باب: صلاة
الكسوف جماعة.
9. Güneş Ve Ay Tutulması Namazlarının Cemaatle Kılınması
وصلى ابن
عباس لهم في
صفة زمزم،
وجمع علي بن عبد
الله بن عباس،
وصلى ابن عمر.
îbn Abbas halka zemzem avlusunda namaz kıldırdı. Ali İbn
Abdullah İbn Abbas tutulma namazı için halkı topladı. İbn Ömer insanlara
tutulma namazı kıldırdı.
حدثنا
عبد الله بن
مسلمة، عن
مالك، عن زيد
بن أسلم، عن
عطاء بن يسار،
عن عبد الله
بن عباس قال: انخسفت
الشمس على عهد
رسول الله صلى
الله عليه وسلم،
فصلى رسول
الله صلى الله
عليه وسلم،
فقام قياما
طويلا، نحوا
من قراءة سورة
البقرة، ثم ركع
ركوعا طويلا،
ثم رفع فقام
قياما طويلا،
وهو دون
القيام
الأول، ثم ركع
ركوعا طويلا،
وهو دون
الركوع
الأول، ثم
سجد، ثم قام
قياما
طويلا، وهو
دون القيام
الأول، ثم ركع
ركوعا طويلا،
وهو دون
الركوع
الأول، ثم رفع
فقام قياما
طويلا، وهو
دون القيام
الأول، ثم ركع
ركوعا طويلا،
وهو دون
الركوع
الأول، ثم
سجد، ثم انصرف
وقد تجلت
الشمس، فقال
صلى الله عليه
وسلم: (إن
الشمس والقمر
آيتان من آيات
الله، لا يخسفان
لموت أحد ولا
لحياته، فإذا
رأيتم ذلك
فاذكروا
الله). قالوا:
يا رسول الله،
رأيناك
تناولت شيئا
في مقامك، ثم
رأيناك
كعكعت؟ قال
صلى الله عليه
وسلم: (إني
أريت الجنة،
فتناولت
عنقودا، ولو
أصبته لأكلتم
منه ما بقيت
الدنيا،
وأريت النار،
فلم أر منظرا
كاليوم قط أفظع،
ورأيت أكثر
أهلها
النساء).
قالوا: بم يا
رسول الله؟
قال: (بكفرهن).
قيل: يكفرن
بالله؟. قال:
(يكفرن
العشير،
ويكفرن
الإحسان، لو
أحسنت إلى
أحداهن الدهر
كله، ثم رأت
منك شيئا، قالت:
ما رأيت منك
خيرا قط).
[-1052-] Abdullah İbn Abbas (r.a.)'ın şöyle dediği nakledilmiştir:
"Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem zamanında güneş tutulmuştu. Bunun
üzerine Nebi Sallallahu aleyhi ve sellem namaza başladı ve kıyamda Bakara
suresi okunacak kadar uzun bir süre bekledi. Sonra rükuya gidip uzun bir müddet
rü-kuda bekledi. Ardından doğruldu ve ilk kıyam kadar olmasa da uzun bir süre
kıyamda bekledi. Sonra yeniden rükuya gitti ve ilk rüku kadar olmasa da uzun
bir süre rükuda durdu. Sonra secde edip kalktı. Bu kıyamda da ilk kıyamdaki
kadar olmasa da uzun bir müddet bekledi. Ardından rükuya gitti ve İlk rüku kadar
olmasa da uzun bir süre rükuda bekledi. Sonra kalktı ve ilk kıyam kadar olmasa
da uzun bir süre kıyamda durdu. Ardından rükuya vardı ve ilk rüku kadar olmasa
da uzun bir müddet rükuda bekleyip secdeye gitti. Namazı bitirdiğinde güneş de
açılmıştı. Namaz bitince Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: Ay ve
güneş Allah'ın birer ayetidir. Bunlar ne bir kimsenin ölümü ne de hayatı
yüzünden tutulurlar. Eğer ay ve güneşin tutulduğunu görürseniz Allah'ı
zikredin!"
