باب: إذا
زكى رجل رجلا
كفاه.
16. BİR ERKEĞİN DİĞERİNİ TEZKİYE ETMESİ YETERLiDiR
وقال أبو
جميلة: وجدت
منبوذا، فلما
رآني عمر قال:
عسى الغوير
أبؤسا، كأنه
يتهمني، قال
عريفي: إنه
رجل صالح،
قال: كذاك،
اذهب وعلينا
نفقته.
Ebu Cemile şöyle demiştir: Terkedilmiş bir çocuk bulmuştum. Ömer
beni görünce suçlayıcı bir eda ile "Küçük bir mağaranın başa ne dert
açacağı bilinmez" dedi. Beni tanıyan birisi "Bu iyi bir adamdır"
dedi. Bunun üzerine Ömer "Tamam, al götür. Masraflarını biz karşılarız"
dedi.
حدثنا
ابن سلام:
أخبرنا عبد
الوهاب: حدثنا
خالد الحذاء،
عن عبد الرحمن
بن أبي بكرة،
عن أبيه قال: أثنى
رجل على رجل
عند النبي صلى
الله عليه وسلم،
فقال: (ويلك،
قطعت عنق
صاحبك، قطعت
عنق صاحبك).
مرارا، ثم
قال: (من كان
منكم مادحا
أخاه لا محالة،
فليقل: أحسب
فلانا، والله
حسيبه، ولا
أزكي على الله
أحدا، أحسبه
كذا وكذا، إن
كان يعلم ذلك
منه).
[-2662-] Abdurrahman b. Ebu Bekre r.a.'den rivayet edilmiştir: Ebu Bekre
şöyle anlatmıştır: Birisi Hz. Nebi'in huzurunda bir başkasını övmüştü. Bunun
üzerine Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Arkadaşının boynunu vurdun
Arkadaşının boynunu vurdun" dedi. (Bunu birkaç kez tekrarladı.) Sonra
şöyle devam etti: "Birini illa ki övecekseniz bari "Falanca hakkında
şöyle düşünüyorum Ama onun gerçekte nasıl biri olduğunu Allah bilir. Ben
Allah'a rağmen kimseyi temize çıkaramam Ama onun iyi bir kişi olduğunu
düşünüyorum" deyin Tabii onu öyle biliyorsanız!"
Tekrar: 6061, 6162
AÇIKLAMA: Şahitlik konusunun
başlarında Buhari "Kaç kişinin tadili yeterli olur?" diye bir başlık
açmış ve orada bir sayı belirtmekten kaçınmıştı. Burada ise bir kişinin
yeteceğini kesin bir dille ifade etti. Bunun gerekçesi yukarıda açıklanmıştı.
Selef alimleri şahitlerin tezkiyesinde birden çok kişinin şart
olup olmadığı konusunda görüş ayrılığına düşmüşlerdir. Şafii ve Malikllere göre
-ki Muhammed b. Hasen'in görüşü de budur- şahitlikte olduğu gibi, tezkiyede de
iki kişi şartı aranır. Tahavi de bunu tercih etmiştir.
Ancak bu alimlerin çoğu hakimin yardımcısını bu hükmün dışında
tutmuşlardır. Çünkü o, hakimin vekili sayılır. Dolayısıyla sözü mahkeme kararı
yerine konur.
Alimlerin çoğunluğu bir kişinin cerh ve tadilinin kabul
edilmesini caiz görmüşlerdir. Çünkü o, hakem yerindedir. Hakemde ise sayı şartı
yoktur.
Ebu Ubeyd "Üçten az kişinin tezkiyesi kabul edilmez"
diyerek Müslim'in rivayet ettiği, aklı başında üç kişi, birinin fakirliğine
şahitlik etmediği sürece dilencilik etmesinin helal olmayacağı konusundaki
Kubeysa hadisini delil getirmiştir. Ebu Ubeyd diyor ki: "İhtiyaç konusunda
hüküm böyle olduğuna göre diğer konular haydi haydi böyledir."
