SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-CİHAD VE’S-SİYER

<< 1231 >>

باب: ما قيل في قتال الروم.

93. BİZANSLILARA KARŞI SAVAŞMANIN ÖNEMİ VE FAZİLETİ HAKKINDA SÖYLENENLER

 

حدثني إسحاق بن يزيد الدمشقي: حدثنا يحيى بن حمزة قال: حدثني ثور بن يزيد، عن خالد بن معدان: أن عمير بن الأسود العنسي حدثه: أنه أتى عبادة بن الصامت، وهو نازل في ساحة حمص، وهو في بناء له، ومعه أم حرام، قال عمير: فحدثتنا أم حرام: أنها سمعت النبي صلى الله عليه وسلم يقول: (أول جيش من أمتي يغزون البحر قد أوجبوا). قالت أم حرام: قلت: يا رسول الله أنا فيهم؟ قال: (أنت فيهم). ثم قال النبي صلى الله عليه وسلم: (أول جيش من أمتي يغزون مدينة قيصرمغفور لهم). فقلت: أنا فيهم يا رسول الله؟ قال: (لا).

 

[-2924-] Halid İbn Ma'dan, Umeyr İbnü'l-Esved el-Ansi'nin kendisine şöyle dediğini nakletmiştir: Bir defasında Ubade İbnü's-Samit'in yanına gitmiştim. Hıms yakınlarında konaklamıştı. Kendisine ait bir evde bulunuyordu ve yanında Ümmü Haram da vardı. Ümmü Haram bize Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den duyduğu bir hadis nakletti. Ümmü Haram anlatıyor: "Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Ümmetimden ilk deniz savaşına çıkanlar gerçekten de hak ettiler!" buyurdu. Ben: "Ey Allah'ın Resulü, ben onların arasında olacak mıyım?" deyince bana: "Evet sen onlar arasında olacaksın" dedi. Sonra devamla şöyle buyurdu: "Ümmetimden Kayser'in şehrine sefer düzenleyen ilk ordu affedilmiştir!" Ben tekrar: "Ey Allah'ın Resulü, ben onların arasında olacak mıyım?" deyince bana: "Hayır" diye cevap verdi.

 

 

AÇIKLAMA:     Kayser'in şehrinden maksat Kostantiniyye'dir (İstanbul).  el-Mühelleb şöyle der: "Bu hadis Muaviye'nin üstünlüğünü göstermektedir.

 

Çünkü ilk deniz savaşına çıkan Muaviye'dir. Ayrıca Muaviye'nin oğlu Yezid açısından da bir övgü söz konusudur. Çünkü Kayser'in şehrin e ilk sefer düzenleyen odur." İbnü't-TIn ile İbnü'l-Müneyyir bu görüşe özetle şu cevabı vermişlerdir: "Bu kişilerin Resulullah'ın sallallahualeyhivesellem genel bir ifade ile zikrettiği ve övgüde bulunduğu kişilerin kapsamına girmiş olmaları daha özel bir delil ile bu kapsamdan çıkarılmalarına engel teşkil etmez. Çünkü söz konusu ordu da bulunanların affedilmeleri için affı hak edecek davranış ve hal içinde olmaları şarttır. Bunun şart olduğu konusunda alimler arasında görüş ayrılığı bulunmamaktadır. Nitekim bu orduda bulunduğu halde daha sonra dinden dönen bir kimse Resulullah'ın (s.a.v.) övgüyle bahsettiği ve bağışlanacaklarını müjdelediği kimseler kapsamına asla giremez. Bu da bu kimselerin affedilebilmeleri için affı hak edecek tutum ve hal içinde olmalarının şart olduğunu göstermektedir."

 

Ancak İbnü't-Tin'in: "Belki de o ordusuyla hazır bulunmamıştır" şeklindeki görüşü kabul edilemez. Çünkü onun ordunun komutanı olduğunda görüş birliği bulunmaktadır. Ancak bu ifadeyi "Belki de o savaşa doğrudan katılmamıştır" diye yorumlamak mümkündür.

Bazı bilginler Kayser'in şehrinden maksadın Hıms olduğunu söylemiştir.

 

Onlara göre kastedilen, Resul-i Ekrem (s.a.v.) bu sözü söylediğinde Kayser'in yaşamakta olduğu şehirdir. Bu şehir ise o zaman Hıms'tır. Fakat bu görüşün doğru olmadığı kanaatindeyiz. Çünkü bu hadiste deniz savaşının Kayser'in şehrine düzenlenen seferden önce olacağı ve Ümmü Haram'ın da bu deniz savaşına katılacağı anlatılmaktadır. Halbuki Hıms, Ümmü Haram'ın da katılmış olduğu deniz savaşından önce zaten fethedilmişti. Her şeyin en doğrusunu sadece Allah bilir.

 

Yezid'in düzenlemiş olduğu sefer hicretin 52. yılında gerçekleşmişti. Ebu Eyyub el-Ensari de bu savaş sırasında şehit olmuştur. O şehit düşmeden önce İstanbul'un giriş kapısına defnedilmeyi ve kabrinin belli olmayacak şekilde düzeltilmesini vasiyet etmiştir. Denir ki Bizanslılar kıtlık zamanlarında onun hürmetine yağmur isterlermiş. Hadiste yer alan diğer bir husus da Şam ve çevresinde ikamet etmenin fazileti ile ilgili teşviktir. Hz. Nebi'in Sallallahu Aleyhi ve Sellem gerçekten hak ettiler demesi şu anlama gelir: "Onlar öyle bir iş yaptılar ki, bu işleri sayesinde cenneti hak ettiler!"

 

 

SONRAKİ