DEVAM: 57- Hac Ve Umre (Tavaflarında) Remel
حدثنا
مسدد: حدثنا
يحيى، عن عبيد
الله، عن نافع،
عن ابن عمر
رضي الله
عنهما قال: ما
تركت استلام
هذين
الركنين، في
شدة ولا رخاء،
منذ رأيت
النبي صلى
الله عليه
وسلم يستلمهما.قلت
لنافع: أكان
ابن عمر يمشي
بين الركنين؟
قال: إنما كان
يمشي ليكون
أيسر
لاستلامه.
[-1606-] İbn Ömer r.a. şöyle demiştir: "Resûlullah Sallallahu Aleyhi
ve Sellem'i istilam ederken gördüğümden beri (Yemen tarafındaki) şu iki rüknü
istilam etmeyi zorlukta ve rahatlıkta hiçbir zaman terketmedim."
Ravî şöyle demiştir: "Nafi'ye İbn Ömer'in iki rükün arasında
yürüyüp yürümediğini sordum. Bana, "İstilam etmek kolay olsun diye
yürürdü" diye cevap verdi.'"
Tekrar: 1611
AÇIKLAMA: Başlık, hac ve umre
tavafında remelin meşru olduğunu ifade etmek için kullanılmıştır. Alimler
çoğunluğu da bu görüştedir. İbn Abbas r.a., "Bu sünnet değildir. Dileyen
remel yapar, dileyen de yapmaz" demiştir.
Hadiste bahsedilen hac, veda haccı’dır. Umre ise kaza umresidir.
Çünkü Hudeybiye anlaşmasının yapıldığı yıl tavaf etme imkanı olmamıştı. İbn
Ömer Ci'rane de bulunmadığı için bunu reddetmiştir. Hac yaparken sözü edilen
fiilleri yerine getirmiştir. Demek ki burada söz konusu olan, kaza umresidir.
Hz. Ömer'in seslendiği taş, Hacerü'l-Esved'tir. Bu şekilde
yapması, etraftaki insanlara söylediklerini duyurma amacını taşımaktadır.
Ebû Davûd'taki ifade, "Neden hala remel yapıyor ve omuzları
açıyoruz?" şeklindedir. Omuzların açılması ile kastedilen, ıztıba'dır. Bu,
insanın seri bir şekilde yürümesine yardımcı olan bir şekildir. Şöyle ki ridanm
bir ucu sağ koltuğun altına alınır, diğer ucu ise sol omuzun üzerine atılır.
Böylece sağ omuz açığa çıkartılmış, sol omuz da örtülmüş olur. İbn Münzir şöyle
der: Alimler çoğunluğuna göre, Malik hariç, ıztıba yapmak müstehaptır."
İyad'a göre ... kelimesi,"Biz güçlü olduğumuzu onlara
gösterdik" anlamında kullanılmıştır. İbn Malik'e göre bu kelime,
"riya" kelimesinden gelmekte olup, "Zayıf olduğumuz halde riya
yaparak güçlüymüşüz gibi yaptık" anlamındadır. Netice olarak, Hz. Ömer,
tavafta yapılan remelin bırakılmasını düşünmüştü. Çünkü neden yapıldığını
biliyordu. Sebep artık bulunmadığı için bu uygulamaya son vermek İstedi. Daha
sonra belki anlayamadığı bir hikmet bulunduğu için görüşünden vazgeçti.
Resûlullah'ın s.a.v. yaptığı bir sünnete uymanın daha güzel bir davranış
olduğuna karar verdi. Diğer yandan remel yapan kimse, (daha önce) niçin remel
yapıldığını düşünüp, Allah'ın İslam'ı ve Müslümanları güçlü bir duruma
getirmesi nimeti karşısında tefekkür edebilir.
(Yapılmayan) remeli diğer
şavtlarda telafi etmek meşru kılınmamıştır. Yani ilk üç şavtta remel yapmayan
kimse, diğer dört şavtta bunları kaza etmez. Çünkü dört şavtta sakin olmak
gerekmektedir. Bu durum değiştirilmez.
Remeli sadece erkekler yapar. Kadınların remel yapması gerekmez.
Meşhur görüşe göre remel sadece peşinden sa'y edilecek olan tavafta yapılır.
Remel, hem yürüyerek hem de binek üzerinde tavaf yapanlar İçin müstehaptır. Bu
konuda bir fark yoktur. Alimler çoğunluğuna göre remeli terkeden kimsenin ceza
olarak kurban kesmesi gerekmez. Malikilere göre bu konu tartışmalıdır.
Taberî şöyle demiştir: "Hz. Nebi'in, müşriklerin
bulunmadığı Veda Haccı'nda remel yaptığı sabittir. Buna göre, remel de haccın
menasiklerinden biridir. Fakat remel yapmamak bir telbiye getirirken sesi
yükseltmek örneğinde olduğu gibi ameli yapmamak olarak değil, (bir amel
içindeki) belli bir şekli yapmamak olarak değerlendirilir. Bir kimse sesi
kısarak telbiye getirse, telbiye yapmamış sayılmaz. Sadece telbiyenin yüksek
sesle yapılması özelliğini yerine getirmemiş olur. Bundan dolayı remel
yapmayana ceza gerekmez."
Riya yerilen bir davranış olduğu halde, Hz. Ömer'in, "riya
yaptık" demesi bazı kimseler için kafa karıştırıcı olabilir.
Bu düşünceye şöyle cevap verilebilir: "Bu her ne kadar
görüntü itibariyle riya şeklinde olsa da buradaki riya yerilen bir gösteriş
değildir. Çünkü yerilen riya, "Şu kişi o işi yapmış" desinler diye
yapılır. Yerilen riyada, hiçbir kimse görmese kişi o ameli yapmayacaktır. Bu
olayda ise bir tür harp hilesi bulunmaktadır. Çünkü onlar, remel yaparak,
müşriklere güçlü oldukları yönünde bir imaj vermişlerdir. Böylece Müslümanlara
saldırma niyetine kapılmaları önlenmiş olmak-tadır. "Harp hiledir"
hadisi bilinen bir hadistir.