باب: الأمر
باتباع
الجنائز.
2. Cenazeleri Takip Etme (Cenaze İle İlgilenme) Emri
حدثنا
أبو الوليد:
حدثنا شعبة،
عن الأشعث
قال: سمعت
معاوية بن
سويد بن مقرن،
عن البراء رضي
الله عنه قال:
أمرنا
النبي صلى
الله عليه
وسلم بسبع
ونهانا عن
سبع: أمرنا
باتباع
الجنائز،
وعيادة
المريض،
وإجابة الداعي،
ونصر
المظلوم،
وإبرار
القسم، ورد
السلام،
وتشميت
العاطس.
ونهانا عن
آنية الفضة، وخاتم
الذهب،
والحرير،
والديباج،
والقسي، والإستبرق.
[-1239-] Bera' r.a. şöyle demiştir: "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem
bize yedi şeyi emretti ve bizi yedi şey'den alıkoydu: Bize cenazeleri takip
etmeyi, hastayı ziyaret etmeyi, davet edenin davetine icabet etmeyi, haksızlığa
uğrayan mazlum'a yardım etmeyi, yemini tutmayı, selam'a karşılık vermeyi,
aksıran kişiye dua etmeyi emretti.
Sonra da bize gümüş kabı (kullanmayı), altın yüzüğü (takmayı),
ipek, dîba, kalın ipek kumaşı, İstebrak denilen bîr diğer çeşit ipekli kumaşı
yasakladı.
Tekrar: 2445, 5175, 5635, 5650, 5838, 5849, 5863, 6222, 6235,
6654
Diğer tahric: Tirmizi Edeb; Müslim, Libas
حدثنا
محمد: حدثنا
عمرو بن أبي
سلمة، عن
الأوزاعي قال:
أخبرني شهاب
قال: أخبرني
سعيد بن المسيب: أنا
أبا هريرة رضي
الله عنه قال:
سمعت رسول الله
صلى الله عليه
وسلم يقول: (حق
المسلم على المسلم
خمس: رد
السلام، وعيادة
المريض،
واتباع
الجنائز،
وإجابة الدعوة،
وتشميت
العاطس).تابعه
عبد الرزاق
قال: أخبرنا
معمر، ورواه
سلامة، عن
عقيل.
[-1240-] Ebu Hureyre (r.a.), Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den şunları
işittiğini söyledi."
Müslüman'ın Müslüman üzerindeki hakkı beştir: Selamına karşılık
vermek, hastayı ziyaret etmek, cenazeleri takip etmek, davete icabet etmek,
aksırana dua etmek.
AÇIKLAMA: Zeyn
İbnü'l-Müneyyir şöyle demiştir: Buharî, konu başlığında cenazeleri takip
etmenin hükmünü kasdetmemiştir. Çünkü hadislerde yer alan "bize
emredildi" ifadesi bunun hem vacip (gerekli) hem de mendup olduğuna dair
bir hüküm çıkarmaya elverişli bir ifadedir.
Müslim'in, Abdürrezzak aracılığıyla rivayet ettiği hadiste
"Beş şey müslümanın Müslüman üzerine gerekli olan hakkıdır" şeklinde
yer almıştır. Bundan bu hadislerdeki "hak" kelimesinin gereklilik
ifade ettiği anlaşılmaktadır. İbn Battal ise bu görüşe aykırı olarak bunun
"hürmet ve arkadaşlık hakkı" olduğunu söylemiştir. Anlaşıldığı
kadarıyla burada hak ile kasdedilen, farz-ı kifaye'dir.