Bütün bunlar şahitlik konusundadır. Hadis rivayetinde ise bir
kişinin sözü sahih olan görüşe göre kabul edilir. Çünkü hadisi, başka birinden
naklettiği zaman bu, haber verme niteliği taşır. Haber vermede ise sayı şartı
yoktur. Kendine ait bir haberi vermesi durumunda ise hakim konumunda olur ve
yine sayı şartı aranmaz.
"Küçük bir mağaranın başa ne dert açacağı bilinmez":
Bu söz, güvenilir görünmekle birlikte öldürme tehlikesi bulunan şeyler için
kullanılan bir deyimdir. Bu deyimin ilk kullanıldığı olay şudur: Birkaç kişi
geceyi geçirmek için bir mağaraya girmişler. Mağara üzerlerine yıkılmış ve
ölmüşler.
"Al götür, masraflarını biz karşılarız": İbn Battal
şöyle demiştir: Bu olaydan şu hüküm anlaşılır: Hakim mahkemede biri hakkında
soru sorduğu zaman bir kişinin cevabıyla yetinir. Hz. Ömer böyle yapmıştır.
Lehine şahitlik edilen kişiden şahitlerinin adil olduğunu ispatlaması
istendiğinde ise en az iki kişinin tezkiyesi gerekir.
Ben derim ki: İbn Battal bu olayı muhtemel anlamlardan birine
yormuştur. Lehine şahitlik edilen kişiyi şahitlerini tezkiye ettirmekle yükümlü
tutmak için başka bir delil gerekir.
Bu olay, bir kişi sahipsiz bir çocuk bulduğunda şahit tutmasa
bile onu alabileceğini, bu çocuğun nesebi bilinmediği zaman masraflarının
devlet hazinesinden karşılanacağını ve vela hakkının bulana ait olduğunu
gösterir. Ancak bu (vela hakkının bulana ait olması hususu) tartışmalıdır.
Feraiz (miras taksimi) bölümünde buna ayrıca değinilecektir.
Not: e/-Meta/i'de geçtiğine göre, Hz. Ömer Ebu Cemile'nin çocuğa
sahip olup olmadığı konusunda kuşku duyunca birkaç kişi gizlice onun lehinde
şahitlik ettiler.
Bu nakle göre, şahitlik eden yalnızca Hz. Ömer'in tanıdığı bir
kişi değildi.
Yine bu olay, Hz. Ömer'in hüküm verirken iyi araştırma yaptığını
göstermektedir. Yine hakim, bir kişi hakkında hüküm vermekte duraksadığında
bunun, o kişinin şahitlik yetkisine zarar vermediği ve böyle durumlarda hakimin
güvendiği kişilere sorması gerektiği anlaşılmaktadır. Yine bu olay, ihtiyaç
olduğunda bir kişiyi yüzüne karşı övmenin mekruh olmadığını, ancak uzun
methiyeler dizmenin mekruh olduğunu göstermektedir.
باب: ما
يكره من
الإطناب في
المدح، وليقل
ما يعلم.
17. BİR KİŞİYE METHİYELER DiZMEK MEKRUHTUR BiLDİĞİ KADARINI
SÖYLEMESİ YETER
حدثنا
محمد بن صباح:
حدثنا
إسماعيل بن
زكرياء: حدثنا
بريد ابن عبد
الله، عن أبي
بردة، عن أبي
موسى رضي الله
عنه قال: سمع
النبي صلى
الله عليه
وسلم رجلا
يثني على رجل،
ويطريه في
مدحه، فقال:
(أهلكتم - أو:
قطعتم ظهر
الرجل).
[-2663-] Ebu Musa r.a.'dan rivayet edilmiştir: Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem birini öven veya onun hakkında methiyeler dizen birini duymuştu.
"Adamın omurgasını kırdınız" buyurdu.
Tekrar: 6060