Ashab-ı kiram, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e: "Ey
Allah'ın Resulü, namazda durduğunuz yerde sanki bir şeyi alır gibi uzandığınızı
gördük. Fakat sonra geri çekildiniz" diye sorunca Resulullah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem şöyle cevap verdi: "Ben cenneti gördüm ve bir üzüm salkımı
almaya uzandım. Eğer onu alsaydım dünya durduğu müddetçe onu yiyecektiniz.
Sonra cehennemi de gördüm. Ben bu günde gördüğüm manzara kadar korkunç bir
tablo daha önce hiç görmemiştim. Ben cehennemliklerin çoğunun kadın olduğunu
gördüm."
Sahabîler bunun sebebini sorunca Resulullah Sallallahu Aleyhi ve
Sellem: "İnkarları (küfr) sebebiyle" buyurdu. Ashab: "Onlar
Allah'ı mı inkar (küfr) ediyorlar?" diye tekrar sorunca Resul-i Ekrem
Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Kocalarına karşı nankörlük ediyorlar,
yapılan iyiliği inkar ediyorlar. Sen onlardan birisine dünyaları bağışlasan
fakat daha sonra bu kadın senin bir açığını görse hemen şöyle der; Ben senden
şimdiye kadar ne hayır gördüm ki!" diye cevap verdi.
AÇIKLAMA: İmam Buharî'nin
kullandığı bu başlık "namaz kıldırmakla görevli asıl İmam bulunmasa bile
cemaat İçinden birinin imamlığa geçip bu namazı kıldırması gerektiğini"
gösterir. Zaten alimlerin çoğunluğunun görüşü de bu doğrultudadır. Fakat
Süfyan-i Sevrî asıl imamın bulunmaması durumunda herkesin tutulma namazını tek
başına kılacağı görüşündedir.
(Sonra secde edip kalktı) Burada secde iki defa yapılmıştır.
(Ben cenneti gördüm ve bir üzüm salkımı almaya uzandım) Nebi
Sallallahu aleyhi ve sellem'in bu sözünden ilk bakışta anlaşılan açık anlam
onun cenneti dünya gözüyle gördüğüdür. Ancak bu görmenin nasıl olduğu konusunda
farklı yorumlar yapılmıştır:
1. Cennetin önündeki perde kaldırılmış ve Resulullah sallallahu
aleyhi ve sellem onu olduğu gibi görmüştür. Hatta cennet ile Nebi Sallallahu
Aleyhi ve Sellem arasındaki mesafe durulduğu,
cennet Resulullah'a (s.a.v.) iyice yaklaştırıldığı için oradaki
meyvelere uzanması bile mümkün olmuştur. Konuyla ilgili olarak nakledilen
rivayetin ilk bakışta anlaşılan açık anlamına en uygun yorum budur. Tutulma
namazının nasıî kılınacağı ile ilgili olarak Hz. Esma'dan nakledilen rivayet de
bu yorumu desteklemektedir: "Cennet
bana öylesine yaklaştırıldı ki ona doğru gidebilseydim oradaki meyve
dallarından devşirip size getirebilirdim,"
2. Bazı bilginlere göre Nebi Sallallahu aleyhi ve sellem'in
cenneti görmesi temsilî olmuştur. Bu bilginler tıpkı bir aynadaki görüntü gibi
Resulullah'ın (s.a.v.) da cenneti duvar üzerine aksettirilen bir görüntü
şeklinde seyrettiğini ve oradaki her şeyi gördüğünü söylemişlerdir. Enes İbn
Malik'ten nakledilen ve Kitabü't-Tevhîd'de zikredilecek olan hadis de bu görüşü
desteklemektedir: "Ben namaz kılarken cennet ve cehennem biraz önce işte
şu duvarda bana arz edildi/gösterildi." Bu rivayet "Bana temsilî
olarak gösterildi" ve "Bana tasvîr edildi" diye de
nakledilmiştir. Bu tür bir görüntünün oluşabilmesi İçin maddî bir cisimin
bulunması zorunludur şeklinde bir İtiraz yöneltilemez. Zira bu tür bir sebep sonuç
ilişkisi Allah'ın tabiata yerleştirdiği bir kanun olmakla birlikte, bazen
Cenab-i Hakk kainatın genel işleyişini sırf Resulullah'a (s.a.v.) has olmak
üzere değiştirebilir. Gerçi bu rivayetler bir öğle namazını anlatmaktadır,
fakat bu durum Nebi Sallallahu aleyhi ve sellem'in cennet ve cehennemi farklı
şekillerde birkaç kez görmüş olduğu gerçeğini değiştirmez.
