile sizin üstünüze yürüyecekler."
AÇIKLAMA: Başlık altında
zikredilen ayet, düşmanların barış talepleri hile ve aldatma amaçlı olsa bile
yapılacak anlaşmanın Müslümanlar açısından olumlu sonuçlar ortaya çıkarıp
çıkarmayacağına, yani barışın Müslümanlar için yararlı olup olmayacağına
bakılır; yararlı olacağı açık ise düşmanların barış talepleri kabul edilir.
Müslümanlar sözlerine sadık kalırlar ve Allah'a tevekkül ederler.
Koyunları kırıp geçiren hastalık gibi insanların arasında da
Mutan hastalığı sonucu ölümün yaygınlaşması diye ifade edilen alametin Hz.
Ömer'in halifeliği döneminde ortaya çıkan veba salgını ile gerçekleştiği
söylenmiştir. Bu olay da hadisteki sıraya göre Kudüs'ün fethinden sonra
yaşanmıştır.
Malın çoğalması da büyük fetihlerin gerçekleştiği Hz. Ömer
döneminde meydana gelmiştir. Hadiste söz konusu edilen fitneler de Hz. Osman'ın
şehit edilmesinden sonra başlamış ve devam etmiştir. Altıncı alamet ise henüz
gerçekleşmemiştir.
Mühelleb şöyle demiştir: "Bu rivayete göre aldatmak,
verilen söze ihanet etmek kıyamet alametlerinden birisidir. Ayrıca bu hadiste
çoğu gerçekleşmiş olan ve Hz. Nebi'in (s.a.v.) nübüvvetini kanıtlayan deliller
vardır."
İbnü'l-Müneyyir de şunları söylemiştir: "Rumların büyük bir
ordu ile Müslümanlar üzerine yürüyeceğine dair alamet şu ana kadar
gerçekleşmemiştir. Onların böyle büyük bir ordu ile karada savaşa çıktıklarını
anlatan bir rivayet bize ulaşmadı. Bu bakımdan bu olay henüz gerçekleşmeyen
alametler arasındadır. Bununla birlikte bu rivayet in farklı varyantıarında
hayırlı sonucun mu'minlerin olacağına işaret edildiğinden mu'minler için müjdeler
de vardır. Ayrıca Müslüman ordusunun kat kat fazla olacağına da işaret
edilmiştir."
(Mahir) Haçlı seferleri bu alameti açıklıyor gibi.
16. KENDİLERİYLE ANLAŞMA YAPILMIŞ OLAN DÜŞMANLARA ANLAŞMANıN
BOZULDUĞU NASIL BİLDİRİLİR?
وقوله:
{وإما تخافن
من قوم خيانة
فانبذ إليهم
على سواء}.
الآية /الأنفال:
58/.
Allah Teala şöyle buyurmuştur: "Anlaşma yaptığın bir kavmin
hainlik yapmasından endişe edersen, sen de onlarla yaptığın ahdi bozduğunu aynı
şekilde onlara bildir. "[Enfal, 58]
حدثنا
أبو اليمان:
أخبرنا شعيب،
عن الزهري:
أخبرنا حميد
بن عبد الرحمن:
أن أبا هريرة
قال:
بعثني
أبو بكر رضي
الله عنه فيمن
يؤذن يوم النحر
بمنى: لا يحج
بعد العام
مشرك، ولا
يطوف بالبيت
عريان، ويوم
الحج الأكبر
يوم النحر.
وإنما قيل
الأكبر من أجل
قول الناس:
الحج الأصغر، فنبذ
أبو بكر إلى
الناس في ذلك
العام، فلم
يحج عام حجة
الوداع الذي
حج فيه النبي
صلى الله عليه
وسلم مشرك.
[-3177-] Ebu Hureyre r.a.'nin şöyle dediği nakledilmiştir: "Hz. Ebu
Bekir kurban kesme gününde (nahr günü Mina'da şu duyuruyu yapmak üzere beni de
görevlendirmişti: "Bu seneden sonra hiçbir müşrik haccedemeyecek, çıplak
bir şekilde hiç kimse Kabe'yi tavaf edemeyecek. Hacc-ı ekber günü, nahr
günüdür. Hz. Ebu Bekir işte bu senede onlarla yapılan anlaşmayı bozduğunu
bildirmişti. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem veda haccını yaptığı yıl hiçbir
müşrik haccetmemişti. "
AÇIKLAMA: Karşı tarafa
anlaşmanın artık geçersiz olduğunu, bozulduğunu bildirmek için elçi gönderilir.
Bu elçi de anlaşmanın bozulduğunu onlara söyler. Abdullah İbn Abbas ayette
geçen "aynı şekilde / ...." ifadesine "aynı karşılığı vererek,
dengi bir yolla" anlamını vermiştir. Bir başka görüşe göre adalet üzere
onlara bildir. Yani sizinle eşit durumda olmaları için onlara karşı savaş ilan
ettiğini ve aranızdaki anlaşmanın sona erdiğini bildirmek adalet gereğidir.
El-Ezheri şöyle der: "Bu ayet şu anlama gelir: Anlaşma
yaptığın bir toplumun / ülkenin bu anlaşmayı bozacağından endişe duyarsan,
anlaşmayı bozduğunu bildirinceye kadar sırf bu endişen dolayısıyla onlara
ilişmeye kalkma!" Ezherı bu açıklamayı yaptıktan sonra Ebu Hureyreden
gelen ve yukarıda kaydedilen hadisi zikretmiştir. (Ayrıntılı açıklama için bkz.
Kitabü'l-hacc, Bab, 67. )
Mühelleb şöyle demiştir: "Resulullah (s.a.v.) müşriklerin
anlaşmayı bozacaklarından endişe duyduğu için yapılan anlaşmanın geçersiz
olduğu duyurusunu yaptırmıştır."