SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

EBVABU-SEHV

<< 615 >>

باب: ما جاء في السهو إذا قام من ركعتي الفريضة.

1- (Dört Rekatlı Bir) Farz Namazın İkinci Rekatından Yanılarak (Oturmaksızın) Kalkmak

 

حدثنا عبد الله بن يوسف: أخبرنا مالك بن أنس، عن ابن شهاب، عن عبد الرحمن الأعرج، عن عبد الله بن بحينة رضي الله عنه أنه قال:

 صلى لنا رسول الله صلى الله عليه وسلم ركعتين من بعض الصلوات، ثم قام فلم يجلس، فقام الناس معه، فلما قضى صلاته ونظرنا تسليمه، كبر قبل التسليم، فسجد سجدتين وهو جالس، ثم سلم.

 

[-1224-] Abdullah İbn Buhayne r.a. şöyle demiştir; "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir namazda bize iki rekat kıldırdı. Sonra oturmaksızın (üçüncü rekat'a) kalktı. Cemaat de onunla birlikte kalktılar. Namazın sonunda onun selam vermesini beklerken, O selam'dan önce tekbir getirerek oturduğu yerde iki secde yaptı, sonra selam verdi."

 

 

حدثنا عبد الله بن يوسف: أخبرنا مالك، عن يحيى بن سعيد، عن عبد الرحمن الأعرج، عن عبد الله بن بحينة رضي الله عنه أنه قال:

 إن رسول الله صلى الله عليه وسلم قام من اثنتين من الظهر، لم يجلس بينهما، فلما قضى صلاته سجد سجدتين، ثم سلم بعد ذلك.

 

[-1225-] Abdullah İbn Buhayne r.a. şöyle demiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem öğle namazının ikinci rekatından sonra oturmaksızın (üçüncü rekat'a) kalktı. Namazını bitirince iki secde yaptı, sonra selam verdi."

 

 

AÇIKLAMA:     Namazın ikinci rekatında oturmaksızın ayağa kalkmanın hükmünde farklı yorumlar yapılmıştır. Şafiîler bunun tümünün sünnet olduğunu söylerken, Malikiler'e göre namazda fazlalık değil, noksanlık sebebiyle sehiv secdesi gereklidir. Hanbelîler'e göre namazın rükünleri dışındaki vaciplerinin terk edilmesi halinde sehiv secdesi gerekir, kavlî sünnetlerin terki için ise sehiv secdesi gerekmez. Yine namaza kasten bîr fiil veya söz eklemek namazı bozar.

 

Hanefîler'e göre bunların tümü vaciptir. Onların delili İbn Mes'ud'un rivayet ettiği "Sonra iki kere secde etti" hadisidir. Bunun benzeri Müslim'in Ebu Said'den rivayet ettiği hadiste de vardır. Emir, vücup (gereklilik) bildirir. Bu, Nebi'in (s.a.v.) fiili’de de Sabit olmuştur. Neb’in (s.a.v.) namazdaki fiilleri beyana hamledilir. Vacip bir şeyin beyan edilmesi de va­ciptir. Nitekim Nebi (s.a.v.) "Benim nasıl namaz kıldığımı görüyorsanız o şekilde namaz kılınız" buyurmuştur.

 

Bu hadis, selamın namazdan olmadığını, bir kimsenin (teşehhüd miktarı) oturduktan sonra selam vermeden önce abdestini bozmaso halinde namazının tamamlandığını iddia eden kimselerin aleyhine delil olarak getirilmiştir. Ki saha­be ve tabiinden bir kısmı bu görüşte olup, Ebu Hanife de bunu benimsemiştir. Bu görüş şu açıdan eleştirilmiştir: Selam namazı bitirmek maksadıyla olursa, namaz kılan kişi selam verme noktasına geldiğinde namazını bitirmiş gibi olur.

 

Hadiste sehiv secdesinin meşru olduğu yer almaktadır. Sehiv secdesi iki sec­deden ibarettir. Kişi yanılarak bir secde yapsa bir şey gerekmez, kasten yaparsa namazı batıl olur. Çünkü o, meşru kılınmış bir secdeyi kasten terketmiştir.

 

Diğer secdeler için tekbir alındığı gibi sehiv secdesi için de tekbir alınır.

 

Bu hadis namazda olduğu gibi sehiv secdesinde de tekbirin meşru olduğu­na ve bunun açıktan (sesli olarak) söyleneceğine, ikisinin arasını ayırmak için arada oturulacağına delil olarak getirilmiştir.

 

Bu hadis, sehiv secdesinin selamdan önce olduğunu göstermektedir. Hadis­te sehiv secdelerinin tümünün böyle olduğuna dair delil yoktur. Evet bu hadis, sehiv secdelerinin tümünün selamdan sonra olduğunu kabul eden Hanefîler gibi kimselerin aleyhine bir delil teşkil eder.

 

Sehiv secdesi yalnızca yanlışlık yapma durumuna özgüdür. Bir kimse sehiv secdesi ile telafi edilebilecek bir şeyi kasten terk etse bunun için secde yapmaz. Bu, çoğunluğun görüşüdür. Gazalî ve Şafiîler'den bazıları bunu tercih etmişler­dir.

 

İmam namazda hata yaptığında, imama uyan kişi hata yapmamış olsa bile imamla birlikte sehiv secdesi yapar. İbn Hazm bu konuda icma bulunduğunu nakletmektedir.

 

Sehiv secdesi selamdan önce yapılırsa, ondan sonra teşehhüd yapılmaz. Buharî az ileride bunu konu başlığı olarak da belirtmiştir.

 

İlk teşehhüd farz değildir. Namazda yanlışlıkla ilk oturuşu yapmayıp ayağa kalkan kişi bunu sonradan hatırlasa geriye dönmez. Nitekim sahabe Hz. Pey­gamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem  böyle yaptığında "sübhanallah" diye uyarmışlar, o ise geri dönmemiştir. Çoğunluğun aksine İmam Şafiî'ye göre, namaz kılan kişi diğer rükne geçtikten sonra geri dönecek olsa namazı bozulur.

 

Peygamberlerin, hüküm koymaya konu olan meselelerde yanılmaları ve unutmaları mümkündür.

 

Sehiv secdesi namazın sonunda yapılır. Kişi yanlışlıkla teşehhüdden önce sehiv secdesi yapsa, son oturuşu farz kabul eden çoğunluğa göre bu kişi tekrar sehiv secdesi yapar.

 

 

SONRAKİ