باب: ما جاء
في السهو إذا
قام من ركعتي
الفريضة.
1- (Dört Rekatlı Bir) Farz Namazın İkinci Rekatından Yanılarak
(Oturmaksızın) Kalkmak
حدثنا
عبد الله بن
يوسف: أخبرنا
مالك بن أنس، عن
ابن شهاب، عن
عبد الرحمن
الأعرج، عن
عبد الله بن بحينة
رضي الله عنه
أنه قال:
صلى
لنا رسول الله
صلى الله عليه
وسلم ركعتين من
بعض الصلوات،
ثم قام فلم
يجلس، فقام
الناس معه،
فلما قضى
صلاته ونظرنا
تسليمه، كبر
قبل التسليم،
فسجد سجدتين
وهو جالس، ثم
سلم.
[-1224-] Abdullah İbn Buhayne r.a. şöyle demiştir; "Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir namazda bize iki rekat kıldırdı. Sonra
oturmaksızın (üçüncü rekat'a) kalktı. Cemaat de onunla birlikte kalktılar.
Namazın sonunda onun selam vermesini beklerken, O selam'dan önce tekbir
getirerek oturduğu yerde iki secde yaptı, sonra selam verdi."
حدثنا
عبد الله بن
يوسف: أخبرنا
مالك، عن يحيى
بن سعيد، عن
عبد الرحمن
الأعرج، عن
عبد الله بن
بحينة رضي
الله عنه أنه
قال:
إن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قام من
اثنتين من
الظهر، لم
يجلس بينهما،
فلما قضى
صلاته سجد
سجدتين، ثم
سلم بعد ذلك.
[-1225-] Abdullah İbn Buhayne r.a. şöyle demiştir: "Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem öğle namazının ikinci rekatından sonra oturmaksızın
(üçüncü rekat'a) kalktı. Namazını bitirince iki secde yaptı, sonra selam
verdi."
AÇIKLAMA: Namazın ikinci
rekatında oturmaksızın ayağa kalkmanın hükmünde farklı yorumlar yapılmıştır.
Şafiîler bunun tümünün sünnet olduğunu söylerken, Malikiler'e göre namazda
fazlalık değil, noksanlık sebebiyle sehiv secdesi gereklidir. Hanbelîler'e göre
namazın rükünleri dışındaki vaciplerinin terk edilmesi halinde sehiv secdesi
gerekir, kavlî sünnetlerin terki için ise sehiv secdesi gerekmez. Yine namaza
kasten bîr fiil veya söz eklemek namazı bozar.
Hanefîler'e göre bunların tümü vaciptir. Onların delili İbn
Mes'ud'un rivayet ettiği "Sonra iki kere secde etti" hadisidir. Bunun
benzeri Müslim'in Ebu Said'den rivayet ettiği hadiste de vardır. Emir, vücup
(gereklilik) bildirir. Bu, Nebi'in (s.a.v.) fiili’de de Sabit olmuştur. Neb’in
(s.a.v.) namazdaki fiilleri beyana hamledilir. Vacip bir şeyin beyan edilmesi
de vaciptir. Nitekim Nebi (s.a.v.) "Benim nasıl namaz kıldığımı
görüyorsanız o şekilde namaz kılınız" buyurmuştur.
Bu hadis, selamın namazdan olmadığını, bir kimsenin (teşehhüd
miktarı) oturduktan sonra selam vermeden önce abdestini bozmaso halinde
namazının tamamlandığını iddia eden kimselerin aleyhine delil olarak
getirilmiştir. Ki sahabe ve tabiinden bir kısmı bu görüşte olup, Ebu Hanife de
bunu benimsemiştir. Bu görüş şu açıdan eleştirilmiştir: Selam namazı bitirmek
maksadıyla olursa, namaz kılan kişi selam verme noktasına geldiğinde namazını
bitirmiş gibi olur.
Hadiste sehiv secdesinin meşru olduğu yer almaktadır. Sehiv
secdesi iki secdeden ibarettir. Kişi yanılarak bir secde yapsa bir şey
gerekmez, kasten yaparsa namazı batıl olur. Çünkü o, meşru kılınmış bir secdeyi
kasten terketmiştir.
Diğer secdeler için tekbir alındığı gibi sehiv secdesi için de
tekbir alınır.
Bu hadis namazda olduğu gibi sehiv secdesinde de tekbirin meşru
olduğuna ve bunun açıktan (sesli olarak) söyleneceğine, ikisinin arasını
ayırmak için arada oturulacağına delil olarak getirilmiştir.
Bu hadis, sehiv secdesinin selamdan önce olduğunu göstermektedir.
Hadiste sehiv secdelerinin tümünün böyle olduğuna dair delil yoktur. Evet bu
hadis, sehiv secdelerinin tümünün selamdan sonra olduğunu kabul eden Hanefîler
gibi kimselerin aleyhine bir delil teşkil eder.
Sehiv secdesi yalnızca yanlışlık yapma durumuna özgüdür. Bir
kimse sehiv secdesi ile telafi edilebilecek bir şeyi kasten terk etse bunun
için secde yapmaz. Bu, çoğunluğun görüşüdür. Gazalî ve Şafiîler'den bazıları
bunu tercih etmişlerdir.
İmam namazda hata yaptığında, imama uyan kişi hata yapmamış olsa
bile imamla birlikte sehiv secdesi yapar. İbn Hazm bu konuda icma bulunduğunu
nakletmektedir.
Sehiv secdesi selamdan önce yapılırsa, ondan sonra teşehhüd
yapılmaz. Buharî az ileride bunu konu başlığı olarak da belirtmiştir.
İlk teşehhüd farz değildir. Namazda yanlışlıkla ilk oturuşu
yapmayıp ayağa kalkan kişi bunu sonradan hatırlasa geriye dönmez. Nitekim
sahabe Hz. Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem böyle yaptığında "sübhanallah" diye
uyarmışlar, o ise geri dönmemiştir. Çoğunluğun aksine İmam Şafiî'ye göre, namaz
kılan kişi diğer rükne geçtikten sonra geri dönecek olsa namazı bozulur.
Peygamberlerin, hüküm koymaya konu olan meselelerde yanılmaları
ve unutmaları mümkündür.
Sehiv secdesi namazın sonunda yapılır. Kişi yanlışlıkla
teşehhüdden önce sehiv secdesi yapsa, son oturuşu farz kabul eden çoğunluğa
göre bu kişi tekrar sehiv secdesi yapar.