(Eğer onu alsaydım) Bu İfade başka rivayetlerde onu aldım
şeklinde geçmektedir. Ancak Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bu salkımı
gerçekte almadığı için aldım ifadesi "almaya yeltendim, almaya çalıştım"
şeklinde yorumlanmıştır. Resulullah'ın (s.a.v.) "aldım" şeklindeki
sözü şöyle açıklanmıştır: "Elimi salkımın üzerine koydum. Onu
koparabilecek durumdaydım fakat koparmama müsaade edilmedi." Zaten onu
alsaydım/koparabilseydim cümlesi de bunu göstermektedir.
"Ben bu günde gördüğüm manzara kadar korkunç bir tablo daha
önce hiç görmemiştim" cümlesinde geçen gün kelimesi içerisinde bulunulan
anı anlatır.
"Sen onlardan birisine dünyaları bağışlasan" cümlesi
şu anlamlara da gelebilir: "Onlara ömrünü versen, kendini feda etsen"
veya "sonsuza kadar onlar için çalışsan." Burada kullanılan kalıp tek
bir muhataba seslenildiği izlenimi verse de genel bir hitap söz konusudur. Yani
bu ifade kalıp itibariyle has olmakla birlikte genel bir anlamdadır.
Hadisten Çıkan
Sonuçlar
1. Korkulan ve endişe duyulan bir olay meydana geldiğinde derhal
itaate yönelmek gerekir.
2. Başa gelen belalar ve musibetler Allah'a itaat ve zikirle
savuşturulur.
3. Bu rivayet Nebi
Sallallahu aleyhi ve sellem'in bir mucizesini ve ümmetine karşı ne kadar düşkün
olduğunu anlatmaktadır. Zira onlara nasihatte ve öğütte bulunmuş, kendilerine
fayda sağlayacak şeyleri öğretmiş ve sakınmaları gereken ne varsa
hatırlatmıştır.
4. Öğrenci anlamakta güçlük çektiği konuları hocasına
sormalıdır.
5. Herhangi bir hükmün gerekçesini öğrenmek üzere soru sormak
caizdir.
6. Hoca öğrencisine ihtiyaç duyduğu hususları ve konuları çok
açık bir şekilde anlatmalıdır.
7. Nankörlük, yapılan iyiliği inkar haramdır. Verilen nimete
şükretmek de farzdır.
8. Cennet ve cehennem yaratılmıştır ve şu anda mevcuttur.
9. Tevhid ehli günahkarlar, cehennemde azap göreceklerdir.
10. Çok aşırı olmamak kaydıyla namazda iken bazı hareketler
yapılabilir.
باب: صلاة
النساء مع
الرجال في
الكسوف.
10. KADINLARIN AY VE GÜNEŞ TUTULMASI NAMAZLARINI ERKEKLERLE
BİRLİKTE KILMALARI
حدثنا
عبد الله بن
يوسف قال:
أخبرنا مالك،
عن هشام بن
عروة، عن
امرأته فاطمة
بنت المنذر، عن
أسماء بنت أبي
بكر رضي الله
عنهما أنها
قالت: أتيت
عائشة رضي
الله عنها،
زوج النبي صلى
الله عليه
وسلم، حين
خسفت الشمس،
فإذا الناس
قيام يصلون،
وإذا هي قائمة
تصلي، فقلت:
ما الناس؟
فأشارت بيدها
إلى السماء،
وقالت: سبحان
الله. فقلت:
آية؟ فأشارت:
أي نعم. قالت:
فقمت حتى تجلاني
الغشي، فجعلت
أصب فوق رأسي
الماء، فلما
انصرف رسول
الله صلى الله
عليه وسلم حمد
الله وأثنى
عليه، ثم قال:
(نا من شييء
كنت لم أره
إلا قد رأيته
في مقامي هذا،
حتى الجنة
والنار، ولقد
أوحي إلي أنكم
تفتنون في
القبور مثل أو
قريبا من -
فتنة الدجال،
لاأدري
أيتهما قالت
أسماء، يؤتى
أحدكم فيقال
له: ما علمك
بهذا الرجل؟
فأما المؤمن،
أو الموقن، لاأدري
أي ذلك قالت
أسماء، فيقول:
محمد رسول
الله صلى الله
عليه وسلم،
جاءنا
بالبينات
والهدى،
فأجبنا وآمنا
واتبعنا،
فيقال له نم
صالحا، فقد
علمنا إن كنت
لموقنا، وأما
المنافق، أو المرتاب،
لا أدري
أيتهما قالت
أسماء، فيقول:
لاأدري، سمعت
الناس يقولون
شيئا فقلته).
[-1053-] Esma binti Ebu Bekir (r.anha) şöyle demiştir: "Güneş'in
tutulduğu gün ResuIullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in zevcesi Aişe'nin yanına
gitmiştim. O sırada ashab-ı kiram namaz kılıyordu. Aişe'nin de onlarla birlikte
namaz kıldığını görünce şaşırmıştım. Ben, cemaatin niçin bu vakitte namaz
kıldığını Aişe'ye sorunca eliyle göğe işaret etti ve sübhanallah (Allah'ı her
türlü noksan sıfatlardan tenzih ederim) dedi. Ben, olağanüstü bir olay mı var,
diye tekrar sorunca evet anlamında başını salladı. Ben de kalkıp namaza
durdum. (Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) o kadar uzun bir süre bekledi
ki) neredeyse bayılacaktım. Yanıbaşımda bir kırba doiusu su vardı. Kırbayı açıp
serinlemek maksadıyla başıma biraz su döktüm. Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) namazı bitirdiğinde cemaate dönüp Allah Teala'ya hamd ve senada
bulunduktan sonra şöyle buyurdu: "Daha önce bana hiç gösterilmeyen ne
varsa hepsini işte şu bulunduğum yerde gördüm. Hatta cennet ve cehennemi
bile... Bana, sizlerin kabirlerde Mesih-Deccal'in fitnesi gibi - veya bu
fitneye yakın bir imtihanla karşılaşacağınız vahyedildi. Siz kabirdeyken
yanınıza gelecekler ve beni kasdederek: "Şu zat hakkında bildiğiniz şeyler
nelerdir?" diye soracaklar. Mu'minler - hadisin ravilerinden Hişam bunu yakin
(kesin inanç) sahipleri mukin ifadesiyle de nakletmiştir- hemen: "O,
Muhammed'dir, Allah'ın Resulüdür. O bize apaçık delilleri (beyyinat) ve
hidayeti getirdi. Biz ona karşı çıkmadan icabet ettik ve kendisine iman edip
tabi olduk" diyecekler. Bunun üzerine onlara: "Haydi, yaptıklarınızın
karşılığını hakkıyla almak üzere huzur icinde uyuyun bakalım! Biz sizin ona
iman ettiğinizi zaten biliyorduk " denecek, buna karşılık münafıklar -hadisin ravilerinden Hişam bunu şüphe eden imseler ifadesiyle de
nakletmiştir- kendilerine yöneltilen bu
soruya şöyle cevap vereceklerdir: "Ne bilelim biz! Bir takım insanlar bir
şeyler söylüyorlardı ve biz de aynısını söyledik işte!"
AÇIKLAMA: İmam Buharî bu konu
başlığını kadınların tutulma namazlarını erkeklerle birlikte değil, tek
başlarına kılabileceklerini söyleyenlere cevap vermek üzere kullanmıştır. İmam
Buharî'nin karşı çıktığı bu görüş Süfyan-ı Sevrî ile Kufe'li bazı alimlerden
nakledilmiştir. İmam Şafiî'nin ise "Çok güzel olan kadınlar dışında herkes
bu namazlar için musallaya gider" dediği rivayet edilmiştir.
Kurtubî şöyle demiştir: "İmam Malik'in, Cuma namazı ile
mükellef olanlar bu namazlarla da mükelleftir, dediği nakledilmiştir."
Ancak İmam Malik'ten nakledilen meşhur görüş bunun aksinedir: "Tutulma
namazları söz konusu olduğunda kadınlar açısından musalla da mescit ile aynı
kategoride değerlendirilir."